ESKİ VE YENİ KAPİTALİST ÇALIŞMA BİÇİMLERİNİN İNSAN KİŞİLİĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

15.09.2019
ESKİ VE YENİ KAPİTALİST ÇALIŞMA BİÇİMLERİNİN İNSAN KİŞİLİĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ


İnsanlar sanayileşmenin başlamadığı kapitalizm öncesi dönemde ihtiyaçlarını kendi ürettikleri ürünlerle karşılıyorlardı. Bu dönemde insan ihtiyacı minimal düzeydeydi ve amaç birikim yapmak değil yalnızca ihtiyaçların giderilmesiydi. İnsanlar emeklerini kendilerinin ve yakın çevrelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için kullandıkları ve üretim aşamalarının tamamına hâkim oldukları için, ürettikleri ürün ve harcadıkları emek ile insan arasında doğal bir bağ kuruldu. Karl Marx emek ile insan doğasının uyumlu olduğuna inandı. İnsan ortaya bir ürün koymadan önce, onun temellerini zihninde oluşturur daha sonra maddi bir ürün elde eder. Aslında emekçi ortaya yalnızca bir madde koymaz aynı zamanda bir amaç da gerçekleştirir. Emekçi ürettiği ürünün; yapılış aşamalarının, nasıl kullanıldığının farkındadır ve bu emek kendisine aittir. Marx, insanı diğer varlıklardan ayıran emek sürecini şu şekilde örneklendirir: Bir arı peteğinin gözlerini yapması açısından çoğu mimarı gölgede bırakır ancak en kötü mimarı, arıların en iyisinden ayıran şey mimarın, yapısını gerçeklikte inşa etmesinden önce onu hayalinde inşa etmesidir.
Emek; insanların yeteneklerini geliştirdiği için ve kendilerini ifade edebilmelerini sağladığı için insan doğasına uygundur. İnsanların, ihtiyaçlarını doğal koşullarda sağlayabilme becerisi ve başarısı onların kişilikleri üzerinde güven duygusunun gelişmesini, sosyal ilişkilerinin güçlenmesini ve daha sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlar.
İnsan doğası ve emek arasındaki ilişki kapitalizm tarafından engellenmiştir. Kapitalistler insan emeğini cüzi bir para karşılığında kendi inisiyatiflerine göre kar elde etmek için kullanmışlardır. Böylelikle kapitalizm öncesi kullanım değeri olan ürünlerin yerini değişim değeri olan ürünler almıştır. Artık insan emeği kapitalistlere aittir, tüm denetimi kendi üzerlerine almışlardır. İşçiler hiçbir vasıf gerektirmeyen parça başı işlerde çalıştırılmış ve üretimin bütününden uzak kalmışlardır. Bu nedenle işçiler ne kendi yaptıkları işin ne de ürettikleri ürünün farkındadırlar. Artık insani olan emek hayvani hale gelmiştir çünkü üretilen ürün kendi yaratıcı yeteneklerinin sonucunda değil kapitalist işverenin dilediği şekilde makinalar aracılığıyla elde edilmektedir.
Kapitalist üretim biçimi insanların toplumsal ve bireysel yaşantısını değiştirmiştir bundan dolayı insan karakteri üzerinde etkili olmuştur. Öncesinde kendi inisiyatifine göre üretim yapan bireyler, kapitalist üretim biçiminde, çalıştıkları işin denetimine sahip olmamaları ve onlara sorgulama hakkı tanınmaması, gündelik yaşamlarının kayıtsızlık ve anlamsızlık üzerine kurulmasına neden olmuştur. Uzun çalışma saatleri dolayısıyla dış dünyadan bir hayli yalıtılmış durumdadırlar. Adam Smith’e göre mekanik saatlerin kullanımı ile çalışma hayatının zaman odaklı düzenlenmesi ve üretimi artırmak için yapılan iş bölümleri çalışanların hayatlarını doğrudan etkiliyordu. İnsanların saatler boyunca aynı küçük ayrıntıyı tekrar tekrar yapmaları onların zihinlerini körelten bir edime dönüşmeye başlıyordu.
İşçiler üretim faaliyeti gerçekleştirirken kendi fikirlerine ve gereksinimlerine göre üretim yapmadıkları için üretici etkinliklerine yabancılaşmışlardır. Bu işçiler çoğunlukla üretim aşamasındaki rollerinden bile habersizlerdir. Marx’a göre kapitalizmde üretici etkinlik, çoğunlukla sıkıcı ve insan inisiyatifini yavaş yavaş yok eden, amacı hayatta kalmak için para kazanmak olan bir araçtır. Bu durum insanların yaratıcılıkları köreltmiş ve işlerine verdikleri manevi anlam yerini yalnızca maddi kazanca bırakmıştır.
İşçilerin ürettikleri ürün kendilerine değil kapitaliste aittir. Bu yüzden işçiler kendi ürettikleri ürünleri kullanma hakkına sahip değillerdir. İşçi ürettiği ürüne ne kadar ihtiyaç duysa da onu kullanabilmek için satın almak zorundadır. Bir fırında çalışan işçinin eğer ekmeği satın alacak parası yoksa aç kalabilir. Bu durum işçinin kendi ürettiği ürüne yabancılaşmasına neden olur.
İnsan doğal çalışma koşullarında iş birliği yaparak üretimde bulunur ve buna ihtiyaç duyar fakat kapitalist yoğun çalışma koşulları ve üretimde kullanılan montaj bandı buna izin vermez. Teknolojinin doğası insan ilişkilerinde yalıtılmaya neden olur.
Bir işçinin montaj bandındaki kendi toplumsal durumunu betimleme biçimi şöyledir:
“Aylardır ismini dahi bilmeden birinin yanında çalışabilirsiniz. Bir kere, konuşamayacak kadar yoğunsunuz. Duymazsınız … Ona bağırarak seslenmek zorundasınız. Etrafta dolaşan beyaz gömlek giymiş küçük adamlar vardır ve eğer sizin çene çaldığınızı görürse şöyle der; bu kişinin daha çok çalışması gerekir. İnsanın konuşmaya ayıracağı zaman olamaz.”
Bu durum yabancılaşmanın bir başka boyutudur. İşçiler bu sefer de iş arkadaşlarından yabancılaşmıştır. İnsan doğasının en temel ürünü olan sosyalleşme, kapitalist çalışma biçimi tarafından kısıtlamaya uğramıştır. İletişim gücü ve sosyal etkileşim yetisi zayıflayan bireyler kişiliklerini geliştirme konusunda yetersiz kalmışlardır.
Makinelere bağlı şekilde üretim yapan işçilerin insani potansiyeli giderek zayıflar. İşyeri artık işçilerin kendilerini en az insan hissettikleri yer haline gelmiştir. İnsanların monoton yaşantısıyla birlikte kişilikleri de makineleşmeye başlamıştır. İş yerinde gülümseme, selamlaşma ve kullanılan sözcükler bile programlanır. İnsan ilişkilerin denetim altına alındıkça tahrip edilir. İşçiler kendi insani potansiyellerine yabancılaşırlar.
İşten çıkarılma korkusu, işçilerin tedirgin bir yaşam sürmelerine ve iş arkadaşları ile sürekli rekabet içinde olmalarına neden olmuştur. Bu durum aile ve sosyal çevreleri ile olan ilişkilerine de yansımıştır. Bu çalışma koşulları sosyal ilişkilerin zayıflamasına ve bireyselleşmenin artmasına yol açmıştır. Daha sosyal ve iş birliği içinde olan toplumun yıkımı, içedönük toplumun ise inşası başlamıştır.
Yeni kapitalizmde ise çalışma yaşantısının yalnızca rengi değişmiştir. Kapitalizmin rutin çalışma biçiminin karşısındaki yeni kapitalizmin esnek çalışma biçimi, insanların iş yaşantısındaki rollerinde değişime neden olmuştur. Eski kapitalizmde insanlar yaşamları boyunca sadece bir iş yerinde çalışıyordu ve birçoğu hayatı boyunca aynı iş yerinde aynı işi yapıyordu fakat günümüz kapitalist çalışma koşulları piyasadaki anlık değişimlere ayak uydurmak zorunda olduğu için esnek çalışma biçimini ilke edinmiştir çünkü amaç en hızlı şekilde kar elde edebilmektir.
Yeni kapitalist çalışma biçimi insanların çalışma ve günlük yaşamında birçok şeyi değiştirmiş durumda. Eski kapitalizmde insanlar hiçbir vasıf gerektirmeyen işlerde yıllarca çalışabiliyorlardı fakat günümüzde çalışma piyasasında kalabilmek için insanların kendilerini sürekli yenilemesi, risk alabilmesi, rekabet edebilen yırtıcı bir karaktere sahip olması ve her an değişime hazır olması gerekiyor. İnsanların sabit çalışma alanlarının olmaması onların bağlanma duygularını köreltiyor, uzun vadeli karşılıklı bağlılık duyguları iyice zayıflıyor. Bu çalışma koşullarında risk almadan yoluna devam edebilmek neredeyse imkânsız. Bu piyasada en fazla kazancı risk alıp diğerleriyle rekabet edebilenler elde ediyor. Ne var ki risk almak ve rekabet duygusu çalışanlar üzerinde güvensizlik ve kayıtsızlık duygusuna sebep oluyor. Halbuki insan kişiliği, duygusal ilişkilerinin uzun vadeli olması ve sosyal yaşantısına verdiği anlam ile gelişir. Yeni kapitalizme göre uzun vadeli planlar yapmak ve bağlanmak karlı değildir. Uzun vadenin olmaması kişilerin davranışlarında sapmaya neden olur, güven ve sadakat bağları iyice zayıflar. Esnek çalışma biçimleri rutinin sebep olduğu iş üzerindeki denetimi olmayan çalışanların durumunu ortadan kaldırarak üretkenliği artırmayı amaçlar. Başarı getiren esnek çalışma, kişinin karakteri üzerinde tahribe yol açar. Her iki kapitalist dönemin çalışma şartları birbirinden oldukça farklı olasına rağmen ikisi de insan karakteri üzerine yapıcı olmayan etkiler bırakmıştır. İlki yalnızca kapitalist işverenin kesesini doldururken diğerlerinin insani yeteneklerinin tahribine neden oluyordu. İkinci olarak yeni kapitalist esnek çalışma biçimleri kazanç getirse de Sennett’ın dediği gibi: “İyi bir işin nitelikleriyle iyi bir karakterin nitelikleri artık örtüşmüyordu”.

KAYNAKÇA
Sennett, Richard (2012) Karakter Aşınması. İstanbul: Ayrıntı Yayınevi
Ritzer, George (2013) Klasik Sosyoloji Kuramları. Ankara: De Kİ Yayınevi
https://www.insanokur.org/karakter-asinmasi-yeni-kapitalizmde-isin-kisilik-uzerindeki-etkileri-richard-sennett/

ELMAS AYÇA KILINÇ

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.