Dünya Tarihi 1: İnsanın Kökenleri ve Tarih Öncesi İnsanlar

05.04.2021
Dünya Tarihi 1: İnsanın Kökenleri ve Tarih Öncesi İnsanlar

Bu seride insanın ortaya çıkışından başlayıp ilk uygarlıklar, antik medeniyetler, Roma ve Roma’nın parçalanması, İslam’ın Altın Çağı, Orta Çağ ve yıkılan imparatorluklar, kısaca dünya tarihine etki etmiş olaylar aktarılacaktır. Keyifli okumalar!

8MYÖ[1] – MÖ[2] 3000

İnsan Atasının Ortaya İlk Çıkışı (7 MYÖ):

İnsan ile maymun DNA’ları ve kan proteinleri arasındaki fark, yaklaşık 8 milyon yıl ila 6 milyon yıl önce oluşmaya başlamıştır. Bu zamanlardan günümüze gelen çok az sayıda fosil örneği bulunmaktadır. Bu fosiller sayesinde modern insanın atası olan Homo sapiense gelene kadarki dönemde yaşayan insanların belli başlı özelliklerinden bahsetmek gerekmektedir:

 

  • 4 MYÖ yaşamış Australopithecine türü insanların iki ayak üzerinde yürüyebildiği ve beyinlerinin günümüz şempanzelerinin beyinleriyle aynı büyüklükte olduğu bilinmektedir.
  • 4 MYÖ Australopithecus afarensisler, ilk defa alet kullanmaya başlamıştır. Bu cinsin ardılı olarak iki yaşam formu gelişmiştir.
  • Paranthropus türünün üyelerinin, sert bitkileri çiğnemek için iri çeneleri ve büyük dişleri bulunmaktadır. Bu tür de başarısız olduğu için türün soyu tükendikten sonra kuzenleri Homo hobilis ve Rudolfensis hayatta kalmaya devam ederken 1.2 MYÖ’den itibaren bu türlerin soyları da tükenmiştir.
  • 1.8 MYÖ Homo ergasterler ile birlikte atalarımız fiziksel olarak bizlere benzemeye başlamıştır. Bu tür insanlar uzun ve ince olup tüyleri olmayan ilk hominin[3]ler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Beyinleri, atalarından daha büyüktür ve koşmaya uyumludurlar. Homo ergasterin belirmesinden kısa bir süre sonra Homo erectus ortaya çıkmıştır.
  • Burada, Afrika’dan farklı olarak iklimin sert olması ve çevrenin daha fazla mevsimsel değişiklik göstermesi, 1.7 MYÖ, Çin ve Endonezya civarında ortaya çıkan Homo erectusların yiyecek bakımından bulunması daha zor ve şiddetli bir rekabet altındaki hayvansal protein kaynaklarına ihtiyaç duymak zorunda kalmaları anlamına gelmektedir.
  • Homo erectus, 350.000 yıl kadar önce Doğu Asya’da hakimiyetini sürdürürken Homo heidelbergenis, Avrupa ve Batı Asya’da Homo neanderthalensis’e evrilmiştir. Neandertaller, modern insanlara göre daha kısa ve güçlüdür. Bizon ve at gibi büyük hayvanlarla baş edebilecek derecede kusursuz avcı oldukları bilinmektedir. Boğaz ve gırtlak anatomilerinden sınırlı bir konuşma dilleri olduğu düşünülmektedir.

 

 

250.000 Yıl Önce Homo Sapiens İlk Defa Ortaya Çıktı!

İskelet ve DNA bulguları, türümüz olan Homo sapiensin Afrika’da ortaya çıktığını ve buradan tüm dünyaya yayıldığını göstermektedir. Afrika dışında modern insanın ilk izleri, İsrail’deki fosiller ve Arabistan’daki taş aletler olup 100.000 yıl öncesi olarak tarihlenmektedir. Bu dönemde Homo sapienslerin karakteristik özellikleri ortaya çıkmaya başlamıştır: küçük kaş çizgileri, yuvarlak kafatasları ve yuvarlak çeneler.

74.000 yıl önce dünyada büyük bir felaket meydana gelmiştir. Endonezya’daki Toba Dağı’nın volkanik patlaması sonucu birçok insan grubunun bu zamanda öldüğü bir teori olarak karşımıza çıkmaktadır.

Homo sapienslerden önce var olduğu düşünülen Neandertallerin nasıl ve ne şekilde soylarının tükendiği ile ilgili kesin bilgi olmamakla birlikte birçok teori ortaya atılmıştır. Bunlardan en dikkat çekeni ise Neandertallerin türler arası rekabete ve değişen iklim koşullarına ayak uyduramaması sonucu yok oldukları yönündedir.

Son Buzul Çağı ve Tarıma Geçiş

Avrupa iklimleri MÖ 23.000’den sonra düzenli bir şekilde soğuyarak “Son Buzul Maksimum” dönemini (21.000-18.000 YÖ) yaşamış ve buzullar, Kuzey Avrupa’nın büyük kısmını kaplamıştır. Bu dönemde kuzeyde ve dağlık alanlarda yaşayan halk, korunaklı bölgelere -Avrupa’da söz konusu dönemin “solutrean” olarak adlandırıldığı Kuzey İspanya ve Güneybatı Fransa’ya- sığınmıştır. Küresel çapta birçok grubun neslinin tükendiği fakat daha korunaklı bölgelerdeki bazı grupların yaşamlarını sürdürebildiği düşünülmektedir. Zorlu şartlar altında hayatta kalabilmek için avlanmak ve avlanmak için de “yaprak uçlar” adı verilen oklar geliştirilmeye başlanmıştır. Kendilerini sıcak tutmak için de işlenmiş kumaşlar kullandıkları söylenmektedir.

13.000 – 14.000 yıl önce, sıcaklıktaki yükselme Kuzey Avrupa’yı kaplamış olan buz tabakalarının geri çekilmesine yol açmıştır. Buzların çekilmesiyle birlikte Sibirya civarına tekrar yerleşilmiştir. Kuzey buz tabakalarının erimesiyle birlikte deniz seviyesi küresel ölçekte yükselmiş, göller oluşmuş, yağmurlar artmış ve bu durum, çayır ve ormanları geliştirerek avcı-toplayıcı topluluklar için büyük fırsat yaratmıştır.

MÖ 7.000’den itibaren balık avlayıcılığı bakımından zengin bir bölge olan Peru ve Şili sahillerinde yerleşik topluluklar görülmeye başlanmıştır. Bu koşullara sahip bir diğer bölge ise Batı Asya’dır. Aynı dönemde Batı Asya köylüleri buğday ekerek tarıma geçmişlerdir.

Tarım, toplayıcılıktan daha verimli görülmüş ve tarım sayesinde daha büyük topluluklar beslenebilmiştir. Tarımın sayesinde oluşan bu yerleşik hayat, nüfusun büyümesini teşvik etmiştir. Batı Asya’daki birçok çiftçi köyü kayda değer büyüklüklere erişmiştir.  Bunların içinde en dikkat çeken ise Türkiye’deki MÖ 7.400 ila 6.200 yılları arasında yaşanılan ve 8.000 kadar nüfusu barındıran Çatalhöyük’tür.

Çiftçiler, MÖ 7.000’den sonra Türkiye’den Güneybatı ve Orta Avrupa’ya yayılırken Akdeniz avcı toplayıcıları, dışardan gelen Batı Asya ürünlerini ve hayvanlarını kullanarak gitgide tarıma yönelmişlerdir. Avrupa’nın büyük kısmı MÖ 3.500’e gelindiğinde tarıma geçmiştir. Su kontrolü teknikleri, Batı Asya’daki çiftçilerin tarım yöntemini tamamen sulamaya dayalı hâle getirmiştir. Su konusunda çok verimli topraklar olan Güney Mezopotamya topraklarındaki köyler giderek kasabalara dönüşmeye başlamıştır.

MÖ 8.000’den itibaren bakır ve altın, Batı Asya’da soğuk işçilikle küçük eşyalara dönüştürülmeye başlanmıştır.
MÖ 7.000 civarında ise maden filizleri bu bölgede eritilerek metal üretilmiş,
MÖ 6.000 civarında bakır ve kurşun dökümü de yapılmıştır. Metaller, başlangıçta itibar ve statüyü artıran küçük şahsi eşyaların yapımı için kullanılsa da daha sonra bakır, alet yapımında kullanılmaya başlanmıştır.
MÖ 5.000’den itibaren megalitler kullanmaya başlanarak taş odalı höyükler inşa edilmiştir.
MÖ 4.200 itibarıyla arsenik içeren bakır filizleri, daha sert metaller üretmek için özellikle seçilmiştir.
MÖ 3.200’de kurşunun da eklenmesi daha sert bir alaşım olan ve Batı Asya’ da kullanılan bronzu ortaya çıkarmıştır.

 

 

Bonus Bilgi!

CHİNCHORRO MUMYALAR:

Bilinen en eski mumyalar, Mısır’da değil, kurak bir bölge olan kuzey Şili’nin sahil bölgelerinde MÖ 7.000’den itibaren yapılmaya başlanmıştır. MÖ 5.000’den sonra Chinchorro, yapay mumyalama yapmaya başladı. Bu yöntemde, önce eti ayırdılar. Sonra iskeleti bir araya getirip güçlendirdiler, deriyi bitkisel malzemeyle doldurup çamurla kapladılar ve siyah manganez veya kırmızı toprak boyasıyla boyadılar. Mumyalama işlemine, seçilmiş bazı kişiler -özellikle çocuklar- tabi tutuldu.

 

 

İlk Şehirler Kurulmaya Başlıyor!

Madenlerin eşyalarda kullanılmasıyla birlikte, madenlere yoğun talep oluşmaya başlamıştır. Mısır’dan Batı Asya vasıtasıyla Güney Asya’nın dağlık bölgelerine uzanan yol boyunca maden kaynaklarını elinde bulunduran köyler ve kasabalar kendi aralarında ticaret ağı oluşturmuşlardır. Sümer toprakları bu gelişimin en ön sıralarında yer almaktadır.

Tüm bu bölgeler, MÖ 3.000’den önce alışverişlerini ve mülk sahipliğini kaydettikleri kendi yazı sistemlerini geliştirmişlerdir. Bilinen en eski resim yazısı MÖ 3.300 civarında Sümer’de, dünyanın ilk şehri unvanını hak eden Uruk’tan gelmektedir.

 

 

Yazının İcadı ve İnsanlık Tarihi Açısından Önemi

Yazının icadı ile birlikte insanlık tarihi, en önemli dönüm noktalarından birisini yaşamıştır. Yazının icadından önceki bu zaman dilimi “Tarih Öncesi İnsanlık” olarak adlandırılmıştır.

Serimizin bu bölümünde sizlere insan DNA’larının maymunlardan farklılaştığı ve ilk atalarımızın ortaya çıktığı 7 MYÖ’den yazının bulunmasına kadarki dönemi anlatmış olduk. Bir sonraki yazıda İlk Uygarlıklar, Antik Medeniyetler ve Mısır’dan bahsedilecektir.

 

Yazar: Alpagut Aykut Tüzemen
Editör: Emine Türal & Ozan Yazıcı

 

Dipnotlar:

[1] Milyon Yıl Önce

[2] Miladdan önce

[3] İnsanları ve atalarını tanımlamak için kullanılan terim

 

Kaynakça:

  • Kolektif. (2014). Dünya Tarihi: Kronolojik Zaman Çizelgeli, Abacı, H. (Çev.). İstanbul: Alfa.
  • Head, Dr. T. (2020). Dünya Tarihi 101, Yıldız, I. (Çev.). İstanbul: Say.

Görsel Kaynakça:

YAZAR BİLGİSİ
Alpagut Aykut Tüzemen
Alpagut Aykut Tüzemen, 1992 yılında dünyaya gelmiştir. Freelancer olarak 2D, 3D animation, motion design, character design alanlarında bir çok proje yürütmüş olan Aykut, bu alanlarda çalışmalarını sürdürmektedir. MozartCultures'ta genel yayın yönetmenliği başta olmak üzere birçok departmanda görev almaktadır.
YORUMLAR

  1. Ozan dedi ki:

    Çok başarılı ve faydalı bir yazı olmuş.

    1. Alpagut Aykut Tüzemen dedi ki:

      Çok teşekkür ederim 🙂 Serinin devamı da gelecek takipte kalın. 🌸