ALTIN SAÇLI ÇOCUK / KÜÇÜK PRENS

04.12.2017
ALTIN SAÇLI ÇOCUK / KÜÇÜK PRENS

 

ren_1024

Hemen hemen herkesin okuduğu, okumasa dahi mutlaka duyduğu o muhteşem roman; Küçük Prens.

Ünlü Fransız romancı Antoine  de Saint-Exupery’in kaleminden çıkan büyülü roman. Kısaca ondan bahsedersek, 1900 yılında Fransa’da doğdu. Erken yaşta babasını kaybetti. Öğrenimini bitirir bitirmez pilot oldu, İkinci Dünya savaşına havacı olarak katıldı. 1944 yılında görevli olarak, bir keşif uçağıyla Korsika’dan havalandı, bir daha da dönmedi. Ölümü böyle oldu. 1943’de New York’ta bir otel odasında yazdığı Küçük Prens, Dünya genelinde 250’den fazla dil ve lehçeye çevrildi.

 

Kitabın ilk sayfaları da; Sahra çölüne düşen pilotun, Küçük Prensle karşılaşmasıdır. ‘’Bana koyun çizer misin?’’ diye sorular soran altın saçlı çocukla tanışır, istediği cevabı alana kadar soruları tekrar eden bu çocukla hikayesi böylece başlar. Pilotun arzalanan uçağını sorar ve onun da gökyüzünden geldiğine şaşırır. Kendisininde yukarıdan (ASTEROİD B-612) geldiğini ağzından kaçıran Küçük Prens yavaş yavaş hikayesini pilota anlatmaya başlar.

706ffb283b43cff3701d2e01f254293f

Küçük prens gezegenindeki gülüylle beraber yaşamaktadır. Zamanla  gülün kendini beğenmiş tavırlarından artık sıkılır ve pek anlaşamaz, gezegenden ayrılmaya karar verir. Gitmeyi aklına koyduğunu gören gül ise gururuna yenik düşmez ve  onu uğurlar. Çıktığı yolculukta önce her şeyi yönettiğini söyleyen Kralla tanışır, diğerinde kendini beğenmiş bir adam, sayılarla uğraşan iş adamı, devamlı fenerini yakıp söndüren bir  fenerci ve devamlı içen ayyaşla karşılaşır. En sonuncu gezegende kaşif’e rastlar ve ona dünyaya gitmesini tavsiye eder, 7. Gezegen Dünya olur. Dünyaya inince kimseyle karşılaşmayacağını sanan Küçük Prens, yılanla tanışır. Yılanla geçen diyalogları arasında en çok dokunan cümle şu olmuştu;

 

‘’İnsanlar arasında da yalnızlık duyulur’’

 

Yılandan ayrılıp yoluna devam ederken, dünyanın garip bir yer olduğunu düşünmeden edemez. Uzunca bir yol yürüdükten sonra eninde sonunda insanların oturduğu yere çıkar. Baştan başa gül açmış bir bahçede duruken, hepsinin de kendi çiçeğine benzediğini görür ve buna oldukça şaşırır. Yüreği üzüntüyle dolar. Çiçeği evrende bir eşi daha olmadığını söylemişti, oysa işte tek bir bahçede binlercesi vardı.

Aklına şunlar gelir, ‘’Eşsiz bir çiçeğim var diye kendimi zengin sanırdım, oysa sıradan bir güle sahipmişim’’

36

O sırada yanına bir tilki yanaşır. Burada tilkiden öğrenecek çok şeyimiz var. Evcilleştirmeyi, evcilleşmeyi, yüreğiyle bakmayı bir insanı.

 

“Benimle oynar mısın?” dedi Küçük Prens. “Çok mutsuzum.”

“Hayır,” dedi tilki. “Oynayamam; evcil değilim ben.”

“Öyle mi? Bağışla beni,” dedi Küçük Prens. Ama bir süre düşündükten sonra “Evcil ne demek?” diye sordu.

“Sen buralı değilsin,” dedi tilki. “Ne arıyorsun burlarda?”

“İnsanları arıyorum” dedi Küçük Prens. “Evcil ne demek?”

“Genellikle ihmal edilen bir iş,” dedi tilki. “Bağlar kurmak anlamına geliyor.”

“Bağlar kurmak mı?”

Tilki “Yani,” dedi, “örneğin sen benim için hâlâ yüz bin öteki çocuk gibi herhangi bir çocuksun. Benim için gerekli de değilsin. Senin için de aynı şey. Ben de senin için yüz bin öteki tilkiden hiç farkı olmayan herhanngi bir tilkiyim. Ama beni evcilleştirirsen, birbirimiz için gerekli oluruz o zaman. Benim için sen dünyadaki herkesten farklı birisi olursun. Ben de senin için eşsiz benzersiz olurum….

135180-full.jpg

ve o sözcükler çıkıyor tilkinin ağzından,

 

‘’ Ama beni evcilleştirirsen yaşamıma güneş doğmuş gibi olacak. Duyduğum bir ayak sesinin ötekilerden farklı olduğunu bileceğim. Öteki ayak sesleri beni köşe bucak kaçırırken, seninkiler tıpkı bir müzik sesi gibi beni çağıracak, sığınağımdan çıkaracak. Hem bak, şu buğday tarlalarını görüyor musun? Ben ekmek yemem. Buğday tarlalarının da hiçbir anlamı yoktur benim için. Bu da çok üzücü. Ama senin saçların altın sarısı. Beni evcilleştirdiğini bir düşün! Buğday da altın sarısı. Buğday bana hep seni hatırlatacak. Ve ben buğday tarlalarında esen rüzgârın sesini de seveceğim…”

Tilki uzun bir süre Küçük Prens’ e baktı. Sonra da “Lütfen… Evcilleştir beni!” dedi.

 

‘’yalnız evcilleştirdiğin şeyleri tanıyabilirsin’’

cftg8ibumaactic_b10cb02069875d885d62

Burda anlamamız gereken şu ki, bir insanı evcilleştirmek sabır gerektirir, alışkanlık gerektirir.

Küçük Prens tilkiyi evcilleştirdi. Ayrılık vakti yaklaşınca tilki göz yaşlarını tutamaz ve Küçük Prens’e gül güllere bir kez daha bakmasını gülünün eşsiz olduğunu anlayacağını söyler.

Küçük Prens, güzel güllerin bulunduğu bahçenin ortasında bile kendi gülünü düşünmekten vazgeçemiyor. Hiç biri kendi gülünün yerini tutmuyordu.

 

“..Güzelsiniz ama boşsunuz, diye ekledi. kimse sizin için canını vermez. Buradan geçen herhangi bir yolcu benim gülümün size benzediğini sansa bile, o tek başına topunuzdan önemlidir. çünkü üstünü fanusla örttüğüm odur, rüzgardan koruduğum odur, kelebek olsunlar diye bıraktığımız birkaç tanenin dışında bütün tırtılları uğruna öldürdüğüm odur. Yakınmasına, böbürlenmesine, hatta susmasına kulak verdiğim odur. Çünkü benim gülümdür o…”

 

Küçük Prens tilkinin yanına dönünce sırrını onunla paylaşır,

12093767_1699432870289615_106024188_n

Kitap böyle devam etmekte, Küçük prens beslediği ve baktığı gülüne yeni gezegenler keşfetmek istediğini ima ettiğinde, gülü ona ihtiyacı olmadığını ve kendi başına idare edebileceğini iddia etti. Küçük Prens, gülün saçma davranışlarının sebebinin incinmesi olduğunu farketmesine rağmen onu terk etti.

Bir şeyi evcilleştirmek alışkanlık gibidir, ihmal edilen değil de, onu diğer şeylerden farklı kılandır. Bu yüzden onu anımsatan şeyleri düşünün, Küçük Prensin saçlarını buğdaya benzeten tilki için buğdaylar anlam kazandı.

Ve şunu unutmayın ki;

Onu eşsiz yapan sizsiniz, ona ayırdığınız vakit, gösterdiğiniz özen, uğrunda vazgeçtikleriniz ve daha bir çok şey.

Kendimi o gül yerine koyarım hep, acaba gitmeyi aklına koyan birine ben ne derdim?

Peki ya siz ne derdiniz?

 

Aklından bir kere gitmek geçen birine gül gibi göz mü yumardınız, yoksa gururunuzu hiçe mi sayardınız?

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

  1. Balina dedi ki:

    Gururunu hiçe saysan bile gidecek

    1. Ferai dedi ki:

      En azından denemiş olacaktın, değer…

  2. Balina dedi ki:

    Değer mi peki ?

    1. Ferai dedi ki:

      Kişiye ve yaşadıklarına göre değişir bence

  3. Balina dedi ki:

    Hayatını feda edip sökeye geldiğim insan bile yapıyorsa, ne biliyim…

  4. Ferai dedi ki:

    Bulucam seni bekle…