BLOOMSBURY GRUBUNUN DIŞINDA BİR İSİM: DORA CARRINGTON

13.07.2019
BLOOMSBURY GRUBUNUN DIŞINDA BİR İSİM: DORA CARRINGTON

Bloomsbury grubu olarak bilinen İngiliz sanat ve edebiyat grubu üyeleri aşk üçgenleri; şahsi ilişkileri, dostlukları ve aileleriyle 1920 ve 30larda etkili bir hareketin parçasıydı. Bir sanatçı Bloomsbury grubunun dışında kaldı, hayatı boyunca neredeyse bilinmeyen ama grup üyeleriyle ilişkilendirilen o isim Dora Carrington’dı.

Carrington olarak bilinmeyi tercih eden Dora 1893’te Herefordshire’de doğdu. Beş çocuğun dördüncüsü olan Dora, ebeveynlerinden izole olmuştu. Yeteneği Bedford’daki okulunda keşfedilen Carrington kendisini sanatla daha çok evinde gibi hissediyordu.

Slade Günleri

1910’da Carrington, Londra’daki Slade Güzel Sanatlar Okulu’na kaydoldu. Çağdaşları arasında Mark Gertler, Richard Nevinson, Stanley Spencer, Paul ve John Nash de vardı.

Carrington daha en başından göze çarpıyordu. Flapper tarzının modaya geçmesinden çok önce Carrington saçlarını bob kesimle kestirdi ve bu onun “normal” olarak adlandırdığı toplumdan çıkış yolculuğunun başlattı. Slade’deki yakın arkadaşları Dorothy Brett ve Barbara Hiles onu takip etti ve üçü ‘’Slade Kısasaçlıları’’ olarak bilinmeye başladı.

Mark Gertler’in bu portresi bu zeki ve çekici kadına rastlayan erkeklere hitap eden tüm nitelikleri resmederek daha sonralarda pek çok kadında görülecek kısacık kesilmiş kalın saçları gösterdi.

 

Carrington’ın işi yaşadığı dönemde bir kadın için beklenmedik bir şeydi. 1912’deki bu tabloda Carrington’ın bazı eski ustaların kurallarına uymuş olma ihtimali düşünülür ama bedendeki farklı ışık gölgelerini sunuşu ve figürün iffetini korumak için dönme şekli genç bir sanatçı için tartışmaya açık ve bilgeceydi. Slade kız öğrencilerinin çıplak modellere erişimi sağlayan çağdaş bir okuldu. Carrington bu tabloda kadın vücudunun yumuşak ve duyusal tasvirini sunar.

Aşk Üçgeni

Carrington, Slade’de birçok sanatçının arzu objesi haline geldi. En hafif deyimiyle, Carrington’un onlarla arasındaki ilişki karmaşıktı. Kendisini dindar olarak tanımlayan bir annenin yanında büyümesi cinsel duyularını bastırılmış bıraksa da bu onun yakınındaki erkeklerle yakın hararetli bir ilişki içerisine girmesini engelleyemedi; Paul Nash’in ona aşık olduğu sırada Paul’un kardeşi John Nash Carrington’la evlenmeyi istiyordu. Albert Rutherston da bu büyüleyici kadına aşık oldu ama Carrington’ın fiziksel ilişkiden ziyade platonik aşka duyduğu arzu bu genç adamı yalnızlık içinde bırakıyordu. Fakat Carrington’ın en karmaşık ilişkisi çok yakın arkadaş olan Richard Nevinson ve Mark Gertler’i içeriyordu, ikisi de aynı kadına aşık olunca araları bozuldu. Bunu Gertler Nevinson’a ‘’Buraya arkadaşlığımızın şimdi sona ermesini söylemek için yazıyorum. Bunun tek nedeni Carrington’a olan aşkımdır ve senin de aşık olduğuna inanmak için nedenlerim var. Bu yüzden ne kadar göz ardı etmeye çalışsam da rakiplerin, aşık rakiplerin arkadaş kalamayacaklarını sonucuna vardım.’’ diye yazarak ifade etti.

Carrington sanatçı ruhlu ruh eşini aradığı için bu iki adamla da  bir cinsel ilişki kurmayı reddetti ama sonunda Carrington pes etti ve ona hiç mutluluk getirmeyen Gertler’le bir ilişkiye başladı.

Lytton Strachey

Lytton Strachey Carrington 1915’te hayatının aşkı olan Bloomsbury grubunun üyesi ve yazar Lytton Strachey ile tanıştı. Her zaman olduğu gibi bu ilişkide de karmaşa vardı, Strachey homoseksüeldi. Carrington’ın fiziksel ilişki ihtiyacı minimal düzeydeydi ama onun Strachey’e olan aşkı  gerçek ve kalıcıydı. 1921’de Ralph Partridge ile yaptığı evlilik bile bağlarını azaltmadı ve üçü Berkshire’daki Pangbourne yakınlarındaki evde yaşamaya başladılar.

Bu manzara Lytton ve Carrington’ın paylaştığı evin canlı bir görüntüsü. Ev manzaraya egemen durumda ve evin sıcaklığı, güneşli renkleri çimen ve suyun sakin tonları ile tezatlık oluşturuyor. Carrington en mutlu günlerini burada geçirmiştir.

İkili Bloomsbury grubu sayesinde tanıştı. Daha öncesinde,1912’de Carrington ona sanatçı olma yolunda yardımcı olmaya çalışan bazı grup üyeleriyle arkadaşlık kurmuştu ama utangaçlığı bunu imkansız kıldı ve onu grubun dışında bıraktı. Virginia Woolf onu Hogarth Press için(1917’de Leonard Woolf ve Virginia Woolf tarafından kurulan bir İngiliz yayınevi) gravür üretmesi konusunda görevlendirdi. Carrington grup için ‘’Onlar en yüksek zekanın ve edebiyat taktirinin yalın bir mizahla birleşimiydi, üyeler birbirlerini her türlü desteklediler.’’ der ama hayranlığa rağmen Carrington yine de grubun dışında kalır.

Oxford civarındaki sahiplerinin politikacı Philip Morrel ve o dönemdeki yazar, şair ve birçok sanatçının patronu olan Philip’in eşi Ottoline Morrel’in Garsington köşkü Carrington’ın Bloomsbury grup üyeleriyle en çok sosyalleştiği alandı. Woolf ve Roger Fry’dan gelen çalışmalara karşın Carrington dışarıda kalmaya devam etti.

Lytton Strachey

Carrington’ın Strachey’e olan aşkı daha önce karşılaştığı tüm ilişkilerinden farklıydı. İlişkileri Garsington’da tanışmalarının ardından yürüyüşe çıktıkları zaman Strachey’in onu öpmeye çalışması ve sakalının Carrington’ı geri ittiğine dair söylentiler anlatılır. İntikam almak için Strachey uyurken gizlice odasına giren Carrington sakalını kesmek için makasla kuşanır bu sırada uyanan Strachey’le öyle derin bakışırlar ki Carrington  ona orada aşık olur ve daha sonra ikili birbirlerinden ayrılamazlar.

1916’dan kalan bu Strachey portresi sevgiyle işlendi. Uzun sivri parmakları ve gür sakalı odak noktasıydı. Lytton Strachey hakkında her şey durağanlıkla beraber normalden uzun tasvir edildi ve Carrington derinden bağlı olduğu bu adamdaki o samimi hissi yakaladı. Carrington bu tabloyu erkek kardeşinin Somme’de kaybolduğu savaşın yarattığı hengamede bir yıl içerisinde tamamladı. Yakından resmedilen bu tablonun mahremiyeti oldukça açıktır, belki de Carrington’ın eserleri arasındaki en içten çalışmasıdır.

Daha sonra Carrington’un gruptan yazar olan Ralph Partridge’yle olan evliliği arkadaşlarını şaşırttı ve ikili Strachey ile yaşamaya devam etti ve bu  gruptan birçok insanın o evde gerçek bir aşk üçgeni olduğuna inanmasına neden oldu. Aslında Carrington’a aşık olan Patridge’ydi, Carrington Strachey’i seviyor ve Strachey de Partridge’a aşk besliyordu. Carrington’ın Partridge ile olan evliliği evlilik geleneğine aykırı olan bu üçlüyü bir arada tutabilmek için pratikteydi.

O Zaman Neden Zavallı Varlığımı Sürdüreyim?

Aşk hayatı hem kadınlar hem erkeklerle yaşadığı maceralarla karmaşa içinde devam ederken Carrington hâlâ gösterilmeyen güzel sanat eserleri üretiyordu. Roger Fry’la yapılan bir konuşma Carrington’ın çalışmalarının yeterinde iyi olmadığı yönündeki inancını sona erdirmişti. 1924’te buna örnek olacak güzel bir manzara resmi yaptı ve sevgilisi Gerald Brenan’a şöyle yazdı: ‘’Sevdiğiniz vadi yakınlarındaki dağ manzarası üzerinde çalışıyorum. Alt resimde parlak renklerin bulunduğu ve üzerine daha şeffaf ve yeşil tonların hakim olduğu yeni bir proje tasarlıyorum.’’ Ön plandaki inişli çıkışlı tepeler Sierra Nevada dağlarının pürüzlü tepeleriyle bir tezatlık oluşturuyor. Tüm resmin sıcak canlı tonları İngiliz kırsalının mavi yeşil tonlarındaki manzarasıyla farklılık oluşturuyor. Dağın içerisinden geçen insanlar ise önlerindeki görkemli tepelerin gölgesinde kalıyor.

Carrington’ın dünyası Lytton Strachey bir süre hastalık çektikten sonra mide kanserinden ölmesiyle 21 Ocak 1932’de başına yıkıldı ve matemiyle şöyle yazdı:

‘’Yaşamdan emekli olan bir adam topluma zarar vermez, sadece iyilik yapmaya son verir. Kendime büyük bir zarar verme uğruna toplum için küçük bir iyilik yapmak zorunda değilim. O zaman neden sefil varoşumu uzatayım… Hiçbir erkeğin buna değecek olsa da hayatını bir kenara attığına inanmıyorum.’’

Strachey ölürken Ralph Carrington’u arabada kendini zehirlemesinden kurtardı ama bu yalnızca onun ıstırabını uzattı. 11 mart günü Carrington Strachey’in ropdöşambırını giyerek evinde kendisini vurdu. Bahçıvan Carringon’ı buldu ve Ralph’ı geri dönmesi için aradı. Ralph onu bulduğunda ağır yaralıydı ve bir gün sonra sevgilisi Lytton’a eşlik etmek amacıyla bu dünyadan ayrıldı.

Carrington’ın sanatsal mirası hala tazeliğini koruyor. Yaşamı boyunca çok fazla ihmal edilse de Bloomsbury yazarlarından David Garnett, Carrington her zaman grubun dışında kaldığı için grupla bağlantısını korumak amacıyla onun mektupları ve günlüklerini 1970’te yayımladı. Lonrada’ki Tate’nin (Birleşik Krallık İngiltere ülkesi için Britanya güzel sanatları ve uluslararası modern güzel sanatlar için güzel sanatlar galerilerini idare eden milli kurumu) müdürü John Rotherstein Carrington için olan duygularını ‘’zamanın en çok ihmal edilen önemli sanatçısı’’ olarak ifade eder.

Çeviri: Bahar BOSTAN

Kaynak: http://www.dailyartmagazine.com/outside-bloomsbury-group-dora-carrington/

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.