İnsan

17.05.2018
İnsan

İnsan, eşref-i mahlûkattır derdi babam. Bu sözün, sözler içinde bir yeri vardı.” der İsmet Özel. Kendisinin en bilinen aynı zamanda en kıymetli şiirlerinden olan Amentü’nün girişidir bu. Evet insan eşref-i mahlûkattır. Fakat neden? Onu bu şeref kisvesine sokan şey nedir? Amerikalı filozof, ve yazar Robert M. Pirsig’e göre dünya üç şeyden oluşur: düşünce, madde ve nitelik. Bu fikri yazıya maddi bir kavramı konu etmeyeceğim. Ancak düşünce ve özellikle de nitelik bu yazıda üzerinde duracağım iki mefhumdur.

TDK sözlük tanımına göre nitelik: bir şeyin iyi ya da kötü, çirkin ya da güzel vb. oluşu. Eş anlamlısı da kalite olarak verilmiş. Aslında bizim üzerinde duracağımız nitelik mefhumunu İngilizce’deki “quality” kelimesi daha çok karşılıyor. Kişinin özünde bulunan ve aslında kişinin ona hükmedemediği, kişiyle birleştiği zaman bir mana ifade eden özellik. Geniş anlamında baktığımız zaman bu sonuca varmamız pek tabi mümkün. Esasında nitelik toplum içinde yahut her bağlamda fark yaratan bir unsurdur. Öznenin, nesnenin farkına vardığı olayın ta kendisidir. Açıklayacak olursak, her özneyi var eden aslında onun dışındaki nesnelerdir. Nesne diyerek burada kast edilen yalnızca cansız varlıklar değildir. Bizim dışımızdaki canlı varlıklar da bu nesne kategorisinde değerlendirilebilir.

Nitelikle söz konusu meseleyi harmanlayacak olursak, nitelik bizi oluşturan, var eden her şeydir. İnsanoğlunun şu gerçekle yüzleşmesi elzemdir: Muktedir olan insanın kendisi değildir, muktedir olan o insandaki niteliktir. Çünkü zaten o insanı var eden odur. Nitekim tüm bunlardan yola çıkarak nitelik için öznelerin de nesnelerin de farkına varılmasını sağlayan mefhum diyebiliriz. Fakat burada dikkat etmemiz gereken başka bir nokta vardır. Az önce anlattıklarımızdan insan doğarken belli niteliklerle beraber doğar ve onlar insana muktedir olduğu için insan da nitelik de gelişemez gibi bir anlam çıkmamalıdır. John Locke’a bir atıfta bulunmak gerek bu noktada. İnsanın herhangi bir fikir olmadan doğduğunu anlattığı düşüncesini tabula rasa şeklinde adlandırmıştı. Nitelik konusunda da bu noktaya varabiliriz. İnsan çok küçük yaşlardan itibaren kendi kendinin eğitmenidir aynı zamanda. Aile içinde, sosyal çevrede aldığı kazanımlar, insan kanıksamadığı sürece o insan özelinde davranışa dökülemez. Fakat şu da mühim bir gerçektir ki insan beyninin kapasitesi de sınırlıdır. Bizim düşüncemize göre insanda mevcut nitelikler de akıl süzgecinden geçmeden özümsenemeyeceği için bu kapasite bizim için oldukça önemli hale gelmektedir. İnsan burada neye ihtiyaç duyduğu ve duymadığı ayrımına kendi varmalıdır. Örnek vermek gerekirse dolu bir yemek tabağına biraz daha yemek koyarsanız yemek dökülmeye başlar ve artık kullanılamaz hale gelir. Bu tabaktan yemek yemek istiyorsanız öncelikle önceki yemeği dökmeniz gerekir.

Yazının başına dönecek olursak, nitelikle beraber düşünceden de bahsetmiştik. Bu iki kavram aslında birbirinin içine geçmiştir diyebiliriz. Az önce de dediğim gibi akıl süzgecinden geçmeyen nitelik zaten davranışa dökülemez. İnsan eşref-i mahlukattır derken aslında tam olarak bu düşüncenin kutsiyetinden bahsediliyor. Gözlemleyemediği şeyleri gerek bilim gerek sosyal disiplinler vasıtasıyla gerçeklik düzlemine aktarabilen bir canlı var karşımızda. Örnek vermek gerekirse fizik, kimya, matematik, yani özet olarak pozitif bilimlerin yasalarını düşünelim. Bu yasalar aslında var olmamak için bütün esasları karşılıyor. Gözlemlenmesi mümkün değil. Özellikle matematik yasaları ve yer çekimi gibi fizik yasaları bu sınıfta kabul edilebilir. Fakat insan aklının sağ duyusu bunları rasyonel bir zemine dökebilmektedir. Dünyayı var eden üç şeyden biri diye yazının başında söylediğimiz düşünce işte bu denli mühim bir şeydir. Pozitif düşüncenin olduğu yerde gelişimin olmaması mümkün değildir. İnsanlık kim bilir görmediği, ulaşamadığı daha kaç gerçekliği gözler önüne serecek. Bu gelişimi izlemek ve bir parçası olabilmek bir insan için oldukça keyifli olsa gerek. Bu konuda naçizane tavsiyemiz insanın hakikat ve güzel arayışından asla vazgeçmemesidir. Bu sorularla ve bu arayışla ilgilendikçe düşünce ve nitelik bakımından kendini kusursuza getirmeye oldukça yaklaşacaktır. İlgilenmediği takdirde ise gelişime açık olamayacaktır.

Kitap tavsiyesi: Robert M. Pirsig- Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı

Robert M. Pirsig: Lila

Adını yazdığım kitaplar beni bu yazıyı yazmaya sevk edecek kıymette kitaplardır. İnsanın iç yolculuğunda ilerlerken Antik Yunan’dan modern felsefeye, nitelik kavramından püriten ahlak anlayışına kadar uzanan kitaplardır. Okurlarımıza naçizane tavsiyemdir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.