Bir Batı Eleştirisi

Bir Batı Eleştirisi

 

Bilgiye ve iletişim araçlarına erişimin hızla yaygınlaştığı günümüzde toplumları batılı ve doğulu olarak ayırmak veya bu kavramlara belirli özellikler atfetmek elbette tutarlı olmaz. Ancak bu iki medeniyetin dayandıkları farklı dünya görüşlerinin izlerini bugün bile sürmek halen mümkün.

Bu basmakalıp doğu ve batı imajlarında gözümüze çarpan en önemli farklardan biri dünyaya bakıştaki kötü-iyi, maddi-manevi gibi zıt kavramların nasıl ele alındığıdır. Bu kavramlara bakışın kökenini batı için Aristoteles’te doğu içinse Buda’da bulmak mümkün. Dünya tarihinde çok büyük etkileri olan bu iki filozof da farklı mantık sistemlerinin oluşmasında dominant roller oynamışlardır. Aristoteles bizzat Kategorik Mantık da denen Aristo Mantığını geliştirirken Buda’nın felsefi düşünceleri ise Fuzzy Logic yani Bulanık Mantık’ın ortaya çıkmasında asıl kaynak olmuştur.

Temellerini Aristoteles ve kategorik mantığa dayandırabileceğimiz Batı medeniyeti, hayatın her alanında karşımıza çıkan zıt kavramların birbirlerinden bağımsız olduklarını iddia eder. Yani bir A vardır; bir de A olmayan. Bu ikisinin arasında herhangi bir durum söz konusu olamayacağı gibi, dışında da herhangi bir hal mevcut değildir. Bu anlayış Hollywood’a da yansımıştır. İyi karakterler çoğu zaman filmin sonuna kadar iyi kalırken kötü karakterler de daima kötüdür.

Temellerini Buda ve bulanık mantığa dayandırabileceğimiz doğu medeniyeti ise zıt kavramların iç içe olduğunu ve zıt kavramlar arası sınırın net bir şekilde çizilemeyeceğini iddia eder. Genel bir muğlaklık hakimdir ve iyilikten kötülük kaostan düzen çıkar. Taoizm’in sembolü olan Yin Yang’ın da temsil ettiği şey temelde aynıdır. Zıtlıklar uyum içinde ve bir arada var olurlar. Benzer bir görüşü, her hayırda bir şer, her şerde de bir hayır olduğunu iddia eden İslami düşüncede de bulmak mümkündür.

 

Yukarıda Doğu ve Batı ayrımını kavramlar berraklaşsın ve Batı medeniyetinin temelleri daha iyi anlaşılsın diye verdik. Zira yazımızın devamında Kiki Smith’in Kız Evlat adlı heykelinde Batı medeniyetini nasıl eleştirdiğini açıklayacağız.

Kiki Smith, Daughter

Kiki Smith, 1999, Daughter

1954 yılında Almanya’da dünyaya gelen Amerikan sanatçı Kiki Smith, eserlerlerini cinsiyet, doğum ve yenilenme kavramları çerçevesinde vermekte. Sanatla ilgilendiği günden beri hikaye anlatmaktadır. Anlattığı hikayelerde köklerimizi, anlayışımızı ve varlığımızı belirleyen dini ve edebi hikayelerdeki kavramları ortaya çıkartmakta ve sorgulamaktadır. Sanat anlayışını bilişsel dışavurumculuk olarak niteleyebileceğimiz Smith’in 1999 yılında yaptığı Hikaye Anlatmak sergisindeki eserlerinden biri de Daughter’dır.

Daughter eseri Nepal kağıdı, balonlu naylon, metil selüloz ve saçtan yapılmıştır. Esere ilk baktığımızda üzerinde kırmızı pelerinvari bir kıyafet olan bir kız çocuğu görmekteyiz. Bu durumda bu kızın kırmızı başlıklı kızı temsil ettiğini düşünmekten başka pek bir çaremiz kalmıyor. Ancak burada gözümüze çarpan en önemli detay kırmızı başlıklı kızımızın yüzünün çeşitli yerlerinde uzun kılların bulunmasıdır. Peki, bu kıllar neyi ifade etmektedir? Neden oradadırlar?

Kırmızı başlıklı kız masalı 1697 yılında Fransa’da Charles Perrault’un Kaz Ana Masalları kitabında yayınlanmıştır. Batı medeniyetinin -ve günümüzde tüm dünyanın- temel masallarından olan Kırmızı Başlıklı Kız’daki karakterler hikayenin başından sonuna kadar tutumlarını değiştirmezler. Kırmızı Başlıklı Kız hep iyiyken kurt da sürekli kötülük peşindedir.

Peki, gerçek hayatta bu durum böyle midir? Her şey siyah ve beyazdan mı ibarettir? Hayatımızdaki tüm olaylar, olgular daha kompleks ve daha girifttir. Çoğu zaman ne olduğuna karar veremeyiz bile. İşte, Kiki Smith’in eleştirdiği nokta tam da burası. Her zaman iyi olan kırmızı başlıklı kızın yüzünde her zaman kötü olan kurdun kılları vardır. Ne tam olarak kız iyidir aslında; ne de kurt kötüdür tam olarak. İkisi de çeşitli durumlarda farklı tepkiler verebilirler. Kırmızı başlıklı kız, içindeki tüm hayvaniliği ve saldırganlığı dışa vurabilirken, kurt bazı olaylara tüm vicdanıyla yaklaşabilir. Yin Yang sembolünde olduğu gibi karışmıştır iyi olan ve kötü olan, düzenli olan ve kaotik olan. Sanat eleştirmeni Charlotte Posner kurt ve kızı kastederek “Onların ihtimal dışı çocukları erkek, dişi ve hayvani özelliklerin vücuda geldiği, bambaşka varlıkların birleştiği eşsiz bir soy oluşturur.” der.

Yazan: Melih Abacı

Kaynakça

  • McMahan, D. L. (2008). The making of Buddhist modernism. Oxford University Press.
  • Elbow, P. (1993). The uses of binary thinking. Journal of Advanced Composition, 51-78.
  • Sfera, A. (2015). Thinking Pattern East and West. SOJ Psychology. 1. 10.15226/2374-6874/1/4/00117.
  • Barrett, T. (2008). Aesthetics and Criticism of Contemporary Art. Oxford University press.

Görsel Kaynak

 

YAZAR BİLGİSİ
Melih Abacı
Melih ABACI, 2001 yılında İstanbul'da doğdu. Eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde sürdürüyor. İnterdisipliner sisteme olan inancı ile birçok farklı alanda araştırma yapan Melih ABACI, insanlık tarihi ve kültür üzerine yoğunlaşıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.