Kilisenin İlk Papaları

05.05.2019
Kilisenin İlk Papaları

Kilisenin erken dönemlerine baktığımız zaman dört saygın din bilgininin özel konumlarını görürüz: Aziz Ambrosius, Aziz Jerome, Aziz Augustinus ve Aziz Büyük Gregorius.

Bu din bilginleri ‘’Dört Latin Kilise Doktrin Yazarı’’ olarak bilinir ve Orta Çağ sanatında yazmakla meşgul olan bir grup olarak gösterilirler.


Aziz Ambrosius, Roma’da hukuk okuyan ve sonrasında Batı İmparatorluğu’nun idari merkezi olan Milano’nun valisiydi. Daha sonra vaftiz bile olmadan Milano’nun piskoposu seçildi. Milano, Ambrosius’u yukarıdaki mozaikte olduğu gibi klasik bir giysi içinde, orta yaşlı bir adam olarak gösterir. Kendisi aynı zamanda ikiz kardeşler olan Aziz Gervase ve Aziz Protase ile gösterilebilir. Bu kardeşler efsaneye göre, inançları yüzünden işkence gördüler ve bir rüyada Ambrosius’a kutsal emanetlerinin yerini açıkladılar. 16. yüzyılın başlarında Ambrogio Bergognone, beşiğinde bir bebekken etrafında ona zarar vermeden uçuşan arılardan başlayarak, onun ünlü geleceğini öngören babasına kadar Ambrosius’un hayatından sahneler çizdi.
Başka resimlerde gelecekteki güzel konuşma sanatını simgeleyen bir arı kovanı olabilir ya da ‘ambrosia’ tanrıların yiyeceği olduğu için adına atıfta bulunarak ‘’yiyecekle beslen ama insanların değil, meleklerin yiyeceği ile beslen’’ sözlerini içeren bir kitap ve dinsiz bir mezhep olan Arius yanlılarını İtalya’dan kovmak için kullandığı bir kırbaç da tutuyor bulunabilir.

Aziz Jerome, hayatının büyük bir kısmında kutsal kitapları Latince’ye çevirmekle uğraştı. Tam bir kitap düşkünüydü. Bu yüzden genelde o dönemde döşenen şekliyle çalışma odasında resmedilir ya da döneminde o görev mevcut olmamasına rağmen, bir kardinal gibi giyinmiş  ve elinde İncil ile kilisenin Doktrin yazarı konumunu simgelemek için bir kilisenin masketini tutar şekilde gösterilir.


1502 ile 1507 yılları arasında Jerome’un hayatından kesitler Carpaccio Venedik, Scuola di San Giorgio’da çizildi.

Aziz Augustinus, Cezayir’de dünyaya geldi ve Numidia’da Hippo’nun Piskoposu oldu. Daha sonra orada bir manastır kurdu. Gençliğinde Aziz Ambrosius’tan fazlaca etkilenmiş olup bunu ‘’İtiraflar’’ ve ‘’Tanrı’nın Şehri’’ isimli otobiyografik eserlerine de yansıtmıştır.
Aziz Augustinus’un geniş bir felsefesi vardır. Gençliğinin ilk yıllarında haz peşinde koştuğunu ve diğer başka şeylere önem vermediğini aktarır. Fakat bu yaşam tarzı, Cicero’nun bir eseriyle tanışması sonucu son bulur. Bu eserden etkilendikten sonra felsefe ve güzel konuşma sanatına önem vermeye başlar.
Aziz Augustinus 16 yaşında Yunan kültürü, 20’li yaşlarında ise Maniheizm ile tanışmıştır. Bu din, hayatının daha sonraki dönemlerinde önemli bir yer kaplayacak olan iyi ve kötü arasındaki savaş anlatımının temele alındığı bir dindir. Fakat bir süre sonra bu dinin anlatımlarının oldukça hayali olduğunu kanaat getirerek, bu dinden ayrılmıştır.
Aziz Augustinus, Maniheizm’den ayrıldıktan sonra bir dönem yeni platonculuktan etkilenmiştir. 30’lu yaşlarından sonra Piskopos Ambrosius’un etkisiyle Hrıstiyanlığı kabul etmiş ve 1303 yılında Aziz ilan edilmiştir. Hrıstiyan olduğu dönemlerde Tanrı’ya yoğun olarak yaşadığı cinsel güçleri kendisinden alması için sürekli dua etmiştir. Fakat bundan çok keyif aldığı için hemen yapmaması için de Tanrıya yakarmıştır.
Augustin genellikle piskopos olarak okuyan ya da öğreten bir âlim, Tarikatının siyah cübbesiyle, bazen alevler içinde yanan bir okun saplanmış olduğu kalbiyle gösterilir.

Aziz Büyük Gregorius oldukça kültürlü ve üretken bir yazar olarak MS 590’da papa olarak seçildi. Çağdaşları arasında en kültürlü kimse olarak görünmektedir: Platon, Plotinus, Porphirius ve Philon’un düşüncelerini derinden kavramıştır. Aristoteles’i de iyi bilmektedir.
Papa seçildiği yıl Roma’da şiddetli bir veba salgını başladı. Gregorius bir tören alayını yönetirken, baş melek Mikail’in kılıcını kılıfına koymasıyla ilgili bir düş gördü ve salgının kısa zaman içinde duracağını anladı. Ardından o bölgeye hemen bir şapel inşa edildi ve mozole Sant’Angelo’nun Şatosu olarak yeniden adlandırıldı.
Rönesans’ın bazı Flaman ve Alman ressamları Aziz Gregorius’un ayin efsanesini tekrar resmederler. Bu sahnede ‘’Acılar Adamı İsa’’, ayini yöneten Gregorius ile sunağın üzerinde işkence aletleriyle görülebilir.

Kaynakça:

http://www.oodegr.com/tourkika/synaksaristis/grigorios_nyssis.htm

https://www.britannica.com/biography/Saint-Jerome

https://www.milancitytour.com/en/events-in-milan-at-saint-ambrose-feast/

https://www.wga.hu/html_m/c/carpacci/3schiavo/1/2jerome.html

https://www.wga.hu/welcome_m.html

YAZAR BİLGİSİ
Gülendam Dinç
Gülendam Dinç, 1998 yılında Manisa'da doğdu. Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Sanat Tarihi bölümü, 3. sınıf öğrencisi. İzmir'de yaşıyor. MozartCultures'da Sanat Tarihi alanında yazılar yazıyor. İngilizce ve İtalyanca dillerini geliştiriyor. Sanat, sosyoloji ve tarih ile ilgilenerek bunları hayatın genel akışına yediriyor. Müzikle ilgilenmek, okumak ve seyahat edip yeni yerler keşfetmek hobileri arasında.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.