Alman Sosyolog Beck’in Risk Toplumu ve Korona Algısı

18.06.2020
Alman Sosyolog Beck’in Risk Toplumu ve Korona Algısı

Korona gibi risk unsuru yüksek olan bir virüsün, hayatlarımıza olan etkisini biraz daha iyi anlayabilmek adına Beck’in risk faktörü üzerine yazdıklarını incelememiz iyi olabilir. Korona bir risk haline nasıl dönüştü? Bu riskin altında yatan toplumsal gerçeklikler nelerdi? Sadece bir virüs mü yoksa daha fazlası mı? 

Sosyal bilimler için; tüm riskler, kökenleri ne olursa olsun, nihayetinde sosyal bir sorunu ortaya çıkarır çünkü güvenlik açığı her zaman örgüt unsurlarına ve insan toplumlarının kararlarına bağlıdır. Güvenlik açığı olarak adlandırdığı şey; temelde risk altındaki ögelerin kırılganlık durumu diyebiliriz. Bir nevi bu ögelerin kusurlu olma hali.

İnsani güvenlik açığı; maddi, sosyal aktörlerden kaynaklanan koşullar veya süreçler kümesidir.

Risk; tehlike ve tehlikenin meydana gelme olasılığının toplamıdır. Bu noktada risk ve tehlike arasındaki ayrım çok önemlidir. Tehlike, bir maddenin, var olmanın ürünüdür. Sigara içmek uzun vadede tehlikeli olabilir veya arabalar, makineler, asansörler üretilirken tehlikeyi de var ederek üretilmişlerdir. Sadece cansız nesneler değil, bir insan da tehlikeli olabilir.Tehlike kısaca; bir sürecin, bir varlığın özelliğidir. Tehlikenin riske dönüşmesi, tehlikenin bir hasara yol açma olasılığının ortaya çıktığı andır. Ancak maruz kaldığımız ve bize karşı olumsuz sonuçlarının olduğunu fark ettiğimiz noktada risk vardır diyebiliriz.

Tarihteki Çernobil felaketi, 1984 Bhopal felaketi ve Seveso patlaması tehlikenin riske dönüşmüş halleridir. Örneğin; İtalyada’ki Seveso kasabasında meydana gelen patlamada tarım ilacı üreten fabrika, tehlikenin merkezi konumundaydı ancak varlığı, risk teşkil etmiyordu. Fabrikanın daha yüksek reaksiyonlu bir ilacı tercih etmesiyle risk kendini hissettirmeye başlamıştır. Sonuç olarak bu ilacın kullanımı, çevresel felakete yol açmıştır.

Böylece ‘inşa edilmiş risk’ kavramı sosyal bilimlerin içine dahil olmuş oldu. Riskin nitelenmesi ve ölçülmesi, risk algısını doğrudan etkiliyordu. Riski inceledikçe onu ölçmeye başladıkça riske dair algılarımız değişiyordu. Belirsizlikler içinde yaşadığımız bu dünyada; her ölçek, algımızı daha da körüklüyor güven ihtiyacımızı tamamlamaya çalışıyordu. Risk uzmanlarının söylemleri; riske dair algımızı ya tamamen ya kısmen değiştiriyor, bizi korkunun uç noktalarına sürükleyip kayıtsız, güvensiz, kaybolmuş bireyler olmamıza kadar götürecek faktörlerin tohumlarını ekiyordu. Risk böylece yaratılmış oluyordu.

Beck bu noktada modernite ve risk arasında bir bağ kuruyordu. Beck’e göre modernleşme ve sanayileşmeyle birlikte toplumlar; önceden karşılaşmadıkları bir çok sorunla, inşa edilmiş risklerle baş başaydı. Toplumlar; modernleşmenin ve sanayi toplumunun bir uzantısı olan risk toplumuna dönüşmüştü. Beck, bize modernitenin temel boyutlarından bahsederek bu dönüşümü açıklar. Bireyler için kesinlik sunan, bilgi edinme biçimleri olan inanç, aile gibi kuruluşların ortadan kalkması bu dönüşümün başlıca sebebidir. Bireyselleşmenin getirdiği varolma istenciyle birlikte, bireyin hayatı hakkında inanılmaz merak duygusuna sahip olması ve bireyselleşen insanın kader olgusunu tamamen hayatından çıkarıp geleceğini istediği gibi tasarlayabilme arzusu dönüşümün diğer sebepleridir.

Riskler her türlü sınıf ve ülke sınırlarını aşarak zengini de yoksulu da etkilemektedir. Tıpkı bir bumerang gibi riskler; onları oluşturan, onlardan kazanç sağlayanlara geri dönmektedir. Riskler yüzünden kaybedenler olduğu kadar onlar sayesinde kazananlar da oldukça çok sayıdadır. Otorite ve denetim eksikliği ile riskler tehlikeli bir potansiyel oluşturmaktadır. Riskler belirli bir coğrafi bölgede ortaya çıkmakta ancak tüm dünyaya yayılarak evrenselleşmektedir. Karmaşık yollarla yayılan riskler tahmin edilemeden yayılmaktadır. Şu anki yaşadığımız  dünya halinin tasviri sanki. Post-modernizmin getirmiş olduğu belirsizlik kayıp hali risk algımıza da yansımış görünüyor. Beck, bu güvensizlik halinde bilimin de bizzat iktidarın araçlarından birine dönüşebilme ihtimalinin olduğunu, riskin inşa edilmesinde sanayileşme ve teknolojik gelişme kadar bilimin de suç ortaklığında payının olduğunu söylüyor. Belki koronanın hatırlatmış olduğu risk toplumuna bir de bu yönden bakmak ilginç olabilir. Korona tehlikeli bir virüs olabilir, ancak içinde bulunduğu toplumun onu algılayışı virüsten çok daha fazlası olduğunu gösteriyor.

Sinem Çakal

KAYNAKÇA

BECK, Siyasallığın İcadı

Çuhacı, Ulrıch Beck’in Risk Toplumu Kuramı

BECK,Risk Toplumu

 

ETİKETLER: , , ,
YAZAR BİLGİSİ
Sinem Çakal
Hakikati bulmak için sanata sıkça başvurmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.