Louis Pasteur’ün Bilime Katkıları

16.08.2018
Louis Pasteur’ün Bilime Katkıları

Alison Eldridge tarafından yazılmıştır.

Birçok insan Louis Pasteur’ü, ismini taşıdığı bir işlemden dolayı tanıyor; pastörizasyon. Hâlbuki Pasteur, bilime çok önemli başka katkılarda da bulunmuştur.

Moleküler asimetri

Sodyum amonyum tartratın kristalleri üzerine çalışırken Pasteur, onların aynı kimyasal bileşimlere sahip olmasına rağmen, gereken aynı fiziksel yapıya sahip olmadığını buldu. Pasteur, moleküllerin çift-ayna görüntüsü düzenlemelerinde üst üste gelmediğini fark etti. Bu moleküler asimetri ya da kiralite, stereokimya olarak da bilinen, bilimin bir alt dalının temellerini oluşturur. Onlar, bizim şimdi DNA’nın yapısında gördüğümüz gibi olağanüstü dolaşımlara sahipti; moleküllerin kiralitesi, ilâçların vücutta nasıl tesir ettiğini bile etkileyebilir.

Fermantasyon

1850’li yılların ortasında Pasteur, yerel bir içki imalathanesinde alkolik fermantasyon üzerine bir çalışma dizisine girişti. Pasteur, sütün ekşimesine neden olan bileşimler de dâhil olmak üzere fermantasyonun birçok yeni yönünü öğrendi. 1857’de Pasteur, bütün fermantasyonların mikroorganizmalar tarafından kaynaklandığına dair bir ispat ortaya koydu.

Pastörizasyon

Çalışmalarını fermantasyonla sürdüren Pasteur, şimdi pastörizasyon olarak da bilinen, mikropları öldüren ve belli başlı maddeleri koruyan bir işlem tasarladı. Pastörizasyon birada, sütte ve diğer gıdalarda ekşimeyi ve bozulmayı önler.

Kendiliğinden oluşan nesil

Pasteur’dan önce, birçok önde gelen bilim insanı yaşamın kendiliğinden ortaya çıkabileceğine inanıyordu. Örneğin; birçok insan, kurtçukların çürümüş etten ortaya çıktığını ve tozun pireler yarattığını düşünüyordu. Pasteur, durumun bu şekilde gerçekleştiğinden şüphe ediyordu.

Pasteur, kendiliğinden oluşan nesil düşüncesini; atık maddeleri caydıran, özel bir şişede kaynayan sığır eti suyu ile çürüttü. Et suyu, havayla maruz kalmadığında steril ve mikroplardan uzak bir şekilde kalmayı sürdürmüştü.

Şişenin boyun kısmı kırıldığında ise hava içeriye girerek et suyuna ulaşmış, akabinde içerideki sıvı mikrobiyal atıklarla birlikte bulanıklaşmıştı.

Hastalık yapıcı mikrop teorisi
Pasteur’ün fermantasyon ve pastörizasyondaki mikroorganizmalarla sürdürdüğü çalışmaları, hastalık yapıcı mikrop teorisinin çok daha iyi anlaşılmasını sağladı. Belli başlı hastalıklar, mikroorganizmaların vücutta yaptığı saldırılar sonucunda oluşmaktadır. Pasteur’ün zamanından önce, aralarında bilim insanlarının da yer aldığı birçok insan, bütün hastalıkların vücudun dışından ziyade vücudun içinden geldiğine inanıyordu. Pasteur’ün bulguları sonuç olarak; cerrahlıkta tıbbi uygulamaların sterilizasyon ve temizliğine ve antiseptik metotların gelişmesini sağladı.

Bulaşıcı hastalıklar

Pasteur, ipek böceklerinde gizemli bir hastalığa neden olan organizmaları başarıyla tanımladı ve Fransız ipek endüstrisini riske attı. Pasteur, güve hâlindeki ipekböceği yumurtalarını nasıl koruyacağını ve hastalık nedenli organizmalar tarafından oluşan bulaşıcı maddelerin nasıl önleneceğini öğrendi. Pasteur’ün geliştirdiği yöntemler günümüzde hâlâ ipek üretiminde kullanılmaktadır. Kendisinin ipekböcekleri üzerine yürüttüğü çalışmaları sayesinde Pasteur, epidemiyoloji alanında ilerlemelerde bulundu, hastalıkların yayılması üzerine yürüttüğü çalışmaları ise parazit popülasyonları ile ev sahibi arasındaki bir etkileşim yolunun sonucu olarak ortaya çıktı.

Aşılar
Kendisinin hastalık yapıcı mikrop teorisini kullanan Pasteur, ayrıca aşı alanında önemli adımlar attı. Pasteur, tavuk kolerası ve şarbon için aşılar geliştirdi. Pasteur’ün aşılar üzerine yaptığı çalışmaların tartışmasız en önemlisi aşının ‘’inaktif’’ yeni bir türü olan ve zayıflatılmış mikroorganizmalardan ziyade nötralize etmenlerden oluşan kuduz aşısını geliştirmesidir. 1885 yılında Pasteur, kuduz bir köpek tarafından ısırılmış dokuz yaşındaki bir çocuğa aşı yaptı ve önleyici bir tedavi uygulamasını müjdelemiş oldu.

Zehirlilik (mikropların hastalık yapma derecesi)
Pasteur, zehirliliğin hem arttırılabileceğinin hem de azaltılabileceğinin farkına varan ilk bilim insanıydı. Bu, bulaşıcı hastalıklar ve onların yayılması, sığırların süngerimsi beyin hastalığı salgını (deli dana hastalığı) ve edinilmiş bağışıklık eksikliği sendromu (AIDS) gibi çalışmalarda son derece önemli bir hâle geldi.

Kaynak: https://www.britannica.com/story/louis-pasteurs-contributions-to-science

Ufuk Altunbaş tarafından çevrilmiştir.

YAZAR BİLGİSİ
Ufuk Altunbaş
Ufuk ALTUNBAŞ 2002 yılında İstanbul'da doğdu. 2020 yılında Sabancı 50. Yıl Anadolu Lisesi'nden mezun olan Ufuk, Ege Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü birinci sınıf öğrencisi olarak eğitim-öğretim hayatına devam etmektedir. Aslen Sivaslı olup şu an İstanbul'da ikamet etmektedir. MozartCultures'ta 2018 yılından beri başta televizyon/sinema ve kültür/sanat olmak üzere çeşitli konularda çeviri yapmaktadır. İlgi alanları arasında kültürler tarihi, fantezi ve bilim kurgu edebiyatı, Britanya uygarlığı yer almaktadır.
YORUMLAR

  1. odevvebilim dedi ki:

    harika gerçekten çok teşekürler…