Antik Yakın Doğu: Babil Tarihi

15.05.2021
Antik Yakın Doğu: Babil Tarihi

Babil İmparatorluğu (M.Ö. 2000-1165)

Babil kralları, önce Aşağı Mezopotamya’da bulunan zayıf durumdaki Amorri krallıklarını fethetti ve güneyde birliği sağlamış oldular. Ardından kuzeydeki diğer küçük Amorri krallıklarını, yaklaşık “bir asır” boyunca ele geçirmeye devam ettiler. Altıncı kral Hammurabi (M.Ö. 1792-1750), hükümdarlığa geçtikten kısa bir süre sonra tüm Mezopotamya’nın tekrar birleştiricisi oldu. Kuzeydeki Zimrilim krallığı ile anlaşma yapan Hammurabi, yüzünü güneydeki Elamlılara döndü ve Elam kenti Rimsin’i yendi. Ardından Zimrillim’e savaş açan Hammurabi, kuzeyde de ilerleyerek durmadan Asurluların üzerine yürüdü ve yağmalar gerçekleştirdi. Hammurabi böylece tüm Mezopotamya’yı birleştirmekle kalmamış, aynı zamanda kuzey ve güney sınırlarını güvenceye almıştı.

Yönetim

Yönetim olarak Mezopotamya “kuzey” ve “güney” olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Kuzeyde valilerin denetlediği yaşlılar kurulu, yönetimi gerçekleştiriyor; kuruldan bağımsız sukkalu isimli memurlar ise valilere vergileri aktarmak ve halktan iş gücü toplamakla görevli oluyorlardı. Toplanan iş gücünü, hem krallığın şantiyelerinde ve arazilerinde çalıştırıyor hem de gerekliyse orduda görevlendirebiliyorlardı. Güneyde ise daha farklı bir idare gerçekleşiyordu: Yönetimde Bakan Sinidinam vardı. Güney, krallığın yalnızca “kişisel geliri” için ayrılmıştı ve tüm kaynaklar bu amaca hizmet ediyordu. Bakanın emrinde yönetim vekilleri, onların altında ise sıradan memurlar bulunuyordu. Bu sistem aslında Hammurabi’ye özgün bir yapı değildi, daha önce III. Hanedan da bu sistemi kullanmıştı. Hammurabi ise kuzey ve güney olarak bir ayrıma giderek farklılaşmada bulunmuştu.

Hammurabi Kanunları

Babil İmparatorluğu’nun ihtiyaçları karşısında oldukça yüzeysel kalan Lipiştar yasaları yerine çok daha detaylı Hammurabi Kanunları geliştirilmişti. Genel olarak mülke odaklanan kanunlarla Hammurabi kendisini “hukukun kralı” olarak nitelendirmiş, kanunların yazıldığı taşa zarar verecek olanları lanetlemişti (282 maddelik kanunlardan 33’ü, taşın gördüğü zarar sebebiyle günümüze ulaşamamıştır).

Hammurabi Kanunları’nın Lipiştar yasalarından “iki farkı” vardır: İlk fark, haksızlık karşısında intikam alması gereken biri varsa onun birey değil devletin kendisi olması yönündeki yaklaşımıyla kendini gösterir. Zamanının caydırıcı cezaları bunu büyük ölçüde başarmıştır. İkinci fark ise kanunlarda insanların aşırı borçlanması, bu sebeple de ayaklanmalarını önlemek adına borç yüzünden oldukça yayılan kölelik durumunun “3 yıl”la sınırlandırılmasıdır. Bu yasalar, “Codex Justinianus” (Türk hukukunu da etkilemiş olan Roma hukuku) ve “Code Napelelon”da (Medeni Kanun’daki ekonomik yönleriyle) bile etkisini göstermiştir.

Ekonomi ve Toplum Yapısı

Ekonomide tarımsal faaliyetler en önemli kalemi oluşturuyor, hasat genelde ihtiyaçtan fazla oluyordu. Fazla mallar, krallık ambarlarında toplansa da ambardaki malların aşırı fazla oluşu sebebiyle pazarlardaki fiyatların düşük olmaması için Suriye’deki tribülere kaçak yollarla satılıyordu. Özel mülkiyet oldukça güvenceye alınmıştı ve çok sayıda toprak sahibi bulunuyordu. Ancak önceki dönemlere kıyasla Babilliler, oldukça küçük topraklara sahiptiler. Yüzde 90’ı ortalama 8,5 hektar kadar toprağa sahipken dönemin en büyük mülkü bile 31,5 hektar kadardı. Aslında Babilli mülk sahipleri, topraklarını kiraladıkları üreticilerden önemli bir gelir elde edemiyorlardı. Ancak “tefecilik” sayesinde bu açığı kapatıyorlardı. Tüm mülk sahipleri aynı zamanda önemli görevlerde yer aldıklarından tefecilik yanında topladıkları “haraçlar”la da kazanç elde edebiliyorlardı.

Ancak tapınakların yönetiminde bulunanlar toprak sahiplerinden daha iyi durumdaydılar, bunun sebebi tapınakların da hâlihazırda toprak geliri olmasına karşılık ek olarak birçok kişiden kurban vb. yollarla “tapınak geliri” elde edilmesiydi. Krallar ve rahipler, elde ettikleri sermayeyi tamkarumlara (bankerler) yatırarak ek bir gelir yolu daha yaratabiliyorlardı. Tamkarumlar “çok yüksek” faizle tefecilik yapıyorlardı. Bu oranlar, para için %20 ve tahıl içinse %33’tü ancak rahipler, günümüzdeki gibi bu durumu hor görmüyorlardı. Amenu (insan) ve muşkinu (önemsiz) olmak üzere özgür insanlar ikiye ayrılırdı. İkisi de özgür olmasına karşın “köle”ydiler ancak mülk sahibi olabilirlerdi. Kanunlar da ikisini ayırıyordu, Amelunun zararını telafi etmek için zarar verenin yaptığı ödemeler 30 kat olarak belirtilmişken muşkinunun yalnızca 10 kat kadardı. Ameluların, Amorrileri fetheden askerlerden oldukları; bunun yanında muşkinuların, fethedilen topraklardaki esir halktan kimseler olduğu tahmin ediliyor.

Çöküş

Babil; sırayla Samiler, Elamlılar, Hititler ve Kassitler olmak üzere dört taraftan art arda saldırıya uğradı ve atsız Babil ordularına karşı at yetiştiricisi Kassitler avantaj elde ederek MÖ 1.600 yılındaki güneyden gelen saldırılarıyla Babil İmparatorluğu’nu yıktılar. Kassitlerin ilk dönemlerinde ülke, ekonomik olarak yaklaşık 70 yıl çöküş içerisine girdi ancak sonrasında kervan yolları güven altına alındı ve komşu ülkelerle kurulan ticari temaslarla toparlanma yaşandı. Zamanla Babillere kıyasla farklı bir ekonomi politikası izlemeye başlayan Kassitli hükümdarlar, çok sayıda toprak sahibi yerine az sayıda kişiye önemli miktarlarda toprak devrettiler.

Kişi başı 200 hektara yaklaşan toprak mülkiyeti, ciddi sayıda kişinin olağanüstü fakirleşmesiyle birleşince MÖ 1.345 yılında Kassit halkı da olmak üzere tüm ülke hükümdara karşı ayaklandı. Öldürülen kralın yerine geçen hükümdar, ayaklanmayı bastıramayacağını fark edince Asurlulardan yardım istedi. Asur kralı, ayaklanmayı sert biçimde bastırarak hanedanlığı tekrar kurdu fakat dinmeyen iç karışıklıkları gören Asurlular, Babil’i ele geçirdiler. Kısa süre sonra Asurlular da iç karışıklıklar yaşamaya başlayınca Babil tekrardan bağımsızlığını kazandı. Toparlanmaya çalışırken fırsat bulamadan bu sefer de Elamlıların istilasına uğrayan Babil İmparatorluğu, yaklaşık “600 sene” sonra Asur’un yıkılışıyla tekrardan kuruluncaya dek tamamen dağıldı.

Serinin önceki yazısı:

Antik Yakın Doğu: Sümer Tarihi

Yazar: Ömer Özdal
Editör: Emine Türal

Kaynakça

  • Ceram, C. W. (2015). Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler. Örs, H. (Çev.), İstanbul: Remzi.
  • Diakov, V. & Kovalev, S. (2019). İlkçağ Tarihi Cilt:1 Ortadoğu, Uzakdoğu, Eski Yunan. İnce, Ö. (Çev.), İstanbul: Yordam.
  • Babil İmparatorluğu. (2021). Vikipedi: Özgür Ansiklopedi. Erişim adresi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Babil

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Ömer Özdal
Ömer Özdal, 1999 yılında Bursa'da doğmuştur. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü'nde örgün, Felsefe ve Sosyoloji bölümlerinde ise açık öğrenim olarak eğitimini sürdürmektedir. MozartCultures ekibinde yazar olarak görev almaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.