Güzel bir Fincan Çay

01.03.2019
Güzel bir Fincan Çay

Elinize gelen ilk yemek tarifi kitabında ‘’çayı’’ aramaya kalkışırsanız, bunun muhtemelen dile getirilmediğini göreceksiniz; ya da olsa olsa, en önemli noktaların bazılarında hüküm vermeyen yarım yamalak birkaç açıklama bulacaksınız.
Bu tuhaftır, çünkü sadece çayın hem bu ülkede hem de İrlanda, Avustralya ve Yeni Zelanda’da uygarlığının temel dayanaklarından biri olması değil; onu en iyi şekilde yapmak, şiddetli tartışmaların konusudur.
Mükemmel bir fincan çay için kendi tarifime baktığımda, en az on bir tane önemli nokta buluyorum. Belki bunlardan ikisi epey genel kabul görmüş olabilir ama en azından diğer dört tanesi son derece tartışmalıdır. İşte benim her birine altın gözüyle baktığım on bir kuralım:

• Her şeyden önce, Hint ya da Seylan çayı kullanılmalı. Çin çayının bugünlerde hakir görülmediği meziyetleri vardır -ekonomiktir ve sütsüz içilebilir- fakat onun üzerinde pek teşvik yoktur. Onu içtikten sonra daha akıllı, daha cesur, daha iyimser hissedilmez. İç rahatlatıcı ‘’güzel bir fincan çay’’ ifadesini kullanan herhangi biri her zaman Hint çayını kasteder.

• İkinci olarak, çay küçük miktarlarda yapılmalıdır – yani bir çaydanlıkta. Semaverde yapılmış bir çay her zaman tatsız olduğu gibi bir kazanda yapılmış ordu çayı da gres yağı ve badana tadındadır. Çaydanlık, porselen ya da seramikten yapılma olmalıdır. İlginç biçimde kalay ve kurşun alaşımı çaydanlık (bugünlerde az bulunur) o kadar kötü olmasa da; gümüş ya da Britanya çeliği çaydanlıklar kalitesiz çay yapar ve emaye demlikler daha kötüdür.

• Üçüncü olarak, çaydanlık önceden ısıtılmalıdır. Çaydanlığı bir ocağa yerleştirip bunu yapmak, çaydanlığı alışılmış olarak sıcak suyla doldurarak yapma yönteminden daha iyidir.

• Dördüncü olarak, çay koyu olmalıdır. Bir kuart* tutan bir demlik için; eğer onu hemen hemen ağzına kadar doldurursanız, altı dolu çay kaşığı az çok doğru olur. Tayın zamanında**, bu, haftanın her günü gerçekleştirilebilecek bir fikir değildir; ancak ben, koyu bir fincan çayın, yirmi tane açık olanından daha iyi olduğu konusunda ısrarcıyım. Tüm gerçek çay seviciler sadece çaylarını koyu sevmezler, aynı zamanda geçen her yıl ile birlikte biraz daha koyu severler – emekli aylığı alan yaşlılara verilen zam miktarı olarak kabul edilebilecek bir gerçektir bu.

• Beşinci olarak, çay demliğe doğruca koyulmalıdır. Çayı hapsedecek süzgeçler, muslin poşetler ya da diğer aparatlar olmamalıdır. Bazı ülkelerde çaydanlıklar; zararlı olduğu farz edilen, çay yapraklarını tutan, çaydanlık ağzının altında sarkan selelerle donatılmıştır. Aslında, çay yaprakları olumsuz etkisi olmadan ufak miktarlarda yutulabilir ve eğer çay demlikte serbest değilse, asla düzgün bir şekilde demlenmez.

• Altıncı olarak, çaydanlık su ısıtıcısına*** alınmalıdır, başka hiçbir şeye değil.**** Su, çarpma anında bizatihi kaynıyor olmalı, yani su dökülürken, su ısıtıcısı ateşin üstünde olmalı. Bazı insanlar, yalnızca, kaynamak için taze getirilen suyun kullanılması gerektiğini ekliyor ama ben bunun farklılık yarattığını hiç düşünmüyorum.

• Yedinci olarak; çay, yapımından sonra ya karıştırılmalı ya da daha iyisi, çay yapraklarının oturmaya bırakılmasından sonra demlik iyice sallanmalıdır.

• Sekizinci olarak; çay, iyi bir kahvaltı fincanında içilmelidir – yani silindirik tipte bir fincanda; düz ya da sığ bir tipte değil. Kahvaltı fincanı daha fazlasını tutar ve diğer tipteki bir fincanla birlikte çay, içmeye başlanmadan önce her zaman yarı soğuk olur.

• Dokuzuncu olarak, çay için kullanılmadan önce, sütün üzerindeki kaymak alınmalıdır. Fazla kaymaklı süt çaya her zaman bayıcı bir tat verir.

• Onuncu olarak, fincana önce çay dökülmelidir. Bu hepsinin içinde en tartışmalı olan noktadır; doğrusu istenirse, Britanya’daki tüm ailelerde bu konu üzerinde muhtemelen iki düşünce tarzı vardır. Önce süt tarzı oldukça güçlü argümanlar ortaya çıkarabilir, ama ben kendi argümanımın itiraz edilemez olduğunda ısrarcıyım. O da şöyledir: Önce çay konulur ve dökülürken karıştırılırsa sütün miktarı tam olarak ayarlanabilir; hâlbuki, eğer tam tersi durum olursa, haddinden fazla süt koyma eğiliminde bulunulur.

• Son olarak; çay, -eğer Rus tarzında içilmiyorsa- şekersiz içilmelidir. Çok iyi biliyorum ki, bu konuda azınlıkta kalıyorum. Ama yine de çayın içine şeker atarak onun tadını mahvediyorsanız, kendinizi nasıl gerçek bir çay sever olarak sayabilirsiniz? Karabiber ve tuz koymak da eşit ölçüde makuldür. Çayın şekersiz olması, tıpkı biranın da şekersiz olması gibidir. Eğer onu tatlandırırsanız, artık çay içmiyor olursunuz, yalnızca şekeri tadıyor olursunuz; sade sıcak bir suda şeker eritirseniz, çok benzer bir içecek yapabilirsiniz.

Bazı insanlar çayın kendisini sevmediklerini söylerler, çayı sadece ısınmak ya da kendilerine gelmek için içerler ve tadını gidermek için şekere ihtiyaç duyarlar. Bu yanlış düşüncedeki insanlara şunu söylerim: Çayınızı, diyelim, iki hafta boyunca şekersiz için; bundan sonra, büyük bir olasılıkla, çayınızı tekrar asla şeker atarak mahvetmek istemeyeceksiniz.

Bunlar, yalnızca çay içme münasebetiyle ortaya çıkan tartışmalı noktalar değil de, tüm işin ne kadar incelikli hâle geldiğini göstermek için yeterli olan niteliklerdir. Ayrıca çaydanlığın etrafını kuşatan anlaşılmaz görgü kuralları vardır (örneğin, neden çay tabağınız yoksa çay içmek kaba sayılır?) ve çay yapraklarının yan kullanımları hakkında daha fazlası yazılabilir; falcılık, gelecek misafirlerin tahmini, tavşanları beslemek, yanıkların iyileşmesi ve halıyı süpürmek gibi. İki onsluk***** tayından, hakkıyla hazırlanmış, sunulmalık yirmi fincan güzel ve koyu çay çıkarmak için gerçekten kaynayan suyu kullanmak ve demliği ısıtmak gibi ayrıntılara dikkat etmeye değerdir.

*Kuart (İng. ‘’quart’’), bir litreye yakın hacim ölçüsüdür, galonun dörtte biri sayılır. (Ç.N.)
**Buradaki tayın zamanı, Britanya hükûmeti tarafından, geçici olarak 20. yüzyılda, bir savaş sırasında ve hemen sonrasında birkaç kez -zorlu kıtlıkların üstesinden gelmek amacıyla- uygulamaya konulmuş karne ile dağıtma yani tayınlama sürecidir. Bu dönem tarihte Rationing in the United Kingdom olarak geçer. (Ç.N.)
***Buradaki su ısıtıcısı, günümüz su ısıtıcılarından farklı olmak üzere, suyu ateşin üzerinde ısıtan, dökme demir ya da emayeden yapılan bir gereçtir. Makalenin yazıldığı zaman aralığına göre, 1940’lı yıllardaki çeşitlerdendir. (Ç.N.)
****Çaydanlık ve su ısıtıcısı (İng. ‘’teapot’’ ve ‘’kettle’’), Türkiye’deki gibi iki parçadan oluşan çay yapma setidir. Çaydanlıkta (üstteki parça – demlik) çay demlenir, su ısıtıcısında da (alttaki daha büyük olan parça) su ısıtılır. (Ç.N.)
*****Ons (İng. ‘’ounce’’), 28.35 grama eş değer bir ölçü birimidir, poundun on altıda biri sayılır. (Ç.N.)

Çeviri: Ufuk Altunbaş
Kaynak: http://www.booksatoz.com/witsend/tea/orwell.htm

YAZAR BİLGİSİ
Ufuk Altunbaş
Ufuk ALTUNBAŞ 2002 yılında İstanbul'da doğdu. 2020 yılında Sabancı 50. Yıl Anadolu Lisesi'nden mezun olan Ufuk, Ege Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü birinci sınıf öğrencisi olarak eğitim-öğretim hayatına devam etmektedir. Aslen Sivaslı olup şu an İstanbul'da ikamet etmektedir. MozartCultures'ta 2018 yılından beri başta televizyon/sinema ve kültür/sanat olmak üzere çeşitli konularda çeviri yapmaktadır. İlgi alanları arasında kültürler tarihi, fantezi ve bilim kurgu edebiyatı, Britanya uygarlığı yer almaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.