Orta Çağ’ın Sanatı

21.07.2019
Orta Çağ’ın Sanatı

Bu makalede Orta Çağ dönemini genel hatlarıyla ele alacağız. Orta Çağ denildiğinde aklımıza karanlık bir dönem gelmektedir. Skolastik düşüncenin egemen olduğu bu çağ, kasvetli bir çağdır. Bu kasvetli çağı sadece siyasal açıdan değil sanatsal açıdan da değerlendireceğiz.
Orta Çağ düşünüşünde erkin tanrıdan indiğine inanılırdı. Yasaların ve siyasal erkin kaynağının tanrı olduğu ileri sürülürdü. Bu düşünce imparatorluk anlayışı için büyük bir önem arz etmekteydi. Göklerde de tek bir tanrı bulunduğu gibi yeryüzünde de tanrının bir adamının olduğu düşünülebilirdi.
Orta Çağ’da sarsılmaz bir adalet duygusunun egemen olduğunu söyleyebiliriz. Her şeyin bir ödülü olduğuna dair katı bir inanç mevcuttur. Peki böyle bir çağda sanat nasıldı?
Orta Çağ’daki sanatın din hizmetinde olduğunu düşünmemiz gerekmiyor. Çünkü Orta Çağ’da sadece kiliseler yapılmadı. Şatolar da yapıldı.
Bu şatoların sahibi baronlar, derebeyleri de fırsat buldukça sanatçıları çalıştırdılar. Fakat bu dönemde kiliseler korunurken şatolar genellikle yerle bir edilmiştir. Dinsel sanatsa her bakımdan büyük bir saygı görmüştür. Şatoların yanı sıra ev yapımının bir diğer ana formu kaleydi. Avrupa kale tasarımda daha sonraki yeniliklerin birçoğu, kısmen haçlıların Kutsal Topraklara giderken gördükleri Kostantinopolis’in çevresindeki inşa edilen surlarla, Müslümanların inşa ettiği surlardan öğrendiklerinden esinlendi.
Orta Çağ boyunca askeri yapılar ve onlara bağlı konutlar dışında kalan diğer tüm yapı faaliyetleri dinsel yapılara yönelmişti. Manastır ve cemaatlerin gelişmesi yeni yapı komplekslerinin de gelişmesini gerekli kılmıştı. Böylece bu manastırlar da daha önce Roma hükümet bürokrasisinin uygulandığı Batı boyunca istikrar kazandırıcı bir etkiye sahip olmuş oldular. Bu manastılar genellikle dik eğimli arazide yer alan basit planlı yapılardır.
Görüldüğü üzere bu karanlık dönemin en gözde ve korunan yapıları dini yapılardır.
Bunun yanı sıra Orta Çağ’da aziz tasvirleri de en ince ayrıntısıyla ele alınıyordu. Bu alanda karşımıza ihtişamlı tasvirler çıkmaktaydı. Orta çağ sanatçısı bu tasvirleri büyük bir özenle ele alıyordu. Bu karmaşık dönemde dinsel olan her şey büyük önem kazanmıştır.
Çünkü bu çağda insanlar öte-dünya beklentisiyle yaşamaktaydılar. Bu yüzden dönemin heykelleri de yine aynı şekilde önemli sanat eserlerindendi. Plastik sanatlar mimarinin ayrılmaz parçasını oluşturuyordu.
Yine rölik kültü de bu dönemde karşımıza çıkmaktaydı. İnsanlar azizlerin ve din şehitlerinin kemiklerinin şifa verdiğine inandılar. Bu kemik kalıntıları yaldızlı ve mücehverle süslü kaplarda muhafaza etmekteydi.
Dönemin bize bıraktığı kültürel ve tarihi mirasın içeriğine baktığımızda bir kez daha görüyoruz ki dinsel anlam yüklenmiş yapılar, askeri ve sivil yapılara nazaran daha çok korunmuştur.
Günah korkusu tahrip duygusunun önüne geçmiş, dini yapıların günümüze ulaşmasını sağlamıştır.

Kaynakça: Şenel,Aleddin, ”Siyasal Düşünceler Tarihi” 2010 Bilim ve Sanat Yayınları
Huizing, Johan, ” Orta Çağın Günbatımı” 1997 İmge Kitabevi
Roth, Leland, ”Mimarlığın Öyküsü” 1993 Kabalcı Yayınevi
Gombrich, E, ” Sanatın Öyküsü” 1997 Remzi Kitabevi

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.