Phaidra ve Klasisizm

Phaidra ve Klasisizm

 

Racine, XVII. yy Fransız edebiyatının önde gelen şairlerinden ve trajedi yazarlarındandır. Fransız klâsik trajedisinin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. XVI. Louis döneminde saray tarihçiliği de yapmış olan Racine, eserlerinde genellikle tutkularına esir olmuş kişilere yer vermiştir. Yazar, tutkularına esir olan bir kadının hikâyesini ele alan Phaidra tragedyasını yazmıştır.

Hikâyeye göre Hippolytos, babası Theseus’u aramaya çıkmak ister. Theseus’un ölüm haberi gelince Phaidra, üvey oğluna olan aşkını dile getirir.  Hippolytos, düşmanlarını kızı olan Arisi’ye aşıktır. Bu aşk karşılıksız değildir. Babasının öldüğünü öğrenen Hippolytos, kızın artık özgür olduğunu söyler. Fakat Theseus ölmemiştir, geri döner. Ancak bu Phaidra için yıkım olur. Phaidra’nın süt ninesi ve nedimesi Oynone, Theseus’a, oğlunun, namusuna göz diktiğini söyler. Theseus yıkılır. Hippolytos, ne kadar bunun iftira olduğunu, gönlünü Arisi’ye kaptırdığını söylese de ona inanmaz ve ondan uzaklara gitmesini ister. Phaidra, Oynone’e kızar; Oynone kendini dalgalara bırakır, ölür.

Phaidra, kocası Theseus’a gerçeği anlatır, suçlunun kendisi olduğunu ve Hippolytos’un masum olduğunu söyler. Zaten Hippolytos’un Arisi’ye aşık olduğunu öğrenmiş, yaşama gücünü yitirmiş ve zehir içmiştir. Kanına karışan zehir etkisini gösterir ve ölür Phaidra, imkansız aşkı için. Bu arada bir ölüm haberi daha gelir:  Yolda bir canavarla karşılaşan Hippolytos, canavarı öldürmüştür; ancak ürken atlarına hâkim olamamış ve  arabası uçurumdan düşerek ölmüştür. Bedduasının bu kadar çabuk gerçektiğini gören baba Theseus yapayalnız kalır.

“Senin kininden fazla nefret ettim kendimden
Kendimi çirkin, kalpsiz, iğrenç, gösterdim sana
Gönlümü yenmek için kinin lazımdı bana…”

Phaidra, Hippolytos’u görür görmez ona aşık olur ancak onu yanından uzaklaştırarak bu duygulardan kurtulmaya ve sadık bir eş olmaya çalışır. Ancak aşk söz dinlemez, yüreğine söz geçiremez Phaidra.

Klasisizm Akımı

17. yy’ın sosyolojik ve düşünsel arka planına baktığımızda Descartes, Newton gibi bilim insanlarının yaptığı çalışmalar, evrene yönelik bakış açısını değiştirmeye başlamıştır. Akıl ve duygu arasında bir ikilik yaratılmış ve akıl, hiyerarşik olarak  ilk sıraya alınmıştır. 

İnsan aklı, sanatın icrasında da en önemli noktada durmaktadır. Bunun sebebi evrenin temelinde matematiksel bir düzenin olmasıdır. Klasisizme göre kaos gibi görünen evren ancak insan aklıyla düzene sokulabilir. Sanat da bu noktada bizi evrensel bir düzene doğru götürmelidir. Bu düzenin sağlanabilmesi için de akıl kullanılmalıdır. Sanat icra edilirken aklın yolunda kalınmalıdır. Böylelikle akla yapılan güzellemeler belirli normların doğmasına ve kuralcı biçimin oluşmasına neden olmuştur. Sanatın düzen sağlayıcı olması için de denetimsiz duygudan arındırılması gerekir. Bu yüzden bu dönemde evrensel biçim kuralları belirlenmiştir. Çünkü biz güzel olanı ancak evrensel düzene sadık kalan sanat eserlerinde bulabiliriz, böylelikle olması gereken evrensel düzeni görürüz. Evrensel düzenin sağlayıcılarından biri de “otorite”dir. 

Klasisizmin kralcı olmasının sebebi ise kralın otoritesini korumak ve var olan düzenin devamlılığını sağlamaktır. Kraliyet ticaret ve tarım alanındaki gelişmelerle birlikte sermaye birikimi elde etmiş ve birikimini kendi dünya görüşünü taşıyacak bir sanat anlayışına aktarmak istemiştir. 

Devlet ve sermaye eliyle bir Fransız ideali yaratma amacı vardır. Bu amaca yönelik kurulan Fransız Akademisi Fransız dilinin ve kültürünün yaygınlaştırılmasını sağlamak ister çünkü bu, ulus devletin yaratımına da katkı sunacaktır. Buradaki amaç Fransızcayı yayarken kralın istediği biçim özelliklerine sahip bir sanat ortaya koymak, otoriteyi korumak ve toplumsal düzenin devam etmesini sağlamaktır. Kralın istediği ahlak öğretileri ve duygular meşru görülür. İbret verici öyküler anlatılarak ahlaki öğreti verilir. Yerleşik düzenin din ve ahlak anlayışları yüceltilir.

Phaidra’nın Hikâyesi

Bu özellikleri içeren Phaidra oyunu da didaktik ve durağandır. Duygular denetimsiz bir biçimde yaşanmaz. Her ne kadar trajik olaylar anlatılsa da coşkular ve duygular Antik Yunan’daki gibi karşımıza yoğun bir şekilde çıkmaz. Böylelikle klasisizmde, dilde ve davranışta ölçülülük ilkesi sağlanmış olur. Yalın ve sade bir dil kullanılır. Kanlı sahnelere yer verilmez. Phaidra zaaflarıyla düzeni tehdit eder. Tutkularına yenik düşen Phaidra, en sonunda toplumsal düzen için kendini feda eder ve yerleşik düzen tekrar sağlanmış olur. Böylelikle oyun aracılığıyla kurulu değer yargıları savunulur. Phaidra, kraliyet rejimine ait değer yargılarından uzaklaştığı ve kendi içinde çatıştığı için hüsrana uğramıştır. Aklı yerine aykırı tutumu ve taşkınlığın etkisi altında olan Phaidra ölüm ile cezalandırılır. 

Yazar: Sinem Çakal
Editör: Emine Türal

Kaynakça

  • Racine, (1963). Phaidra. Obay, A.(Çev.). Ankara: Milli Eğitim Basımevi.
  • Şener, S. (2006). Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi. Ankara: Dost Kitabevi. 

Görsel Kaynakça

ETİKETLER: , ,
YAZAR BİLGİSİ
Sinem Çakal
Hakikati bulmak için sanata sıkça başvurmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.