Sosyal Fobi

28.09.2018
Sosyal Fobi

Yazan: Yunus Emre Öksüz
Toplumun her ferdinin neredeyse hoşlanmadığı nesneler, durumlar ya da unsurlar vardır. Zaman zaman hoşlanılmayan bu unsurlardan duyulan kaygı bireye rahatsızlık vermekte ve bireyi rahatsız etmektedir. Fobi tanımı bu noktada psikoloji biliminin odaklandığı ve üzerine tartıştığı bir kavram olarak ortay(ortaya) çıkmaktadır.
Fobi, bir nesne, durum ya da olaya karşı bireyi rahatsız edecek derece geliştirilen tutum ve davranışlar olarak değerlendirilir. Birey kaygı duyulan ve rahatsızlık veren nesneden kaçınır.
Sosyal fobi, tanımı 1966’da M. Gelder tarafından tanımlanmış ve belirli işlerle meşgul olurken gözlemlenmekten rahatsızlık duyulan insanları tanımlamada kullanılmıştır.
Sosyal fobi, aslında toplumda birçok insanın habersizce sahip olduğu birer rahatsızlıktır. En belirgin belirtileri, başkaları tarafından değerlendirilme noktasında aşırı hassasiyet ve söz konusu değerlendirme sonucunda utanç duyacağından yahut gülünç duruma düşeceğinden korkmadır. (Dilbaz, 1997)
Sosyal fobi, belirli işlerle meşgul olan insanların meşguliyetleri sırasında yüzlerinin kızarması, ellerinin titremesi, kalp çarpıntısı, belirgin kekeleme yahut baş dönmesi gibi birçok bireye rahatsızlık veren semptomlarla ortaya çıkmaktadır.
Sosyal fobinin, yapılan araştırmalarda, başlangıç yaşının 13-14 arasında değiştiği gözlemlenmiştir. Buna karşın sosyal fobilerin, travmatik anılar, stresli süreçler ve olumsuz olaylar sonucunda farklı yaş gruplarında da ortaya çıktığı görülmektedir.
Sosyal fobinin DSM-IV’e göre tanı ölçütleri incelendiğinde, sosyal ortamlarda ya da performans gerektiren durumlarda, toplum içerisine çıkılması gerektiği durumda beliren inatçı korkudan söz etmekte ve DSM-IV bu noktada bireyin korkulan toplumsal durumla karşılaşma anında yaşadığı yoğun anksiyete dikkat çekmektedir.
DSM-IV, sosyal fobi karşısında bireyin yaşadığı yoğun anksiyete karşısında, durumdan kaçınabilir ya da duruma sıkıntı ile katlanabildiğini ifade etmektedir.
Sosyal fobi, diğer rahatsızlıklara göre toplumda oldukça fazla görülen bir rahatsızlık olmakla beraber bu rakam kültürlere göre değişmektedir.
Sosyal fobinin yaygınlık açısından kültüre göre değişmesinde kültürel farklılıklar ve demografik özelliklerin payı söz konusudur. Kültürel farklılıklar, gelenek görenekler ve toplumun yerleşmiş örf-adetlerini ifade ettiği gibi, demografik özellikler bireyin kaygıya sürüklenme noktasında belirleyici rol oynamaktadır.
Birleşik Devletler ve Japonya gibi iki farklı örnek ele alındığında iki toplumdaki sosyal fobinin bireyler üzerindeki etkisi ve yaygınlık oranının farklı olacağı aşikardır. Bu noktada Japonya’nın kesin çizgilerle ifade edilmiş sorumluluk sınırları ve birleşik devletler toplum yapısındaki hataya olan tolerans ifadesi sosyal fobinin oluşmasında ve toplumdaki yaygınlık oranında belirgin farklılıklar ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Özetle, sosyal fobi bireylerin, toplumdan ve toplu alanlardan kaçınmasına sebep olan ve kendini ifade etmesi noktasında önüne ciddi engeller koyan, bireye rahatsızlık veren bir kaygı bozukluğudur. En belirgin fiziksel belirtileri arasında, yüzün kızarması, titreme gibi belirtiler olmakta ve birey fobi karşısında hissettiği sıkıntı dolayısıyla toplumdan kaçınmakta ya da bu duruma katlanmaktadır.

Kaynakça

Dilbaz, N. (1997). Sosyal Fobi. Psikiyatri Dünyası, 18-24.
Özakkaş, T. (2014). DSM, ICD Ruhsal Hastalıkların Sınıflandırılması. İstanbul: Psikoterapi Enstitüsü.
Sayar, K., Solmaz, M., Öztürk, M., Özer, Ö. A., & Arıkan, M. (2000). Yaygın Sosyal Fobi Hastalarında Çekingen Kişilik Bozukluğu Ve Psikopatolojiye Etkileri. Klinik Psikiyatri, 163-169.
Türkçarpar, M. H. (1999). Sosyal Fobinin Psikolojik Kuramı. Klinik Psikiyatri(2), 247-253.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.