Forest of Piano:Bir Animeden Daha Fazlası

23.04.2019
Forest of Piano:Bir Animeden Daha Fazlası

Klasik müzik -özellikle piyano- ve animeden keyif alıyorsanız bu seride aradıklarınızı tam olarak bulacaksınız. Bir de benim gibi “Chopinist” iseniz ilk saniyeden sizi gönülden kazanması kaçınılmaz. Chopin’in Op.10: No:1 in C Major etüdüyle etkileyici bir giriş havası, aynı zamanda da parçanın güçlü, enerjik ve forte başlayan rengi ile dinamizm yaratan anime; başta Makoto Isshiki’nin Japon manga serisinin ve Masayuki Kojima’nın yönetmenliği altındaki filmin diziye uyarlanmasıyla birlikte seyirciyle buluşuyor. Manga ve film hakkında kendi adıma iddialı ve güzel düşüncelerle karşılaştıktan sonra, animesinin nasıl olduğu son derece merak uyandırdı üzerimde. Öncelikle şunu söylemeliyim ki piyano çalınan sahnelerde beklenilenin ötesinde bir gerçeklikle karşılaşıyorsunuz. Özenle çizilmiş ve hazırlanmış, doğru notalara basan, ritmi asla kaçırmayan parmaklar ile kolaya da asla kaçınılmadığını fark edebiliyorsunuz. Bu konuda tüm beğenilerimi topladıktan sonra diğer kıstaslarla da arttırarak büyütmeyi başarıyor ilgi çekiciliğini. Mozart, Beethoven, Mendelssohn gibi eşsiz bestecilerin de piyano eserlerine rastladığımız bu müzik dolu animede özellikle Chopin’in étude, ballade, scherzo, pollonaise, prélude, valse türündeki eserlerinden oldukça besleniyoruz. Konser, yarışma ve değerlendirme çatılarının altında sahneler bulununan bu animede, sergilenen eserlerin hissettirdikleri duygular, modlar ve temalar hakkında da bilgi sahibi olabiliyoruz; müziksel açıdan gerçekten yeterli ve tatmin edilebilir bir doygunluğa ulaşabiliyor olmak bu anime serisinde en hoşuma giden özelliklerden.

Henüz enternasyonal olarak bir sezon ve içinde on iki bölümü yayımlanmış olan bu seride; küçük bir çocuk olan Kai Ichinose’nin, eski, akordu bozuk, sadece kendisi çaldığında ses veren bir piyanoyla ormanda karşılaşması sonucu piyano çalmayı öğrenmek istemesiyle başlayan tutku dolu macerasına ortak oluyoruz. Okula yeni gelen arkadaşı Shuhei Amamiya’nın da aynı zamanda dünyaca ünlü bir piyanist olmak gibi bir hedefi var. Bu noktada daha çok Amamiya tarafından oluşup büyütülen rekabet hissi, izleyiciyi birçok açıdan sorgulatıp düşündürtüyor. Kimi zaman kendinizi, kendi iç gücüyle savaşan ve kendini hiçbir zaman yeterli görmeyen Ichinose’nin, kimi zaman da kendinden oldukça emin ve başkalarıyla kendini kıyaslayarak beslenen Amamiya’nın yerine koyabiliyorsunuz. Böylesine farklı iki karakteri heyecanla takip ederken aynı zamanda da sergilenen piyano performanslarının değerlendirilmeleri sırasında yapılan yorumlar arasında, piyanoyu başka birinin çalışı gibi çalmak, esinlenmek, taklit etmek temalarının bulunması aklıma yirminci yüzyılın en ünlü bestecilerinden ve neoklasiszmin başta gelen temsilcilerinden Igor Stravinsky’nin “A good composer does not imitate, he steals.”* cümlesini getirdi. Bu cümlenin benzerleriyle de başka sanatçıların söylemleri sonucu karşılaşmanız mümkün. Örneğin Picasso da “Good artists borrow, great ones steal.”** cümlesini kullanırken, Faulkner ise “Immature artists copy, great artists steal.”*** demiş, Steve Jobs da basitçe yine düşüncesini “Good artists copy, great artists steal.”**** şeklinde belirtmiştir. Çeşitli alanlardaki bu çok önemli ve epeyce başarılı insanların bu söyleyişlerde asıl vermek istenen mesaj ile ortak paydada kullandığı “çalmak” sözcüğü, illegal olarak kopyalamak anlamına gelmemektedir, burada Kant’çı düşünce tarzı daha iyi anlamamız için öncülük eder: Immanuel Kant’a göre önemli olan elde ettiğimiz sonuçtan öte hangi niyetle hareket ettiğimizdir. Saydığımız isimlerden de yola çıkarak görebiliriz ki hepsi söylemek istedikleri şey için neredeyse aynı kelimeleri kullanmışlar, çalmışlardır. Bu düşüncelerin altında asıl yatan bakış açısı ise kopyalamanın, taklit etmenin daha kolay olanı tercih etmek ile ilişkilendirilip, çalmanın kendini keşfetmede bir başlangıç noktası niteliği taşıması yönünde olmasıdır. Kendi yeni fikirlerimiz için bir esin kaynağı olma yönünde yollar çizer “çalmak”. Bir başka nokta da, Türkçe’nin bize sağladığı olanaklar sayesinde çalmak kelimesinin aynı zamanda piyano çalmak için kullanılan bir anlam taşıması sebebiyle, bu düşünce şeklinin anime serisine daha çok uyum sağladığını görüyoruz; gerçekten “çalmak” gerek, gerçekten harika bir sanatçı olmak için.

*İyi bir besteci taklit etmez, çalar.

**İyi sanatçılar ödünç alır, harika olanlar çalar.

***Gelişmemiş sanatçılar kopyalar, harika sanatçılar çalar.

****İyi sanatçılar kopyalar, harika sanatçılar çalar.  

ETİKETLER:
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.