Tarihte Romantik Bir Yolculuk: Aşk Koltuğu

Tarihte Romantik Bir Yolculuk: Aşk Koltuğu

Türkiye’de Dolmabahçe Sarayı’nın içine girildiğinde, Selamlık bölümünde Kâtip Odaları’nın arasında kalan ve Yazı Dairesi II olarak anılan salonda, 19. yüzyıldan kalma eşsiz bir mobilya yer almaktadır. Altın varaklı ahşaptan yapılan ve şarap renginde ipek çatma kadife kumaşla kaplı üç tane oturacak yeri olan bu koltuğun, Sultan Reşad döneminde Dolmabahçe Sarayı’na getirildiği söylenmiştir. Üç kollu bir çark formundaki bu tasarım, küçük bir orta sehpaya sağ kolçak başlarından tutturulmuş üç ayrı koltuktan oluşmaktadır. Üç kişiyi özel bir sohbette bir araya getirebilecek şekilde düzenlenmiş olmasının, dedikodu koltuğu (gossip chair) olarak adlandırılmasına vesile olduğu söylenmektedir (Algan, 2006).

 

 

Aynı koltuk tasarımının; tarihte başka toplumlarda, farklı adlarla, farklı amaçlara hizmet ettiği görülmektedir. Peki, nedir bu koltuk tasarımın özelliği? Hangi toplumlarda ne gibi amaçlarla kullanılmıştır? Aşağıda, “Kullanım Biçimleri” başlığı altında söz konusu bu tasarımlar hakkında bilgiler verilecektir.

Kullanım Biçimleri

Yüzyıllar boyunca dedikodu koltuğu, baş başa görüşme koltuğu olarak da adlandırılan aşk koltuğu (love seat) üç tane oturacak yere sahip bir koltuk olacağı gibi, iki oturacak yeri olan koltuk formunda da kullanılmıştır. Literatürde tête-à-tête olarak da bilinen bu mobilyanın, Fransız toplumunda iki insanın özel olarak sohbet edebilmelerini sağlamak amacıyla  tasarlandığı söylenir. 

            19. yüzyıla ait Fransız yapımı tête-à-tête

 

    Fransa’da Grand Palais’de bulunan üç oturaklı koltuk

 

  Fransız yapımı Viktorya döneminden kalma tete-à-tête

                     İtalyan yapımı tête-à-tête

ABD’de çeşitli müzayedeler düzenleyen ve antika ürünlerin satışını yapan Cordier Auctions & Appraisals kurucusu David Cordier’e göre bu koltuk tiplerinin geçmişinin, iki kişilik samimi bir şekilde oturma düzeninin ilk ortaya çıktığı 1600’lü yılların sonlarına kadar uzandığını söyler. Buna göre,  1700’lerde Fransa kralı XV. Louis ve İngiltere kraliçesi Anne döneminde, çiftleri oturtmak için küçük bir koltuk amacıyla kullanılırdı ancak ‘aşk koltuğu’ olarak anılmıyordu (19. yüzyıla gelindiğinde bu nitelendirme yapılmaya başlanmıştır). Başta bu koltuğu tasarlayanların asıl amacının, o dönemin bol kıyafetleri için daha geniş bir alan sağlamak olduğu ifade edilir. Dönemin modasına ayak uydurmak için kadınların giymiş oldukları büyük kabarık elbiseler, oturmayı zorlaştırıyordu. Bu koltuklar aracılığıyla onlara ekstra alan sağlanıyordu (Mautner, 2019).

19. yüzyılın başından itibaren bu büyüklükteki koltuklar, aşk koltuğu (love seat) adı altında üretilmeye başlamıştır. Özellikle İngiltere’de Viktorya döneminde popüler hale gelmiştir. Bu dönemde birden fazla kişiyi oturtacak kadar geniş sandalyeler yeni bir oluşum olmamakla birlikte yukarıda bahsedilen bu aşk koltukları, işlevsel olarak farklı tasarımlardır. Buna göre, iki sandalye kıvrımlı bir şekilde -S şeklinde- birleştirilir ve böylelikle üzerinde oturanların zıt yönlere bakması sağlanır. Ancak bu durum, iletişim kurmalarına herhangi bir engel teşkil etmemektedir çünkü tasarımın asıl amacı, samimi konuşmalara olanak tanımak olmuştur.

 

Belter, John. (1850-60). Tête-à-tête. Metropolitan Museum of Art.

Ayrıca iki oturak arasında mevcut olan kol dayanağı veya dirsek koyma yerinin, koltukta oturan insanlar (genellikle çiftler) arasında bir ‘bariyer’ görevi gördüğü vurgulanır. Böylelikle fazla fiziksel temasın önüne geçilerek çiftlerin kontrollü bir şekilde flört etmeleri sağlanmaktadır. Viktorya döneminde çiftlerin birbirleri ile olan ilişkilerinin belli bir mesafede olmasına önem verildiği söylenmektedir (Sterjova, 2017). O dönemde birbirlerinden hoşlanan çiftler, ailelerinin yakın gözetimi altında görüşebilmektedir. Aşk koltuklarının da bu görüşmeler esnasında kullanılıyor olmasının, doğru eşleşmeyi sağlayacağı konusunda bir inanış vardır (Bu inanıştan ötürü “refakatçi koltuğu veya yakın gözetim koltuğu / a chaperone chair” ismi ile de anıldığı çıkarımında bulunulabilir). 

İç mimar Helen Richardson, aşk koltuklarının davetkar ve çok yönlü olduklarını söyler. Richardson’a göre bir aşk koltuğunun boyutu onu, mükemmel bir oturma seçeneği haline getirir. Aşk koltuklarının güzel yani birçok alanda kullanılabiliyor olmalarıdır. Bir oturma grubunun parçası olarak da tüm dikkatleri üzerine çekerek bulunduğu odaya renk katabilir (Schoeffler, 2016). Geleneksel bir aşk koltuğu, aralarında bir bariyer bulunan iki tekli koltuktan oluşurken, diğer tasarımların bu konsepte benzetildiği iddia edilmektedir ve aralarında kol dayanağı olmayan hali de mevcuttur (Egly-Thompson, 2014).

 

Tasarımcı Tim Weishaar’a göre, aşk koltuklarının uzunluğu geleneksel olarak 60 inç iken ortalama bir kanepenin uzunluğu yaklaşık 84 inçtir. Temelde mini bir kanepe formunda olan aşk koltukları, genellikle iki kişiyi rahatlıkla taşıyabilecek uzunluktadır. Küçük alanlar içinde rahatlık ve romantizm sağladığına inanılır.

20. yüzyılın sonlarında ise, antika bir görünümden daha işlevsel bir mobilya parçası haline geçmiştir. Bugün, hemen hemen her küçük kanepeyi tanımladığı iddia edilmektedir. O dönemdeki kadın erkek ilişkisinde önemsenen ve olması gerektiği düşünülen kontrollülüğün zamanla esnemiş olduğunu, modern aşk koltuklarında aradaki kol dayanaklarının mevcut olmamasından anlayabiliriz. Günümüzde varlığını halen devam ettirmekle birlikte, geçmişe kıyasla artık daha az kullanıcı sayısına sahiptir. 

 

 

Yazar: Ece Günen
Editör: Başak Tufan

Kaynakça:

Algan, Ö. (2006). 19. yy Batılılaşma Etkisiyle Osmanlı Sarayına Giren Mobilyanın Gelişimi: Dolmabahçe Sarayı Örneği. (Yüksek Lisans Tezi). Kocaeli Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kocaeli.

Egly-Thompson, K. (2014, 16 Aralık). Must-Know Furniture: Get Close With a Tête-à-Tête. Erişim Adresi: https://www.houzz.com/magazine/must-know-furniture-face-off-with-the-iconic-tete-a-tete-stsetivw-vs~33774424

Mautner, C. (2019, 5 Ocak). The Love Seat Provides Comfort, Romance for Small Spaces. Erişim Adresi: https://www.pennlive.com/life/2012/02/the_love_seat_provides_comfort.html

Schoeffler, N. (2016, 30 Ocak). Loveseats: They’re Sweet and Discreet for A Petting Tête-à-Tête. Erişim Adresi: https://www.courant.com/hartford-magazine/hc-hm-home-loveseats-20160131-story.html

Sterjova, M. (2017, 23 Mayıs). Tête-à-tête Sofa: The Viktoryan Era “Love Seat”. Erişim Adresi: https://www.wallswithstories.com/uncategorized/tete-a-tete-sofa-the-Viktoryan-era-love-seat.html

The Secret History of the Conversation Chair. (2020, 30 Ocak). Erişim Adresi: https://www.messynessychic.com/2020/01/30/a-brief-compendium-of-the-conversation-chair/

Wieck, E. (t.y.). The Story behind the Ultimate Conversation Piece. Erişim Adresi: https://www.onekingslane.com/live-love-home/tete-a-tete/

Yılmaz, Y. (Ed.) (2005). Batı Tarzı Saray Mobilyasında Osmanlı Kimliği. İstanbul: TBMM Basımevi.

GÖRSEL KAYNAKÇA

https://tr.pinterest.com/pin/229261437250672723/

https://www.1stdibs.com/furniture/seating/sofas/19th-century-louis-xv-golden-france-sofa-tete-tete-1870s-1880s/id-f_13123551/

https://www.pinterest.co.uk/pin/341992165435536162/

https://www.1stdibs.com/furniture/seating/settees/outstanding-harvey-probber-tete-e-tete-sofa-mid-century-modern/id-f_1027194/

https://www.worthpoint.com/worthopedia/milo-baughman-thayer-coggin-tete-tete-113495191

http://www.3dmekanlar.com/tr/dolmabahce-sarayi.html

YAZAR BİLGİSİ
Ece Günen
Ece Günen, 3 Eylül 1994 tarihinde İstanbul'da doğdu. 2016 yılında İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Şu anda Karadeniz Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tezli yüksek lisans yapmaktadır. Edebiyata, sanata ve müziğe yoğun ilgi duymaktadır. Yazarın tüm çabası, kendisini günden güne daha çok geliştirebilmektir ve bundan dolayı yazar, sürekli olarak okuma ve araştırma hevesi içerisindedir.
YORUMLAR

  1. Tuna dedi ki:

    Yazılarının verdiği her bilgi için teşekkürler… 🙏😊