Harf Devrimi Meselesi

01.09.2018
Harf Devrimi Meselesi

Cumhuriyet’in kurulmasından sonra düşük okuma yazma oranının yukarı çekilmesi için alfabenin değiştirilmesi kararına varıldı. Bu, Cumhuriyet döneminden önce, Tanzimat döneminde (1839 – 1876) fark edilmiş ve çoğunlukla Arap harflerinin ıslahı olarak üzerinde durulan bir konu olmuştur. Bunun örneklerini devrin pek çok ileri gelen isminde görebiliriz.

Münif Paşa Cemiyet-i İlmiyye-i Osmaniye’de verdiği bir konferansta Arap harflerine yeni bir şekil vermekten, yazılış ve okunuşu basitleştirmekten, Avrupalıların yazılarında bu zorluklar olmadığı için 6-7 yaşındaki çocukların bile okuma yazmayı öğrenebilmekte olduğundan, mertebe aranmaksızın herkesin iyi ve yanlışsız yazdığından bahseder.

Harf devrimine ilk kez, Azerbaycanlı yazar Mirza Fetali Ahundov’un, Türkçenin, Arapça ve Farsça ile gramer yapısı olarak uyuşmadığını tespit edip Osmanlı Devleti’ne önce harflerin ıslahı sonra da topyekün farklı bir alfabeye geçiş fikrini sunmasıyla değinilir.

Tanzimat Dönemi ile başlayan basın hayatında, Latin harflerinin kabulünü isteyenlerin gerekçeleri şunlardır;
-Yazımız güç öğreniliyor.
-İmlamız sabit değil.
-Yabancılar, dilimizi harflerin güçlüğünden dolayı öğrenmeğe rağbet etmiyorlar.
-Az çok eğitim alanlarımız bile bir makaleyi yanlışsız okuyamıyorlar. Bunun sonucunda gazetelerimizi, kitaplarımızı ancak sınırlı sayıda insan okuyabiliyor ve bilgimizi yayamıyoruz.

Azerbaycan’ın 1922’de Latin esaslı bir yazıyı kabul etmesi üzerine bu mesele tekrar gündeme gelir.
12 Eylül 1922’de İstanbul gazetecilerinin Atatürk’ü ziyaretiyle, Hüseyin Cahit Yalçın “Niçin Latin yazısını almıyoruz?” sorusunu Atatürk’e yöneltir, o da “Zamanı daha gelmemiştir.” diyerek karşılık verir.

Cumhuriyet Hükümeti, işe, harf devriminden önce kullandığımız rakamlar yerine Latin aslından gelen uluslararası rakamları kabul ederek başlar. Bunun üzerine gelen pek çok yorum Latin harflerinin de kabulüne yönelik olur.

Latin alfabesini Türkçeye göre şekillendirmek ve raporlar hazırlamak üzere üyelerini; Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Falih Rıfkı Atay, Mehmet Emin Erişirgil, Mehmet İhsan Sungu, Fazıl Ahmet Aykaç, Ruşen Eşref Ünaydın, Ragıp Hulusi Özdem, Ahmet Cevat Emre, İbrahim Osman Karantay, Avni Başman, İbrahim Necmi Dilmen, Ahmet Rasim, Celal Sahir Erozan, İsmail Hikmet Ertaylan’ın oluşturduğu bir encümen kuruldu.

Tüm bu hazırlıklar ve alınan olumlu raporlardan sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Sarayburnu (Gülhane) Parkı’nda 1928 Ağustos ayında halkın da katıldığı bir eğlencede harf devriminin başladığını söyledi ve kendini şu şekilde ifade etti;

“Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli, zengin lisanımız yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir.”
“Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Bütün millete, kadına, erkeğe, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz.”

Yeni harflerin 1 Kasım 1928’de kabulünden sonra yurdun her köşesine Millet Mektepleri açılmış, halka okuma yazma öğretilmiştir. Başöğretmen Atatürk, okuma yazma oranını yükselterek cehalete karşı da seferberlik ilan etmiştir.

 

Yazar: Beyza Nur KAYA

Kaynakça:
Atatürk ve Harf Devrimi – M. Şakir ÜLKÜTAŞIR (TDK yay.)
Mecmua-ı Fünun (1868, Sayı 14, s. 74-77, Münif Paşa’nın konferansı)
Çankaya – Falih Rıfkı ATAY
Yeni Yazımıza Dair Konferanslar – Mehmet Emin ERİŞİRGİL

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.