Dünya Gezegeninin İlk Kozmonotu Yuri Gagarin

16.03.2019
Dünya Gezegeninin İlk Kozmonotu Yuri Gagarin

“Sevgili arkadaşlar, yakınlarım, tanımadığım insanlar, yurttaşlar, tüm ülkelerin ve kıtaların insanları! Birkaç dakika sonra büyülü bir uzay gemisi beni Evren’in uzak boşluğuna götürecek. Yolculuğun başlamasından önceki son dakikalar size ne söylenebilir ki? Şu anda bana tüm hayatımın anlamı sanki mükemmel tek bir anmış gibi geliyor. Yaşadığım her şey, daha önce yaptıklarım, bu an uğruna yaşandı ve yapıldı. Uzay yolculuğuna gittiğim için mutlu muyum? Tabi ki mutluyum. Zira tüm zamanlar, çağlar boyunca yeni keşiflere katılmak insanlar için büyük bir mutluluk olmuştur…
Şimdi yolculuğun başlamasına sayılı dakikalar kaldı. Sevgili dostlar, insanların uzun bir yola giderken birbirlerine söyledikleri gibi size “Hoşça kalın” diyorum.
Tanıdıklarıma ve tanımadıklarıma, uzaktaki ve yakındaki herkese sarılmak isterdim! En kısa sürede görüşmek üzere!”
(Gezegenin ilk kozmonotu Yu. A. Gagarin’in yurttaşlarına ve dünya halklarına konuşmasından)

Röportaj (Çeviri)
Yuri Gagarin’in Kozmik Uçuşu
“Astronomi bilimi sınırsız bir geleceğe sahip ve tıpkı Evren’in kendisi gibi perspektifleri de sınırsız.” İlk uzay aracının baş tasarımcısı Oleg Genrihoviç İvanovski’nin çalışma odasında sakladığı jübile madalyasının üzerine Sergey Pavloviç Korolev’in bu sözleri yazılmış. O. G. İvanoviç’in roket ve uzay endüstrisinde geçirdiği 54 yıllık meslek hayatı boyunca pek çok unutulmaz olay vardı, ancak muhtemelen bunlardan en önemlisi 12 Nisan 1961’de uzaya ilk insanı çıkaran “Vostok” (Doğu) adlı efsanevi uzay gemisinin planlanması ve yapımıdır. Uzaya ilk kez çıkan bu kişi Sovyetler Birliği vatandaşı Yuri Alekseyeviç Gagarin’di. Bugün, Rusya K. E. Tsiolkovski Astornomi Akademisi’nin onursal profesörü, Lenin Nişanı ve Devlet Ödüllerinin sahibi Oleg İVANOVSKİ editörlerin sorularını yanıtlıyor. “Nauka i jizn” (Bilim ve Yaşam) Dergisi’nin özel muhabiri N. Gelmiz’in röportajının çevirisini sizlere sunuyoruz.

— Oleg Genrihoviç, Vostok gemisinin ilk kez bir dünyalıyı Yuri Gagarin’i uzaya çıkardığı o unutulmaz günün üzerinden 40 yıl geçti. Siz insanlığın uzay boşluğundaki araştırmalarda nasıl bir ilerleme kaydedeceğini o zamanlar hayal edebiliyor muydunuz?
— Tasarımcılar ve bilim insanları en uç rüyalarında bile astronominin yarım yüzyılda böyle bir yol alacağını ön göremezdi. Uzaya giden yol, Gagarin’in uçuşundan üç buçuk yıl önce, tüm dünyanın Dünya yörüngesinden Zemlya adlı Sovyet yapımı uydunun sinyallerini duyduğu 4 Ekim 1957’de keşfedilmişti. Bir bilim adamı veya siyasetçiye, mühendis ya da bir filozofa, yaşı çok genç olmayan herhangi birine ilk uzay yolculuğundan sonra neyin geleceğini sorsak eminim ki kimse bu soruya net bir cevap veremez. Kim bilebilirdi ki uzaya bir insan gidecek sadece yalnız başına bir kahraman değil, aynı zamanda kozmik mürettebatlar Dünya yörüngesini elipslerle saracak? Yörüngede Sovyetlere ve Amerika’ya ait iki uzay gemisinin karşılaşacağını ve mürettebatlarının birlikte çalışacaklarını kim hayal edebilirdi? Ya da kozmonotlarımızın uzay yolculuklarının zamansal olarak Gagarin’inkinden bin kat daha uzun süreceğini? Sovyet kozmik aracının Venüs yüzeyine ulaşacağını ve oradan eşsiz tele görüntüler aktaracağını kim tahayyül edebilirdi? Amerikan istasyonlarının Satürn’ün halkaları arasında uçacağı bilgisini o zamanlar kim doğrulardı? Bir insanın ayağının altında Ay’ın yüzeyini göreceğini, bu yüzeyde yürüyerek milyar yıllık toza iz bırakacağını? Geçtiğimiz yıllarda uzay boşluğuna binlerce nesne fırlatıldı. İnsan yapımı araçlar Dünya’dan inanması hayal etmesinden daha kolay olan uzak mesafelere ulaştı ve oradan gördüklerini ve hissettiklerini belirten sinyaller gönderiyorlar. Örneğin Amerikan aracı “Pioner-10” 3 Mart 1972’de fırlatıldı, 1973’de Jüpiter’in etrafında dolandı ve 1976 yılının şubat ayında Satürn’ün yörüngesine geçti, 1979’da Uranüs’ün yörüngesine, 1987’de ise Plüton’un yörüngesine geçti, bu da Dünya’dan 6 milyar kilometre uzaklık demek ve Güneş sisteminin dışına Taurus takım yıldızı tarafına Kızıl Dev’e yani Aldebaran Yıldızı’na gitti. Hesaplamalara göre oraya 2 milyon yılda gidebilecekti, ama kısa süre önce “Pioner-10”un çalışmalarının 28. gününde sinyalinin kaybedildiği bilgisi geldi. Şimdi Amerikan vericisi sayesinde Dünya’dan 300 milyon kilometre uzaklıktaki “Eros” adlı asteroitten sinyaller alıyoruz. Çok fantastik değil mi!
— İnsanın uzaya ilk uçuşu fantastikti asıl! Her şey nasıl başladı, anlatır mısınız?
— Uzayın keşfini ve aralarında ilk pilotlu uçuşun da olduğu tüm başarılarımızı iki insana borçluyuz: biri bir siyasetçi- Nikita Sergeyeviç Kruşçev, diğeri ise bir bilim insanı Sergey Pavloviç Korolev. Kruşçev’in uzayda ilk olmanın ülke için görülmemiş siyasi bir koz olduğunu çok iyi bildiğini düşünüyorum. O, Korolev’a tüm fantastik fikirlerini hayata geçirebilmesi için gerekli olan her şeyi verdi. Uzay endüstrisi sınırsız bir finans kaynağına sahipti: her türlü yardım sağlandı. “Yeter ki yap!” dendi. Ve yaptılar! 4 Ekim 1957’de ilk uydu fırlatıldı. Nasıl olduğunu çok iyi hatırlıyorum, onu ellerimde tutmuştum. Bir aydan daha kısa bir süre sonra 3 Kasım’da Layka adlı köpekle birlikte ikinci uydu fırlatıldı.
— İnsanlı bir uzay uçuşu hazırlama görevi size verildiğinde, belirli bir son tarih istendi mi?
— Hayır tabi ki. Hiçbir etkinlik aceleye getirilmezdi. Belirlenmiş bir süre olmazdı, ama biz yoğun bir stres altında çalışıyorduk. Acele ediyorduk, çünkü Amerikalıların da bir insanı uzaya göndermeye hazırlandıklarını biliyorduk. Kruşçev ve Korolev onların bizi geçmemesi için her türlü çabayı sarf ettiler. Korolev’in karakterinde pes etmek yoktu, uzaya “ilk çiviyi çakmayı” istiyordu. Öyle de oldu; ilk “çiviler” hep bizimdi: ilk uydu, yörüngeden ilk canlı varlığın gönderilmesi, daha da ötesi Gagarin, Ay’a, Venüs’e ve Mars’a yapılan ilk iniş…
— İnsanlı uzay gemisinin tüm sistemleri, tüm yapısı, pilot kabinine bir insanın geçmesinden önce son detayına kadar, son vidasına kadar gözden geçirilmiş, kontrol edilmiş hem dünyada hem uzayda denenmiş olsa gerek. Uçuşun hazırlıklarının nasıl geçtiğini anlatır mısınız?
— Test etme, kontrol, tekrar tekrar denemeler işimizin tartışılmaz bir kanunudur. 1961 yılının şubat ayında bir uzman ekiple birlikte pilot kozmonotlar yerine cansız mankenlerin bulunduğu iki geminin fırlatılmasının planlandığı Baykonur Uzay Üssü’ne gittim. Mankenlerin “canları sıkılmasın” diye onlarla birlikte köpekler de uçmalıydı: İlk gemide Çernuşka, ikincisinde Zvezdoçka. İki uçuş da (9 ve 15 Mart) başarıyla gerçekleşti. Köpekler Dünya’ya tek parça ve zarar görmeden dönmüşlerdi. Vostok’u da aynı uzmanlar fırlatılmaya hazırlamıştı. Korolev’in şöyle bir kuralı vardı: Takımı değiştirmemek ve insanların, becerileri ve bilgilerinden başından sonuna kadar faydalanmak gerekir.
— Oleg Genrihoviç, Yuri Gagarin’le ilk buluşmanızı hatırlıyor musunuz anlatır mısınız lütfen?
— 1960 yılının sonbaharıydı. O gün plana göre iniş aracındaki koltuk takılacaktı. Tam bununla ilgili emri verecektim ki beni telefona çağırdılar. Korolev arıyordu. Kısa süre sonra tek başına değil “ev sahipleriyle” geleceğini söyledi. 10 dakika sonra birimin kapısında omuzlarına beyaz önlüğü geçirmiş şekilde Korolev göründü, arkasından bir pilot grubu geliyordu. Bu grup ilk kozmonot bölüğünün “askeri” altılısıydı:Yuri Gagarin, German Titov, Andrian Nikolayev, Pavel Pavloviç, Valeri Bıkovski, Grigori Nelyubov. Ama o zamanlar henüz bir liderleri, başları yoktu. Korolev 15 dakika uzay gemisinin yapısı hakkında geleceğin kozmonotlarına bilgi verdi. Sonra kıdemli Teğmen Gagarin yükseliş platformunun üst kısmına tırmandı. Ceketini ve botlarını çıkardı, etrafına bakındı, ustalıkla ellerinin üzerinde kendini kaldırdı, mekiğin kenarını tutarak pilot kabinine tırmandı ve koltuğa yerleşti ve tanıştık. Uçuşuna kadar pek çok kez görüşmemiz oldu, uçuş günü de görüştük. Üç kişi Gagarin’i gemiye uğurladık ve ardından mekiğin kapağını kapattık. O gün hakkında daha fazla detayı kitaplarımdan birinde okuyabilirsiniz.
— İnsanoğlunun teke tek uzayla ilk kez buluşması hiç beklenmedik pek çok sürpriz getirebilirdi. Siz baş tasarımcı olarak birdenbire bir şeylerin ters gitmesinden, aracın parçalanmasından veya uçuşun programa göre ilerlememesinden korkmadınız mı?
— Ben başarılı olacağımızdan son derece emindim. Eğer herhangi bir korkumuz olsaydı onu göndermezdik. Yapabileceğimiz her şeyi yapmıştık. Bir şeyler eklemek, daha iyi hale getirmek ya da bir şey daha yapmak adeta imkansızdı.
— Tek, güçlü bir yumrukta her şey toplanmıştı: bilim, üretim, en iyi uzmanlar. Onlarca sanayi uzaya çalıştı. Başarının sırrı bunda mıydı?
— Elbette! Korolev tek başına değildi ki. Baş tasarımcıların büyülü bir grubu bir araya gelmişti: roket motorları tasarımcısı V.P. Gluşko ve A.M. İsayev, otonom kontrol sistemleri tasarımcısı N.A. Pilyugin, jiroskopik araçlar tasarımcısı V.N. Kuznetsov, radyo kontrol sistemleri tasarımcısı M.S. Ryazanski ve yer ekipmanları tasarımcısı V.P. Barmin. Her biri işin geneline eşsiz katkılarda bulundular ama programın yönetimi, teknik-bilimsel fikrinden üretimine kadar programın hayata geçirilmesini şef tasarımcı Sergey Pavloviç Korolev ve Baş Tasarımcılar Birliği yönetimi sağlamıştır. Onların çalışması çok gizliydi, çalışmadaki isimler ise yakın ortaklar hariç kimse tarafından bilinmiyordu.
— Oleg Genrihoviç, uzaya bırakılan ilk insanlı aracın başarılı bir şekilde belirlenen bölgeye indiğini öğrendiğinizde siz ve arkadaşlarınız nasıl duygular hissetiniz?
— Daha önce hiçbirimizin tatmadığı bir duygu patlamasıydı. Mutluluk, coşku, kendimizle ve yurdumuzla gurur duymak… 12 Nisan 1961’in duygusunu Büyük Zaferimize (II. Dünya Savaşı zaferi) benzettiler. Ben de bir savaş gazisiyim ve sanırım bu görüşe katılıyorum. Tıpkı 9 Mayıs 1945’te olduğu gibi Moskovalılar topyekûn Kızıl Meydan’a akın etmişlerdi. Ülke çapında bir coşku yaşanmıştı.
— Günümüzdeki öğrencilerin, artık küçük çocuk olmayan öğrencilerden bahsediyorum, büyük çoğunluğunun Gagarin’in kim olduğuyla ilgili hiçbir fikrinin olmaması sizi şaşırtmıyor mu? Buradan uzaya çıkan ilk insanın onların bilincinde bir iz bırakmadığı sonucu mu çıkar? Neden böyle oldu, acaba değerler sistemi mi değişti?
— Yeni bir şey çıktığında bildiklerinize karşı olan tutumunuzun değişebileceğini söyleyebilirim. Gençlerin zihninde Gagarin yoktu ki. Napolyon benim için nasıl gerçek dışı biriyse Gagarin de onlar için öyle, Gagarin’in uçuşu ise sadece birilerinin bildiği, birilerinin bilmediği tarihsel bir gerçek; ama bu gerçek onların ne kalbine ne ruhuna hitap etmiyor. 1960-80 yılları arasında uzay keşfinde ulaştığımız her şeyin malum dış etkenlerden dolayı bir perdeyle kapatılmasıyla bizim de büyük bir ihmalimiz oldu. Bu konu hakkında konuşmayı, yazmayı bıraktık ve hem bilimsel hem popüler bilgi minimum seviyeye düştü.
— Bir diğer uzay devleti olan Amerika’da durum aynı mı?
— Hayır! Amerikalılar kendi astronotlarını tanıyorlar. Onlarda astronomi prestijli bir alan. Washington’da bir astronomi müzesinde bulundum, oradaki sergi tam anlamıyla devasaydı. Uzayı ilk keşfeden bizlerde ise yeterli bir müze dahi yok. Bunu ülkemiz için bir utanç kaynağı olarak görüyorum. Sadece VDNH metro istasyonun karşısındaki roketin altında küçük bir anı müzesi, Hava ve Uzay Evi var ama ölçek bu değil, uzay teknolojisi neredeyse hiç gösterilmiyor, bunu görmek üzücü. Rusya Sergi Merkezi’nde “Kozmos” adlı bir pavilyon vardı ama onu da yok edip Vietnam pazarına dönüştürdüler. Bu arada, havacılık alanındaki müzeler daha iyi durumda. Moskova yakınlarındaki Monino’da harika bir açık hava müzesi var, orada eşsiz bir havacılık teknolojileri bir araya getirilmiş.
— Gagarin’in uçuşundan sonra hayatınız nasıl oldu? Her şey istediğiniz gibi gitti mi?
—Tabi ki her şey istediğim gibi gitmedi. Her şeyden önce beni sevdiğim işten birkaç yıllığına uzaklaştırdılar. Ben hiçbir şeyi değiştirmeyi düşünmüyordum ama Komünist Parti Merkez Komitesi beni Kremlin’de Savaş Sanayii Komisyonu’nun Uzay Bölümü başkanı olarak görevlendirme kararı aldı. Bu iş tamamen farklı, bir memuriyet işiydi. Bu işteki tecrübenin daha sonraları faydasını görmediğimi söylemek istemem. Çok faydasını gördüm ama yine de 5 yıl boyunca sevdiğim tasarım işinden uzak kalmıştım. Daha sonra yine Kovalev’in yardımlarıyla sevdiğim işe geri döndüm.
— Oleg Genrihoviç, 54 yıldır uzay-roket endüstrisindesiniz. Rekor bir süre diyebiliriz! Bugün sizce Rus astronomi bilimini nasıl bir gelecek bekliyor?
— Geleceği iyimserlikle düşünmek zor. Uzay endüstrimiz çökmek üzere. Doğruca söyleyeyim, şu anda ne bir kararname ne de bir yapılandırmayla bu işi düzeltmek imkânsız çünkü bir bina çöküyorsa onu zamanında kurtarmak gerekir. Uzayın ticarileşmesi en iyi beyinlerimizin göç etmesine sebep oluyor. Günümüzde sektördeki işçiler sürekli olarak bir şeyler yaratmayı değil, nasıl ve nereden para kazanılacağını düşünüyorlar.
— Yine de geleceğe iyimserce bakmalıyız. Belki de uzayda uluslararası iş birliğine odaklanmak gerekiyordur?
— İş birliği kesinlikle lazım. Hiçbir ülke, Amerika gibi zengin bir ülke bile, uzayın bundan sonraki araştırma problemlerini yalnız başına çözebilecek durumda değil. Edindiğimiz tecrübeler iş birliğinin ne kadar üretken ve faydalı olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, tartışmasız medyanın da katsıyla astronomi biliminin yalnızca uzaya insanlı araç göndermek olduğu ve bunun için yok yere milyonlarca ruble harcandığı algısı oluştu. Ama bu doğru değil. Muhteşem ve üretken çok uluslu projeler mevcut. Günümüzde uzay, iletişim ve navigasyon uyduları, meteorolojik uydular ve istasyonlar, dünyanın yüzeyinin ve dünyaya yakın alanın küresel olarak gözlemlenmesi için üretilen araçları kapsar. Dünya’nın yapay uyduları atmosferik süreçlerin özelliklerini inceler, maden yataklarını ve su kaynaklarını tanımlar, su ve hava kirliliğini ölçer ve hayvanların göçünü kontrol eder. Uzun süreli uzay keşifleri, dünyaya ağırlıksız koşullar altında geliştirilen yeni malzemeler ve teknolojileri getirmektedir. Asla durmamak lazım. Yeni Rus tipi programlar oluşturmak ve uygulamak, Uluslararası Uzay İstasyonu’nun yapımına ve işletilmesine mutlaka katılmak gereklidir.
— Ay’a ilk ayak basan Amerikalı ünlü astronot Neil Armstrong, Gagarin için “O hepimizi uzaya çağırdı” demiştir.
— Öyledir de zaten. Uzay biliminde Gagarin’in uçuşu kahramansı bir eşiktir. Uzaya ve bilinmezliğe uçan ilk(!) insanı bir hayal edin. Orada neyle karşılaşacak? Sağ dönebilecek mi?! Döndü! Ve tüm gezegen için uzay çağının öncüsü oldu.

Çev. Emine ÖZTÜRK

Kaynak: https://www.nkj.ru/archive/articles/11668/

ETİKETLER: , , ,
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.