Antik Yunan Heykelinin En Önemli Başyapıtları: Riace Savaşçıları

24.09.2020
Antik Yunan Heykelinin En Önemli Başyapıtları: Riace Savaşçıları

Riace Bronzes ya da Riace Warriors olarak bilinen, bir çift olan bronz heykellerin Yunanistan’da M.Ö. 460-420 yılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Heykeller Akdeniz’de Stefano Mariottini tarafından 16 Ağustos 1972’de İtalya’nın Riace Marina kıyılarında keşfedilmiştir. Ortalama bir insan boyutundan biraz daha büyük olan çıplak erkek figürleri, biri diğerinden daha yaşlı olan iki savaşçıyı temsil eder ve bu heykeller Klasik Yunan Heykel Sanatının başyapıtları olarak kabul edilir.

Stefano Mariottini yaptığı dalış sırasında, kumlu deniz tabanından bir kolun sarkık olduğunu fark etmiş ve araştırmak için 8 metre derinlikteki deniz tabanına dalış yapmıştır. Önce bu elin bir insana ait olduğunu düşündüğünü ifade eden Mariottini daha sonra bir insana ait olmadığını, büyük bir heykele ait olduğunu fark etmiştir. Bunun üzerine yetkililere haber verilmiş, arkeologların gözetimindeki bir polis dalış ekibi, havayla şişirilmiş balonlarla iki figürü de su üzerine çıkarmıştır.

antik-yunan-heykelinin-en-onemli-basyapitlari-riace-savascilari

Dalış alanının 1972 ve 1981 yıllarında daha fazla araştırılması sonucu, muhtemelen bir geminin parçası olarak kullanılan 28 kurşun halka ve iki bronz dingil içeren bir gemi omurga parçası ortaya çıkarılmıştır. İki kahraman ya da atletin bu gerçek boyuttaki bronz heykelleri büyük olasılıkla Yunanistan’dan taşınırken, bir fırtına sırasında gemiyi hafifletmek için denize atılmıştır.

Heykeller kayıp balmumu tekniği ile yapılmıştır. Figürler halka sergilenmeden önce Floransa’da uzun süren zahmetli bir restorasyon sürecinden geçmiştir. İçlerinden kum ve döküntüler çıkarılmıştır ve yüzeyleri yüzyıllar boyunca deniz tabanında oluşan kabuklaşmalardan arındırılmıştır. . Heykeller şu anda İtalya’nın Reggio Calabria kentindeki Museo Nazionale della Magna Grecia’da sergileniyor.

antik yunan-riace-savascilari

Heykelin kim ya da kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Birçok kişi figürleri yapanın dönemin en önemli heykeltıraşları olan Phidias veya Myron olduğunu iddia etmektedir. Klâsik Yunan heykeltıraşlığında en büyük yenilik, heykellerin frontal du­ruşlarının değişip, vücut ağırlığının bir bacak üzerine verilmesidir. Böylece heykelin ana ekseni düz bir çizgi yerine eğri bir çizgiye dönüşmüş, ya­pılan heykeller doğal gerçekliğe kavuşturulmuştur.

Bu bronz heykellerin görünümü, sanatsal niteliklerini ve son derece etkileyici olan canlılıklarını belirlemeye yeterli olmaktadır. Bu kaslı vücutların ve sakallı sert suratların yapımındaki ustalık açıkça ortadadır. Sanatçının gözleri, dudakları ve hatta dişleri değişik malzemeler kullanarak ifade etmede gösterdiği özen, her zaman “ideal” olanı arayan Yunan Sanatı hayranlarını şaşırtabilir. Bu büyük dönemin tüm Yunan ürünlerindeki figürlerin dağılımında bu bilgelik ve ustalık görülür. Ama bu çağın Yunanlılarının bundan da daha fazla değer verdikleri bir başka şey vardır: Her duruş ve devinimdeki insan gövdesini betimlemedeki bu yeni özgürlüğün, betimlenen figürlerin iç yaşamlarını yansıtmada da kullanılması. Büyük düşünür Sokrates’in bir öğrencisinden öğrendiğimize göre, kendisi de heykelcilik eğitimi gören düşünür, sanatçılardan bunu istiyordu. Heykelciler, “hareket eden gövdeyi etkileyen duyguları” özenle gözlemleyerek, “ruhsal yapıyı” betimlemeliydiler.

Biri genç, diğeri yaşlı bir insanı tasvir eden bu önemli arkeolojik buluntuları korumak için ise bir dizi tedbir alınmış. Heykeller, kendisine ev sahipliği yapan sergi odasında, deniz altında bulundukları sıradaki nem koşullarında ve ideal sıcaklıkta korunuyor. Uzmanlar bunun nedenini ise, yüzyıllardır o koşulda bozulmadan kalmış olmaları olarak açıklıyor.

Yazar: Mahir Yılmaz

Kaynaklar:

 

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.