Değişen Güzellik Algıları ve Yeme Bozuklukları

06.08.2020
Değişen Güzellik Algıları ve Yeme Bozuklukları

            Kabul görme ihtiyacı, olumsuz beden imajı, mükemmeliyetçilik, ebeveyn tutumları, travmalar, çevre baskısı, sosyal öğrenmeler… Ve değişen güzellik algısı.

            Değişen toplumsal yaşamla birlikte her şey günbegün farklılaşmakta, bir önceki ana göre modası geçmiş ve dışlanmış olmaktadır. Giydiğimiz kıyafetlerden, yediğimiz içtiğimiz besinlere, takındığımız tavırdan aldığımız kararlara kadar her şey kendimizin ve bir başkasının dayattığı standartlarla değişmekte. Ögelere, kendimize ve başkalarına yüklediğimiz anlamlar, zihnimizin süzgecinde mantıksız düşüncelere takılıp çarpıtıldığında ise hayat kalitemizi ve işlevselliğini bozan durumlara sebebiyet vermeye başlamaktadır. 

Güzellik her zaman denildiği gibi görecelidir ancak kitlesel yönlendirmeler çoğu zaman bizlerin algısını bozmakta, düşüncelerimizi de değiştirebilmektedir. Moda olanın peşinde sürüklenirken bireyselliğimizin farkındalığından uzaklaşırken buluruz kendimizi. Ancak bugün destek gören fikirler, beğeniler yarın herhangi bir şey ifade etmemeye hatta tam zıt görüşlerle çürütülmeye başlanıyor. Güzellik anlayışı da yüzyıllar boyunca birçok kültürde farklı anlayışlarla değişerek bu günlere gelmiştir. Oyuncak bebek görüntüsü özleminden, Viktorya Döneminin korseli ince bellerine, Marilyn Monroe’nun hatlı vücudundan, atletik fiziğe kadar pek çok aşamadan geçti güzellik algımız. Bu algılar, günümüzde hâlen varlığını sürdüren dayatmalarla; öncelikle kadın bedenine yönelik olmak üzere, tüm insanlığa dair tutumları rahatsız edici boyutlarıyla beraber varlığını sürdürmekte. 

Tüm bu değişimler, moda olan akımlar ve beklentilerin de katkısıyla bireyler bedenlerine yönelik olumsuz tutumlar geliştirebilmekte ve bu durum, derin fiziksel ve ruhsal sancılara sebep olabilmektedir. “Yeme Bozuklukları” olarak adlandırılan ve alt dallara ayrılarak çeşitlenen bozukluklar, kişilerde pek çok diğer nedenin de yanında kitlelerin bu yüklemeleriyle gelişip bireylerin hayatını etkileyebilmektedir.

Kendi vücudunu algılamada çarpıklığın olmasıyla; anoreksiya nervoza, yeme kontrolünde bozukluk ve ödünleme davranışıyla; bulimiya nervoza, içsel denetimin olmaması ve yoğun kaygıyla beraber; tıkanırcasına yeme bozukluğu ve diğerleri olarak alt dallara ayrılmaktadır. Bahsettiğimiz gibi kişisel yaşamın, travmaların dışında da en büyük etmen toplumun dayattığı güzellik standartları olmaktadır. Bilişsel çarpıtmaların ve algıda bozulmaların etkisiyle güzellik anlayışına gereğinden fazla anlam yükleyen birey, mental anlamda bozukluk yaşamakta ve kendisinden beklendiğini düşündüğü standartlara göre yaşamını yönlendirmektedir. 

Algılamada gelişen ciddi bozukluklar nedeniyle hastalık seviyesinde zayıf olmasına rağmen anoreksiya nervoza bireyler, hâlen vermeleri gereken kilolar olduğunu düşünerek yaşamlarını tehlikeye atabilecek durumlara getirebiliyorlar kendilerini. Bu bireyler görünüşüne dair çevresindekilere sorular sorarak, sürekli tartılarak ve kalori hesabı yaparak yaşamlarını fiziksel görüntünün merkeze oturtulduğu bir duruma kanalize ederler. Tedavisi ise yoğun psikoterapi süreci ile birlikte beslenme alışkanlıkları normale döndürülmeye çalışılarak yoğun çabalarla gerçekleşmektedir.

degisen-guzellik-algilari-ve-yeme-bozukluklari

 “Zayıflamazsam insanlar beni reddeder. İrademe neden engel olamıyorum? Yarından itibaren değişeceğim. Kendimden utanıyorum.” gibi pek çok düşüncenin de eşlik ettiği bulimiya bireyler ise yaşadıkları sürecin sağlıksız olduğunu, anoreksiya nervoza bireylerden farklı olarak ayırt edebilmektedirler. Bulimiya nervoza kişiler tıkanırcasına yeme nöbetlerinden sonra ilaç ve kendini kusturma (ödünleme davranışı) yoluyla kilo almayı engelleseler de ciddi fiziksel hasarlara sebep olabilmektedirler. Fiziksel hasarlar kadar yukarıda bahsettiğimiz gibi benlik algısına yönelik yükleme yaparak ve çarpıtılmış düşünceler üreterek, ruh sağlığını ve günlük hayatın işlevselliğini bozmaktadırlar. Ayrıca bu bozukluklara eşlik edebilen depresyon, OKB, panik bozukluk, madde kullanımı gibi bozuklukların da tedavi sürecinde önemli bir yeri olduğunun unutulmaması ve bu konuların da çalışılması gerekmektedir.

Yeme bozuklukları fiziksel ve psikolojik pek çok açıdan bireyleri etkilemektedir. Bu bozukluklardan muzdarip pek çoklarının olduğunu bilerek de farkındalığımızın artması gerekmektedir. Yine toplum olarak bizlerin güzelliğe yüklediği atıfları değiştirmek de bir başka önemli adım olabilir. 

Bu yazıda bahsettiğimiz kültürün yüklediği algıların pek çoğunu bizler de zaman zaman üzerimizde hissediyor ve rahatsızlık duyabiliyoruz. İlk olarak kendi düşüncelerimizdeki yanlış inançları değiştirerek toplumun bu algılarını değiştirip düzeltebiliriz. Düşünce dünyamızın derinliklerinde yatan inançları irdeleyerek de bu yoldaki ilk basamağa adımımızı atabiliriz.

Ayşenur Güzel 

KAYNAKÇA

Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Olcutleri Başvuru Elkitabı’ndan, çev. Koroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2013.

Aslan, S., Gürbüz, M., Vural, S. (2016). Ağır bir Anoreksiyalı Olgunun Bilişsel Davranışçı Psikoterapi Süreci. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi,2.  94-103. DOI10.5455/JCBPR. 227564

Trt Belgesel. Günümüzdeki Yapay Güzellik Algısı. 20 Temmuz 2020 tarihinde erişildi. https://youtu.be/4bZXD9LshoQ

A Timeline of Sexy Fashion Trends Through the Years. https://stylecaster.com/beauty/timeline-sexy-defined-through-ages/

YAZAR BİLGİSİ
Ayşenur Güzel
Ayşenur Güzel 1997'de Bursa'da doğdu. 2015'te Nilüfer İMKB Fen Lisesi'nden, 2019'da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü'nden mezun oldu. Çalışma hayatına henüz adım atmamış bir psikolojik danışman olarak okumayı, izlemeyi, dinlemeyi ve dinginliği, yenilik ve farklılığı sevmektedir. Yazı yazmaya ise yeni başlamıştır. MozartCultures yazar ekibinde araştırma yapıp yazı yazıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.