Hürrem Haseki Sultan

26.11.2017
Hürrem Haseki Sultan

Tizian_123

Hürrem Haseki Sultan, 10. Osmanlı Padişah’ı Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi, Sultan II. Selim’in annesidir. Doğum tarihi tam olarak bilinmese de 1500-1506 yılları arasında Lehistan yakınlarında doğduğu kabul edilir. Osmanlı tarihinin en güçlü kadınıdır.

Kökeni:

Hürrem Sultan’ın önceki adı tam olarak bilinmiyor fakat bazı kayıtlara dayandırılarak ilk isminin “Alexandra Lisowska Roxelanne” olduğu söylenir. Bazı rivayetlere göre bir papaz kızıdır.

Saraya gelişi:

Hürrem Sultan, çok küçük yaşta köyüne düzenlenen Tatar baskını sonucu köle düşmüştür. Önce Kırım hanlığına satılmış sonra orada terbiye görmüş ve iş öğrenmiştir. Osmanlı’nın padişah değiştirdiği 1520 yılında, tahta çıkan yeni padişaha armağan olarak Kırım’dan Osmanlı’ya gönderilmiştir (bazı rivayetlere göre ise Makbul İbrahim Paşa onu bir köle pazarından satın almıştır).

Saraydaki Hayatı:

Saray’a geldikten kısa bir süre sonra çalışkanlığı ve zekası ile dikkat çekti. Sürekli güler yüzlü ve etrafındakilere neşe saçtığı için Valide Ayşe Hafsa Sultan veya bizzat Muhteşem Süleyman tarafından “Hürrem” (farsça bir kelime olup neşeli olan kişi anlamına gelir) dendi. İlk oğlu ve ona haseki unvanını kavuşturan oğlu Şehzade Mehmet (1521) doğdu. Ardından Mihrimah (1522), Abdullah (1522 veya 1523), Selim (II. Selim olmakla birlikte 1524 yılında doğmuştur), Beyazıt (1525) ve Şehzade Cihangir (1531) yılında doğdu. Şehzade Cihangirin doğumundan sonra Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan’a nikah kıydı. Tarihi tam olarak bilinmese de bu nikah ve düğün Hürrem Sultan’ı Kanuni’nin meşru eşi yaptı. Osmanlı geleneklerine aykırı düşen bu davranış, devrimci bir hareket olarak değerlendirilir. Osmanlı sarayında yıllar sonra nikah kıyılan, ilk kadın, Osmanlı’nın ilk ve tek meşru kraliçesi olmuştur. Valide Ayşe Hafsa Sultanın ölümünden sonra 1534 yılından itibaren haremi, ölene dek tam 24 yıl yönetti.

Makbul/Maktul İbrahim Paşa’nın katli:

İbrahim Paşa Kanuni’nin çocukluk arkadaşı ve sadrazamı idi. Elbette katlinin tek sebebi Hürrem Sultan değildir. Pargalı İbrahim Paşa olarak da bilinen Makbul İbrahim Paşa, 13 yıl sadrazamlık yapmış bunun yanı sıra Seraskerlik gibi bir makamı da taşımıştır. Katlinin en büyük sebebi; son yıllarında (1532-36) yaptığı bazı hatalar ve takındığı tavırlardır. Öncelikle “Irakeyn Seferi” inde yaptığı hatalar; bazı kaynaklara göre aynı seferde kendini “Sultan” diye çağırması. Dini hayatında ve devlete karşı sorumluluklarında gevşemeler ve yine bazı rivayetlere göre hediye edilen bir Kur’an-ı Kerim’i reddetmesi halk arasında tepkiye yol açmıştır.

İbrahim Paşa aynı zamanda, Kanuni’den sonra oğlu Şehzade Mustafa’yı (Kanuni’nin Mahidevran Sultan’dan doğma oğlu) tahta layık gören ve Mustafa’yı destekleyen paşalardan birisiydi. Kısacası Hürrem Sultan’ın evlatlarının önünde bir engeldi. İbrahim Paşa’nın bir gece ansızın katledilmesi Hürrem Sultan’ın önünden büyük bir engeli kaldırmıştır. Bu olaydan sonra Hürrem Sultan’ın bazı devlet işlerine karışmaya başladığı görülür.

Harem’in Topkapı’ya Taşınması:

Hürrem Sultan’ın devlet işleri ile daha yakından ilgilenebilmek için Harem’i Eski Saray’dan Topkapı Sarayı’na taşıttığı düşünülür ve bu olay, Hürrem Sultan’ın önemli devrimci hareketlerinden birisi olarak kabul edilir. Eski Saray’dan göçün kesin tarihi belli değildir. Eski Saray’da 25 Ocak 1541 gecesi çıkan yangından sonra Harem halkının bir kısmının Topkapı Sarayı’na taşındığı ve harem protokolünün başladığı düşünülmektedir.

Hürrem Sultan Ukrayna Posta Pulu

Rüstem Paşa:

Hürrem Sultan’ın tek kızı Mihrimah Sultan, 1539’da Diyarbakır valisi ve III. Vezir Rüstem Paşa ile evlendirilmişti. “Damat” ünvanını alan Rüstem Paşa 1544’te sadrazamlığa tayin oldu. Kaynakların çoğunda Sadrazam Hadım Süleyman Paşa’nın azledilmesinin ve yerine II. Vezir Divane Hüsrev Paşa‘nın değil de III. Vezir Rüstem Paşa’nın getirilmesinin perde arkasında Mihrimah Sultan ile Hürrem Sultan’ın olduğu ifade edilmektedir

Taht Kavgası başlıyor:

Hürrem Sultan’ın, sancak beyliklerine atamalarda da parmağı olduğu söylenir. Buna bir örnek vermek gerekirse 1541 yılında padişah adaylarına verilen Manisa sancak beyliği Şehzade Mustafa’dan alınarak Şehzade Mehmet’e verilmiştir. Bundan sonra da sancak atamalarının ardı arkası kesilmemiştir. Bu olay hem halkın hem de askerin tepkisine yol açmış bunun üstüne Kanuni, Şehzade Mustafa’nın veliahtlığının devam ettiğini açıklamıştır. Şehzade Mustafa’nın sadece doğu topraklarının güvenliği için oraya gönderdiğini ileri sürmüştür. Ayrıca Hürrem Sultan kaidelere aykırı olarak oğulları ile birlikte sancaklara gitmesi gerekirken İstanbul’da kalmış ve oğullarının sancaklarına sık sık ziyaretler düzenlemiştir.

Evlat acıları:

Hürrem Sultan’ın ikinci oğlu Abdullah, henüz 2-3 yaşında iken vefat etmiştir. İlk oğlu Şehzade Mehmet ise 1543 yılında Manisa Sancakbeyi iken bir hastalığa (rivayete göre çiçek hastalığı) yakalanarak vefat etmiştir. Kısacası Hürrem Sultan evlat acısının ne demek olduğunu bilen bir kadındır. Öyle ki hayattaki amacı evlatlarını korumak ve yaşatmak olduğu söylenebilir. Fatih Kanunnamesine göre tahta çıkan Şehzade kardeşlerini katletmesi münasiptir. Hürrem Sultan kendi evlatlarını korumak adına Şehzade Mustafa’ya saldırmıştır. Kızı, damadı Rüstem Paşa ile bir olup düzmece mektuplar hazırlatmış bunları İran Şahına göndermiş, gelen cevabı Kanuni Sultan Süleyman’a göstertmiştir. Ayrıca katline sebep olarak sakal bırakması, gösteriş yapması, askerin gerekenden fazla sevgisini kazanması (kazanmak için bir şeyler yapması) gösterilir. Hürrem Sultan, amacına 1553 yılında Konya Ereyli’de kavuşmuştur. Kanuni Sultan Süleyman Şehzade Mustafa’yı orada boğdurur. Rivayete göre, Şehzade Mustafa, oraya beyaz bir kaftan ile gelmiş, boğdurulduktan sonra üstünden, oraya gitmemesi gerektiğini eğer giderse öldürüleceğini yazan bir mektup çıkmıştır. Bunu gören ve içlenen Cihangir, ağabeyinden 23 gün sonra vefat etmiştir.

Hürrem Sultan, oğlu Şehzade Cihangir’in cezasını tek başına, İstanbul Surlarında karşıladı. Hürrem Sultan siyasi gücünün yanı sıra analığını ve karakterinin gücünü böylece ortaya koymuştur.

Cani mi? Anne mi?

Hürrem Sultan’ı, Şehzade Mustafa’nın katlinden mesul tutarak ona tamamen bir şeytan gözü ile bakmak pek de insaflıca sayılmaz. Öncelikle belirtmeliyiz ki Osmanlı tahtına çıkan şehzade kardeşlerini katlederdi. Şimdi oturup düşünürsek, Hürrem Sultan her şeyden önce bir annedir. Kendi evlatlarının istikbalini düşünmüş bir annedir. Sanıyorum ki hiçbir anne kendi evlatlarının canına karşılık bir başkasınınkini tercih etmez. Şehzade Mustafa’nın selameti, Şehzade Selim, Beyazit, Cihangir ve dolayısı ile anne Hürrem’in felaketi. Hürrem ve evlatlarının selameti, Şehzade Mustafa’nın felaketi idi. Hürrem Sultan, taht kavgasında evlatlarına elinden gelen yardımı yapmıştır. Hürrem Sultan, evlatlarını hayata bağlamaya çalışan ve onları iyi görmek isteyen bir anneden fazlası değildir diyebiliriz. Bu uğurda birçok şeyi göze almış devrinde hiç görülmemiş bir güzellik ve pek az erkeğe nasip olabilecek bir cesarete sahip olan bir annedir Hürrem Haseki Sultan.

Haseki_Huerrem_Sultan_Roxelane

Hürrem Sultan’dan Sonra:

Şehzade Mustafa’nın ölümü taht kavgasını bitirmemiştir. Zira Osmanlı’da tahta ve saltanata sadece bir kişi sahip olabilirdi. Taht Selim ile Beyazıt’ı taşıyamayacak kadar küçüktü. Bu kez de taht kavgası, Selim’le Beyazıt’ı karşı karşıya getirdi. Hürrem Sultan iki evladına da eşit uzaklıkta durmaya çalışmış ve ikisi arasında gözle görülür bir savaş çıkmaması için elinden geleni yapmıştır. İki kardeş arasındaki gerginlik ve Kanuni’nin kırgınlığı Hürrem Sultan’ı günden güne eritmiş ve ruhen bitirmiştir. Bunun üzerine Edirne’den İstanbul’a dönerken Hürrem Sultan ateşli bir hastalık geçirmiş ve eski sağlığına bir daha kavuşamamıştır. Hürrem Sultan, günden güne erirken Şehzade Beyazıt ve Selim arasındaki çekişme, anaları eridikçe kızışmıştır. Hürrem’in hastalığı sırasında Kanuni ile aralarında dargınlık kalmamış, Kanuni Hürrem Sultan ile çok sık ilgilenmiştir. Ne yazık ki kaçamadığımız ve kaçamayacağımız ölüm, Hürrem Sultanı yakalamış. 15 Nisan 1558 yılında Hürrem Haseki hayata gözlerini yummuştur. Hürrem’in vefatından sonra ne kardeşler kardeş kalabildi ne de Kanuni kendisi gibi olabildi. Hürrem’in ölümü ile çöken Kanuni odasından çıkmaz oldu. Kardeşler el altından asker topladı birbirleri üzerlerine yürüdüler. Beyazıt, İran Şahına sığınmak zorunda kalınca, Kanuni ikinci oğlunun katline ferman verdi. Beyazıt’ın ölümü ile Kanuni iyice düştü. Cuma hutbelerinde imamlar “devlet başsız kaldı”, “padişah yaşlandı” gibi konuşmalar başladı. Asker dahil herkes Kanuni’yi yaşlı görüyor ve kazandığı onca zafere ve devlet başarısı kimsenin aklına gelmiyordu. Kanuni 72 yaşında tekrar şahlandı ve geri dönemeyeceği Zigetvar seferine çıktı.

Hürrem Sultan-Halk Ve Hayır İşleri:

Hürrem Sultan öldükten sonra büyük şehirlerde ve İstanbul’da gözle görülür bir yas tutulmuştur. Hürrem Sultanın sayılması güç birçok hayır işi vardır. Birkaç örnek verecek olursak: İstanbul’da adını verdiği Haseki semtine yaptırdığı Haseki Külleyesi, yine günümüzdeki hala hizmet veren Haseki Hastanesi, Mekke ve Medine, Edirne’de su yolları, kervansaraylar. Yine onun emri ile günde birkaç öğün yemek veren aş evleri açılmıştır. Bunlardan kimse aç döndürülmezdi. Hatta Hürrem Sultan bizzat kendisi her kim aç döner veya aç durursa onu aç bırakanların aldıkları paraları haram ettiğini söylemiştir. Ayrıca dünya tarihinde yüzyıllar boyunca da tek olma özelliğini taşıyan ilk kadınlar hastanesi olan Haseki Külliyesi çevresinde teşekkül etmiş olan Kadınlar Pazarı’nı oluşturmuştur. İstanbul’da bir kaç köle pazarını kapattırmış, Kervansaraylar inşa ettirmiştir.

Kabe’de, Şam’da, Bağdat’ta, Konya’da, Kudüs’te, Hürrem Sultan adına çeşitli eserler yapılmıştır.

Hürrem Ve Dış Politika:

Bilinir ki, Kanuni’nin seferlerinin bir çoğunu desteklemiş ve teşvik etmiştir. Yazışmalar yapmıştır örnek olarak 1548 yılında Lehistan tahtına çıkan krala tebrik mektupları yazmış ve hediyeler göndermiştir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.