VİCTOR FRANKL VE STEFAN ZWEİG ÇERÇEVESİNDE İNTİHAR KAVRAMI

VİCTOR FRANKL VE STEFAN ZWEİG  ÇERÇEVESİNDE İNTİHAR KAVRAMI

( Victor Frankl vs. Stefan ZWEIG)

Stefan ZWEIG

Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile kendi hayatına son vermesine intihar denir. Refik Halit Karay intiharın “Cinayet ve intiharların sebebi kudret ve imkan arasındaki dengesizlik.” olduğunu söyler. Eylemin intihar olarak tanımlanabilmesi için ölümün gerçekleşmesi gerekmektedir. Aksi takdirde “intihar girişimi” olarak tanımlanabilir. İntihar; psikiyatri, psikoloji, sosyoloji gibi çeşitli bilim dalları tarafından ele alınan çok boyutlu bir olgudur. Emile Durkheim intiharı: “Ölüme götüreceğini bilerek, kurbanı tarafından girişilen olumsuz eylemin doğrudan veya dolaylı olarak meydana getirdiği ölüm.” olarak tanımlamıştır.
Bu yazıda intihar kavramı, iki ünlü düşünür olan Stefan Zweig ve Victor Frankl’ın hayatlarından kesitler sunarak anlatılmaya çalışılacaktır.
Stefan Zweig 1881 yılında Viyana’da varlıklı Yahudi bir ailenin ikinci oğlu olarak dünyaya gelir. Maddî sıkıntıları olmaksızın “İstikrarın Altın Çağı” olarak adlandırılan bir dönemde yaşar. Küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı; İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin Üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. Fransız şairler Boudleire ve Verlaine’nin şiirlerinin çevirilerini yaptı. I. Dünya Savaşı’nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana’da savaş karargâhında “Savaş Arşivi”nde memur olarak çalıştı. 2. Dünya savaşının öncesinde Nazilerin iktidara gelmesiyle yakılmaya başlayan kitaplar arasında Zweig’ın da kitapları yer alıyordu. Zweig baskılara daha fazla dayanamadı ve Londra’ya yerleşti.

V. FRANKL

Victor Frankl’da tıpkı Zweig gibi Viyana’da dünyaya geldi. Eğitimini de Viyana’da tamamlayan Frankl, Nazi baskılarına karşı Zweig kadar şanslı değildi. 1942-1945 yıllarında yaşamak zorunda kaldığı Auschwitz ve Dachau toplama kamplarında annesinin, babasının, kardeşlerinin, eşinin ve çocuklarının ölümüne şahit oldu. Frankl’ın yaşama olan inancını kaybetmeyişini çok etkilendiği düşünür Nietzsche’nin şu sözlerinde bulabiliriz: “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıl’a dayanabilir.”
Aynı yıllarda Stefan Zweig ise Londra’dan Portekiz’e oradan ise Güney Amerika’ya gitmiştir. Konferanslar için gittiği Brezilya’ya yerleşmeye karar vermiş orada meşhur “ Satranç” kitabını yazmıştır. Bu yıllarda Frankl ile birlikte Avrupa’da Yahudi nüfusunun önemli bir kısmı Nazilerin zulmü altındadır. Doğup büyüdüğü topraklarda yaşadığı trajediyi içine sindiremeyen Zweig, Rio de Jenerio’daki evinde eşiyle birlikte yaşamına son verir. Yaşamına son verirken ardında bıraktığı onlarca eserin yanında son bir de mektubu vardı. Bu mektupta şu satırlar yazılıdır: “ Kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce son bir görevi yerine getirmeye kendimi mecbur hissediyorum. Bana ve çalışmalarıma böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke Brezilya’ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. Her geçen gün bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim. Benim lisanımın konuşulduğu dünya, bana göre mahvolduktan ve manevi yurdum Avrupa’nın kendi kendisini yok etmesinden sonra hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu. Ama hayata 60 yaşından sonra yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyacım vardı.”
Zweig intihar ettikten üç yıl sonra ise Victor Frankl savaşın bitmesiyle toplama kamplarından kurtulmuştur fakat bu kamplardaki korkunç deneyimlerini, yapıcı yönde kullanmayı başararak ve yaşama karşı sevgisini ve bağlılığını yitirmeyerek her zaman en canlı şekliyle hatırlamıştır. Buradaki yaşantılarını ise “İnsanın Anlam Arayışı” adını verdiği eserde anlatmıştır. Tüm dünyayı dolaşmış: Avrupa, Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve ABD’de dersler vermiştir. Frankl, tıp hekimliği unvanını 1930,Ph.D ise 1949

yasam-oykusu-cercevesinde-intihar-kavrami

Toplama kamplarından bir kare

yılında Viyana Üniversitesi’nden almıştır. Frankl’ın eserleri 20 dile çevrilmiştir. Düşünceleri Varoluşçu terapinin gelişmesinde hala etkinliğini korumaktadır.
Sonuç olarak hayatının son yıllarını refah içerisinde ülkesinden uzakta, savaştan kaçabilmiş olarak sürdüren Zweig ile insanlık tarihinin gördüğü en ağır trajedilerden birini yaşamış olan Victor Frankl’ın yaşamından kesitler sunarak intihar kavramının insanda olan işleyişi hakkında siz değerli okuyuculara bir fikir sunmaya çalıştım. Bu süreçte zulümden kaçabilen Zweig’ın mı yoksa Frankl’ın mı daha şanslı olduğunun kararını sizlere bırakıyorum.

Zweig ve eşinin intihar sonrası çekilmiş fotoğrafları

İntihar oranlarını etkileyen değişkenlerden biri olan refah düzeyi, umutsuzluk duygusunun yanında intiharı görece daha az tetiklediği görülen bir gerçektir. 2002 yılında 57 milyon ölümün sadece 172 bini savaşlar yüzünden ve 569 bini de cinayet sonucu gerçekleşmiş (toplamda da insan şiddeti kaynaklı 741 bin ölüm) buna karşılık 873 bin insan intihar etmiş. Görülüyor ki 11 Eylül saldırılarını izleyen yılda, tüm terörizm ve savaş tartışmalarına rağmen, ortalama bir insanın kendini öldürme ihtimali bir terörist, asker veya uyuşturucu satıcısı tarafından öldürülme ihtimalinden daha yüksek.
Peru, Guetamala, Filipinler ve Arnavutluk gibi yoksulluk ve siyasi istikrarsızlıktan mustarip, gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık 100 bin insanda bir kişi intihar etmektedir. İsviçre, Fransa, Japonya ve Yeni Zelanda gibi varlıklı ve huzurlu ülkelerdeyse bu oran 100 bin insanda yirmi beştir. 1985’te birçok Güney Koreli yoksul, eğitimsizdi ve geleneklere tabi olarak otoriter bir diktatörlüğün altında yaşamını sürdürüyordu. Bugün Güney Kore öncü bir ekonomik güç, vatandaşları dünyanın en eğitimli insanları arasında ve göreceli olarak liberal demokratik bir yönetimin altında istikrarlı bir gidişatın keyfini sürüyor. 1985’te her 100 binde yaklaşık dokuz Güney Koreli kendini öldürürken, bugün bu oran üçe katlanarak 100 binde otuza kadar yükseldi.
İntiharı tetikleyen faktörler hakkında günümüzde birçok yayın yapılmaktadır ve intihar üzerinde çalışan bilim insanları arasında görüş farklılıkları bulunmaktadır ve birçok sosyal ve psikolojik değişkenden söz edilebilmektedir.

                                   “Beni kalbine mühürle, sevgi, ölüm kadar güçlüdür.”
                                                                                                                                         V. Frankl
Yazar: Ahmet UĞUR

İleri okumalar: “İnsanın Anlam Arayışı” V. FRANKL

KAYNAKÇA:
Harari Y.N (2011) Tanrılardan Hayvanlara Sapiens Çev. Ertuğrul Genç( Kolektif kitap,2015)
Coşan L. (2017) Stefan Zweig’ın Eserlerinde Yahudi Kimlik Bilincinin Uyanışı
Harari Y.N (2015) Homo Deus Çev. Poyzan Nur Taneli (Kolektif Kitap,2017)
Durkheim E (1992) intihar: Toplum bilimsel inceleme. Çev: Ozan Kaya Ö. imge Kitapevi, Ankara.
Tatlılıoğlu K.(2012) Sosyal bir gerçeklik olarak intihar olgusu:Sosyal psikolojik bir değerlendirme
Türk Dil Kurumu sözlüğü
www.edepresyon.com; OKMAN(1997)
Kaleli A.İ. (2016) İndigo dergisi: İnsanın anlam arayışı: Psikiyatrist Viktor E. Frankl
http://www.yasamaugrasi.com/kultursanat/stefan-zweig-hayati-ve-eserleri-1881-1942.html

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.