Sanatın Genç Temsilcileri -1: Şeyma Arslan

10.06.2020
Sanatın Genç Temsilcileri -1: Şeyma Arslan

Mozartcultures ailesi olarak, sanatın ve sanatçıların her daim yanındayız. Yeni bir röportaj serisine başlıyoruz. Bu seride ülkemizde bulunan genç yetenekleri sizlere ulaştırma niyetindeyiz. İlk konuğumuz yaptığı çalışmalarla herkesin ilgisini çeken Şeyma Arslan olacak. Gelin hep beraber genç sanatçımızı tanıyalım.

sanatin-genc-temsilcileri-1-seyma-arslan

1-) Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Şeyma Arslan, 14 Ekim 1998 Ankara doğumluyum. Şu an Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü 3. Sınıf öğrencisiyim. Resim ve heykel dışında çok severek yaptığım bir diğer şey ise Ay çekimleri yapmak. Uzun zamandır muhtemelen bir çok kişi gibi ben de Ay ile aramda büyük bir bağ kurdum. Bu konu üzerine çok konuşabilme ihtimalime karşı bir diğer keyif aldığım şeyden bahsetmek istiyorum. Doğa ile iç içe olmayı ve ormanda yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Özellikle de bu yürüyüşlerimde o gün şanslıysam karşıma çıkan kemikleri, ağaç köklerini topluyor ve bunlarla son 2 senedir yapmaya çalıştığım koleksiyonumu daha da zenginleştirmeye çalışıyorum. Pek sosyal bir insan olmadığım için işlerim dışında kalan zamanımı genellikle beni dinlendirecek ve rahatlatcak şeylerle değerlendirmeye çalışıyorum.

sanatin-temsilcileri-1-seyma-arslan


2-) Sanata olan merakınız nerden başladı? Sanata adımınınızı nasıl attınız? Yeteneğinizi nasıl keşfettiniz?
Sanat doğduğum andan itibaren babam sayesinde hayatımda olan bir şeydi. Babam, ilkokul yıllarında bir öğretmeninin, resime olan el becerisini fark etmesiyle bu alana yönelmek istemiş. Tabii o zamanın imkanlarıyla bu hayalini gerçekleştirememiş ancak gençlik yıllarında bir heykeltıraşın yanında çalışma gibi bir fırsat bulmuş. Hep küçüklük hatıralarımda babamın polyester döküm yaptığı görüntüler var. En sevdiğim çocukluk fotoğraflarım da babamın boyumdan büyük yaptığı işlerinin yanında çekilmiş fotoğraflardır. Bana gelecek olursak, el becerilerimi ilkokul yıllarından bir resim öğretmenimin ve babamın sayesinde keşfetmiştim.

sanatin-genc-temsilcileri-seyma-arslan


3-) Sanatçı olarak yaşadığınız bunalımları yaratamamanın verdiği duygudan nasıl sıyrıldınız?
Yaratma süreci kişiden kişiye değişebiliyor. Ben genellikle daha yoğun hissettiğim duygular üzerinden bir şeyler üretebiliyorum. Yaşadığım veya yaşanan kötü olayların etkisinde daha fazla kalabildiğim için hissettiğim o hüznün ve bunalımın bana üretme sürecindeki dönüşü pozitif oluyor. Genellikle işlerimde de ele aldığım konular bu yönde olduğu için pek sorun yaşamıyorum denilebilir. Özellikle yakın bir zamanda bunu tecrübelediğimi söyleyebilirim. 2019 yılının sonlarına doğru yaşadığım bazı kötü olayların üzerimdeki etkisiyle kaçmak ve düşünmemek adına kendimi tamamen çalışmaya vermiştim. Sanırım ben keyfim yerindeyken üretmekte zorlanıyorum. İyi hissettiğim zamanlar sadece o kısa anın tadını çıkarmaya çalışıyorum.


4-) Sanatınızın dikkat çekici materyallerden oluştuğunu görüyoruz. Nerden aklınıza geldi bu materyalleri kullanmak ? Etkilendiginiz bir sanat akımı var mı?
Bu süreçten kısaca bahsetmek istiyorum. Farklı materyaller kullanarak bir iş ortaya çıkarma dürtüsünün ilk olarak çok meraklı ve çabuk sıkılan bir kişiliğe sahip olmamdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. İlk denemelerim farklı materyallerin üzerine resim yapmaya başlamamla oldu. Aslında dikkat etmeden attığımız, muhtemelen o an hiçbir işe yaramayacağını düşündüğümüz malzemeleri biriktirmeye başladım. İlk olarak (bana özellikle çok sorulan) küçük yuvarlak bir zeminin üzerine yaptığım göz resimlerimin malzemesi olan, rezervuar boşaltma mekanizmasının jontasının içinden çıkan sert süngerimsi malzemeye resim yapmaya başladım. Sonrasında bir çok buna benzer ve doğanın bize sunduğu malzemelerin üzerine resimler yaptım. İlerleyen zamanlarda gözümü tamamen doğaya çevirdim. Bu sefer kemikleri, ölü bulduğum böcekleri ve ağaç köklerini biriktirmeye başladım. Elime geçen her şeyi kendimce şekillendirme çabasına girdim. Bir kelebeğin kanadı üzerine resim yapma fikri de böylece çıktı. Sonrasında biriktirdiğim böcekleri reçinelerken şeffaf malzemelere olan ilgimi fark ettim. Bir çok işte kullanabileceğim epoksiyle başlayan serüvenime sonrasında cam ve pleksi gibi şeffaf malzemler de katıldı ama her an bu malzemelerden de sıkılıp yolumu başka yöne çevirebilirim. Kısacası bir plan yapmadan içgüdüsel olarak malzemeleri kullanıyorum. Hala denemek istediğim, merak ettiğim bir çok malzeme ve alet var. Ben malzeme bilgisinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bana göre ne kadar çok malzemeyi tecrübelersek, o kadar farklı fikirler ortaya koyabiliriz; çünkü yapabileceklerimizin gerçekleşebilme ihtimalleri üzerinden fikir üretiriz ve ben yapabileceklerimizin seçenekleri arttıkça yaratıcılığın da paralel bir şekilde artacağını düşünüyorum.


5-) Sanatınızın esin kaynağı kimdir?
Tam olarak esin kaynağı demek doğru olmaz fakat özellikle işlerinden çok etkilendiğim ve üzerinde durduğu konuları kendime yakın bulduğum bir sanatçı var o da Marc Quinn. Kendimi şu yönden Marc Quinn’e yakın hissediyorum: Quinn, hep belirli konular çerçevesinde (doğum, ölüm, doğa gibi) farklı teknikleri ve malzemeleri kullanarak eserler ortaya çıkarıyor. Benim de özellikle üzerinde durduğum belirli konular var: melankoli, doğum/ölüm gibi ve genellikle bu konular üzerinden farklı materyaller tercih ederek bir iş çıkarmaya çalışıyorum.


6-) Sanat ile ilgilenen yeteneği olupta ailedeki meslek algısından ötürü sanatını icra edemeyen kişilere ne söylemek istersiniz? Neler tavsiye edersiniz?
Öncelikle tavsiye verecek konumda olduğumu düşünmüyorum sadece küçük bir öneride bulunabilirim. Her alanın kendi içinde zorlukları olduğunu biliyoruz fakat genellikle insanların sanata yönelmeye çekinmelerinin veya desteklenmemelerinin başlıca nedeni maddi kaygılar ama bu kaygıların her meslek için farklı oranlarda da olsa geçerli olduğunu düşünüyorum. Ama diğer bi sorun var ki o da ilgilendiğimiz alanı yeteri kadar ciddiye almayarak arkasında durmamak. Benim için en büyük problem bu. Ailelerimiz hatta kendimiz sanatın herhangi bir dalını boş zamanlarda yapılacak bir aktivite olarak görüyoruz. İlk olarak ailelerimizin gözünde bu algıyı yıkmak gerekiyor, emek verilen her şeyin bir ‘‘iş’’ olduğunu ilk kendimize sonra da ailelerimize kanıtladığımızda daha kolay yol alınabileceğine inanıyorum.

Röportajı gerçekleştiren: Arda Şahin

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.