Göze Göz, Dişe Diş: Elektra ve Orestes

Göze Göz, Dişe Diş: Elektra ve Orestes

Elektra ve Orestes, cinayetler silsilesi ve gizli çevrilen oyunlar ile bezeli; birbirini izleyen ve bitmeyecek gibi görünen trajediler dizisinin başkarakteri olan iki kardeştir. Elektra ve Orestes’in, annelerini öldürerek babalarının intikamını alma trajedisi tek başına başlayan ve sadece kendi başına sonuçlanan bir hikâye değil; “etme bulma dünyası”na yaraşacak bir olay dizisinin sonucudur. Birbirine bağlanan nedenli hikâyelerden Yunan mitolojisinin aslında kopuk parçalardan oluşmayıp bir bütün hâlinde neden sonuç ilişkisi üzerine kurulu olduğunu görebiliriz.

Elektra & Orestes Miti

François Perrier’s The Sacrifice of Iphigenia

Orestes ve Elektra’nın hikâyesinin başlangıcı olarak anneleri Clytemnestra’nın, babaları Agamemnon’u öldürüp sevgilisi ile beraber Miken tahtına geçişi alınabilir. Ancak bu oldukça eksik bir başlangıç olmuş olur. Aslında bu ailenin trajedisinin kökeni, güzeller güzeli 3 tanrıça olan Hera, Aphrodite ve Athena’nın aralarında girdiği güzellik yarışmasına bağlanabilir. Aphrodite’nin kendisine sunduğu Truvalı güzel Helen’i kabul eden Paris, bu nedenler silsilesini başlatan ilk kişi olmuştur. Helen’in kocası Menelaus, Agamemnon’un kardeşidir. Paris’in Aphrodite’ten yardım alarak Helen’i kaçırmasıyla başlayan ve on yıl sürecek olan destansı Truva Savaşı‘nda Yunan tarafındaki en önemli komutanlardan biri olan Agamemnon, gözünü bürüyen hırs ile bu savaşı kazanmak için elinden ne geliyorsa yapacaktır. Buna, rüzgârlarını onlardan esirgeyerek gemilerinin hareket etmesini engelleyen Artemis’e kendi kızı İphigenia’yı kurban etmek de dâhildir.

Artemis, İphigenia’nın kurban edileceği sırada ona acıyarak gökyüzünde belirir ve onu yanına alarak rahibelerinden biri yapar. Artemis, Agamemnon’u ve ordusunu bağışlar; onlara yardımcı olacak rüzgârları gönderir. Savaş, Yunanlıların galibiyetiyle sonlanır ancak Agamemnon’un hikâyesi burada bitmemektedir. Eve döndüğünde onu bir sürpriz bekliyordur. Kızının kendisinden alınmasına sinirli olan Clytemnestra,  Agamemnon’u küvette yatarken sevgilisi Aegisthus ile birlikte bir bıçak darbesiyle öldürür. Güçlü ve acımasız komutanın sonu bu şekilde gelmiş olur.

Elektra & Orestes’in İntikamı

Clytemnestra ve Agamemnon’un iki çocuğu daha vardır. Bunlar Elektra ve Orestes’tir. Aegisthus, Miken tahtına geçerken Elektra, erkek kardeşi ve tahtın varisi olduğundan dolayı tehlikede olan Orestes’i bir gün dönüp intikam almasını tembihleyerek Phanote krallığına kaçırmayı başarır. Ancak Elektra sarayda yıllar sürecek olan acılı ve zorlu bir hayata mahkûm olmuştur. Orestes intikam arzusuyla yanarken aklında krallığı annesinden geri almak vardır. Yıllar sonra kuzeni (bazı kaynaklarda âşığı olduğu belirtilir.) Pylades ile Miken’e geri döner ve Elektra’yı bulur. Aynı intikam dolu duyguları paylaşan kardeşler annelerinden intikam almak için bir plan geliştirir. Orestes ve Pylades kılık değiştirerek saraya girer ve Orestes’in öldüğü haberini vermek üzere gönderildiklerini söylerler. İlk başta Aegisthus’u öldürdükten sonra Clymenstra’yı bütün yakarışlarına rağmen sevgilisinin cesedi üzerinde öldürürler.

İntikam silsilesi burada son bulmaz. Kendilerini doğa düzenini ve ilahi adaleti korumaya adamış periler olan Erinyeler, Orestes’in peşine düşer. Etrafında çığlık atarak Orestes’i delirtirler. Orestes ve Pylade, Erinyeler’den kaçmak için diyarlar aşarlar. En sonunda Delphoi’de Apollon’a sığınan Orestes, tanrılar önünde bir mahkemeye çıkarılır ve Athena tarafından davasında haklı olduğuna karar verilir. Böylece Erinyeler’in gazabından da kurtulmuş olur.

LES REMORDS D’ORESTE, Hennequin Philippe Auguste

Elektra & Orestes Tragedyaları

Antik çağlarda Elektra ve Orestes üzerine yazılmış 3 farklı oyun ve bir üçleme bulunmaktadır. Bunların en geniş kapsamlısı olan Oresteia Üçlemesi, Aeschylus tarafından yazılmıştır ve üç oyun boyunca hikâyenin tüm akışı anlatılır.

Elektra ve Orestes adını taşıyan iki farklı oyun ise Euripides tarafından yazılmıştır. Elektra Oyunu, Elektra ile Orestes’in babalarının intikamını almak için tekrar bir araya gelip anneleri ile annelerinin sevgilisini öldürmelerini konu alır; Orestes Oyunu‘nda ise Orestes’in bu katliamdan sonra yaşadıkları konu alınır.

Diğer bir tragedya ise yine Elektra ismini taşır ve Sophocles tarafından yazılmıştır. Euripides ve Sophocles’in oyunları birbirleri ile çok yakın tarihlerde yazılmış olup küçük farklılıklarla aynı çerçevede anlatılırlar.

Pylade Defending Orestes. 1822. Francois Bouchot

Elektra Mitinin Yeniden Yorumlanması

Elektra, edebiyatta bir arketip konumuna gelmiş sayılabilir. Elektra miti, çağdaş edebiyatta yeniden yazılarak kendisine günümüzde de yer edinmiştir. Elektra mitini taşıyan örneklere T.S. Elliot’un “The Family Reunion”, Jean-Paul Sartre’ın “Les Mouches” ve Eugene O’Neill’in “Mourning Becomes Electra” oyunları verilebilir. Bir Yunan mitinin çağdaş olarak yeniden kurulması, içinde barındırdığı duyguların, karakterlerin ve olayların günümüz insanlarına hitabının devamlılığını göstermede iyi bir örnektir.

Electra at the Tomb of Agamemnon, Frederic Leighton c. 1869

Bir Kadın Olarak Elektra

Elektra, bir insan ve kadın mitolojik figür olarak önemli bir konumdadır. Cinsiyeti dahilinde toplum tarafından kendisinden beklenen ve uyması istenen kurallar içerisinde hareket etmeyerek bir başkaldırı gösterir. Davranışları uyum sağlayan ve itaat eden kadın figüründen oldukça uzaktır. Hikâyelerde pasif bir etkilenenden çok, aktif bir etkileyici ve karar verici konumunda bulunur. Elektra’nın toplumla çelişkisini hikâyede pasif bir karakter konumunda olan kız kardeşinin kendisine yaptığı uyarıda görebiliriz: “Sen bir erkek değil, kadınsın.” der Chrysothemis ve devam eder: “Düşmanlarını yenecek güce sahip değilsin… Kim Aegisthus kadar güçlü bir adamı öldürmeyi planlayabilir ve sonra bu savaştan yara almadan çıkabilir?” Ancak Elektra’nın başardığı tam olarak budur.

Elektra’nın kadınlara dayatılan normlara karşı çıkışı, bir yakarışında görülebilir: “O evdekiler, o yedek ağırlıklar! Yerde duran kadınlar!” Elektra’nın aklında toplum normlarına uymak yoktur. Nitekim Orestes de Elektra’ya bu davasında destek çıkar: “Savaşın ruhu bir kadında da güçlü olabilir. Kendi deneyimlerin sana bunu gösteriyor olmalı.”

Öldürme anında Elektra’nın varlığı tragedyalar arasında farklılık gösterir. Daha erken tarihli yazılan “Orestia”da Elektra öldürme anında orada bulunmazken Sophocles’in “Elektra”sında Elektra, Orestes annesini öldürmeye odaya girdiğinde kapıda nöbet tutar. Hatta bir an Orestes’in gücünden şüpheye düşerek ona gücü varsa bir kez daha vurmasını söyler. Aegisthus’u öldürürken kardeşini “hainin sözlerine uymaması” ve “onu bir çırpıda öldürmesi” için yüreklendirir.

Elektra modern toplumda erkeğin gerisinde kalmayan güçlü ve savaşçı kadını temsil etmesiyle bir ikon hâline gelmiştir. Defalarca yeniden yaratılmış ve gittikçe daha da güçlenmiştir. Elektra karakterinin, Freud’un ünlü teorilerinden biri olan Elektra Kompleksi’ne adını vermesinden dolayı yalnızca “kızın babasına olan aşkından ötürü annesine duyduğu nefret” imgesine indirgenmemesi gerekir.

İntikam Olgusu

İntikam olgusu çağlar arasında farklı toplumlarda farklı görüşlerle desteklenmiş yahut yerilmiştir. Bir Yunan ya da Erken Roma Dönemi’ne ait biri için intikam çoğu zaman gereklidir ve ilahi adaletin sağlanmasında bir ön koşul olarak görülür. Hristiyan toplumunda ise intikam, ahlaki açıdan yozlaşmış ve kabul görmeyen bir düşüncedir. İntikamın delilikle bağdaştırılması, Hamlet gibi Hristiyan Avrupası eserlerinde de görüldüğü üzere, burada da Orestes’in intikamını aldıktan sonra Erinyeler tarafından delirtilmesi ile karşımıza çıkar. Kısaca, intikam ve delilik arasındaki ilişkinin Avrupa zihniyet tarihinde çok temel bir yere sahip olduğu görülür.

“Göze göz, dişe diş” mottosuyla hareket eden karakterler kendi davalarında sonuna kadar haklı olduklarını savunur. Clytemnestra, Agamemnon’u öldürdükten sonra Elektra’ya babasını öldürenin yalnızca kendisi olmadığını, adaletin kendisine yardım ettiğini söyler. Sophocles, tragedyasının devamında bundan hareketle intikam cinayetlerinin bir ucu bucağı olmadığını ve bu şekilde devam eden bir adalet döngüsünün son bulmayacağını öne sürer.

Aeschylus’un Orestia’sında intikam, hikâyenin devamlılığını sağlayan ve bir hareketi diğerine bağlayan çok temel bir konumdadır. İntikam isteği, jenerasyonlar boyunca sürerek dökülen kanlara yol açar. Clytemnestra’nın kızının intikamını almak için Agamemnon’u öldürmesi, Orestes’in babasının intikamını almak için annesini öldürmesi ve Erinyeler’in Clytemnestra’nın intikamını almak için Orestes’in peşine düşmesi, adaletin “öç almak” suretiyle sağlanmaya çalıştığını gösterir. İntikam döngüsü ancak Orestes’in Erinyeler tarafından öldürülmemesi ve mahkemede haklı bulunmasıyla yani adli hüküm ile son bulur. Burada önemli olan Athena’nın Orestes’i derhal affetmeyip mahkemeye çıkarması ve ardından adalet yoluyla bir sonuca varmasıdır.

Yazar: Sıla Mutaf
Editör: Emine Türal & Ozan Yazıcı

Kaynakça:

Görsel Kaynakça:

YAZAR BİLGİSİ
Sıla Mutaf
Sıla Mutaf, 2000 yılında İzmir'de doğdu. Boğaziçi Üniversite'sinde Psikoloji ve Tarih bölümlerinde okuyor. Yazı yazmak ve seyahat etmek en büyük tutkusu, bir de insan denen varlığı anlamayı başarırsa başı göklere erecektir. MozartCultures'da sanat, edebiyat, tarih, sinema üzerine yazılar yazmak için katıldı.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.