Yeni Medya ve Yetersizlik Hissi

Yeni Medya ve Yetersizlik Hissi

Tarih boyunca iletişim kurmak ve topluluk içinde ortak anlayışlar oluşturmak adına  farklı birçok yöntem geliştirilmiştir. Kültürel ve biyolojik evrim dâhilinde iletişim olgusu daima değişmektedir. Bir çağın insanı, bir önceki çağın insanıyla farklı dünyalarda yaşarmışçasına karşı karşıya gelebilmektedir. Çağımızda ise yeni medya ile birlikte iletişim oldukça ilginç bir hâl almıştır. Yeni medya, iletişimde insanlara fiziksel ortamların ötesinde olanaklar sunmaktadır. Sanal arkadaşlıklar, uzaktan iş görüşmeleri, hatta artık uzaktan eğitimlerin de yaygınlaşması insanları doğal ve fiziksel dünyanın içerisinde oluşturabildikleri sanal dünyaya itmeye başlamıştır. İnsanlar artık Dünya’nın hiç bilmediği bir yerinde, hiç tanımadığı insanların hayatlarına şahit olabilmektedir.

Görüldüğü üzere yeni medya kültürü, dünyanın her yerinden insanı bir araya getirerek bilgiye olan erişimi kolaylaştırmaktadır. Ayrıca, farklı milletlerin artan etkileşimleriyle bir bakıma yabancılık kavramı da azalarak ortak bir kültür kavramını oluşturmaktadır. Bu ortak kültür kavramı, sanal dünyada kurulan iletişim ve akış, insanın doğal dünyasında iyi-kötü birçok etkiye yol açmaktadır. Birey, aslında yaşamını etkilemeyen, doğal akışında yer edinmeyen olgulara karşı duyarlılık geliştirebilir. Haberdar olduğu sanal yaşamlar ile gerçek dünya arasında kafa karışıklıkları yaşayabilir.

Perspektifimizi genişletecek olursak her gelişmeden anında haberdar olmak her ne kadar iyi olsa da insanın, yaşadığı toplum içerisinde dışarıdan alacağı bilgilerin sınırlı olması daha iyi ve uyumlu hissetmesini sağlayabilir. Bu da benliğini ve dünyasını genişletmek istemesine, geliştirmesine, kendi yolunda daha emin adımlar atmasına önayak olabilir.

Bireyin Yeni Medya ile İlişkisi

İnsan, kendi özgün dünya görüşünü geliştirirken oldukça fazla etki altında kalmaktadır. Doğduğu aile, öğretmenleri, yaşadığı bölge ve toplumun anlayışı, okuduğu kitaplar, izlediği filmlerden etkilenerek benliğini tüm bu etkiler doğrultusunda konumlandırma eğilimi gösterebilir. Etkilerin varlığı kaçınılmazdır fakat yine de tamamıyla dış etmenler altında yaşamamak için kişi bazen yavaşlamalı ve kendi içine yönelmelidir. Yeni medyanın gelişimiyle kişilerin kendine dönüp yavaşlaması mümkün olmayabilir. Sanal dünyaya yetişmek ve geride kalmamak için daima koşma ihtiyacı duyulabilir. Bu noktada bireyin hayat kalitesinin düşmesi kaçınılmazdır. Çok güçlü, çok başarılı, çok mutlu ve istediğine ulaşabildiği gözlemlenen insanlarla dolu sanal dünya, yaşamın net bir yansıması olarak görülmemelidir. Fakat yine de o yaşamları görmek, kişinin gerçeklik süzgecini arka plana itmektedir.

Ekranın Ardındaki Gerçekler

Bahsi geçen durumlarda ortaya çıkan yetersizlik hissiyle insanlar, hızla değişen dünyayı ve insanları daha net görerek kendini yetersiz hissedebiliyor ve insanların hayat kaliteleri düşebiliyor. Kusursuz güzellik, kolay görünen başarılar, mükemmel karakterler gibi gerçek yaşamdan kopuk şekilde önümüze serilen profiller algılarımızla oynayabiliyor. Kişi; kendi başarısını, becerisini göz ardı ederek kendinden daha iyi insanların olduğuna ve her zaman geride kalacağına inanabiliyor. Özellikle hayatla ilgili yeni tecrübeler edinen gençler için realite algılarının bozulması söz konusu. Bu durumlarda ortaya çıkıyor ki kimi insanlar hayatlarının merkezine kendisini koymakta güçlük çekiyor. Görülen ve yaşananlardan ilham alarak kendine dönmek, belki kendinde eksik olanı tamamlamak ve bu şekilde kendini tatmin etmek mümkünken ve gerekliyken; yaşamının merkezine başkalarını koyan kişi kendisini eksik hissedebilir. Yeni medya ile birlikte şiddetlenen gerçek dışı algıların yayılımı ve insanın benliğinden uzaklaşması gibi sorunlar yetersizlik hissini tetiklediği gibi anksiyeteyi de tetiklemektedir.

Yazardan

“Yaşamında en zor işin kendi yolunu yürümek olacak.” diyor Oruç Aruoba. Pekâlâ bir başkasının yolunda yürümeye çalışmak, zorluktan kaçıp kendini kaybetmek olmaz mı bu hâlde? Kendisi olarak kendi zorluklarını aşmak mıdır yaşamak, yoksa başkalarının peşinde benliğini kaybetmek mi? Kendi yolunu seçen insan, birilerine yetişmek için değil de kendi yaşamının zirvesine ulaşmak için çabalar. Kendi varlığını başkalarının varlığına bağlamaz.

Yazar: Hilal Çavuş
Editör: Emine Türal

Kaynakça

  • Jeanneney, J. (1998) Başlangıcından Günümüze Medya Tarihi. İstanbul: Yapı Kredi Kültür Sanat.
  • İnceoğlu, Y. (1998) Medya ve Toplum. İstanbul: DER.
  • Skeen, K. & Skeen, M. (2018, 18 Temmuz). Does Social Media Feed Your Feelings of Unworthiness? Erişim Adresi: https://www.newharbinger.com/blog/self-help/does-social-media-feed-your-feelings-of-unworthiness/
  • Kırık, A. M. (2017). Yeni Medya Aracılığıyla Değişen İletişim Süreci: Sosyal Paylaşım Ağlarında Gençlerin Konumu. Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 1(5).

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Hilal Çavuş
2002 yılında doğan Hilal, Karadeniz Teknik Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisidir. Farklı alanlarla ilgilenerek kendini meşgul etmeyi ve keşfetmeyi seviyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.