Mercek Altında Girişimcilik -1 Hakan Akben

12.06.2020
Mercek Altında Girişimcilik -1 Hakan Akben

Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?


Adım Hakan Akben, sürekli bir şeyler üretmek için çabalayan meraklı bir tipim. Teknoloji ve girişimciliğin enstrümanlarını kullanarak yeteneğimizi nasıl değere dönüştürebileceğimizi anlamaya çalışıyorum. Bu yolculukta öğrendiklerimi uygulayarak paylaşmaya özen gösteriyorum. Henüz pek takipçisi olmayan mütevazı bir youtube kanalım ve sosyal medya hesaplarım var. Uzmanlarla yaptığım söyleşilerden kesitleri ve öğrendiklerimi buralardan paylaşıyorum. Bunun yanında pazarlama danışmanlığı, eğitim ve içerik projeleri yaptığım minik bir danışmanlık şirketim var. Geçimimi de buradan sağlıyorum.

Bir çok alanla ilgileniyorsunuz. Bu alanlara olan ilginizi nasıl keşfettiniz?


İnsan kendiyle başbaşa kaldıkça gerçekte neye ilgisi olup olmadığını çok daha kolay anlayabiliyor. Dört bir yanımız mesajlarla çevrili; popüler olana övgü arttıkça kendimizi ezip, kalabalığın peşinden gitmeye meyil ediyoruz. Bunu hepimiz yapıyoruz. Oysa bizi heyecanlandıran, neşe veren şeylerin peşinden gidince güzel şeyler olmaya başlıyor. Zoraki yapılan şeyler eğreti duruyor. Uzun soluklu olmuyor. İçe dönük, yalnızlığını seven ve korumaya çalışan biriyim. Yalnızlığım ilgi alanlarımı keşfetmeme yardımcı oluyor.

İlginizi doyurabilmek için hangi kitapları okudunuz?

Çocukluğumda ve ergen yıllarımda kitaplarla hiç aram yoktu. O dönemler daha çok hayal kurmak, müzik dinlemek ve spor yapmakla ilgiliydim. Büyüdükçe engellerim ve dertlerim de büyüdü. Bunları aşabilmek için cehaletimi yenmem gerektiğiyle yüzleştim. Sonra okumaya başladım. Okumak ve öğrenmek başlarda çok acı verir. Ancak bilgi küpü doldukça keyif vermeye başlar. Bilgiler arasında ilişki kurma becerisi arttıkça öğrenmek macera dolu, keyifli bir yolculuğa dönüşür. Bu seviyeye gelmek sabır, sebat ve emek ister. Oraya kadar çok acı çekilir. Sonra öğrenmek dünyanın en keyifli eylemine dönüşür. Ancak öğrenme kasları da vücudumuzun diğer kasları gibi sürekli kullanıldıkça gelişir, kuvvetlenir; aksi halde zayıflar.

Kitaba ve okumaya yersiz övgü yapıldığını düşünüyorum. Asıl olan öğrenmek ve bunu eylemle birleştirebilmektir. Kullanılmayan bilginin kimseye faydası yoktur. Zaten unutulur, gider. Öğrenmek bence çoğu insanın düşündüğünün aksine doğrusal olmayan, asenkron bir eylem. Yani kitap okumak tek başına bir anlam ifade etmez. Bir kitap okursun, orada Berlin Duvarı’ndan bahseder, telefonunu alır Berlin Duvarı nerede diye Google Maps’i açar bakarsın. Sonra odana gider bir tarih kitabından Berlin duvarının hikayesine okursun. Onunla ilgili bir belgesel ya da film var mı bir bakarsın. Oradan oraya gezdikçe olaylar ve meseleler film izliyormuşçasına zihninde canlanmaya başlar. Sonra bir dost sohbetinde bu hikayeleri anlatmaya başlarsın. Tweet’ini atar, gelen cevaplarla kendini güncellersin. Oradan biri Berlin Duvarı’yla ilgili bir müzik önerir onu dinlersin. Bu yolculukta yeni ilgi alanlarını keşfedersin. Mesela bir bakmışsın Berlin sineması diye bir şey varmış. Sonra bir toplantıda, bir seminerde hiç beklemediğin bir anda karşına çıkar, ben bunu biliyorum der, mutlu olursun. Yeni bağlantılar ve ilişkiler kurarak öğrenme yolculuğunun bir sonraki durağına devam edersin. Bu yüzden benim okumalarım, dinlemelerim ve izlemelerim biraz karışıktır. Zamanında okunmamış her kitap, edinilen her bilgi insana acı çektirir. Bu yüzden kitap tavsiyesi isteyenlere hayallerinden, acılarından ve engellerinden bir pusula yapmalarını öneririm.

Sizce girişimcilik nereden başlanmalı?

Girişimci olmak isteyenin bir derdi olmalı. Derdi olmayanın girişimi başarılı olmaz.

Geçenlerde bir oyun şirketimizin önemli bir marka tarafından satın alınması büyük bir ilgi uyandırdı. Sizce bu insanların bu alana yönelmesine sebep olabilir mi?


Türk ekonomisinin öncülerinin tahmin dahi edemeyeceği bir başarı oldu bu. Peak kurucularını ve ekibini yürekten tebrik ederim. Bence burada ne yaptıklarına değil, nasıl yaptıklarına bakmalı.

Eminim bu ekip bu zihin yapısıyla sadece oyun değil, neye el atsa başarılı olacakları bir çalışma sistemi geliştirmiştir. Açıkçası ben en çok bunu merak ediyorum. Keşke bir fırsatım olsa bununla ilgili bir kitap yazıp, belgesel yapabilsem. Çok isterim.

 Size göre öğrencilik yıllarında iş hayatına atılmanın avantajlari ve dezavantajları nelerdir? Öğrencilik yıllarında girişimciliğe merak saran ve toplum tarafından baskılanan gençler sizce hayallarinin peşinden gitmeli mi?


Toplumu boşverin. Ne konuştuğunu bilmeyen güruhun rüyasını yaşamayın. Biz ettik, siz etmeyin. Kaybedecek hiçbir şeyiniz yok. Güzel toplumumuzun nefret ettiğim tek özelliğidir bu! Biri güzel bir şey yapar. Hemen ısırmaya, yıldırmaya çalışırlar. Bakarlar yapmaya devam ediyor. Deli bu derler, umursamazlar. O deli başarılı olur. Sen bizim her şeyimizsin derler. Anlayacağınız deli deliyi görünce sopasını saklar, yürümeye devam eder. Tarihimizde çok örneği vardır bunun. Barış Manço, Vecihi Hürkuş, Bülent Ersoy ve siyasetçilerin tamamı…

Türkiye girişimci ekosistemi konusuna gelecek olursak neden toplum girişimciğe soğuk bakıyor?


Tarih boyunca acılar ve travmalarla yoğurulmuş, yorgun bir toplumuz. İşimizi yapıp, paramızı almak, çoluğumuzla çocuğumuzla huzurlu, mutlu bir hayat yaşamak istiyoruz. Geleceğimize sürekli şüpheyle bakıyoruz. Bu yüzden garanti işlerin peşindeyiz. Oysa garanticilik de bir ilüzyondan başka bir şey değil. Yine de toplumun girişimciliğe karşı olmadığını düşünüyorum. Hatta elinden geldiğince destek de veriyor. Kendi işini kurmak istediğinizi söylerseniz anneniz babanız önce emin misin, iyi düşünüdün mü der. Sonra yastık altında ne varsa, kefen parası dahil sana verir. Maalesef, sistem kurmayı bilmediğimiz için gazla başlayan işler hep patlıyor. Etrafımıza bakıp, başarısız olanları da görünce risk almak istemiyoruz. Ama bu sadece bize has bir durum değil. Dünya toplumlarının geneli böyledir. Nüfusun çok az bir kısmı kendi işini kurmaya heveslidir.


Girişimciliğe merak duyulmasına karşın insanlar eyleme geçme konusunda neden sıkıntı yaşıyor?


Herkesin girişimci olmasına gerek yok. Kendi kendine harekete geçemiyorsan, sürekli motivasyon arıyorsan girişimci olma. Bir yerlerde maaşlı çalışarak insanlığa, kendine ve ekonomiye katkı sağlamak da çok değerli.
Yurtdışında neden insanlar bize oranla bu konuda daha fazla eylemde bulunmaktadır?
Bu konuda bir sürü şey söylenebilir ama bir şey var ki tüm farkı ortaya koyuyor. Bizim toplum iş yapmak için motive olmayı bekler, gelişmiş toplumlar profesyonel olmaya çalışır. Çalışmak için sürekli motivasyon isteyen insanlar aküsü bozuk arabaya benzer, sürekli ittire ittire nereye kadar kardeşim. En sonunda o arabayı yolun kenarına bırakır evine, işine yürüyerek gidersin.

Oysa profesyonellik işi kuralına göre yapmak demektir. Araban bozulunca o hiç bakmadığın el kitabına bakacaksın. Ne söylüyorsa adım adım yapacaksın. Sonra bir bakmışsın akü bitmemiş, meğer bağlantılar oksitlenmiş. Arabayı yolda bırakıp, işe boşa yürümüşsün 🙂

Start up kurmak isteyen kişilerde ne gibi özellikler bulunmalıdır? Bu özellikleri nasıl geliştirebilirler?

Derdin olacak. Aç olacaksın. Sadece paraya değil! Güvenilir olacaksın. Gözü kara olacaksın. Milletin ne dediğine bakmayacaksın. Sürekli düşüp kalkacağın için dayanıklı olacaksın. Cebinde beş kuruşun yokken bile enseyi karartmayacaksın. Kendi kendine motive olmayı ve etrafındaki insanları motive etmeyi becereksin ve profesyonel olacaksın. Üretmeyi ve satmayı öğreneceksin. Profesyonellik işi kuralına göre yapmak demek. İşi kuralına göre yapmak için öğreneceksin. Öğrenmiş olmak için değil! İrfan sahibi olmak için çalışacaksın.

Start-upların en büyük sorunu doğru ekibi bulamamaktır. Sizce ekip kurarken ne gibi kriterlere dikkat etmeliyiz?


İnsanlarla çalışırken çok hayal kırıklığına uğramış biri olarak kendimce şunları söyleyebilirim. Alaycı ve kötümser tiplerden uzak durun. Zeki, enerjik ve en önemlisi dürüst insanlarla çalışın.

Vizyon ve misyonunuzdan bahseder misiniz?

Teknoloji ve girişimciliğin enstrümanlarını kullanarak yeteneğimizi nasıl değere dönüştürebileceğimizi anlamaya çalışıyorum. Bu yolculukta öğrendiklerimi uygulayarak paylaşıyorum. Öğrenme ve öğretmenlik fırsatı yakalayabileceğim insanları arıyorum.

Öğrenme motivasyonunuz nedir?

Bu sorunun tek bir cevabı yok. Sürekli değişiyor. Temelde hayatta kalmak, faydalı olmak ve eğlenmek içgüdüsü olduğunu söyleyebilirim.

Dünyadaki güncel olayların girişimci ekosistemine zarar vereceğini düşünüyor musunuz?


Bilakis, aksini düşünüyorum.

Röportajı yapan: Arda Şahin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.