SEVDASINI TERK ETMEYEN ADAM AHMED ARİF’İN LEYLA ERBİLE MEKTUPLARINDAN ON KESİT

26.02.2018
SEVDASINI TERK ETMEYEN ADAM AHMED ARİF’İN LEYLA ERBİLE MEKTUPLARINDAN ON KESİT

Dünyada aşkını mektuplarla yaşayan ve dile getiren birçok yazar vardır. Franz Kafka’nın Milenaya Mektuplar eseri en bilindik örneğidir. Türk Edebiyatında ise Cemal Süreyya ve Nazım Hikmet başta olmak üzere birçok yazar aşkına mektup yazmıştır.

Ahmed Arif, Leyla Erbil’le tanıştığı sıralarda ikisi de yalnızdır ve yaşları gençtir. Bu dönemlerde mektuplaşmalar sürer. Zaman içerisinde Leyla Erbil eşi Mehmet Bey ile tanışır ve Ahmed Arif’e ancak dost olabileceklerini söyler. Ahmed Arif ise düğün hediyesi olarak “Suskun” şiirini yazar. Aradan yıllar geçer Ahmed Arif mektuplarını yollamaktan vazgeçmez ancak Leyla Erbil’den karşılık bulamaz. Ahmed Arif 1967 yılında eşi Aynur Hanım’la evlenir ve bu evliliğinden bir oğlu dünyaya gelir.Ahmed Arif ömrü boyunca mektuplarında Leyla hanıma aşkını söylemekten ve onu beklediğini ifade etmekten asla vazgeçmez fakat Leyla Erbil her zaman Ahmed Arif’e dostça yaklaşmıştır. 1954-1959 yılları arasında mektuplarını yazan Ahmed Arif son mektubunu 1977’de göndererek bu süreci sonlandırmıştır ve bir daha mektup yazmamıştır.

Bugün Ahmed Arif’in, Leyla Erbil’e olan mektuplarından oluşan Leylim Leylim kitabından 10 kesiti okuyacağız.

1.İlk mektubunu 5 Mayıs 1954’te yollayan Ahmed Arif bu mektubunda Leyla Erbil’e olduğu mecburluktan bahseder:

“Kimselere mecbur olmadım, olmam da. Yiğitliğim ve rivayet olunan erkekliğim, bundandır… Ama senin mecburun olmak, beni hiç mi hiç küçültmüyor. Aksine yüceltiyorsun, İNSAN ediyorsun, yaşatıyorsun…”

2. Mektuplarına karşılık bulamayan arif her seferinde şansını tekrar tekrar dener:

“Nicesin gene? Beyninde mi, yüreğinde mi, başka bir yerinde mi, nerende ise o İNAT yönünü yaratan dokuları öpmek isterim. Evrende seni, özler seni isterim. Başkaca hiç. Ne taktığım, ne de vurulacağım bir nen yok. Seni. Sade seni.”

3. Leyla’nın her anında yanında olamayışını, hayalinde orada olduğunu anlatmaktan da geri kalmadı:

“Bak, yanında ben varım. Seninle olduktan sonra yapamayacağım ne vardır? Önce kendine inan, kendini sev, sonra bana bel ver, bana yaslan, bak yaşaman nasıl asli cevherini gösterecek. Üzme hiç kendini, ölürüm sonra. Ölmek hiçbir şey değil. Sen böyle canlı, sıcak, dost, aziz ve en güzeli sevgiliyken ölmek, acı da olsa katlanılır. Ama senin bu bedbin halini görmek… İşte mesele burada.”

4. Kimin zaman ‘Leyla’m kardeş çocuk’ diye mektubuna giriş yapsa da sonunda fikrini hep değiştirmiştir:

“Niye yazmıyorsun hayatım? Canevim, en aziz, en sevgili ve en bir tanem? Bu, ‘sen’ değilsin. Kendini topla, yine ‘sen’ ol. Hemen geleyim mi?”

5. Mektuplarının sonunda Ahmed Arif öyle ince detaylara yer verirdi ki biz okurların ona hayran olmaması burada da olanaksızdı:

“Gözlerinden, burnunun, üst dudağına düşen fark edilmez incecik gölgesinden öperim canım. Öperim ömrüm. Yaşşa!”

6. Leyla’nın kendilerine vermediği şansı her seferinde dile getirmekten de kaçınmamıştı Ahmed Arif:

“Biz birbirimize o kadar alışmamıştık ki. Öyle değil halbuki Leyla, alışmamıştık amma, alışabilirdik ve alışacaktık…”

7. Leyla’nın kendisini ciddiye almadığını vurgulamayı da unutmamıştır:

“Özlemin ağzına kilit vurmak da zor, susturamasan bile, dalga geçebilir, ciddiye almayabilirsin. Bunu yap bari.”

8. Sevdasını, aşkını bir yana bırakıp önemli olanın Leyla olduğunu her seferinde dile getirmiştir:

“Benim için çok mühim olan, sana aşık olmak veya aşık olmadığımı bağırıp yırtınmak değildir. Aslolan, seni kırmamak, üzmemek, kaybetmemektir. Anladın mı canım?”

9. Hiçbir zaman özlemekten de vazgeçmedi Ahmed Arif bunu yazmaktan da:

“Özlemektir seni, geberesiye. Ses etmektir, haykırmak ‘Leyla!’ bir tenha saatte geceler yarı. Ömrümüz çelimsiz, kısa. Çabamız korkunç ama. Ayaklarımızı bastığımız toprağın, kokladığımız havanın, şunun bunun en ibne, en akla gelmez derdini dert edinmek. Kendimizi duymaya, yaşamaya yönelmek bile yasak.”

10. Başta da söyledim ya Ahmed Arif sevdasını terketmeyen bir adamdır ve bunu dile getirmekten de kaçınmamıştır:

“Beklemesini, dayanmasını bilen biriyim.”

“İhtiyarlayacak olsam bile seni bekleyeceğim.”

KAYNAKÇA: Ahmed ARİF Leylim Leylim Kitabı

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.