Celali İsyanlarını İspanyollar mı Çıkardı?

19.06.2021
Celali İsyanlarını İspanyollar mı Çıkardı?

Geçmiş olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkilerini ilk nedene hassas bağlılıkla doğrudan daha eski olaylara dayandırmak, sosyal bilimlerde sıklıkla kullanılan bir sonuç birçok nedene bağlıyken bir nedenin de birden çok sonucu olduğu varsayımıyla çelişir niteliktedir. Ne var ki ilk bakışta alakasız görünen olguları farklı bir perspektif yardımıyla ilişkilendirmek, entelektüel anlamda oldukça keyif vericidir ve aniden bir şeyin özünü bulma ve aydınlanma anlamına gelen epifani duygusunu içerir. Celali isyanları ve İspanyolların doğrudan bir ilişkisi olmasa da uzun bir süreç dahilinde, içinde iklim değişiklikleri ve tarım yöntemleri gibi birçok farklı etkeni barındıran bir neden-sonuç zinciri inşa edilebilir.

İlk Buldozer: Ateş

Güney Afrika’da yapılan bir mağara kazısı, ateşin, insanlık tarihindeki rolünün ne kadar büyük olduğunu açıkça ortaya koydu. Kazılan en alt katmanda hiçbir karbon tortusuna rastlanmadı, yani bu dönemde ateş kullanılmıyordu. Bu katmanda büyük yırtıcı kedilerin eksiksiz kemikleri, insan ve diğer bazı hayvanların, üzerinde diş izleri olan kemikleri bulundu. Daha üst katmanlarda ise karbon tortusuna rastlandı, yani yeni katman zamanında yaşamış insanlar ateş kullanmışlardı. Bu katmanda bulunan insan kemikleri eksiz iken yırtıcı kedigillerin kemiklerinde diş izleri vardı. Bu bulgular, insanın ateşi kullanmaya başlamasıyla birlikte besin zincirini ve doğadaki güç dengeleri nasıl tersine çevirdiğini gösterir. Ateş, insanlık tarihinin bir dönüm noktası olmuştur.

Aynı zamanda ateş, insanın yoğun bir şekilde tarım yapmasıyla hızlandırdığı ve sanayi devrimiyle ayyuka çıkardığı dünyaya şekil verme serüveninin de ilk halkasıdır. İnsanlar, ateşi kullanmaya başladıktan sonra belirli bir bölgeyi ateşe vererek oradaki eski bitki örtüsünü temizlemiştir. Yanan ormanlardaki ağaçların yenilenmesi nispeten uzun zaman alacağından o bölgeleri çayırlar doldurmuş ve insanlar için çeşitle yemişler, meyveler ve tahılların yetişebileceği tarıma elverişli araziler ortaya çıkmıştır. Ok ve yayın kullanılmasından önce, insanın avlarda kullandığı en etkili araç ateş olmuştur. Ateş, hayvanları önüne katıp sürüklemiş ve küçük hayvanları saklandıkları yerden çıkararak insanların besleyici gıdalara sahip olmasını sağlamıştır. Otlayan hayvanların ilgisini çekebilecek mantarlara sahip çayırların ortaya çıkmasıyla da insanlar, daha az efor sarf ettikleri bir avlanma yöntemi keşfetmiştir.

Amerika’da Çiçek Salgını

İspanyol ve Portekizli denizcilerin öncülük ettiği coğrafi keşifler, 15. yüzyılın ilk yarısında başlayan, Asya kıtasındaki ticaret yollarına alternatif kanallar bulma motivasyonuna sahip olan; yeni kıtaların, okyanusların ve deniz aşırı toprakların keşfedildiği süreçtir.

Dünya tarihinin seyrini radikal bir şekilde değiştiren ender olaylardan biri olan coğrafi keşiflerin en çarpıcı sonuçlarından biri salgın hastalıklardan kaynaklanmaktadır. Coğrafi keşiflere kadarki dünyanın (Asya, Afrika ve Avrupa) hâlihazırda uzun yıllar boyunca ticaret yolları, savaş ve benzeri vasıtalarla bir entegrasyon içinde olması sebebiyle salgın hastalıklar da aktarılmıştır. Bu iletkenliğin sonucunda Eski Dünya’daki toplumlar, belirli hastalıklara karşı bağışıklık kazanmışlardır. Ne var ki Amerika yerlileri, uzun süren tecrit sebebiyle Eski Dünya’dan gelen hastalıklara epey yabancıdır. Coğrafi keşiflerin başlangıcında Amerika kıtasındaki nüfus yaklaşık 60 milyondur. Başta çiçek ve diğer salgın hastalıklar sebebiyle bu nüfusun %90’ı yani yaklaşık 54 milyon Amerikan yerlisi hayatını kaybetmiştir. İnka ve Aztek imparatorluklarının yıkılmasının başat sebebi de çiçek hastalığıdır.

Keşif öncesi Amerika kıtasındaki geçim kaynaklarına bakıldığında ateş ile yapılan faaliyetlerin epey geniş bir alan kapladığı görülür. Amerika yerlileri de birçok topluluk gibi ateş sayesinde tarım arazileri açmış ve avlanmışlardır. Amazon yağmur ormanlarında arazinin ateş yardımıyla temizlediğine dair belirgin izler vardır. Yaşamını kaybeden 50 milyondan fazla insanla (o zamanki dünya nüfusunun %20’si) birlikte, onların geçim kaynaklarının da yok olduğu düşünülürse biyokütle yakımının ciddi miktarda azaldığı ve tarım arazilerinin atıl kaldığı söylenebilir. Artık kullanılmayan 500.000 km² devasa arazinin (Türkiye yüzölçümünün yaklaşık üçte ikisi) kısa bir sürede yeniden ormanlaştığı tahmin edilmektedir. Bu durumun sonucu olarak yeni oluşan ormanların bir anti-sera etkisiyle, dünya atmosferinden önemli miktarda CO₂ absorbe etmesi sebebiyle küresel hava sıcaklıklarının belirgin bir şekilde düştüğü Küçük Buzul Çağı dönemi başlamıştır.

Küçük Buzul Çağı

Küçük Buzul Çağı; 15. yüzyıldan 19. yüzyılın ortalarına kadar sürmüş, hava sıcaklıklarının küresel olarak düşmesi sebebiyle özellikle Avrupa’da ve dünyanın birçok yerinde belirgin ekonomik ve sosyal değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Başlangıç ve bitiş tarihleri net olmamakla birlikte hâlen tartışılan bir konudur. Bu dönem, gerçek bir buzul çağı olmamasına rağmen 1939 yılında François E. Matthes tarafından bilimsel literatüre katılmıştır. Küçük Buzul Çağı’nın volkanik faaliyetler ve güneş aktiviteleri gibi birçok nedeni olsa da bu nedenler sıcaklık düşüşlerinin tamamını açıklamaz. Amerika kıtasındaki arazi yönetimi amaçlı biyokütle yakım faaliyetlerinin azalması ve nüfus düşüşüne bağlı olarak arazilerin yeniden ormanlaşması da Küçük Buzul Çağı’nın başlıca sebeplerindendir (Nevle, 2011).

Küresel Sıcaklık Ortalamaları Değişimi

Buz Pateni Bakanı, Henry Raeburn

Küçük Buzul Çağı’nın sonuçları arasında Avrupa’da bazı kesimlerin günah keçisi ilan edilmesi ve büyücülük faaliyetlerinin önem kazanması bulunur. Tarihçi Wolfgang Behringer’in de belirttiği üzere Avrupa tarihinde önemli bir yeri olan cadı avları ile Küçük Buzul Çağı eş zamanlı olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, masum birçok kişi asılsız suçlamalarla linç girişimine uğramış ve katledilmiştir.

Küçük Buzul Çağı, etkilerini dönemin sanat anlayışında da göstermiştir. Soğuk ve karlı hava tasvirlerinin sayısı artmışken Avrupa’nın bazı yerlerindeki göl ve nehirlerin donması ile buz pateni teması da işlenmiştir.

Buz Eğlencesi, Hendrick Avercamp

Devam eden soğuk havanın en önemli sonucu ise tarımsal faaliyetler üzerine olmuştur. Düşük hava sıcaklıkları; mahsüllerin yetişmemesini, hayvancılıktaki verimin düşmesini ve pembe kar küfü gibi patojenik durumların tarımsal ürünleri tüketilemez hâle gelmesini tetiklemiştir. Küçük Buzul Çağı’nın yaşandığı dönemde birçok insanın ana geçim kaynağının tarım olduğu düşünüldüğünde, bu durumun epey büyük siyasi sonuçlarının olması pek şaşırtıcı değildir. Küçük Buzul Çağı, Avrupa’da meydana gelen Otuz Yıl Savaşları, Fransız Devrimi ve yakın tarihli birçok siyasi olayın bir nedeni olarak görülebilir. Osmanlı İmparatorluğu’na bakıldığında ise kıtlık ve tarımda verimsizlik, dönemin sık rastlanan problemlerindendir. Tarihçi Sam White’ın iddia ettiği üzere Küçük Buzul Çağı kaynaklı kıtlıklar sebebiyle Osmanlı’da uzun yıllar sürmüş olan Celali isyanları ortaya çıkmıştır.

Celali İsyanları

Bir nedenin birden fazla sonucu varken bir sonucun da birçok nedeni vardır, dolayısıyla tarihî olay ve olguları dümdüz bir ip gibi düşünmek epey hatalıdır ancak bazı neden-sonuç zincirlerini şüpheci bir biçimde incelemek, yeni perspektiflerin geliştirilmesi ve entelektüel keyif açısından oldukça faydalıdır. İnsanın doğayı şekillendirme süreci ateşle başlar. Tarım arazilerinin açılması ve avlanma için hayli önemli olan ateş, kullanılmaya başlanmasından sonra insan hayatının önemli bir bileşeni hâline gelmiştir. Avrupalıların, coğrafi keşifler ile birlikte Amerika kıtasına götürdüğü başta çiçek olmak üzere salgın hastalılar, Amerika yerlilerinden 50 milyondan fazla insanın ölümüne sebebiyet vermiştir. Azalan nüfusla birlikte geçim kaynağı olan birçok arazi kullanılamadığı için devasa bir alanda yeniden ormanlaşma baş göstermiştir. Bu ormanlaşmanın sonucunda ise anti-sera etkisiyle birlikte bir CO₂ yoğunluğu azalmış ve Küçük Buzul Çağı ortaya çıkmıştır. Bu dönemin başlıca etkisi olan kıtlık sebebiyle de içinde Celali isyanlarının da bulunduğu birçok siyasi olay ortaya çıkmıştır.

Yazar: Melih Abacı
Editör: Emine Türal

Kaynakça:

  • Dull, G. F. R. A., Nevle, R. J., Woods, W. I., Bird, D. K., Avnery, S., & Denevan, W. M. (2013). The Columbian encounter and the Little Ice Age: Abrupt land use change, fire, and greenhouse forcing. In Geography of Climate Change (pp. 48-64). Routledge.
  • Nevle, R. J., Bird, D. K., Ruddiman, W. F., & Dull, R. A. (2011). Neotropical human–landscape interactions, fire, and atmospheric CO₂ during European conquest. The Holocene21(5), 853-864.
  • Ruddiman, W. F. (2003). The anthropogenic greenhouse era began thousands of years ago. Climatic change61(3), 261-293.
  • White, S. (2011). The climate of rebellion in the early modern Ottoman Empire. Cambridge University Press.
  • Yılmaz, Y. & Kadıoğlu, Y. (2017). Küçük Buzul Çağı, Kuraklık ve Diğer Coğrafi Olayların Celali İsyanları Üzerindeki Etkileri. Studies of The Ottoman Domain (Osmanlı Hakimiyet Sahası Çalışmaları)7(12), 267-288.

Görsel Kaynakça:

YAZAR BİLGİSİ
Melih Abacı
Melih ABACI, 2001 yılında İstanbul'da doğdu. Eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde sürdürüyor. İnterdisipliner sisteme olan inancı ile birçok farklı alanda araştırma yapan Melih ABACI, insanlık tarihi ve kültür üzerine yoğunlaşıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.