Çevre Üzerine Tartışmalar : Doğa Tarihi

01.04.2019
Çevre Üzerine Tartışmalar : Doğa Tarihi

Son otuz yıldır doğal varlıklar ve süreçleri üzerinde daha fazla duruluyor. Genelde koruma kaygısından kaynaklanan, bir bütün olarak olumlu olan bu yönelimde çeşitli olumsuzluklar da vardır: algı ve anlama biçimi, seçicilik, bilgilendirme düzeyinin düşüklüğü, yaşama etkinliklerine dışsallaştırma ve yabancılaşma ve en önemlisi de doğa tarihi bilincinin derinlik ve yaygınlık düzeyinin düşüklüğü bu olumsuzların birkaçıdır. Bununla ilgili hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin varlığı, “doğa koruma” duyarlığının giderek yaygınlaşması bu olumsuzlukların en aza indirilebilmesi bu konu açısından olumlu gelişmelerdir.

Ülkemizde, çeşitli sorunları bulunan ve gerektiğince öne çıkamayan bilgisel etkinlik alanlarından biridir “doğa tarihçiliği”.

Doğa tarihi söz konusu olduğunda üç kavramın üzerinde durulmalıdır:

  • Doğa
  • Tarih
  • Doğa tarih

1. Doğa

Kavram çoğunlukla doğal sayılan bir ya da birden fazla ortam ya da ekosistem olarak algılanır. Bu çeşitli yanlışlıklara yol açan, eksik bir algılama biçimidir. Yaygın olarak insanlar ve toplusal ilişkiler doğanın dışında tutulur ve çoğu zaman doğa-insan etkileşimi de sorun sayılan durumlar dışında sorgulama ve tartışma konusu yapılmaz.

“Doğa, şu ya da bu biçimde bizim dışımızda, etrafı çevrilmiş ve yabancı, ayrı olarak görüldüğü sürece, doğayı hem dışımızda hem içimizde yitiririz.” Fowles,1996

Aslında doğa, insanoğlunun eylemi olmadan da ortaya çıkabilen, oluşumunu ve değişimini sürdürülebilen, ancak insanların eylemlerinden etkilenebilen ve bu eylemleri etkileyebilen varlıklar, ortamlar, süreçler, ilişkiler, etkileşimlerdir.

Doğa kavramı için öne çıkarılması gereken olgu değişimdir. Doğal sayılan varlık, ortam ve süreçler, içinde bulunulan zaman diliminde bile değişmektedir.

Doğa hiçbir zaman durağan değildir. Hareket durumudur. Dolayısıyla bir tarihe sahiptir.

2. Tarih

Hançerlioğlu’na göre gerçek tarih, doğal ve toplumsal gelişme sürecidir. Hegel’e göre insan bilincinden üstün bir tümel bilincin yön vermesiyle oluşur. Toynbee tarafından da tanrısal bir planın gerçekleşmesi…

Ne var ki tarih sadece geçmişi incelemez. Ergun’a göre tarih, şimdiki zamanı da etkiler çünkü …şimdiki zaman geçmiş zamanların gerekli bir sonucudur ve onlarla ilişki halindedir. Yani tarih; hareket ve değişmedir.

Tarih; ağırlıkla geçmişteki her türlü varlıkların, eylem ve süreçlerin nitelik ve niceliği ile aralarındaki ilişkileri ve zaman içindeki değişimlerini inceleyen bilimsel etkinlik alanı olarak tanımlanabilir.

3.Doğa Tarihi

Doğal varlık, ortam ve süreçlerin ağırlıkla geçmişteki yapısal özellikleri (nitelik,nicelik ve yersel dağılım) ve ilişkileri ile belirli bir dönem boyunca geçirdiği değişme ve gelişmelerin incelendiği etkinlik alanı olarak ele alınır. Bu bağlamda insanı, toplumu ve dolayısıyla toplumsal ilişkilerini dışlamayan bir etkinlik alanı olarak anlaşılmaktadır.

Ne denli kültürlenmiş olursa olsun insan da varlığı ve tüm yapıp etmeleri ile doğanın dışında bir varlık değildir. Doğa, insanların bir parçası olduğu bir bütündür.

“Tarihi; doğa tarihi ve insanlar tarihi olarak ikiye ayırabiliriz. Bununla birlikte, bu iki yön birbirinden ayrılamaz. İnsanlar var oldukça insanlar tarihi ve doğa tarihi karşılıklı olarak birbirini koşullandırır. “

Doğa tarihçiliğinin gerekleri:

Öncelikle doğa tarihçiliği; anlama ve açıklama, yararlanma, korunma ve koruma gibi temel başlıklar altında yürütülerek, bilgisel altyapısı geliştirilmelidir.

Herhangi bir düzleme ait bitki örtüsü, yabanıl hayvan, toprak, sucul varlıklar, iklim vb. doğal varlık, ortam ve süreçlerin;

  • Herhangi bir zaman kesitindeki nitelik ve niceliğin ne olduğu ve yersel olarak nasıl dağıldığı
  • Ele alınan dönem boyunca ne yönde ne kadar değiştirdiği ve geliştiği
  • Bu değişme ve gelişmelerin özellikleri ile nedenlerin neler olduğu bilinebildiğine göre söz konusu değişme ve gelişmelerin yol açabileceği ekolojik, ekonomik, toplumsal ve kültürel sonuçların öngörülebilmesi de büyük ölçüde kolaylaşır.

Doğa tarihi bilincinden yoksunluğun yol açtığı sonuçlara hem küresel hem de yerel olarak çeşitli örnekler verilebilir. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik yapısının değişmesi, küresel düzlemdeki sonuçlara örnektir. Yerel olarak, çok daha kısa dönemde gerçekleşen değişme ve gelişmeleri de benzer sonuçlar verdiği bilinmektedir.

Yeterli doğa tarihi bilgisi ve bilinci, kullanılan teknik ve teknolojilerin doğal varlık, ortam ve süreçler ile değişme ve gelişmeleri üzerindeki olumsuz veya engelleyici etkilerini en aza indirebilecek bilgiye ulaşılmasını sağlayabilecektir.

Lous Leclerc’in 18. yy’de 36 ciltlik Histoire Naturelle’sinden, C. Darwin’in 19.yy Türlerin Kökeni’ne, C.Lyell’in Yer Bilim İlkeleri adlı kitabına kadar yüzyıllardır başka ülkelerde süregelmiş doğa tarihçiliği etkinlikleri henüz yeterince yoğunlaştırılamamış ve yaygınlaştırılamamıştır. Bu durum;

  • İlgili kişi kuru ve kuruluşlardaki derlenen veri ve belgelerin, üretilegelen bilgilerin dökümünün çıkarılmasına, işlenmesine, üretilmeyen bilgilerin üretilmesine
  • Doğa tarihi bilincinin oluşturulmasına yönelik etkinliklerin yürütülmesi, bu amaçla kullanılabilecek uygun yayın teknik ve araçlarının geliştirilmesi, bu alanda çalışmalar yapılması
  • Doğa tarihi müzeleri, sergi, seminer, yayın, belgesel filmi, açıklamalı gezi gibi aktivitelerin düzenlenmesiyle birlikte olumlu bir gelişme gösterecektir.

Kaynakça

  • Engels, Friedrich, 1977, Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm, dördüncü basım, Sol Yayınları, Ankara.
  • Teber, Serol, 1995, Doğanın İnsanlaşması, üçüncü basım, Sorun Yayınları, İstanbul.
  • Fowlwa, John, 1996, Ağaç ve Doğanın Doğası, çağdaş dünya edebiyatı, Afa Yayınları, İstanbul.  
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.