KIRCHNER’IN HUZURSUZLUK YARATAN ÇARPICI NÜ KADINLARI
“Bu sanatsal bir başkaldırıydı ve bu başkaldırının ne bir kuramı vardı ne de belirlenmiş bir amacı.” (Bayl, 1997)
20.yy başlarında Avrupa sanatı yüzyıllardan beri süregelen bir tutukluluk durumunun aksine sanatçıyı merkeze alarak kendi iç dünyasını çarpıcı ve cesur bir şekilde yansıtmaya başlamaktadır. Ekspresyonizm ile birlikte sanatçı kendi içindeki tüm karmaşık duyguları eserlerinde anlatmaya başlarken Ernst Ludwig Kirchner sabit kuralları olmayan bu akım içerisinde ‘yaşamı kendine özgü devinimi içinde yakalamak ve bunu sanatla birleştirmek işine girişmektedir.’
Kirchner eserlerinde basit fiziki görünümün dışında seyirciye başka bir şey söylemekte tablolarındaki ruh halini izleyene yansıtmaktadır. Sanatının içinde kendisini de merkeze alarak dikkat çekici renkler ve keskin fırça darbeleriyle tablolar yaratmakta ve eserlerinde nü kadınlar, cinsellik gibi konuları işleyerek kendinden önceki sanatçılara ve sanat anlayışına karşı çıkmaktadır.
1909’daki Marcella tablosu Kirchner’in nü kadınlarının en çekicilerindendir. Çarpıcı renklerle oluşturulmuş tabloda seyirci tablodaki kadınla iletişimi tam kuramamakta ve bu iletişim kadın tarafından engellenmektedir. Seyirciyle direkt göz teması kurup kurmadığı anlaşılamayan Marcella kırmızı ojeleri, kabarık yandan ayrılmış saçlarındaki büyük beyaz tokası ve dolgun kırmızı dudaklarıyla bakan kişiyi kendine çağırsa da buğulu gözleri ve keskin bakışlarıyla tam olarak kendine yaklaştırmamakta seyirciyi bir ikilemde bırakmaktadır.
1910’daki Two Girls, Kirchner’in birden fazla nü kadını yan yana çizdiği tablolardan olup ten rengi yerine çarpıcı renkleri kullandığı, kolların ve bacakların ön plana çıktığı bir tablodur. İki kadın da vücutlarını tam bir açıklıkla sergilememekte ve özgüvensiz bir tavır göstermektedirler. Ayaklardaki kırmızı ojeler çekiciliği arttırırken kaş ve göz yapısındaki karanlık ve farklılık seyirciye yine bir geride durma refleksi yüklemektedir.
Standing Nude with Hat isimli tablosu Kirchner’in hem en cesur ve çarpıcı hem de en korkutucu tablosudur. Çoğu nü kadınının aksine bu resimde kadın tüm çıplaklığıyla büyük siyah şapkasının altından direkt seyirciyle göz teması kurmakta ve esrarengiz bir bakış atmaktadır. Bedenini olduğu gibi sergilemesiyle, dikkat çekici kırmızı ayakkabıları ve aksesuarlarıyla Kirchner’in en çekici kadını olmasına rağmen duruş şekli ve şapka altındaki şiddetli bakışıyla seyirciyi şüpheye düşürmektedir.
Kirchner’in çizdiği nü kadınların çoğunda ortak nokta izleyiciyle kadınlar arasında bir güç savaşı olması ve bu savaşı kadınların yönlendirmesidir. Daha önceki nü kadınların aksine Kirchner’in kadınları kontrolü ellerinde tutmakta ve seyircinin kendilerine yaklaşımını gerek duruşları gerek bakışlarıyla kontrol etmektedirler. İzleyeni ikileme sokarak hem kendilerine çağırmakta hem de huzursuzluk vererek uzaklaştırmaktadırlar.
‘Herkes bir resmin önünde, onun konuşup konuşmayacağını, konuşacaksa kendisine ne söyleyeceğini görmek için bekleyerek bir prensin huzurunda durduğu gibi durmalıdır ve prensin huzurunda olduğu gibi kendisi ona hitap etmemelidir, çünkü o zaman ancak kendisini işitecektir.’ (Schopenhauer, 2012)
Bu dünyada kontrolü her zaman elinde tutan güçlü kadınlara…
Kaynakça
Richard, Lionel(1999), Ekspresyonizm Sanat Ansiklopedisi (İstanbul : Remzi Kitabevi)
Taşkesen, Selma, Ekspresyonizm akımının Köprü ve Mavi Atlı gruplarına yansımalarının beden olgusu üzerinden sorgulanması, GSF Sanat Dergisi, 6-18
Bayl, F.(1997), Resimde Dışavurumculuk Modernizmin Serüveni, Enis Batur(Haz.), İstanbul
Dede, Bayram(2018), Alman Ekspresyonist Sanat Eserinde Estetiksizleştirmenin Nedenleri, Ulakbilge, 6(29), 1315-1327
Schopenhauer, Arthur(2012), Seçkinlik ve Sıradanlık Üstüne, (İstanbul: Say Yayınları)