Alexander Helios kimdir ?

26.08.2018
Alexander Helios kimdir ?

Tanımlama

VII. Cleopatra’nın (d. MÖ 69 – ö. MÖ 30) ikinci oğlu ve Cleoparta II. Selene’nin de (d. MÖ 69 – ö. MÖ 5) ikiz erkek kardeşi olan Alexander Helios (d. MÖ 40 – ö. MÖ 1.yy’ın son dönemi) bir Ptolemaios hanedanı üyesiydi. Hayatının büyük bir kısmını İskenderiye’de geçirdi, babası Marcus Antonius’u da (d. MÖ 83 – ö. MÖ 30) 3 yaşına gelene kadar görmedi.
MÖ 34 yılında, her ne kadar genç yaşı onu sadece sözde bir kral yapsa da, Alexander Helios antik Armenia, Media ve Parthia bölgesi kralı olarak ilan edilmişti. Alexander Helios’un geleceği ailesi ile Octavianus (gelecekteki Roma İmparatoru Augustus, hüküm dönemi; MÖ 27 – MS 14) arasında patlak veren bir savaşın ardından şekil aldı. Octavianus’un Mısır’ı fethi ve onu takiben gerçekleşen Antonius ile Cleopatra’nın intiharının sonrasında Alexander Helios, ikiz kardeşi Cleopatra II. Selene ve onların küçük kardeşi Ptolemy Philadelphus, Roma’ya götürülmüşlerdir. Bu noktadan sonra Alexander Helios’a ne olduğu belirsiz, ancak hastalıktan dolayı ölmüş olması muhtemel.

Erken Yaşamı

Alexander ve ikiz kız kardeşi Cleopatra, MÖ 40 yılında Mısır’ın İskenderiye şehrinde doğdu. Söz konusu ikiz kardeş, Romalı triumvir (üst düzey yönetici) Marcus Antonius ile Mısır merkezli Ptolemaios Krallığı’nın kraliçesi VII. Cleopatra’nın üç çocuğundan ilk doğmuş olanlardı, onları MÖ 37’de doğan Ptolemy Philadephus takip etti. Alexander Helios, ismini muhtemelen Hellenistik dönemin en ünlü figürü ve Cleopatra’nın kişisel kahramanlarından biri olan Büyük İskender’den almıştır. Cleopatra’nın bu isim seçimi, gelenekten sıradışı bir ayrılmaydı; çünkü Ptolemaios hanedanı bir erkek birey genellikle Ptolemy ismini alırdı. X. Ptolemy ve XI. Ptolemy de Alexander ismini kullandılar ancak her ikisi de bu ismi sadece soyadı olarak kullanmışlardı ve hiç de etkileyici olmayan mirasları onları Alexander Helios’a kendi isimlerininin verilmesi konusunda olasılık dışı adaylar haline getirmişti.

Marcus Antonius, Alexander ve kız kardeşinin doğumunun hemen öncesinde Mısır’dan ayrılmıştı. Antonius, MÖ 40 yılında, Octavianus ile olan sarsılmış ittifakını güçlendirmek adına onun kız kardeşi Küçük Octavia ile evlendi. Antonius ve Octavia bundan sonraki üç yılı birlikte Yunanistan’da geçirdiler ve orada MÖ 39’da Büyük Antonia, MÖ 36’da da Küçük Antonia adlı iki kız çocukları oldu.
Marcus Antonius’un uzun yokluğunun sonucu olarak Antonius, Cleopatra’yı Antakya’ya görüşmeye çağırdığında Alexander ve Cleopatra Selene babalarını ilk olarak MÖ 37’de görmüş oldu. Alexander ve kız kardeşi Cleopatra soyadlarını, sırasıyla Helios ve Selene, muhtemelen MÖ 37 civarında babaları tarafından aldı. Helios ismi Grekçe “Güneş” ten gelmekte ve aynı zamanda güneşi temsil eden Titan’ın (mitolojide bir tanrı ırkı) da ismiydi. Kız kardeşine verilen Selene adı ise Grekçe “ay” anlamına gelirdi ve ‘güneş tanrısı’ Titan Helios’un ikiz kardeşinin ismiydi. Cleopatra Selene’nin ismi, antik Suriye bölgesindeki ataları Cleopatra I. Selene’ye atıf olarak, II. Selene olarak anıldı.

Roma Siyasetindeki Rolü

Antonius ve Cleopatra’nın MÖ 37’deki görüşmelerinin asıl amacı birlikteliklerini yenilemek ve Antonius’un Parth İmparatorluğu’na karşı olan saldırı planı için hazırlık yapmaktı. Roma Cumhuriyeti ve Parth İmparatorluğu arasındaki gerilim MÖ 53’te Marcus Licinius Crassus’un Parthia’ya talihsiz bir saldırı başlatması ile doruğa ulaşmıştı. Parthlılar’a karşı sayısal üstünlükleri olmasına karşın -Crassus ve oğlu Publius da dahil olmak üzere- Roma kuvvetlerinin büyük çoğunluğu Carrhae Savaşı’nda (MÖ 53) ya öldürülmüş ya da esir edilmişti.
Romalı diktator Julius Caesar (MÖ 100 – MÖ 44) Parth İmparatorluğu’nu fethetmek istemişti. Ancak Caesar’ın bu planı, onun bir takım komplocular tarafından MÖ 44 yılında suikaste kurban gitmesiyle durdu. Caesar’ın Parthlar’a karşı planladığı saldırıyı gerçekleştirmek Marcus Antonius için hem Crassus’un onur kırıcı yenilgisinin intikamını almak hem de bir kumandan olarak kendi şöhretini artırması açısından bir fırsattı.
Antonius’un Parth İmparatorluğu’na MÖ 36’da yaptığı saldırı, Parthlar’a karşı yapılan çoğu Roma seferinde olduğu gibi, bir felakete dönüştü. Antonius’un ordusu on binlerce zayiat verdi, ki bunların yarısından çoğu hastalıktan dolayı hayatını kaybetmiştir. Antonius, mağlubiyetinin kısmi sebebi olarak Roma için Parthlılar’a karşı kilit rol oynayan müttefiklerden biri olan Armenia Krallığı’nın kralı II. Artavasdes’i (hüküm: MÖ54-MÖ34) ihanetle suçlamıştır. Armenia Kralı II. Artavasdes de, seferin giderek büyümesine bağlı olarak Antonius’un davasından çekildi, Antonius’u çok önemli bir takviye kuvvetinden mahrum bırakmış oldu.
Bu olaylar zinciri, Parthia’ya gelecekte yapılacak saldırı için bir basamak olması niyetiyle, Antonius’un odağını MÖ 35’te Armenia’ya doğru çevirmesini zorunlu kıldı. II. Artavasdes’i anlaşmaya yanaştırmak adına, Antonius tarafından tuğgeneral Quintus Dellius’a Alexander Helios ile –ki o zamanlada 6 yaşındaydı- Artavasdes’in kızının evlendirilmesi teklifini yapma görevi verildi. Ancak, Armenia kralı şüpheli bir yaklaşım gösterdi ve bu nişanlandırma teklifini reddetti. Ancak, Armenia kralının bu ihtiyatı nihayetinde onu koruması için yeterli değildi ve Marcus Antonius aynı yıl içerisinde Armenia’yı işgal edip boyunduruk altına aldı, aynı zamanda Artavasdes ve ailesini de esir olarak ele geçirdi.
Armenia’nın fethi MÖ 34 yılındaki ‘İskenderiye Bağışları’nda (toprak paylaşımı seremonisi) kutlanmıştır. Özenle hazırlanmış olan seremoni sırasında Antonius, Yakın Doğu siyasi haritasını yeniden düzenleyerek, ek bölgeleri Cleopatra ve çocuklarının üzerine resmi olarak tahsis etmiştir. Alexander Helios, tıpkı ağabeyi Caesarion gibi ‘krallar kralı’ olarak ilan edilmiş ve kendisine Armenia, Media ve Parthia topraklarını içeren bölgeler verilmiştir. Alexander Helios, yeni idare bölgesinin belirtisi olarak, bir İrani prens kostümüyle gözler önüne çıkmıştı. Ancak bu taç takma töreni, formaliteden başka bir şey değildi. Alexander Helios o zamanlarda henüz sadece 6 yaşındaydı, ayrıca Parthia ve Media Krallıkları da zaten Antonius ailesinin elinde bulundurduğu bölgeyi kapsamamaktaydı.
Marcus Antonius, Parthlar’a karşı kuracağı yeni birlikteliği II. Artavasdes’in rakibi olan Media Atropatene Kralı I. Artavades’de (hüküm: MÖ 56- MÖ 20) buldu. Antonius’un I. Artavasdes ile kurduğu yeni birlikteliği, MÖ 34 yılında Alexander Helios ile I. Artavasdes’in 9 yaşındaki kızı Iotape’nin nişanlandırılması ile iyice kuvvetlendirildi. Ufak yaşları gereği planlanan evliliklerinin önlerindeki birkaç yılda dahi gerçekleşmeyecek olmasına karşın, Iotape bundan sonraki birkaç yılını İskenderiye’de geçirdi.

Sonraki Yıllar ve Roma Cumhuriyeti’nin Son Savaşı

Antonius ile Octavianus arasında yıllarca süren gerilim, MÖ 32’de Octavianus’un Cleopatra üzerine savaş açılması konusunda Roma Senatosu’nu teşvik etmesiyle zirveye ulaştı. Nihayetinde Antonius ve Cleopatra, Roma Cumhuriyeti’nin son savaşı olma özelliğini de taşıyan, MÖ 30 yılındaki Actium Savaşı’nı kaybettiler. Çocuklarının geleceğinden endişe eden Cleopatra, çocuklarının idaresini garanti altına alması umuduyla, kendisi ve Antonius’un kendi iradeleri ile sürgüne gönderilmeleri önerisini de içeren bir uzlaşma teklifini Octavianus’a sundu. Görünüşte bir takım görüşmelerin yapılmasına karşın, Cleopatra, Octavianus MÖ 30 yazında Mısır’ı işgal etmeden evvel, onunla mutlak bir antlaşma yapma konusunda başarısız oldu.
Mısır’ın fethi ve onu takip eden süreçteki Antonius ve Cleopatra’nın intiharı sonrasında Octavianus, Julius Caesar’ın oğlu ve Alexandros Helios’un da üvey ağabeyi olan Caesarion’un ölüm emrini verdi. Octavianus, muhtemelen iyilikseverliğini gösterme arzusu dışında, bir tehdit olarak görülmeleri için henüz çok genç olmalarından dolayı Cleopatra’nın Antonius’tan olan 3 çocuğunun da hayatını bağışladı. Octavianus, bir muzaffer kumandan olarak Roma’ya dönmek için Mısır’dan ayrıldığında, Alexander Helios ve geriye kalmış olan kardeşleri de tutsak olarak yanlarında götürüldü.
Octavianus’un zaferinin Roma’ya özgü ‘zafer kutlama töreni’ sırasında Alexander Helios ve Cleopatra II. Selene, annelerinin temsili bir balmumu tasvirinin gerisinde, altın zincirlerle Roma sokaklarında yürütüldüler. Bu kalın altın zincirler, kendilerini yürümek için mücadele eder halde bulan 11 yaşındaki ikizler için oldukça ağırdı. Bu acınası vaziyet, izleyicileri çocuklar adına merhamet dilemeye itti ki bu da Octavianus’un canı gönülden yapacağı zorunluluktan biriydi.
Octavianus, ikizleri, Antonius’un diğer çocukları ile beraber, onlarla ilgilenmesi adına kardeşi Küçük Octavia’ya teslim etti. Bu noktadan sonra Alexander Helios’a ne olduğu belirsizdir. Ancak Roma kaynakları, ikiz kız kardeşinin aksine, bundan sonraki yıllarda ondan bahsetmemektedir. Büyük olasılıkla, Alexander Helios ve Ptolemy Philadelphus yetişkinlik dönemlerine erişemediler; muhtemelen hastalığa yenik düşmüşlerdi.

Çeviri: https://www.ancient.eu/Alexander_Helios/

Çeviren: Yusuf Can

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.