Devlet ve Ütopya: Binlerce Yılık İdealler 21.Yüzyıl Gerçeklerinde Var Olabilir mi?

Devlet ve Ütopya: Binlerce Yılık İdealler 21.Yüzyıl Gerçeklerinde Var Olabilir mi?

”Herkesin eşit davranılabileceği bir Cumhuriyet için umut ettik ve herkesin özgür olabileceği bir Ütopya‘yı düşledik, bir insan için ne kadar ahmakça bir hayalmiş böyle bir dünyada.” 

İnsanoğlu binlerce yıldır mutluluk, bereket, huzur arayışı ile binlerce farklı politik idoller peşinde bir doğuya bir batıya, kimi zaman ise güneye savuruldu. Milattan bile önceki dönemlerde Antik Yunan sokaklarında ideal devleti yazan Platon ile 15. yüzyılın kanlı sokaklarında Ütopya’nın mimarlığını üstlenen Thomas More, 21. yüzyılın varlığını değiştiren 2 büyük kitap yazdı. Bu kitaplardan yüzlerce idol çıkarken kimi insanlar için umut kimi kitleler için ise ölüme neden olan tiranlıkların başlangıcı oldu. İnsanlık 21. yüzyıla kadar göçebelikten birlikteliğe geçerken yüzlerce fikirlerden geriye en çok vurgu yapan 2’si kaldı .

Ütopya

Ütopyacılık, insanlığı gelecekte eşitlik temelli, herkesin mutlu olduğu bir topluluk olarak görürken, Platoncu Devletçilik ise herkesin her açıdan eşit olamayacağını ancak kendi sisteminde uyum ile toplumun mutluluğu ve huzuru temelinde başarı sağlanabileceği görüşünü temel alıyordu. Fakat ikisi de günümüzde hiçbir devlet yönetiminin sistemi olarak kabul göremediler. 21. yüzyılda devlet kavramı, milattan önce 375 yılındaki Platon için bildiğimizden çok farklı idi. 33 farklı demokrasi ve tiranlığa şahit olmuş bir filozof olarak, devletin halk için en uygun yönetim sistemini kaleme almaya karar verdi. Devleti bir birey olarak esas aldı ve ruhunu 3’e böldü;

  • İtkiler ( Doğal istek ): İnsanın sahip olmak istediği doğal arzular.
  • İrade ( Öfkeli Kısım): Ruhun cesareti.
  • Akıl’dan oluşur: Ruhun karar veren kısmı.

Ardından bunu devlete uyarladı ;

  • Akıl: Yöneticiler
  • İrade: Savaşçılar ve devleti koruyanlar
  • İtkiler: Meslek sahibi olan kesim (Üstteki ikisinin ihtiyaçlarını sağlayacak.)

Bu 3’ünü uygulamak herkes için adaleti yaratır ve bunlara uyanlar toplumda ahenk  yaratırdı, Plato’ya göre.

Devlet – Orjinal adıyla Republic/Cumhuriyet –  beklediğimiz yönetim sistemi ironik olarak demokrasi değildi.  Demokrasinin tanımını, ayak takımı yönetimi olarak görürdü. Athena’da her vatandaşın genel kurul toplantılarına katılma hakkı, devlet yöneticilerinin halk için verdiği kararları tam bir transperanlık ile izlenebilmesine olanak sağlıyordu. Politika sırasında halka seslenişi en ölümcül silah olarak görmesinin nedeni,  halka eşitlik vaadi ve beğenildiği hissinin hitap yoluyla bir manipülasyon silahına döndüğünü düşünmesiydi. Platon’a göre demokrasi, birbirinin sesini bastıran ve sürekli tartışan bir grup politikacının kendi mevki ve çıkarları için çalıştığı, grup bilincinden uzak, halkın iyiliğini düşünmeyen bir yönetim sistemiydi. Bundan dolayı en acımasız ve yozlaşmış politikacıların halkı kötü emelleri için yalan dolu hitaplar ve bahşiş ile kandırması ve yönetimi ele geçirmesinin ardından halka karşı en zararlı kararların alındığı tecrübesinin keskinliğini vurguluyor. Bu durumlar demokrasinin reddedilmesi gereken bir yönetim olduğunu  gösterirken, Platonca politika ise devletin; fikirlerin münazarası, fikirlerin gücü ve fikir üretime odaklanılması ilkeleri ve bilgelikle yönetilmesi gerektiğini öne sürmüştür. Düşüncelerinin temelinde yatan şey ise devleti yönetmeye için özel eğitilmiş bir grup filozofun topluluğun başa geçmesi gerektiğine olan inancıydı.

Felsefik açıdan dünyaya bakış sahibi olunmasının toplum için en iyisi olacağına inandı fakat bunun sağlanması için 15 yıl boyunca matematik, felsefe ve devlet yönetimi alanlarında eğitilirken, çekirdek aile kurmanın yasaklanması, mülk sahibi olunamaması ve paraya el sürülmemesi gerektiğini söylüyordu. Bu eğitilen yöneticiler, halk evlerinde yaşayacak ve çocukları ellerinden alınıp kamu yararına eğitim aldırılıp çalıştırılacaktı böylece yöneticiler paranın acımasız yozlaştırıcılığından korunacak ve ailelerine hak edilmeyen konumları verememesi, güç ve para hırsıyla kendisini kaybetmemesi sağlanacaktı. Bu şehrin ideal işleyişinin başarıya ulaşabilme nedeni, her bir bireyin sınıflarına karşı mutluluk ve yaşam huzuru duymasının sağlaması idi. Bunların bazıları bir lider yetiştirmek için harika bir fikir gibi gelse de, Platon’un Devlet mantığı günümüzün eğitim ve sanat anlayışlarından çok farklı idi. Platon, şehirde hangi hikayelerin anlatılacağından, mantıktan uzaklaştırdığı için şiir ve dramanın yasaklanmasına kadar otoriter bir sistem getiriyordu.

Platon, eğitim açısından geniş kapsamlı sosyal reformlar ve bireysel düzen hakkında politik kararlar aldı. Birçok insan karşı çıksa da ve bunların birçoğu zoraki yöntemler ile tutulmuş olsa da  Platon toplum ve devlet felsefesine katkı sağlamak istedi. Onun düşüncelerine göre şiir yozlaşmıştı, mitoloji ve tanrısal öğelerin insan hayatına müdahalesi, cinayeti cezalandırma şekilleri ve gerçeklik dışı bir bilinci halk üzerine psikolojik etki ettiğinden dolayı yasaklanmalıydı. Tiyatro, insanları manipüle etme gücünden dolayı yasaklandı. Müzik de söze ihtiyacı olmadan ruha hitap edebildiği için yeniden şekillendirildi ve minör notalar veya karışık uyumlar ya da sadece sözsüz müzik kullanılamaz olmak üzere değiştirildi. Eğitimcilerin, eğittikleri bireylerin eğitimini sıkıca takip edip onların geleceklerinin hangi sınıftan oluşacağına tekrar eğitimciler tarafında karar verilmesi sosyal sınıf oluşumunda çok önemliydi. İnsanların onlar için verilen kararların en iyisi olduğuna inandırmak için, halkın zihinlerine “Yöneticiler – Altın ruhlu, Savaşçılar- Gümüş ruhlu, Meslek Sahibi Olanlar- Bakır ruhlu” olduğuna dair bir inanç sistemi yerleştirilmesi sağlanmıştı. Böylece Ütopya içinde ahenkli bir sınıflandırma gerçekleşmiş olurdu.  Platon’un Devlet teorisi bir takım idealistik fikirlerler benimsese de insanlık için uygun olmayan birçok otoriter fikir barındırıyordu.  Devlet idealleri gerçekleşmese de birçok farklı liderin yüzyıllar boyunca devlet yönetimlerindeki fikirlerini şekillendiren bir felsefe oldu . İdeallerindeki gibi toplumun bireysel mutluluğunu hedef almak üzerine kurulmuş olsa da toplumdaki bireyler için bir distopyadan öteye geçemedi.  Platon’un ideal toplumu başarısızlıkla sona erse de, Platon’un başaramadığını 1516 yılında Thomas More Platon’un başardı ve birçok topluluk için umut oldu. Thomas More’un Ütopya’sı  birçok topluluk ve kişi için yeryüzünde bir cennet inşa etti. Ütopyasında, sosyal yozlaşma veya eşitsizlik yaratmaması için kişisel-özel mülkiyet kavramı yoktu . Günde 6 saat çalışma saatleri vardı. Herkes kurallara uyduğu için avukatlık diye bir meslek  yoktu. Ütopyalılar altını sadece kölelere, belirginlik yaratmak için takılan bir işaret olarak kullanırken, kölelere o kadar iyi davranılıyordu ki dış dünyalardan insanlar kölelik için mülteci olarak başvuruyorlardı. Bu da insanların her bir  bireye ne kadar iyi davrandıdığını gösteriyordu. Her dine, inanç sistemine eşit saygı gösteriliyordu. Plato’nun Devlet sisteminin aksine, Ütopya birçok farklı ulus ve gruplarca denendi .

Diggers’ın kurucusu Gerard Winstanley ve yoldaşları, Ütopyan bir topluluk kurmayı başardılar ama kuruluşlarından çok zaman geçmeden onlardan geriye bir şey kalmadı. 1503 yılında Muster de Anabaptistler tarafından tekrar denendi. Bir öncekinin aksine bu sefer şehri kurabildiler, düzenlediler ve 1 yıl boyunca sürekliliği devam ettirebildiler. 1 Sene boyunca edinilen tüm kazancın bütün halka tekrar eşit dağıtımını sağladılar. Başka bir problem ise, varlık sahiplerini öldürmeleri idi . Ellerinde eşitliği bozacak birkaç fazla nikeli olan herkesin öldürülmesi kaosu ve yıkımı getirdi. Ama bu Ütopyaların sonu değil idi. İskoçya 1700 yılında kendi Ütopyasını yapmaya kalktı ve bunun için okyanusu geçmeye çalıştı. Bu Ütopya denemesinde Darien Projesi adı altında 2000 İrlandalı Panama Kıstağına yerleşmek üzere yola çıktı. 2000 İrlandalıdan geriye sadece 400’ü dönebildi. Ütopya’yı kurmaya çalışırken yerlilerin saldırısı ve yerleşim yerlerinin malerya yuvası olması İrlandalıları yakıp yıktı.

Ütopya etiği, okyanusun öbür diyarına yelken açıp sıfırdan bir topluluk kurmak amacını hedeflemektedir ve bu başarısızlığa uğrayan 3 deneme yeni bir Ütopya’nın sadece bir umut kıvılcımları idi.

Ütopya için yeni nedenler vardı;  Yeni Dünya/Amerika Kıtası Keşfedilmişti fakat Avrupa çok kırılgan bir düzeydeydi. Bir çok feodal yapılanma, otoriter yönetimli küçük ülkecikler, kültürel – sanatsal – dinsel olarak ayrışmış bir otoriter kaos içinde idi. Küçük devletler sürekli devam eden savaştan dolayı dönüşüm içerisindeydi. 74 Milyon nüfusu olan Avrupa kıtası kendisi için bile çok kalabalık idi. Öbür tarafa baktığımı zaman 800.000 nüfuslu Fransız, İngiliz mandasında bir Amerika kıtası vardı. Ütopyanistler için bu durum yeni bir ütopya yaratmak adına mükemmel bir olanak idi.Yeni bir Ütopya umuduna olanak sağlayan şey, ütopyanın 17. ve 19. yüzyıllarda sanayi devriminin getirdiği sağlık, dini ve politik nedenlerinden ve beraberindeki yoksulluk ve eşitsizlik kavramlarından kaçma imkanı sunan bir olanak olarak görülmesiydi. u nedenlere ek olarak Avrupa’nın dört bir yanında kopan savaşlar ise yeni Ütopya’ya şans vermek için başka büyük bir bahane ekliyordu onca nedenin arasına. Yeni ütopyacılar günümüzün Kentucky-ABD bölgesinde bir Ütopya inşa ettiler . Hastalığın önlenmesi  önceliğiyle yapılan bu şehir ismini de sağlık tanrısının kızından alır. Hygeia, Thomas More’un ideal şehrinin bir parçası olarak inşa edilmekle kalmamış bu yeni dünyada 200 farklı ütopya topluluğu da Kuzey Amerika’da  beraberinde kurulmuştur. Maalesef sonları yağmacılar, yerliler ve yeni hükümetlerin  askeri işgalleri ile son bulmuştur. Mimarlar kendi ütopyalarını inşa etmeye başlamışlardı, Ebenezer Howard’ın  “Bahçeli Şehirler”  temalı mimari eseri daha sağlıklı ve doğa ile insanın iç içe olduğu bir mimari bölmünü tasarladı. Utopia’yı elde etmek için yapılan her deney bir başka başarısızlıkla sonuçlandı. Fakat daha büyük bir resimden bakacak olursak bunların yok olma nedeni askeri işgaller veya yerlilerden çok daha farklı bir şey. 21.Yüzyılda İrlanda’nın kuzeyinde Findhorn bölgesinde bir Ütopya topluluğu var. Her bir birey her hafta 1’i olmak üzere 3 farklı dönüşümlü iş yapıyorlar. Bu bireylerden biri, bir işi diğer 2’sinden daha iyi yaptığı zaman ödüllendirilme veya övgü ile farklı karşılanmak ister ama Ütopya sisteminden dolayı zorunlu olarak diğer haftalar boyunca sevmediği bir işi yapmaya başlar. Ütopyada herkes ne kadar çabalarsa çabalasın eşit olduğundan kişilere iyi yaptığı iş için herhangi bir teşvik kazandırılmaz ve bu da sevdiği işten bile nefret etmesine neden olabilecek, motivasyon bozucu bir etkendir. Ütopya halkı bütün eşyalarını tek bir depoya koyar ve eğer bir bireyin herkesin sahip olduğundan 1 tane fazla battaniye yada çömleği olursa bu Ütopya’nın içinde kara borsa yaratırdı. Bir topluluk ne kadar planlanırsa kara borsa o kadar büyüyor ve güçleniyordu. Ki bu da başka problemlere yol açıyordu. Para birimi sisteminin Ütopya’da olmaması, “Peynirimiz tükeniyor mu ?” sorusunun cevabını öğrenilmez hale getiriyordu. Çünkü bu durumda, peynirin fiyatında azalma yada yükselme olasılığından varlık durumunu da değer oranından hesaplanamaz hale geliyordu. Ve bu  da, nasıl değer biçilir sorusunu beraberinde getiriyordu. Nasıl değer biçilecek ki başka ülkeler ile  ticaret yapılabilsin. Eğer para birim değeri yoksa o zaman ticaret yapıp halkın ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geliniyordu.

Bir başka problem ise, Ütopya stilinin kendisini dünyadan da izole edişleri idi. Bu, dünyanın geri kalanı ile ticaretin dönmemesi anlamına geliyordu.Günümüzde basit bir bilgisayar bile 20 farklı ülkeden gelen parçalardan oluşuyor. Ütopya , kurulmaya başlandığı an sahip olduğu teknoloji ile dış dünyadan kendini kesiyor. Kendisini soyutlayan yapısı sadece elindeki teknolojinin tedarik veya bilişimsel döngüsünü etkilemiyor aynı zamanda globalleşmiş teknoloji dünyasına ters düşerek zamanla geri kalıyor, tedarik edilemediği için çürüyor ve bilgi paylaşımı olmadığından geri kalmasına neden oluyor.

Birçok insan için milenyunizm dünyanın başına birçok medeniyeti yok edebilecek kadar ciddi bir olayın gelmesi sonucunda yeniden bir düzen ve topluluk kurması fikri olarak görülüyordu. Kapitalizmin çöküşü ile mutlak eşitlik gelecek, kanlı Fransız Devrimi ile  barış ve eşitlik gelecek, imparatorluk  çağının çöküşüyle bütün uluslar özgür kalacak gibi birçok devrim cümleleri ile bu büyük Big Bang patlamaları tarihte birçok kez yaşandı ama asla Ütopya kurulamadı. Dünya yok olmanın eşiğine gelip birçok ulusun yok olması sonucu yaşansa bile Ütopya yine bir çok insan için bir hayal olarak kalıp, toplulukların ulaşma amacında olduğu ama asla ulaşamayacakları bir hedefin ilerisini geçemeyecektir.  İnsan doğası, Ütopya’nın oluşması için fazla vahşi ve bencildir. İnsanlar, yapıları gereğince hep ulaşamayacaklarını arzularlar ve Ütopya da asla ulaşamayacakları bir mükemmel yaşamın ibaresi olarak kalacaktır. İnsanlık tarihi boyunca sadece çok az Ütopya 1 nesilden daha uzun hayatta kalabildi. Bir başka gerçek ise birinin Ütopyası, bir diğerinin distopyası olarak sonlanabilir ve Ütopya hayali, Ütopya hariç birçok şey ile kanlı sonuçlanabilme olanağı sunar hale geliyordu. Ama daha büyük bir soru bizi bekliyordu; mutlak doğruluğu ve kötülüğü bilmiyorsan Ütopya’yı nasıl kurabilirsin?  Platon’un sıkı Devlet teorileri ve Ütopya’nın birçok toplumu etkilediği mükemmel topluluk idealleri birçok kişi ve millet etkilemiş olsa da günümüzde devamlılığı olan bir toplum ya da devlete dönüşemeyerek tarih kitaplarında ve insanların zihninde yerini aldı. Henüz…

Kaynaklar

Platon. (2019). Devlet. İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları.

More, T. (2019). Utopia .İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları.

Mennasemay, M. (2012). Utopia and Ethiopia: The Chronicles of Lalibela as Critical Reflection (PDF). Erişim adresi: www.jstor.org.

Debell, M.L. (2016). International Journal of African Renaissance Studies – Multi-, Inter- and Transdisciplinarity. Erişim adresi: https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/18186874.2016.1212461

Video Kaynak 1 : Thomas More – Ütopya by Turhan Yıldırım on Youtube

Video Kaynak 2: Plato – The Republic | Political Philosophy by Political Philosophy on Youtube

Video Kaynak 3: The History of Utopian Thinking | Danilo Palazzo | TEDxUCincinnati on youtube

Video Kaynak 4: Why are utopias important for human mankind? | Gregory Claeys | TEDxLinz on Youtube

 

 

 

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.