Sanat Tarihinde Manzara ve Element Alegorileri  

06.10.2020
Sanat Tarihinde Manzara ve Element Alegorileri  

 Batı sanatında manzara resimleri 16. yüzyılın sonuna kadar dış mekân sahneleri için oldukça yararlı oldu ancak Rönesans döneminde resmedilen manzaralar daha ayrıntılı ve doğaldı. O devirden sonra doğa yorumları çeşitli amaçları yansıtmaya başladı. Manzaralar genelde insanlığın doğa ile olan ilişkilerini gösterir bizlere. Örneğin; kırsal manzaralar doğa ile olan samimiyeti ve huzuru yansıtır ya da Sanayi Devrimi’nin etkisini gayet bilinçli olarak inkâr eder. İşlenmiş tarlalar, ılık bir gökyüzü gördüğümüzde aslında insanın çevreyi kontrol altında tuttuğunu çıkarabiliriz. Fırtınalı sahneler ise doğanın gücünü anlatır. Gösterilen günün saatinden, örneğin gün batımı manzarasından genellikle umudu, akşamüstü ışığı ise kötü anıların gölgelerini yansıtır.  

Bazı manzaralar sadece belli bir bölgeye ait olabilir. Örneğin; Antoine Watteau özellikle Fête Champêtre ile ilgili sahneleri severdi. Fête Champêtre, 18. yüzyıl Fransa’sında oldukça popüler olan bahçe partileriydi. 

sanat-tarihinde-manzara-resimleri-ve-element-alegorileri

Bu tarz resimlerde halkın ileri gelenlerini kırsal alanda; Van Gogh, Cezanne ve Gaugin gibi sanatçılar kendi üsluplarına daha yakın olan vahşi doğa manzaralarıyla sunmayı tercih etmişlerdir.  

Mevsimler ise tablolarda bizlere bir ruh halini yansıtır; kış mevsimi umutsuzluğu, ilkbahar ve yaz mevsimi yenilenmeyi, canlılığı, sonbahar ise bolluğu anlatır. Bir hasat sahnesi yaz mevsimini akıllara getirirken doğal hayatı ve bereketi imgeler. Bu nedenle bu tablolarda çiçek tutan bir genç kız canlandırılabilir.  

Aşağıda gördüğümüz resim gibi mevsimler çiftçilik faaliyetleriyle de anlatılır.  

Jean-Fraçois Millet’nin The Gleaners adlı eseri genel ruh halini yıkar çünkü onun köylüleri o kadar fakirdirler ki, hasatçıların artıklarını toplamak zorundadırlar. 

Bunun yanı sıra Yaratılış kitabında cenneti, güzel çiçeklerin açtığı, hayvanların serbestçe dolaşğı bir yer olarak betimler. Buna da ‘’Cennetin Bahçesi’’ denir. Bilindiği üzere Adem ve Havva Bilgelik Ağacı’nın yasaklı olan meyvesini yedikten sonra Tanrı tarafından cennetten kovulur. Bu temanın Ortaçağ ve Rönesans sanatında oldukça popüler bir yeri olduğu söylenebilir. Gerçek hayata bakacak olursak ise bahçeler şato ve manastırların çevresinde mevcuttur. Sanatta ise saraylı insanların aşk bahçeleri olarak karşımıza çıkar. Bu renkli bahçelerde keyifli vakitler geçirerek geleneklerini sürdürdüklerini izleriz.  

İngiltere’ye baktığımızda o zamanki zamanın modası haline gelen bahçeler kraliyet ve aristokrasi için düzenlenirdi. Fakat bunlar aynı zamanda siyasi ve toplumsal değişimin önemli göstergeleriydi. Oluşturulan caddeler, teraslar ve çitler otoriter toplumu yansıtırdı. 19. yüzyıla gelindiğinde ise resim ve edebiyatta Romantik hareket başladı. Artık daha vahşi ve uzak manzaraları ‘’taklit etmek’’ moda oldu. Bütün bunlar da çağdaş Gotik romanların dekorlarına dönüştü.  

Ateş, su, toprak, hava. Elementlere gelecek olursak betimlemeleri için anlamlı nesneler kullanılabilir ve bunlar eski çağların tanrılarıyla temsil edilebilirdi. Yeryüzü dediğimiz zaman akıllara Yunan mitolojisinden de Rhea olarak tanıdığımız boynuz tutan Ops tanrıçası gelebilir. Başka resimler ise aslanıyla Kybele’yi ve cömert Altın Çağı’nı içerebilir.  

sanat-tarihi-manzara-resimleri

Deniz tanrısı Neptün’ü ya da yine denizden doğan Venüs’ü gördüğümüzde su temsil edilirken, kuzey rüzgârının tanrısı Boreas havayı, demir döven Vulcanus ise ateş elementini ve güneşi temsil edebilir.  

Ayrıca bir de Güneş’in kız kardeşi olan Luna yani Ay tanrıçası vardır. Ay açıkça geceyi simgelese de aynı zamanda iffetin de simgesiydi. Güneş ve ay birlikte zamanın birliğini, devresini ve evrenselliğini ifade eder. Bu iki göksel cismi ise Çarmıh sahnelerinde bolca görürüz. 

Gülendam Dinç  

Kaynakçalar:  

Cömert, Bedrettin, Mitoloji ve İkonografi, Ankara: De Ki Basım Yayım, 2014 Erhat, Azra, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2017 

https://painting-planet.com/the-gleaners-by-jean-francois-millet/

 http://watteau-abecedario.org/fetechampetre.htm  

https://www.theoi.com/Gallery/T7.1.html 

YAZAR BİLGİSİ
Gülendam Dinç
Gülendam Dinç, 1998 yılında Manisa'da doğdu. Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Sanat Tarihi bölümü, 3. sınıf öğrencisi. İzmir'de yaşıyor. MozartCultures'da Sanat Tarihi alanında yazılar yazıyor. İngilizce ve İtalyanca dillerini geliştiriyor. Sanat, sosyoloji ve tarih ile ilgilenerek bunları hayatın genel akışına yediriyor. Müzikle ilgilenmek, okumak ve seyahat edip yeni yerler keşfetmek hobileri arasında.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.