Labirentlerimiz

04.04.2018
Labirentlerimiz

“[…] Anlern son zamanlarda iyice yaşanan gerçeklikten uzaklaşmaya başlamıştı. Kimse ulaşamıyordu ona. Ya aklı anlamlandırılamayan bir hızda idi ya da belki artık hızın bile söz konusu olmadığı bir boyutta idi.

Yoksa hızdan bile bahsetmeye gerek olmayacak kadar işlevsizleşmiş miydi?

Hiçbir yerde miydi ya da en azından herhangi bir yerde miydi?

Yoksa aynı anda her yerde miydi?

Anlern’e uygulanan analizleri ve test sürelerini rutinin iki hatta üç katına çıkarmıştı bilge kurul. Ancak her analiz her test daha çok soru üretmekten başka bir işe yaramıyordu. Zaman zaman ise analiz seansları kesintilere uğruyordu çünkü tıkanıyordu, bu şekliyle seansa devam etmenin Anlern’e sıkıntı yaşattığını ve acı çektirdiğini düşündükleri için bırakıyorlardı. Anlern kıymetliydi elbette, öncelikle bir ‘tür’ olarak kıymetliydi ayrıca bir hasta olarak kıymetliydi. Tüm doktorların ilgisini çeken bir tanısızlık durumu vardı. Ayrıca seyahati tek tecrübe eden tür olarak ondan öğrenilecek tüm o sonsuz evrene dair bilgiler vardı. Anlern’in söyleyebileceği tek bir kelime bile belki yaşanan kaotik düzen ile ilgili çok önemli bir cevap, ilerleme hatta çözüm olabilirdi ve zamanları da kısıtlıydı.

Bilge kurul o akşam yine analizleri ve test sürelerini görüşmek için toplanmıştı. Ancak o akşam farklı bir akşam farklı bir toplantı olacaktı. Çünkü toplantıya kurulun pek sevmediği, yöntemlerinin tutarlı olmadığını sonuçlarının ise şans eseri olduğunu düşündükleri, uçarı Doktor Arkas gizli bir şekilde katılabilmişti.

Toplantı her zaman olduğu gibi alışılmış sıralamasında ve hızında ilerlerken Arkas bekleneni yaptı ve ortamı bir anda hararetlendirmeyi başardı. Arka sıralardan öne fırlayıp bağıra bağıra herkesin dikkatini çekmiş ve iddialarını sıralamaya başlamıştı. Anlern’e ulaşacağını ve onu geri döndüreceğini kendinden emin bir şekilde iddia etmişti. Ona göre çözüm kendisinin ifadeleriyle şu şekildeydi:

 ‘Hepiniz üç yılı aşkın süredir tedaviler üretip çözüm arıyorsunuz ancak bulamazsınız. Sadece vakit kaybediyorsunuz. Bu durumda çözüm sizin gözünüzün önünde değil bu nedenle siz ulaşamadınız ve hiçbir zaman da olmayacak, hiçbir zaman ulaşamayacaksınız. Çözüm merkezdedir. İster katılın ister katılmayın ama Anlern labirente girmek zorunda. Ve şimdiden emin bir şekilde söyleyebilirim ki bu toplantı bittiğinde beni çoğu zaman onaylamayan sizler dediğimi uygulamam için beni seçeceksiniz.’ […]”

TremoisI- 1La naissance du Surhomme by Pierre-Yves Trémois

Labirent kavramı, antik çağlardan bu yana hem soyut hem somut şekillerde var olmuştur. Peki, çeşitli mitolojilerde sıkça duyduğumuz bu labirent kavramının anlamı neye dayanmaktadır?

Hikaye, yeryüzünde henüz bir hiçlik durumu hakim iken ortaya çıkan Tanrı’ya göklerden bahşedilen bir silahın adıyla başlar. Labris (Labrys/Greek: λάβρυς/ lávrys, labyris, labrus) adlı bu silah, çift taraflı bir baltadır. Bu hiçlik halinde yalnızca karanlığın hüküm sürdüğü yeryüzünü Labris ile biçimlendiren Tanrı, karanlığı kesmiş ve aydınlığa ulaştırmıştır. Bunu yaparken baltanın çift taraflı olmasından dolayı hem yeryüzünü hem de kendi karanlığını baltalamıştır. Yani başarıya ve aydınlığa, daha doğrusu yaratmaya yalnızca yeryüzünü biçimlendirmesinin yanı sıra kendisini de dövmesiyle -biçimlendirmesiyle- ulaşmıştır.

labrys wikiI- 2Labrys (Greek: λάβρυς, lábrys) Wikipedia

Bu mitos ile yeryüzünün balta ile kesilerek açılan yollardan ve patikalardan ibaret olduğu anlaşılır. Labris ile biçilmiş bu aydınlık patikasının ismi balta Labris’e bağlanarak labirent (labyrinth) ismini alır. Tüm bu biçme işinden sonra aydınlığa kavuşup aynı zamanda da kendi öz karanlığından kurtulan Tanrı, artık labirentin merkezindedir. Yüce olan, güce -aydınlığa, ateşe, ışığa- kavuşmuştur. Böylece labirent kavramı bu hikayenin konusu olan yaratımın ya da yaratmanın yalnızca merkezde iken gerçekleştiğini ve buradan da tüm labirentlerin çözümünün merkezlerinde yattığını gösterir.

Bu durumda labirent kaçmak için değil, gitmek ve ilerlemek içindir. Amaç da labirentten çıkmak değil, merkeze ulaşmak olmalıdır. “Çıkış olarak görebileceğimiz ya da adlandırabileceğimiz son zaten merkezde olduğu gibi burada anlamlandırdığımız haliyle çıkış, kelime anlamı olan halinden farklı bir şekilde aslında çözmek, yenmek gibidir hatta yataylıktan dikey bir düzleme geçerek aşamalı olarak yükselmek demektir.”

Kahraman Theseus’un labirent hikayesi ise kurgusal olarak daha farklıdır ancak iki mitin de ortak noktası çözümlerine merkezde ulaşmalarıdır. Theseus, canavar Minotaurus’a (Minotauros, Minotaur, Greek: Μῑνώταυρος [miːnɔ̌ːtau̯ros]) kurban edilmek üzere seçilmiş bir grup insan ile labirente girer. Herkes korku içindedir çünkü bilinir ki bu labirente girmiş her kişi Minotaurus tarafından öldürülmüş ve geri dönememiştir ancak Theseus korkmaz. O, kararlılığı ve cesaretliliği ile tüm bu insanları kurtaracaktır. Theseus labirentte ilerlerken kendinden oldukça emindir ve tam merkezde canavar ile karşılaşır. Olağanüstü bir güç ve çeviklik ile Minotaurus’u öldürür. Ardından aşkı Ariadne’nin verdiği ip yumağı sayesinde dönüş yolunu kolayca bulur ve dillere destan bir başarı ile labirenti yenmiş, tüm halkı kurtarmış, biricik Ariadne’nin kalbini bir kez daha kazanmış olur.

Theseus-and-the-Minotaur-in-the-Labyrinth-Edward-Burne-Jones-1861I- 3 – Theseus and the Minotaur in the Labyrinth – Edward Burne, Jones (1861)

Modern Hayatların Figürü Olarak Labirentler

Birçok değişken ile etrafı sarılı insanlar, her geçen günde yeni bir girişimi gerçekleştirmek ve yeni olanaklara fırsat vermek gibi fikirlerle birlikte yaşamaktadırlar. Haliyle bu değişken ve hızlı sistemin içinde işlevselliği bozan bir o kadar da çelişkili duygu ile iç içedirler. Her birey bu sistemin sonsuz kombinasyonu içerisinde bir ileri bir geri, belirsiz ama kendi içinde bir düzeni olan hayat denilen aktiviteyi gerçekleştirir.

Her bireyin hayatında ışıl ışıl duyguları, başarıları ve sevinçleri olduğu gibi yıkıcı duyguları, düşüşleri ve korkuları da vardır. İşte bu karanlık durumlar bireylerin karanlık labirentleridir. Bu karanlık durumların içindeyken etraftaki bulutları hızlıca göndermeye çalışmak kolaydır ancak bu gerçek bir çözüm değildir. Sadece labirentin bir başka koridoruna geçmek demektir. Bu kişiler, hala yönsüz ve kararsız bir şekilde o labirenttedir.

Oysa labirentin amacı onun merkezine ulaşılmasıdır. Bunun içinse gereken kararlılık, cesaret ve bilgi ile doldurmaktır. Kısacası iradeli olunmalı, umutsuzluğa düşülmemeli ve gereken çaba gösterilmelidir. Merkeze ulaşıp orada kendi karanlığımız veya kendi canavarımız ile savaşıp galip gelineceğinden emin olunmalıdır. Bu süreçte elimizdeki balta mecazen hem bizi çevreleyen o griliği yok edecek hem kendimizde de törpülenmesi, biçilmesi gereken taraflarımızı kesecek ve bir nevi bizi ve karanlığımızı tedavi edecektir.

Çoğu Mit/Mitos (Myth/Mythos) kendi içinde bunun gibi birçok fantastik hikaye taşır. Burada unutulmaması gereken, hepsinin içeriğinde şahit olunan efsanevi anlatımların gerçeklikte de yansıması olduğudur.

'Stansted Maze' from_aboveI- 4 – Stansted Maze / Stansted Park, UK.

Yazar: Abdulbaki Öztürk

Editör: Dila Taşdelen

Kaynaklar

Guzman, D. S. (2017). Özgürlüğe Uçuş. İstanbul: Yeni Yüksektepe Yayınları.

Jung, C. G. (Eds.). (1968). Man and His Symbols. New York: Dell Publishing.

Görsel Kaynaklar

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.