Hooker Yeşili

11.09.2019
Hooker Yeşili

William Wilson 1839’da yayımlandı. Edgar Allan Poe’nun ünlü bir hikayesi değildi. Hop-Frog kadar eğlenceli ya da The Tell-Tale Heart kadar dehşet dolu da değildi. Âmâ benim favori hikâyelerimden biri çünkü görsel ikizinin hayatta olmasından kaynaklanan narsistik korkuyu ön plana çıkarır. Hikâye William Wilson adında iki kişi hakkında. Nominal olarak birbirine bağlı olan erkekler aynı şekilde konuşurlardı. Aynı şekilde yürürler ve aynı şekilde giyinirlerdi. İki Williams, Londra’nın puslu eteklerinde birbirlerine çok yakın bir şekilde büyüyorlardı. Çoğunlukla William kendi ismindeki heceleri duymaktan nefret ediyor ve diğer William onu bu 4 heceyi duymaya sıklıkla zorluyordu.
Seninle aynı ismi taşıyan birini bulmak baş döndürücü. Biliyorum ve işte bu yüzden onları düzenli olarak araştırıyorum. Özellikle Facebook’ta Katherine Kellers’la arkadaş olup ona küçük elektronik bilgilendirme notları gönderiyorum. Ama çoğunlukla adaşım olanlar arkadaşlık taleplerimi reddediyorlar ve sosyal medya hesaplarına ulaşma çabalarıma direniyorlar. Gerçi Wisconsin’deki Kathy Keller sosyal medya fotoğraflarına göz atmama izin vermişti. Bazı geceler kendimden tamamen uzaklaştığımı hissettiğimde onun hayatının bir parçası olduğumu ve aynı kaderi paylaştığımızı bu sayede İrlandalı-Amerikan karışımı tek bir insan haline geldiğimizi hayal ederim.
Ama William Hooker benim yaptığım gibi onunla aynı ismi taşıyan başka bir insanı bulmak için çok uzağa bakmak zorunda değildi. Çünkü yeterince yaygındı. Fakat iki Hooker’ın hikâyesi tuhaf bir şeydi. Çünkü her iki erkek de sadece aynı çağda yaşamakla kalmamışlardı aynı zamanda bahçeciliğe bağlıydılar ve yeşile aşıktılar. Hayatı çift kişilik bir bisiklet üzerinde gibi yaşadılar ve çoğu zaman birbirlerine karıştı ve karıştırıldılar. Ama iki tane William Hooker vardı ve sadece bir tanesi herkesi bulmak için uğraştığı Hooker yeşiline adını verebilecekti.
Daha ünlü olan William Hooker, dünyanın en büyük ve en çeşitli botanik bahçelerinden biri olan Kew Gardens’ın yöneticisiydi. Zengin ve eğitimli bir ailede doğdu ve hayatının çoğunu Hindistan’dan İzlanda’ya kadar her yeri bitki örneklerinin kataloglamasını yapmak için gezdi. Charles Darwin’in yakın arkadaşıydı. Şövalye ilan edildi. Oğlu sonunda babasının desteğiyle Kew Gardens’ın direktörü olmayı başardı. Wikipedia her ne kadar bunu erkekliğin şanından saysa da en az iltimas kadar çirkin bir davranıştır.
Daha az tanınan William Hooker, şövalye William’dan altı yaş büyüktü. O asla Sir William kadar başarılı ya da ünlü olamadı. Gençliğinde hiçbir zaman onun kadar şanslı da olamadı. Ama başarılı bir botanik resimleme ustasıydı. Williamlardan bir tanesi dünyayı dolaşırken diğeri evlerine daha yakın olan Londra’nın varoş tabakasının flora ve faunasını resimlemek üzerine çalışıyordu. Çizimleri ustalık gerektiriyordu ve oldukça zarifti. Yeşilin tasvir edilmesinde ise kendini özellikle geliştirmişti öyle ki botanik resimleri bahçecilik yapanlara faydalı olacak kadar gerçekçiydi ve bir gün kendi adını taşıyacak o rengi karıştırdı. Yaprak döken bir ağacın özünden yapılan Gamboge sarısını Prusya mavisi le birleştirdi. Böylece ilk modern sentetik pigmenti bir renk haline getirdi. Bu iki ikonik pigment birbirine karıştırıldığında yeni karmaşık bir renk, neredeyse dumanlı bir yeşil ortaya çıkarırlar.Hooker’ın yeşili ilk bakışta elma yapraklarının zengin rengi gibi gözükür en az o kadar canlıdır.Avcı yeşilini ve zeytuni rengi de andırır ancak bunlardan farklı olarak biraz sarıya yakındır. Hooker yeşilini ilk gördüğünüzde size tanıdık gelir hatta belki sıradan. Fakat daha yakından baktığınızda kahverengi alt tonlarını ve hafif bir gri tonu seçmeye başlarsınız. Su ile seyreltiğinde bir geç yaz zamanı gibi hissettirir ancak yoğun ve tek başına kullanıldığında yanı başınızda sonbahar yaprakları hışırdamaya başlar.
Hooker, bu karışımı kırmızı krizantemlerin birbirine karışmış, çok loblu ve ceviz ağacının daha hafif, mızrak şekilli yapraklarını boyamak için kullandı. Ancak Hooker’in yeşili, elmaları, armutları ve ayvaları gibi zencefilli meyveleri tasvir etmede de özellikle yararlı olduğunu kanıtladı. 1815 yılında, Royal Horticultural Society’e katılmasından sonra meyve çeşitlerini boyamak için Hooker kullanmaya devam etti ve önümüzdeki sekiz yıl boyunca, Tartarian elmalarını, kırmızı mum elmalarını ve yeşilimsi Quarenden elmalarını betimleyen yüzlerce eser üretti. 1818’de, , kırk dokuz el boyaması renkli meyvesi olan Pomona Londinensis’i yayımladı ve döneme ait nadir bulunan kitaplar listesindeki başyapıtlardan biri haline geldi. Hooker, hayatını kaybettiği 1832 yılına kadar meyve betimlemeye devam etti. Buna karşılık, Sir William Hooker çok daha uzun ömürlüydü ve 12 Ağustos 1865 yılında 80’li yaşlarındayken hayata gözlerini kapadı. Londra Bahçecilik Cemiyeti’nde William Hooker akıllara geldiğinde tüm zamanların en yetenekli pomolojik artisti olarak anılırdı.Hooker’ın yeşili bugün hala satılıyor ancak artık Gamboge ve Prusya mavisinden yapılmıyor.Sentetik pigment bazen deniz kıyısındaki yeşili andırsa bazen oldukça sarı gözükse de hatta pigmenti üreten şirketten şirkete göre değişse de ismi hep aynı kalıyor ve Hooker’ın yeşili söz konusu doğa betimlemesi olduğunda tüm sanatçılar tarafından hala sevilerek kullanılıyor.
Size bu isim ikizleri William’ların hikayesini anlatıyorum çünkü bu kadar küçük bir evrende yaşanabilmesi ve gelişmesi konusunu son derece etkileyici buluyorum.Kew Gardens’ın geniş koleksiyonlarında saklanan bazı eserler yönetici olan William Hooker’a atfediliyor fakat eserlerin illüstratör olan William Hooker tarafından yapılmış olma ihtimali oldukça yüksek gibi gözüküyor. Bu durum karşısında William diğer William’ı kendi alanında ön plana çıkmakta olduğunu bildiği için kıskandı mı? Sanatçı olan William’ın hayaleti kendi eserlerinin yönetici olana atfedildiğini gördüğünde sinirleniyor mu ya da isminin bulduğu öncül renk karışımı sayesinde yaşadığını bilmek ruhunu rahatlatıyor mu?
William’lara ve özellikle Edgar Allan Poe’nun perspektifinden bakıldığında çiftin yeşil renkli görülmesine yardımcı olamıyorum. Çünkü yeşil her şeyden önce kıskançlık rengidir.Bu sembolik ilişki genellikle Shakespeare’ e ya da Othello’nun beslediği yeşil gözlü kıskanç canavarla bağlantılansa da Bard’ın bu canlı metaforu yaratması pek mümkün değildir. Kıskançlık ve onun yakın kuzeni rahatsızlık ve bunların yeşil renkle bağı yüzyıllarca geriye dayanmaktadır. Eski Yunanlılar hem kıskançlık hem de imrenmenin sarı-yeşil renkli safranın aşırı üretiminden kaynaklandığına inanırlardı. Yeşil İslamiyet’te kutsal bir renk sayılsa da Avrupa kültürlerinde fazla saygı görmez. İncil de yeşille ilişkilenen pek az söz vardır ve bu durum ilk Hıristiyan bilim adamlarının yeşili kırmızı ya da beyaz kadar alçakgönüllü bulmamalarına yol açar. Batı tarihinin çoğu için yeşil kırmızının daha fazla parlamasını sağlamak için kullanılan bir topuktan fazlası değildi. Kırmızı günahın ve kurtuluşun kanın ve bayramın rengiydi. Yeşil ise tüm bu tutkunun yanında uzun bir ara renk olarak görülüyordu ve huzursuz bir devleti tehditkar ve rahatsız edici hale getiren şeydi. Modern açıdan anlatılırsa kırmızı değerli ve cömert Gryffindorlar için yeşil ise iddialı ve aldatıcı Slytherinler içindi.
Geç orta çağlarda, Avrupalılar, yeşil boyalar ve pigmentler çokça kaçak ve ağartma eğilimli oldukları için, yeşil sahtekârlık ve cadılık ile ilişkilendirmeye başladı. “Boya ve boyamada kimyasal olarak dengesiz bir renk olarak, değişken ya da kaprisli olan her şeyle sembolik olarak ilişkilendirildi: gençlik, aşk, servet, kader gibi. Michel Pastoureau Yeşil: Renklerin Tarihi kitabında yeşil için “Aynı şekilde bölünmüş bir kişilik sahibi olma eğilimindeydi. Bir yanda, iyi yeşil vardı diğer yanda şeytan ve onun yaratıkları, cadılar ve zehirleri ile ilişkilenen kötü yeşil vardı.” Bu şekilde, yeşil her zaman doğal ve yapay, hastalık ve sağlık, cimrilik ve cömertliği temsil eden kendi görsel ikizine sahipti. Eğer bir karakter yeşil kıyafetler giyerse, onlar bir dönek bir karaktere sahip olduğunu gösterebileceği gibi yeşil, umudun rengi de olabilirdi, tıpkı genç bir gelinin topuz yapılmış saçı ve yeşil cüppesiyle betimlendiği içinde baharı saklayan ünlü Arnolfini Portresinde olduğu gibi. Yeşil gözlü insanlar şüpheli sayılırlar – neredeyse heterokromatik irise sahip olanlar kadar tehlikeli.Özellikle gri veya kahverengi tonuna sahip karmaşık yeşillikler kuşkulu veya ölümcül olarak görülüyordu. Pastoureau, “küf, hastalık, çürüme ve özellikle çürümüş et rengiydi” diye yazıyor. Yetişkin olmanın ve kaybetmenin rengi de yeşildi.
Yeşilden bahseden hiçbir hikâye parayla ilişkisine değinmeden tamamlanmamıştır özellikle de kıskançlıktan bahsediyorsak. Bazı Amerikalılar, para ve yeşil arasındaki ilişkinin dolardan öncesinden başladığını varsayar ki bu oldukça yanlıştır. ABD federal hükümeti 1861’de yeşil renkli baskılar yapmaya başladı ve özel gri parçacıklı bir mürekkebi seçti, çünkü dayanıklı, ucuzdu.Sahteciliği önledi (fotoğraf baskısı sadece siyah ve beyaz olarak mevcuttu, bu yüzden bir fotoğrafın fotoğrafını çekmek ve çıktısını almak çok zor olurdu). Ancak yeşil uzun zamandır yeşil bonnet olarak adlandırılmış, tefeci ve borçluların rengi olmuştur. ‘’Dolar bu alanda yeni bir şey icat etmedi; sadece eski çağ sembolizmini güçlendirdi, ”diye açıklıyor Pastoureau. Buna rağmen ABD doları kesinlikle yeşil ve para arasındaki ilişkiyi güçlendirdi.
Helena Fitzgerald’ın “Green to Me” adlı güzel makalesinde “Hayatımın birçoğunu diğer insanların zenginliklerine yakın bir şekilde harcadım” diyor ve yıllar boyunca varlıklı çocuklar için özel bir öğretmen olarak çalışma hikâyesini bizlere anlatıyor.Villalardan hani o bakımlı çitlerle, bahçelerle ve çimlerle çevrili evlerden bahsediyor. Yeşil, o zaman sabit, sürünen ve ama sonunda çiçek açan bir şeydi. Zenginlerin dünyaları yeşil dünyalardı.’ diye yazıyor. Para yeşildi ama satın aldığı mekânsal ayrıcalık da öyle. Bende tıpkı Fitzgerald gibi, zengin ailelerin pencerelerine bakarken, bahçelerinden geçerken ve dünyalarını davetli bir konuk olarak deneyimlerken çok zaman harcadım. Yeşilin yeşili yeniden ürettiğini, paranın nasıl para kazandığını, sarmaşık kaplı duvarların elit sınıf için koruyucu kaleler kadar işlevsel olduğunu gördüm. Bu hayatlardan sonra kendimi tuttum ve yeşiller etrafında kıskançlıklar içinde büyümeyi öğrendim.
Benim için yeşil, hain bir aşk ve Hooker’ın yeşili paranın rengi değilse bile kendi kıskançlığımın rengi haline geliyor. Yeşil ürkütücü bir renk, içtenlikli ve tanıdık ,aldatıcı bir şekilde hoş ama zehirli fakat aynı zamanda oldukça tatlı. Yeşil: Karnınızı ağrıtan çekici ve olgunlaşmamış bir elma, Goya’nın güneşten koruyan şemsiyesi ve Van Gogh’un Buğday Tarlaları’nın görünüşte doyurucu rengi. Yeşil: Hopper’in yalnız Başkanlık Arabası, Hassam’ın hüzün yüzlü Nisan’ının kederli rengi ve son zamanlarda, baktığım her yerde gördüğüm koyu yeşiller. Birçok moda yazarının da belirttiği gibi, yeşil Meghan Markle’ın en sevdiği renklerden biri. Farkettim ki Avcı yeşili ve Kermit yeşili ve enginar yeşili kıvrımlara sahip kalın tüylü kazaklar instagram akışımın çoğunluğunu oluşturuyor (örgü saçlar ve parlak ciltli kıskanılacak genç kadınlar tarafından giyilir bilinçli şekilde pirinç duvarlar ve siyah altıgen fayanslar ile eşleştirilir ruj ise sadece çok genç ve çok çekici görünülmek istendiğinde sürülür). HBO serisi Sharp Objects, sadece şahane Güney Gotik titreşimlerini barındıran karanlık ve su yeşilleriyle doludur. Hooker’in yeşili, kimsenin dilinin ucunda olan sıkça kullanılan bir isim değildir, ancak kullanıldığında hissedilir, tüm sakarin pastellerine, bin yıllık pembelere ve melodramatik leylaklara karşı kullanılan görsel bir panzehirdir. Sevimli şeylerden sıkıldım ve Hooker ’ın yeşili güzel ya da sevimli değil. Yoğun ve karamsar, biraz vahşi, biraz tatlı ama güzelden oldukça iyi. Yazın son günlerine doğru ilerlemeye başladığı bu günlerde, kendimi taze, yeşil bir başlangıçtan başka bir şey istemediğimi fark ederken buluyorum. Hooker’in yeşili, çoğunlukla tuhaftır ve tek başınayken hissedilir – hırsı kucaklamak ve gıpta uyandırmak için idealdir.
Yazar: Katy KelleherKaynak
Çeviri:Gülce HALICI

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.