İspanya’da Bir İslam Başyapıtı: Elhamra Sarayı (Alhambra)
Emevilere karşı 750 yılında İran’ın doğusunda çıkan ayaklanmalar sonucunda Prens Abdulrahman İspanya’ya kaçmış ve orada Emevi Devleti’ni devam ettirmiştir. 270 yıl boyunca Emevi Devleti İspanya’da hüküm sürmüştür ve günümüze çeşitli yapıları ulaşmıştır. Bunlar; kale, cami, kilise, sinagog, saray, köprü, hamam, değirmen, köy ve kent olarak sıralanabilir.
Elhamra Sarayı (Kasrü’l-Hamrâ)
“Elhamra’ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken hârikulâde bir mekân içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bir alemden başka bir aleme geçmiş, sanki bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, öylesine bir hayret içindeydim. Bu şaşkınlık daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakışın ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş, ama her taraf yine de bembeyaz görünüyor.”
Yahya Kemal Beyatlı
Elhamra (Alhambra) Sarayı ve kompleksi, Orta Çağ İslam sanatı ve kültürünün en görkemli yapılarından biridir. Nasrîler (Benî Ahmer) Devleti’nin başşehri olan Gırnata’da (Granada) bulunmaktadır. İlk izleri 9. yüzyıla kadar gitmektedir. “Kızıl” anlamına gelen el-hamrâ sıfatıyla tanımlanması, inşaatta kullanılan kil harcın kızıla çalan renginden dolayıdır. Tarih boyunca çeşitli tahribata mâruz kalmasına ve bazı bölümlerinin yok olmasına rağmen dünya çapında bir şöhrete ve bütün İslâm eserleri arasında son derece imtiyazlı bir yere sahiptir. İslam mimarisinde su ve peyzaj ögelerini görmeye başladığımız bir yapıdır. Mimari detay çözümlemeleri yapılırken suyun akış eğiminin hesabının tasarıma dahil edilmesi ile yaz mevsiminde çok sıcak ve kurak olabilen bir yerleşimde avluyu çevreleyen mekanların içinde kanallar vasıtasıyla suyun dolaşımı sağlanmış, suyun iklimlendirme etkisi mimari tasarıma dahil edilmiştir.
Elhamra saray kompleksi, kabaca üç ana bölümden oluşmaktadır. İlki, seçkin askerlerden oluşan birliğin kaldığı ve konakladığı hisar ve kışla, ikincisi; saray alanı yani sultanın ailesi ile birlikte ikamet ettiği yer, üçüncüsü; saray görevlileri, idari yetkililerin ve zanaatkarların kaldığı Medine adı verilen konaklama alanıdır. Karışık bir sirkülasyon sistemi ile birbirlerine bağlanan bu üç bölüm, inşa edilirken kapılar ile birbirlerinden katı bir şekilde ayrılabilmektedir. Elhamra’ya verilen önemin arkasında 14. yüzyılda yapılan Aslanlı Saray ve Sefirler Sarayı durmaktadır. Günümüze kadar bu sarayların yağma edilmesine, bakımsız kalmalarına ve bu yapılara çeşitli vesilelerle birçok müdahalenin yapılmasına rağmen, tezyinatın bir çoğu özgün haliyle günümüze ulaşmıştır. Sarayların düzeni genel olarak idari işleve göre şekillenmiştir. Bu düzen saray yapısında ve idaresinde hiyerarşinin de nasıl işlediğini gösteren en büyük etkendir. Bir dizi avlu ve geçişler bu düzenin bir parçasıdır.
Saray’ın Bölümleri
-Sefirler Sarayı ve Mersinli/Havuzlu Avlu
Sefirler Sarayı hiyerarşik düzenin bir başlangıcıdır. Surların dışından saraya ana kapılardan biri olan Adalet Kapısı ile doğrudan bağlantı kurulmaktadır. Saray içerisinde divanhane, taht odası, holler, yıldızlı oda (Bereket Salonu), hamam, kraliçenin giyinme odası gibi mekanlar bulunmaktadır. Saray’a ait Mersinli Avlu, kuzey-güney doğrultusunda uzun dikdörtgen forma sahiptir ve ortasında aynı biçime sahip bir havuz bulunmaktadır. Avluya adını veren mersin bitkisi havuzun her iki tarafında da bulunmaktadır.
-Aslanlı Saray ve Aslanlı Avlu
Elhamra’nın 14. Yüzyıldan kalan bir sarayıdır. 1377 yılında tamamlanan saray, Aslanlı Avlu adında bir orta avluya sahiptir. Bu avlunun dört cephesi revaklarla çevrilmiştir. Eyvanlar gösterişli işlenmiş mukarnaslı kemerlerle inşa edilerek kademeli geçişlerden faydalanılmıştır. Avlu adını ağzından bir çeşme gibi su akan 12 aslan heykelli mermer havuzdan almaktadır.
-Revaklı Giriş Sarayı( Partal Avlusu )
Aslanlı Saray’ın doğusundadır. 14. yüzyılda inşa edildiği düşünülen saray, ilk yapılan saray yapısı olduğu öngörülmektedir. Surlardan dışarıya doğru eyvan şeklinde çıkıntı yapan sarayın revakları saraya adını vermiştir.
-Medine (el-Kasaba)
Gırnata’ya hakim bir yere sahip olan Medine batıdan doğuya doğru yükselen bir yerleşim alanıdır. Saray kompleksinden ayrı konumlanan şehir sarayın bakımını sağlar ve ihtiyaçlarını giderirmiş. Günümüzde birkaç harabe ve kulelerin dışında hiçbir yapının kalmadığı Medine’ye yaklaşık 6 km ötede bulunan ırmaktan su getirilirmiş. Surların şehir kısmında kalan Esirler kulesi hanedanlığın 14. yüzyıldaki altın çağının örneğini oluşturmaktadır.
-Cennentü’l-Arife (Generalife)
Surların yanı başında, sur dışında kuzeydoğu yönünde bulunur ve sebze ve süs bahçelerini içinde barındıran bir malikanedir. Hanedanlığın erzak ihtiyacını gidermek üzere inşa ettiği yapılardan en fazla korunmuş olarak günümüze ulaşan malikane 220 hektarlık sebze bahçesi alanına sahiptir. Generalife çevresi çiçeklerle, çeşmelerle süslü uzun bir havuzdan oluşan Su Yolu Bahçesi ile Endülüs tarihinin en korunmuş bahçelerinden birine sahiptir.
Kaynakça
- Taşar, E. İslam Düşünce Atlası. İbrahim Halil ÜÇER(Ed.). Elhamra Sarayı.674-677. Konya: İlem
- Erten Bilgiç, D. (2019). Din ve İnançlarda Suyun Önemi ve Mimariye Yansıması El Hamra Sarayı Örneği. TİDSAD, 6(20) 60-75.
- https://islamansiklopedisi.org.tr/elhamra-sarayi
- https://islamansiklopedisi.org.tr/endulus