II. DÜNYA SAVAŞI’NIN SİMGESİ: ANNE FRANK EVİ MÜZESİ

03.02.2018
II. DÜNYA SAVAŞI’NIN SİMGESİ: ANNE FRANK EVİ MÜZESİ

Öldükten sonra da yaşamak istiyorum. Onun için Tanrı’ya bana bu vergiyi bağışladığı, kendimi geliştirmek, yazıyla kendimi, içimdekileri anlatmak kolaylığını verdiği için dualar ediyorum. Elime kalemi alınca hiçbir şey gözümde değil, üzüntülerim siliniyor, cesaretim artıyor.
Ama bakalım gerçekten değerli bir şeyler yazabilecek miyim? Umudum var. Niye mi? Yazarken düşüncelerimi, düşlerimi, yaşadığım, istediğim şeyleri gözümün önünde canlandırabiliyorum.

 Amsterdam’da bulunan ve hikayesiyle bizleri derinden etkileyen bir müze haline gelmiştir: ‘Anne Frank Evi Müzesi’

Muhakkak bu müzenin adını bir yerlerde görmüşsünüz ya da duymuşsunuzdur. Elbette Anne Frank Evi Müzesi’nin hikayesi herkesin yüreğine dokunacak ve içini acıtacak türden bir hikayedir. Peki, nedir bu hikayeyi bu denli acıklı kılan ya da nedir bu evi II. Dünya Savaşı’nın simgesi haline getiren? Bu soruların cevabını vermeden önce hikayemizin başkahramanı olan Anne Frank’ı tanıyalım.

ANNE FRANK KİMDİR?

Anneliese Maria Frank,  Nazi Soykırımı’nın simge isimlerinden Yahudi asıllı küçük bir kız çocuğudur. Otto ve Edith Frank’ın kızları olarak 12 Haziran 1929’da, Almanya’nın Frankfurt şehrinde dünyaya gelmiştir. Beş yaşına kadar, Anne, ailesi ile birlikte bir apartman dairesinde yaşamını sürdürmüştür.

Gelelim 1940’lı yıllara.. O zamanlarda, Adolf Hitler önderliğinde, Yahudilere karşı ırkçı eylemler yapılmakta ve ağır yaptırımlar uygulanmaya başlanmaktaydı. Bu nedenle Yahudiler kendi işlerini kuramadıkları gibi istedikleri hayatı özgür bir biçimde de yaşamıyorlardı.

Anneliese Maria Frank

Anne Frank’ın babası Otto Frank bir banka görevlisiydi ve 1929 Büyük Buhranı ile birlikte işler iyice kötü bir hal almıştı. Bu yüzden baba Otto Frank, 1933 yılında Hollanda’ya taşınmanın bir yolunu bulmuştu. Fakat Yahudilere karşı yapılan kısıtlamalar Almanya’da olduğu gibi burada da etkisini göstermişti. Bu nedenle Anne, ablası Margot ile birlikte sadece Yahudilerin eğitim gördüğü bir okula gitmeye başlamıştı. O zamanlarda baba Otto Frank ise, Yahudi olduğu için kendi şirketinin başına arkadaşını geçirmek durumunda kalmıştı. Daha sonra Anne’in ablası Margot’a, 1942 yılında bir celp gelmiş ve Yahudi olarak işaretlenmişti. Ne kadar kötü değil mi? Sen Yahudisin diye ötekileştirilmek, ayrıştırılmak…

Bu olaylardan sonra, Anne henüz 14 yaşlarındayken baba Otto Frank, Amsterdam’ın Prinsengracht şehrindeki ofis binasının arka kısmında bulunan ‘Gizli Oda’ denilen bir yerde hapis hayatı yaşamaya başlamıştı. Bu hayatı yaşayan sadece Anne ve ailesi değil tabii..  Frank ailesi yakın dostları olan Van Pels ailesi ve Fritz Pfeffer ile bu gizli evde dış dünyayla bağlantıları kesilmiş bir şekilde, 25 ay boyunca yaşamlarını sürdürmeye çalışmıştı. Hapis hayatı yaşayan bu insanların ihtiyaçlarını ise baba Otto Frank’ın sekreteri Miep Gies sağlamıştı. Çok acı değil mi? Hepimiz her şeyi bir kenara bırakalım ve kendimizi o insanların yerine koyalım, empati kuralım. Doğrusu vicdan sahibi ve iyi bir insan olmak yeterlidir, bir şeyleri anlayabilmek için. Çünkü o insanlar, sırf Yahudi oldukları için böyle zalimce bir muameleyle karşı karşıya kalmışlardı değil mi?

1942-1944 yılları arasında kaldıkları ‘Gizli Ev’

Evin Görünümü

Anne burada geçirmiş olduğu günleri, on üçüncü yaş gününde kendisine hediye edilen bir ajandayı günlük haline getirerek iki yıl boyunca anlatmış ve bu günlüğe Kitty ismini vermişti. Kitty’e ise içini dökerek arkadaşlık kurmuştu. Çünkü arkadaşlık kuracağı Kitty’den başka kimsesi yoktu ve Anne ancak kendini bu şekilde bu buhranlı süreçten alıkoyabilirdi. Dünyaca ünlü olan bu günlük, on üç yaşındaki küçük bir kız çocuğunun, II. Dünya Savaşı sırasındaki yaşadıklarını ve saklanma öyküsünü anlatıyordu. Ayrıca günlük Anne tarafından 12 Haziran 1942 ile 1 Ağustos 1944 yılları arasında tutulmuş ve bu günlükte, küçük bir kız çocuğunun gözünden savaşın ne denli korkunç bir şey olduğunu bizler de görmüş oluyorduk. Tamamiyle gerçek ve samimi bir şekilde. Aldatmaca ve yalan dolan olmadan.

Anne Frank’ın Hatıra Defteri

Artık bir şey yapmaya cesaret edemiyorum, çünkü yasak olmasından korkuyorum.           Anne Frank’ın Hatıra Defteri

Frank ve Pels aileleri, 200 m2’lik gizli bir oda da Nazilerden bir süre saklanmayı başarmışlarsa da, 4 Ağustos 1944’te saklanma yerinin ortaya çıkmasıyla yakalanmışlardır. Polis tarafından yakalanan bu insanlar, Nazi Almanya’sı tarafından II. Dünya Savaşı döneminde kurulan en büyük toplama kampı Auschwitz Birkenau’ya götürülmüş ve savaştan  baba Otto Frank hariç herkes toplama kamplarında hayatlarını kaybetmiştir.

 

Gel gelelim bu hikayenin yaşanmış olduğu eve.. Yani Anne Frank Evi Müzesi’ne..

Anne Frank Vakfı tarafından, Anne Frank’ın günlüğünde bulunan idealleri ve anısını yaşatmak adına 1957 yılında satın alınmıştır.  İlk kez 1960 yılında açılan ve 1999 yılında genişletilen bu müze, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlar ve müzenin önünde daima uzun kuyruklar oluşur. Anne Frank Evi’nde görmeniz gereken en önemli bölümlerden bahsetmek gerekirse; evin deposu, kitaplık, iş yerleri, 8 kişinin yaşadığı gizli daire, günlük odası, Otto Frank Sergisi, Anne’nin Odası ve Peter’in Odası yer almaktadır.

Anne’in Odası

Anne’in Çalışma Masası

Anne Frank Evi, Amsterdam’ın Prinsengracht şehrinde bulunan ve en çok ziyaret edilen bir müze haline gelmiştir. Müze aslında (yukarıda da bahsettiğim üzere) II. Dünya Savaşı sırasında Frank ailesi ve onlarla birlikte dört kişinin iki yıl boyunca saklanmış olduğu bir evdi. Dolayısıyla bu evde  yaşayan insanların hayatını ve II.Dünya Savaşı’nın atmosferini görmek mümkün oluyordu.

Otto, Edith ve Margot Frank’ın odasından bir görüntü

Anne’in günlüğü ve diğer not defterleri ise orijinal halleriyle müzede sergilenmektedir. Ayrıca müzenin hazırlamış olduğu multimedya  gösterisi ile evde yaşamış olan bu insanların hayatını ve II. Dünya Savaşı’nın gerçeklerini bizlere sanal bir gezi eşliğinde gözler önüne sermektedir.

Anne Frank Evi Müzesi’nden bir görüntü

Müzeyi ziyaret etmek isteyenler önceden bilmelidir ki, müzeye büyük sırt çantalarıyla girilmesine izin verilmez ve fotoğraf çekmek, video kaydı yapmak da kesinlikle yasaktır. Ayrıca müzeyi gezmek yaklaşık bir saat sürmektedir ve haftanın her günü saat 09.00 ile 21.00 arası müze ziyaretçilere açıktır. Aynı zamanda müzenin websitesine girerek Arka Evi üç boyutlu olarak gezebilirsiniz. www.annefrank.org

 

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.