İKİ ŞEHRİN HİKÂYESİ : MANCHESTER UNİTED-LİVERPOOL

16.12.2018
İKİ ŞEHRİN HİKÂYESİ : MANCHESTER UNİTED-LİVERPOOL

Bu rekabet bugünlerin değil, temeli 18. Yüzyıla kadar dayanan bir rekabet. Dünya edebiyatının en önemli klasik yapıtlarından biri olan İki Şehrin Hikâyesi’ni bilirsiniz. O hikâyede Paris ve Londra arasında gelişen, tarihin en hareketli anlarından birinde, yani Fransız Devrimi ile terör dönemi kargaşasında yaşamak zorunda kalan bir grup insanın yaşamlarını anlatırken, o dönemin acımasız toplumsal koşullarını da bize aktarır Charles Dickens. Bizde bu yazıda kaderi aynı o hikâyedeki gibi olan iki farklı şehrin, Liverpool ile Manchester’ın hikayesini anlatacağız.

Kısa bir coğrafi bilgi vermek gerekirse; Liverpool ve Manchester şehirleri İngiltere’nin Kuzey batısında yer alan aralarında 1 saatten az bir mesafe bulunan iki şehirdir. Bu iki şehir, İngiltere’nin birinci seviye yerel idarelerinden biri olan Lancashire’da bulunmaktadır. Liverpool ile Manchester United arasında oynanan maçlara coğrafi konumdan kaynaklı olarak North West derby (Kuzey-Batı derbisi) ya da Lancashire derby (Lancashire derbisi) olarak ad verilir.

Bu iki şehrin hikâyesi de şöyle; Manchester şehri, Sanayi Devrimi’nin başladığı yer olmasından kaynaklı ucuz iş gücünü elinde bulunduruyordu. Hatta o dönemde şehirdeki atölyelerde ve fabrikalarda ucuz iş gücü olarak İrlandalıların, İskoçların ve Gallilerin çalıştığını görebilirdiniz. İngiltere’de gerçekleşen Sanayi Devrimi’nden hemen sonraki dönemde Liverpoollular, Lancashire’ın denize açılan kapısı olan Liverpool limanını inşa ettiler ve Manchester’daki büyük ekonomik gelire ortak oldular. İki şehirde artık emeğin kenti olmuştu. Liverpoollular ellerindeki bu liman kozunu yıllarca iyi kullandılar, ancak limandan kalkan her gemi için yüklü miktarda para istemeleri Manchester’lıları farklı bir yol aramaya itti.

Çözümü bulmak ise çok uzun sürmemişti. Manchester’lılar, 21 Mayıs 1894 tarihinde Manchester Ship Canal adında 52 km’lik bir yapay kanal açarak Liverpool Limanını kendi ticaretlerinden adeta söküp atmışlardı. Ama her güzel hikâyenin de bir sonu var tabi ki. İngiltere’nin o şaşalı günlerinin bitişiyle iki şehirde yaşanan derin bir ekonomik kriz sonucunda, sadece Birleşik Krallık’ın kendi içinden değil, yüzyıllarca süren sömürge imparatorluğunun birçok yerinden bu iki şehir büyük göçler aldı. Tabi ki bu kadar göçün de etkisiyle artık yoksulluğun baş göstermesinin ardından çetin hayat şartları da yaşanmaya başlandı. İşte tarih hikâyemiz böyle.

‘’Spor bu işin neresinde?’’ diye soracak olursanız, anlatayım hemen; 1800’lü yılların sonlarında işçiler arasında popüler olmasıyla ortalığı kasıp kavuran futbolun, işçi ve emekçinin şehirleri olan Liverpool ve Manchester’da da büyük bir rağbet görmesi ise kaçınılmazdı. Liverpool, Everton takımından ayrılan bir mülk sahibinin, ucuz olması sebebiyle İskoç ve İrlandalı işçilerin ağırlıkta olduğu bir takımın kurmasıyla oluşmuştu. Manchester United ise (ilk adı Newton Heath’dir) şehirde bulunan demiryolu işçileri ile kurulan bir kulüptü. Yani iki takımda aslında işçi kökenli. Hatta Manchester United’ın amblemindeki gemi simgesi de Liverpool’a nazire yapmak için konulduğu söylenir.

Futboldaki ‘’derbi’’ kelimesi genelde aynı şehirde bulunan takımların birbiriyle karşılaştığı maçlar için kullanılır. Ancak bu iki şehrin kendine ait futbol takımları arasında oynanan maçın derbi olarak nitelenmesi ise, az önce bahsettiğimiz o büyük ekonomik çekişmeden kaynaklanmakta.

İlk maçı 28 Nisan 1894 yılında oynayan bu iki takımın, 124 yıllık bir derbi geçmişini olduğunu vurgulamakta fayda var. O günden bu güne çok sular aktı bu yüzyıllık rekabeti altından. Kimi zaman Liverpool, kimi zaman United rekabette öne geçen taraf oldu. Örneğin Liverpool, 1970 ve 80’li yıllarda arkalarına aldıkları rüzgârın etkisiyle bu derbinin en baskın taraf oldular. Ancak 1986 yılında Alex Ferguson’un Manchester’ın başına geçişi ile birlikte o baskıyı kırdı ve tekrar kıyasıya bir rekabetin içine girdiler. Ve bu sefer de United tarafı rekabetin ağır basan kısmıydı.

Tabi işin bir de müzik kısmı var ki, işte onu es geçmek bu konuya haksızlık olur. Klasik rock müziği dendiğinde akla gelen ilk ülkelerden olan İngiltere’nin, zamanında adeta dünyayı kasıp kavuran birçok rock grubuna ev sahipliği yaptığını biliyoruz. Liverpool ve Manchester arasındaki rekabet burada da kendini öne çıkıyor.

Manchester’lı bazı grupları sayarsak aklımıza hemen the smiths, stone roses, inspiral carpets ve oasis geliyor. Liverpool rock grupları deyincede; the Beatles, anathema, the boo radleys ya da cast’ı hemen sayabiliriz. Yani ekonomide ve futboldaki kadar buradaki rekabet de aslında çok üst düzeyde.

Diyeceğim o ki; bu iki şehir arasında Sanayi Devrimi döneminde yaşanan ekonomik rekabetin, yıllar içinde önce müzik, günümüzde ise kendini futbol rekabeti olarak yerini bıraktı. Evet, bugün her ne kadar küresel bir dünyada yaşıyor, rescpect (saygı) kavramını futbolda ve özel hayatlarımızda kendimize motto olarak belirliyor olsak da futbolda bazı anılar hiç unutulmuyor. Bu ezeli rekabetin perde arkası böyle. Bu aynı shire’ın iki takımı her sene tekrar kozlarını paylaşıyorlar. Biz futbol severler de bu rekabetin keyfini her sene çıkarmaya devam ediyoruz.

Melih Ziya UYSAL

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.