Tiyatro Tarihinde Yaşanan Kırılmalar
Geleneksel Anlatı
Geleneksel anlatı, tiyatroda 19. yy’a kadar görülen yansıtmacı (mimetik) estetiğin oyun metinlerinde kullanılan biçimidir. Geleneksel anlatının temel özelliği determinizmin hâkim olduğu bir öykü anlatımına sahip olmasıdır. Geleneksel anlatı estetiğiyle yazılmış öykülerin, neden sonuç ilişkilerine sıkı sıkıya bağlı olduğu görülür. Karakter yazımı izleyiciyle özdeşleştirme kurmak üzerinedir. İzleyici, kendini oyun kişileriyle özdeşleşmiş hâlde bulduğu için oyuna ve oyun kişilerine karşı herhangi bir yabancılaşma hissetmez. Öyküyü anlatan kişi ise her şeyi bilen tanrı anlatıcıdır. Her şeyi bilen tanrı anlatıcı konumu alımlayıcıyı tatmin ederken ona gideceği yolu göstermektedir. Bu sebeplerden dolayı geleneksel anlatının temelinde öğretici ve eğitici olma kaygısı vardır. Otorite konumunda olan anlatıcı, kendisini alımlayıcıdan hiyerarşik olarak yukarıda gördüğü için alımlayıcıyı yönlendirme görevini üstlenir. Geleneksel altıya göre sanatın hayata ayna tuttuğu ve hayatı yansıtması gerektiği düşünülmektedir.
Nora Bir Bebek Evi
Geleneksel anlatının hâkim olduğu oyunlardan birisi Nora Bir Bebek Evi’nden bu bağlamda örnekler verebiliriz. Nora Bir Bebek Evi oyununda başı sonu belli olan bir öykü ve ince işlenmiş karakter analizinin varlığı görülür. Geleneksel anlatının temel göstergesi olan öykü ve karakterler, oyunun ana bileşenleridir. Örneğin Nora’nın yaşına, cinsiyetine ve yaşadığı coğrafyaya dair bilgileri oyun aracılığıyla ediniriz. Toplumsal cinsiyet rolleriyle inşa edilen bir karakter olup olmadığı tartışılabilirdir. Karakterler üç boyutlu bir şekilde sunulur, mekân ve zamanı tanımlanabilirdir. Öykünün içindeki ateşleyici güç, ilk asal çatışma, krizi, doruk ve final sahneleri incelenebilir.
Nora Bir Bebek Evi, realist akım etkisinde eserler veren Henrik İbsen tarafından kaleme alınmıştır. Realist bakış açısı; gerçeğe yakınlıkla sanat eserinin değerini ölçmektedir. Bu bakış açısına göre metin ne kadar gerçeğe benziyorsa, ne kadar duyularımızla algılanan gerçeği yansıtıyorsa o kadar iyi bir sanat eseridir. Nora Bir Bebek Evi oyununda geleneksel okuyucunun alışkın olduğu düşünme biçimlerine sahip bir metin ile karşı karşıya olunduğu görülmektedir.
Karşı Eleştiriler
Geleneksel anlatı; 19. yy’ın sonlarına doğru siyasal, toplumsal, ekonomik değişimlerin etkisiyle bir kırılma yaşamıştır. Modern ve modern sonrası anlatı ihtiyacı doğmuş ve geleneksel anlatının dayattığı estetik anlayışa yönelik karşı duruşlar ortaya çıkmıştır. Bu karşı duruşlar modernitenin çelişkilerine yöneliktir.
Modernite; Rönesans’la birlikte başlayan ve 18. yy’da aydınlanma ile hız kazanan insan aklına güzelleme yapan bir akımdır. Nesnelliği, evrenselliği ve akılcılığı ön plana alan bu akım, aklı kullanarak sürekli ilerlemek gerektiğine vurgu yapar. Pozitivist anlayışın hâkim anlayış hâline gelmesine yönelik eleştiriler yine aynı dönemde ortaya çıkmıştır. Moderniteye eleştiri getiren kişiler ise kendilerini modernist ve postmodernist olarak tanımlamaktadırlar. Onlara göre akıl; atom bombaları ve topluma kamplarını yaratmıştır, dolayısıyla mutsuzluktan başka bir şey getirmediği için aklın egemenliğinden kurtulmak gereklidir. Tüm bu olumsuzlukları yüzünden uygarlaşma ile bir hesaplaşmaları vardır. I. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında moderniteye tepki olarak birçok sanat akımı ortaya çıkmıştır.
Modern Anlatı ve Biçimci Estetik
Mimetik (yansıtmacı) estetiğin yerine biçimci estetik geçmiş, klasik sözle kurulan ilişki yerine teatrallik ön plana çıkmıştır. Metnin, yazının tahtı sarsılmış; yerine görüntünün dili geçmiştir. Gelenekselden kopuşla birlikte sınırları ihmal etme arayışı güdülmüş, gerçekçi yapıdan kopuşlar başlamıştır. Sanatçılar mimetik estetiğin dayattığı bir gerçeklik anlayışı ile değil kendi gerçeklikleri ile kurdukları ilişkiyle üretim yapmaya başlamışlardır. Bütünlüklü sanat idealinden ve geçmişin kurallarından vazgeçilmiştir. Karşı kahramanlar ortaya çıkmıştır. Zıtlıklar sahnede bir arada gösterilmeye başlamış, grotesk estetik önem kazanmıştır. Fransız yazar Alfred Jerry’nin Kral Übü oyunundan bu bağlamda örnekler verilebilir.
Kral Übü
Kral Übü metni, tarihsel avangardlara ve dolayısıyla geleneksel anlatıyı tedirgin eden modern anlatıya örnek gösterilebilir. Übü’de ilk defa bir karşı kahraman görülür. Konusal bir bütünlüğü sahip olmayan metinde yanılsama yaratılmadığı için karakter yadırganır ve karaktere yabancılaşılır. Öykü de karakter de hem tutarlı hem de inandırıcı değildir. Übü’nün eylemleri neden sonuç ilişkileriyle açıklanamaz.
Kel Şarkıcı
Eugène Ionesco tarafından yazılan Kel Şarkıcı oyunu da bu bağlamda gösterilebilecek örneklerdendir. Oyunda karakter olmadığı gibi Bay Smith ve Bay Martin olarak adlandırılan anlatıcılar da kolaylıkla yer değiştirebilirler. Yer değiştirme, karakter oluşumunun ne kadar mümkün olamayacağını göstermek için bilinçli bir şekilde yapılmıştır. Karakterin psikolojik altyapısını incelemek imkânsızlaşmıştır. Karakterler sadece bir varoluş hâlini almışlardır. Geleneksel okuyucunun alışkın olduğu rahatlık, yerini rahatsızlığa bırakmıştır.
Meta Anlatıların Ölümü: Modern Sonrası Anlatı
Kırılmalarla birlikte meydana gelen modern sonrası anlatı; modernitenin mutlak bilgi anlayışını sorgulamıştır. Geleneksel anlatının tersine “Bilgi mutlak değildir ve değişebilir.” Geleneksel anlatıdaki tanrısal anlatıcının hâkimiyeti tamamen sarsılmış; alımlama estetiği tercih edilmiştir. Alımlama estetiğine göre, görülenin bakış açısı metne yeni bir anlam kazandırmaktadır. Böylelikle anlam, alımlayıcıya göre değişmekte ve dönüşmektedir.
Büyük ideolojiler insanları belli kimliklere hapsettiği için o anlatıların reddedilmesi gereklidir. Eserler parçalı bir yapıyla yazılır, herhangi bir merkeze sahip değildir. Metin kadar diğer teatral araçlar da önem kazanmıştır. Neden sonuç ilişkileriyle birbirine sıkı sıkıya bağlı olmayan sahneler yer değiştirebilir. Evrensellik yerine yerellik, meta anlatı yerine küçük anlatılara yer verilir. Günümüzde özgün bir metin yazılamayacağı düşünüldüğü için metinlerarası bir dünya kurulur. Gerçek ve kurmaca geçişkendir, metnin kurmaca olduğu hatırlatılır.
İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar
Sevim Burak’ın İşte Baş işte Gövde İşte Kanatlar metninde yukarıda bahsedilen özelliklerin çoğu vardır. Oyun bittiğinde her alımlayıcı kendi bakış açısına göre metni okumaktadır. Zaman ve mekân açıkça belirtilmediği gibi metnin kurmaca olduğunu gösteren parantez içi cümleler bulunmaktadır. Belirsizlik ve görecelilik metnin her yerinde hâkim olduğundan rasyonel akıl ile bu metne dair bir çözümleme yapılamaz. Öznelerin tutarsızlığının yanında, eylemler ve sözler arasında da uyumsuzluklar vardır. Fransız düşünür Michel Foucault’un gözetim altında tutan iktidarı tanımlamak için ortaya koyduğu Panaptikon Uzam (her şeyi kontrol eden, baskıcı, her yerde olma ihtimali olan) kavramına bu metinde rastlarız. Metindeki Ziya Bey karakteri sesiyle panaptikon uzamın karşılığıdır. Öznelerin ve kimliklerin değiştiği görülür. Kadın ve erkek kimlikleri sabit değildir, kadın kimlikli birisi bir sonraki bölümde erkek olarak karşımıza çıkar. Geleneksel anlatının hakikatin tek ve mutlak olduğu iddiasına karşın modern sonrası anlatı hakikatin değişebilir olduğunu göstermektedir. Bu değişkenliği göstermek için öze ve biçime ilişkin birçok yenilik yapılmıştır.
Yazar: Sinem Çakal
Editör: Emine Türal
Kaynakça
- Burak, S. (2019). İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar . İstanbul: Yapı Kredi.
- Keçeli, F. (2007). Türk oyun yazarlığında postmodernist eğilimler ve örnek oyun okumaları. (Doktora Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü. Türkiye: İzmir.
- Ionesco, E. (1997) Kel Şarkıcı. Anamur, H.(Çev.). İstanbul: Mitos Boyut.
- Jarry, A. (2004). Kral Übü. Selen, A.(Çev.). İstanbul: Mitos Boyut.
- Şener, S. (2006). Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi. Ankara: Dost Kitabevi.
Görsel Kaynakça
- https://www.ft.com/content/4f3debd2-e40c-4b87-b2dd-ad7c989620c9
- http://chaudron.blogspot.com/2010/04/marionetteatern-stockholm-kung-ubu.html
- https://tiyatronline.com/iste-bas-iste-govde-iste-kanatlar_-ankara-devlet-tiyatrosu-3127
- https://www.dailysabah.com/arts/performing-arts/ibsens-famed-a-dolls-house-streaming-online
- https://www.haberturk.com/kel-sarkici-kadir-has-sahnesi-nde-2597456