Neden Bazı İnsanlarla Daha İyi İletişim Kurarız?

03.12.2021
Neden Bazı İnsanlarla Daha İyi İletişim Kurarız?

İnsan sosyal bir canlıdır ve bu nedenle yaşamını içine bulunduğu toplumun parçası olarak sürdürür. Herhangi bir nedenden dolayı toplumdan uzak kalsa bile, bir süre sonra tekrar iletişim kurma ihtiyacı hisseder. Bu ihtiyacı bazen hayali varlıklar, hayvanlar veya cansız nesnelerle de karşılayabilir. Bu bağlamda insanların farklı yollarla da olsa duygularını, düşüncelerini, ihtiyaçlarını fikirlerini, hayallerini paylaşması ve iletişim kurması zorunlu bir ihtiyaçtır (Maden & Durukan, 2010).

Hayatımızın her alanında olduğu gibi, olmadığında psikolojik olarak eksik hissedeceğimiz bu sosyal etkinlik, yetiştirilme biçimimizden yaşadığımız coğrafyadaki etkin iletişim diline kadar birçok tetikleyici unsuru içinde barındırmaktadır.

Kişiler ve İletişim

Baltaş, iletişim için iki bireyin ortak bir paydada buluşması gerektiğini ve buluşmanın olabilmesi için iki tarafında ilk dakikalarda iletişimin içinde olması gerektiğini savunur. İletişimin ilk dakikalarda kişilerin birbirilerine olan sözsüz iletişimden kullandığı sözcük biçimlerinin birbirilerinde çağrışım ve ortak dil oluşturması gerektiğini savunur. (Baltaş 2007: 22)

Cüceloğlu (2006): iletişimin iki insanın birbirini fark etmesiyle başladığını, ifade eder. Her bireyle söylenen mesaj aynı olmasına rağmen etkinin farklı olması yine üstte belirttiğimiz gibi bireyin arkasındaki iç dünyaya bağlı olduğunu ifade eder.

Özer’e (2002: 89) göre iletişim becerisi, karşıdan gelen iletilerle kişilikle ilgili yakıştırma veya değerlendirmeleri ayıklayıp iletinin özünü yakalayabilmektir. Özer, beceri sürecinin başlayabilmesi için önce beynin gönderilen iletileri (mesajları) bir önkoşul olarak duyabilmeye, görebilmeye ve hissedebilmeye geçebilmesinin gerekli olduğunu savunur.

İdeal İletişim

Sosyal psikologlara göre, mükemmel ve etkili bir iletişim ütopyadır. Çünkü kişiler arasındaki iletişimler, bilinçli ya da bilinçsiz olarak ortaya çıkan bir takım eğilimlerle tahrif edilmekte, bozulmakta ve yanlış yorumlanmaktadır. Muhteşem iletişim kimse için sabit olmadığı gibi en az bireyler kadar değişken ve kişiye hastır. Aktif iletişimin olduğu ortamlarda bu ihtimalden daha da uzaklaşılmıştır.

Peki hayatımızda en aktif iletişim kurduğumuz yaş olan üniversite çağında bu durum nasıldır? Üniversitede kendimize uygun iletişim biçimini ve iletişimi kurabileceğimiz insanı bulmak çok önemli bir yer arz eder. Evimizden ve doğup büyüdüğümüz ortamdan uzaklaşma stresiyle beraber iletişime daha muhtaç hale geliriz. Bunun yansıra bir örgüt olarak üniversite; insanlar, fikirler, kaynaklar ve diğer kurum ve sistemlerle iç içe olmak gibi net olarak değerlendirilemeyen ve kontrol edilemeyen birçok karmaşık girdiye sahiptir (Birnbaum, i988). Bu çerçeveden bakıldığında bir üniversite içerisinde etkili bir iletişim ortamı oluşturmak ve bunun sürekliliğini sağlamak oldukça zordur. Bunu bilimsel olarak açıklamak için üniversitede öğrencilerinin iletişim yetenekleri ve neye bağlı olduğu araştırılmıştır.

Araştırma ve Veriler

Araştırmanın verilerinin analizinde üç farklı istatistiksel analiz kullanılmıştır. Bu analizler bilgisayardan SPSS for Windows 18.00 istatistik paket programı ile yapılmıştır. Araştırmada, bağımsız örneklemler için T Testi, Tek yönlü Varyans Analizi ve Kruskal Wallis h Testi kullanılmıştır. Araştırmada örneklem grubu sınıf düzeyine, genel akademik başarı durumuna, algılanan sosyo-ekonomik duruma ve teknolojik araç kullanma sıklığına göre normal dağılım gösterdiği için tek yönlü varyans analizi yapılmıştır. Ayrıca örneklem grubu problem çözme stratejileri ve algılanan ana baba tutumlarına göre normal dağılım göstermediği için kruskal wallis h testi yapılmıştır. Öğrencilere sorulan ilk soru sonucunda edinilen gözlem incelendiğinde fakülte kültürleri arasında belirgin bir fark vardır. Örneğin mimarlık fakültesi görsel algıda seçicilik sebebiyle yüz yüze iletişimi daha verimli bulurken iletişim fakültesi sözlü veya yazılı iletişimde kendilerini görsellikten sıyrılarak kişinin gerçek benliğine daha yakın hissedebilme imkanları olduğunu vurgulamıştır.

Cinsiyet Etkisi

Araştırma devam ederken araştırmacı bulgularına göre cinsiyet konusunda net bir ayrım olmadığını görürken; Buna karşın Kartal (2013) araştırmasında, kız öğrencilerin beceri düzeylerinin erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.

Akademik Başarı Etkisi

Öğrencilerin akademik başarılarına göre veriler değerlendirildiğinde akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin iletişim becerilerinin düşük olana kıyasla daha yüksek olduğu keşfedilmiştir. Bunun sebebinin ise başarılı öğrencilerinin kendine olan özsaygısının daha yüksek olmasından kaynaklı iletişime açık olmaları, belli başlı empati yeteneklerinin ders sayesinde aşılanmış olmasından kaynaklı olabileceği yargısına varılmıştır. Aynı zamanda öğrenciler için üniversite zamanının en önemli olan dönem olduğu varsayılırsa bu dönemde akademik olarak kaygı besleyen öğrencilerin daha içe dönük daha kaygılı oldukları bunun üzerine iletişime kendilerini kapattıkları görülmüştür.

Spor Etkisi

Spor yapanların iletişim becerileri yapmayanlara göre anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Spor yapan bireylerin diğerlerine oranla çok daha dengeli hareket etme yetisinin bulunduğu, daha dengeli bireyler oldukları ve yeni bireylerle tanışırken iletişimin iyi şekilde dozunu ayarladıkları görülmüştür. Bunun sebebinin ise sporun bireysel de olabileceği gibi grupsal faaliyetler de içerip insanı farklı bireylerle bir araya getirip ortak paydada buluşma imkanı sağlamış olmasıdır. Bu da iletişim becerilerinin sürekli gelişim göstermesine sebebiyet vermesidir.

Sanat Etkisi

Üniversite öğrencilerinin sanatla uğraşma durumlarına göre iletişim becerileri puan ortalamaları arasında anlamlı farklılaşma bulunmamıştır. Fakat literatüre bakıldığında sanat ve iletişim arasında kuvvetli bir bağ olduğu rahatça görülmüştür. Ama bu önsezilen durumdan farklıdır. Sanatla uğraşan insanlar sanatla beraber kendi iç dünyasıyla daha fazla haşır neşir olmaya başlamıştır. Bunun üzerine insanları tanıma yolculuğu yerine kendi iç benliğine yolculuğu tercih etmiştir. İletişime kapalı ve hayalci bir benliğe ulaşmıştır. Bu da iletişim becerilerini köreltmiştir.

Bunun dışında değerlendirilen sosyo-ekonomik durum anlamlı bir farklılaşma göstermezken ihtimal dahilinde bazı deneklerde sosyo-ekonomik durumu daha düşük olan bireylerin empati duygusunun daha gelişmiş olduğu ve buna bağlı olarak daha etkin iletişim diline sahip oldukları saptanmıştır.

Sonuç ve Bütünsellik

Tüm bulgular değerlendirilip sonuca varılacak olursa; iletişimin alt dünyasında birçok farklı bilinçsel durum yatarken aslında bütününe bakıldığında hiçbir farklılık ve sosyal etken iletişim için net sınırlar çizememiştir. Fakültelerin farklı iletişim yöntemlerinin olmasından farklı kültürlere kadar her insan her insanla iletişim kurabilir. Sadece dozu ve kişinin kafasında kodladığı yer önemlidir. Canlı cansız varlıklarla kurduğumuz iletişimin farklı olduğu gibi; ortak paydada buluşup yalnızca gözlerle bile anlaşabildiğimiz insanla, söz ve yazıyla desteklediğimiz halde beyninde bir ileti oluşturamadığımız insan da bir değildir. Buna rağmen her birimizin farklılıkları ve yetenekleriyle beraber kişilere has iletişim biçimlerimiz oluşmuştur. Bu da herkesle iletişim kurabileceğimizin en büyük kanıtı olmuştur.

Yazar: Yade Mulla
Editör: Merve Bektaş

Kaynakça:

Görsel Kaynakça:

ETİKETLER: , ,
YAZAR BİLGİSİ
Yade Mulla
Yade Mulla 2001 yılında Antalya'da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Endüstriyel Tasarım Bölümünde eğitimini sürdürmektedir. Yazarken okuyucuların da aktif olabileceği etkin iletişim dilini kullanmayı, süreci ,atmosferi, maddesel ürünleri estetik açıdan tasarlamayı ve zenginleştirmeyi seviyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.