Narsisizm ve Öz saygı

10.05.2019
Narsisizm ve Öz saygı

Narsistik insanların yüksek öz saygılarının olduğu yaygın olan bir düşüncedir. Peki gerçekten de öyle mi? Narsistik insanların her zaman öz saygılarının yüksek olduğu söylemek mümkün mü? Öz saygı narsisizmi de yanında mı getirir? Narsisizm ile öz saygı hangi noktada birbirinden ayrılır?

Brummelman, Thomaes ve Sedikides (2016) “Narsisizmi Öz Saygıdan Ayırmak” adlı makalelerinde bu ve bunlara benzer soruları cevaplamaya çalışıyorlar. Bu makalede literatürdeki diğer araştırmalara da referanslar verilerek narsisizmin öz saygıdan fenotipi, sonuçları, gelişimi ve kaynağı bakımından farkları tartışılıyor. Ayrıca yazarlar bu iki durum arasındaki farka erken sosyalleşme deneyimlerinin de katkıda bulunduğunu düşünüyor.

Narcissus by Caravaggio

Fenotip

Narsisizm düşünülünce genellikle aklımıza ilk olarak narsistik kişilik bozukluğu gelse de aslında narsisizmi herkesin farklı oranlarda sahip olduğu bir kişilik özelliği olarak da düşünmek mümkün. Bu makalede narsistik olarak nitelendirilen kişiler de çeşitli narsisizm ölçeklerinde yüksek skora sahip kişilerdir (Brummelman, Thomaes, & Sedikides, 2016). Narsistik insanlar kendilerini diğer insanlardan üstün görürler, herkesten ayrı görülmeyi ve ayrıcalıklı muamele görmeyi beklerler. Ayrıca diğerlerinden saygı ve takdir görmek de onlar için çok önemlidir. Buna karşın yüksek öz saygısı olan kişilere baktığımız zaman bu kişilerin kendilerinden birey olarak tatmin olduğunu fakat ille de kendilerini diğerlerine üstün görmediğini fark ediyoruz. Yani buradaki hisler daha çok yeterli ve değerli olmak üzerinde odaklanıyor, üstün olmak üzerine değil. Görüldüğü üzere bu iki ayrı durumda da benliğe pozitif bir yaklaşım biçimi olsa da bu yaklaşımlar nitelik olarak birbirinden çok farklıdır. Nitekim diğer araştırmalar da bu ayrı fenotipe paralel olarak narsisizm ile öz saygı arasındaki korelasyonun zayıf ile orta arasında olduğunu gösteriyor (Campbell, Rudich, & Sedidikes, 2002). Hatta çoğu narsistik kişi kendini diğer insanlardan üstün görse bile kendileriyle mutlu olamıyor ve yüksek öz saygıya sahip değil (Brummelman, Thomaes, & Sedikides, 2016).

Sonuçlar

Özellikle sonuçlar açısından narsisizm ile öz güven arasındaki fark sosyal alanlarda daha belirgin oluyor. Narsistik kişilerin ilişkilere olan yaklaşımına baktığımız zaman motivasyonlarının diğerleri ile derinlikli yakın ilişki kurmaktan çok diğerlerini domine etmek, üste çıkmak ve başkalarını kullanarak sosyal statü elde etmek olduğunu görüyoruz. Yüksek öz saygısı olan kişilere baktığımız zaman da bunun tam tersi olarak insanları domine edip üste çıkarak kendi faydaları için kullanma isteğinin değil de yakın ve derinlikli ilişki kurma isteğinin daha fazla olduğunu görüyoruz (Campbell, Rudich, & Sedidikes, 2002). Burada akla gelebilecek sorulardan biri de “Narsistik biri olmak en azından iyi hissettirmez miydi?” olabiliyor. Bir ihtimal iyi hissettirebilir, çünkü araştırmalara göre narsisizm mutluluk, düşük seviyelerde depresyon, anksiyete ve yalnızlık ile ilişkili. Fakat yine araştırmalara göre bu pozitif ilişki yalnızca narsisizme yüksek öz saygının eşlik ettiği durumlarda ortaya çıkıyor (Sedikides, Rudich, Gregg, Kumashiro, & Rusbult, 2004).


Metamorphosis of Narcissus by Salvador Dali

Gelişim

Narsisizm ve öz saygı geç çocukluk döneminde (7 yaşından itibaren) ortaya çıkmaya başlıyor. Aynı dönemde ortaya çıksalar da gelişimsel olarak izledikleri yollar birbirinden farklı oluyor (Brummelman, Thomaes, & Sedikides, 2016). Narsisizm adölesan döneminde en yüksek noktasına çıkıyor ve yetişkinlikle birlikte kademeli olarak azalıyor (Foster, Campbell, & Twenge, 2003). Buna karşın öz saygıya baktığımız zaman adölesan döneminde en düşük olduğunu ve yetişkinlikle birlikte kademeli olarak arttığını görüyoruz (Robins, Trzesniewski, Tracy, Gosling, & Potter, 2002).

Kaynak

Narsisizm ve öz saygının gelişmesinde önemli olan faktörlerden biri de farklı sosyalleşme deneyimleri. Narsisizmi besleyen önemli bir sosyalleşme faktörü de ebeveynlerin çocuklarının herkesten çok özel olduğunu ve ayrıcalıklı muamele görmeyi hak ettiğini düşünmesi. Bu ebeveynler çocuklarının zekasını, bilgisini ve de yeteneklerini abartıyorlar. Ve zamanla bu sosyalleşme deneyimleri çocukların bu düşünceleri içselleştirmesine ve bir ihtimal kendini herkesten özel ve üstün hissedip narsistik olmasına sebep oluyor. Buna karşın öz saygıyı besleyen faktörlerin başında da ebeveyn sıcaklığı geliyor. Ebeveyn sıcaklığı da anne babaların çocuklarına sevgi ve takdir ile davranması ile oluşuyor. Bu ebeveynler çocuklarına pozitif bir davranış biçimi ve sevgiyle yaklaşıp çocuğun değerli olduğunu hissettiriyorlar, ki bu da öz saygının temelini oluşturuyor (Brummelman, Thomaes, & Sedikides, 2016).

Narsisizm ve Özsaygının Altında Ne Yatıyor?

Başta ebeveynlerimiz olmak üzere bizim için yakın ve önemli olan kişilerin bize davranma biçimlerini içselleştiririz. Kaynak kısmında da belirtildiği gibi bu durum narsisizmin ve öz saygının nasıl oluştuğunu açıklıyor, narsistik davranışların altında yatan düşünce “Ben üstün ve özelim” iken öz saygılı davranışların altındaki düşünce “Ben değerliyim” oluyor (Brummelman, Thomaes, & Sedikides, 2016). Yazarlar bireylerin narsisizmi ve öz saygıyı kendi sahip oldukları özelliklerinden değil de diğerlerinin onlar hakkındaki düşüncelerine olan bakış açılarından türettiklerini düşünüyor. Bu mantığa göre iki farklı durumda da bireyler kendileri hakkında pozitif tutuma sahip olsalar da bu tutuma ulaşma yolları birbirinden farklı oluyor. Narsistik kişiler kendilerini hiyerarşik bir biçimde diğerleri ile karşılaştırıp kendilerini üstün görürken öz saygılı kişiler diğerleri ile olan ilişkilerini hiyerarşik olmayan bir biçimde şekillendirip kendilerini değerli görüyorlar.

Yukarıda bahsedilenler çok farklı soruları uyandırabilir, bunlardan biri de eğer narsistik kişiler gerçekten kendini üstün görüyorsa neden üstünlüklerinin sürekli başkaları tarafından onaylanmasını istiyorlar? Bu soruya verilmiş popüler cevaplardan biri aslında derinlerde bir yerde narsistik kişilerin kendilerinden hoşlanmadıkları olduğu olsa da araştırmalar bu durumun çoğu zaman geçerli olmadığını gösteriyor (Gregg & Sedikides, 2010). Yazarlar (Brummelman, Thomaes, & Sedikides, 2016) bu durumu daha farklı bir biçimde açıklıyor, narsistik kişiler bu onayı sürekli almaya çalışıyorlar çünkü üstünlük hisleri kırılgan bir zemin üzerine yerleştirilmiş durumda, özellikle de öz saygıya kıyasla. Herkesin değerli olması görece daha kolayken herkesin üstün olması daha zor, bu da kırılgan bir üstünlük anlayışına sebep olup sürekli onay ihtiyacını yaratıyor. Bir diğer soru da narsistik kişilerin dışsal onayı almakta başarılı olup olmadıkları. İlk tanışma ve kaynaşma evrelerinde çekici oldukları için insanlar tarafından onaylanıp ilgi görseler de ilişkiler derinleşmeye başladıkça zorlayıcı yapıları ve kendilerini insanlardan üstün görme ihtiyaçları açığa çıktıkça çaresizce ihtiyaç duydukları onayı kaybetmeye başlıyorlar. Bu durum da kısır bir döngü haline gelip narsistik kişilerin sürekli onay ihtiyacını besleyen bir hal alıyor.

Kaynakça

Brummelman, E., Thomaes, S., & Sedikides, C. (2016). Separating Narcissism From Self Esteem. Current Directions in Psychological Science, 25(1), 8-13.

Campbell, W. K., Rudich, E. A., & Sedikides, C. (2002). Narcissism, self-esteem, and the positivity of self-views: Two portraits of self-love. Personality and Social Psychology Bulletin, 28, 358–368.

Foster, J. D., Campbell, W. K., & Twenge, J. M. (2003). Individual differences in narcissism: Inflated self-views across the lifespan and around the world. Journal of Research in Personality, 37, 469–486.

Gregg, A. P., & Sedikides, C. (2010). Narcissistic fragility: Rethinking its links to explicit and implicit self-esteem. Self and Identity, 9, 142–161.

Robins, R. W., Trzesniewski, K. H., Tracy, J. L., Gosling, S. D., & Potter, J. (2002). Global self-esteem across the life span. Psychology and Aging, 17, 423–434.

Sedikides, C., Rudich, E. A., Gregg, A. P., Kumashiro, M., & Rusbult, C. (2004). Are normal narcissists psychologically healthy?: Self-esteem matters. Journal of Personality and Social Psychology, 87, 400–416.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.