Toplum Var Mıdır, Yok Mudur?

04.01.2021
Toplum Var Mıdır, Yok Mudur?

Toplum var mıdır, yok mudur?

Sokağa çıktığımızda, bir markete girdiğimizde, bir toplu taşıma aracına bindiğimizde ve hatta sokağa çıkmadan da evi paylaştığımız insanlarla, en basitinden, bir yemeğe bile oturduğumuzda aslında bu çok geniş soruya, çok basit bir “evet” cevabı verebilirdik. Bütün sosyal alanlar ve bağlantılar bize bu sorunun “evet” cevabını hiç düşünmeye gerek kalmadan çeşitli ortaklıklarıyla, kültürleriyle, bağlantılarıyla hissettirecektir ancak genelde edebiyat veya müzikte duymaya daha alışık olduğumuz, toplumun asıl öğesinin birey olduğu veya toplumun yan yana gelmiş bireylerden daha fazlası olmadığı, yani bir toplam olduğu fikri kolaylıkla aklımızı çelebilmektedir.

Kesintili fikirlerinden etkilendiğimiz bu var ile yok arasında salınan toplum fikri, biraz daha geniş çerçeveden bakarsak varlığa ve varlık felsefesine (yani ontolojiye) ilişkin bir tartışmadır. İdealist ve materyalist geleneklerin antik dönemlere uzanan geçmişi varlığın özünü tartışır ve bu tartışmaların bel kemiği diyebileceğimiz bir soru yıllardan beri sorulmaya devam etmektedir: Varlığın doğası nedir? Ayrıca bu soru, çevremize dair bilgilerin kaynağının ne olduğuna dair bir soruyla sıklıkla birlikte düşünülür: Bilgiyi nasıl öğrenebiliriz? (Johnson, Dandeker, & Ashworth, 1984)

Bu noktada, yola çıktığımız soruya geri dönecek olursak, tartışmayı genel felsefi bir tartışmadan çok toplumu ele alan bir biçimde icra etmek daha isabetli olacaktır. Burada devreye, sosyal bilimler felsefesi girer. Toplumsal alana dair tartışmaların bir genel başlığı olarak da tarif edilebilecek bu alan, aslında bir yöntemsel tartışma alanıdır. Böylece biz de sorularımızı şu şekilde daraltabiliriz: Birincisi; toplum bireylerin toplamı mıdır, aslında sadece bireylerin aklında olan bir anlam veya düşünce midir, yoksa bireylerin toplamından daha fazlası mıdır? İkincisi; toplumun bilgisini edinmek mümkün müdür, toplumun bilgisi bireylerin düşüncelerinde mi gizlidir veya onu belirli adlarla mı kullanırız, yoksa bir takım yöntemlerle bu bilgi edinilebilir mi?

Yanıt Arayışları

Toplum hakkındaki bu sorular ile başlayıp yıllar içinde, farklı coğrafyalara ve dönemsel ihtiyaçlara göre değişen, yeni sorularla gelişen sosyal bilimler felsefesi birçok güçlü yaklaşım çıkartmıştır. Bu yaklaşımlardan bazılarını şöyle sayabiliriz: Ampirizm / Pozitifizm, Rasyonalizm, Realizm, Marksizm, Post Modernizm ve Feminizm.

Bu altı başlığın bile bütün yaklaşımları kapsayamıyor olmasının kabaca iki sebebi var. İlk olarak, yöntemimiz, pratik sebeplerle kullanıldığında konunun ve ne bulmak istediğimizin etkisi altında kalıyor. Konu ise sıklıkla sorunsallaştırma biçimimize, bu da tabii ki yaşam deneyimlerimize, dünya görüşümüze ve çevresel etkilere göre renk kazanıyor. Bu süreçte eriştiğimiz bilgilerin dayandığı toplumsal kesimler ve her düzeydeki politik atmosfer de oldukça belirleyici. Dolayısıyla, sosyal bilim tartışmaları politik kaynak ve sonuçlardan bağımsız düşünülemiyor. (Benton & Craib, 2018)

Sosyal bilimler alanında yöntemsel tartışmaların başlangıcı da yine toplumsal ve politik etkiler altında. Daha önce MozartCultures sayfasındaki yazılarda da bahsi geçen, sosyolojinin doğuşu ile ilgili dönem hakkındaki tartışma, bu konuda bir başlangıç sunabilir ancak 18.yüzyılda başlayan tartışmalar modern devletlerin gelişimi ile devlet tarafından sosyal bilimlerin incelenmesini bir ihtiyaç olarak görüyor. Ancak bu sadece uluslararası ilişkilerin bir ihtiyacı değildir. Başta işçi sınıfı olmak üzere toplumsal hareketlerin yükselişi için de buna ihtiyaç vardır. Fransız Devrimi, 1848 Devrimleri ve Paris Komünü’ne uzanan bu süreçte toplumların Napolyon Bonaparte gibi otoriter liderleri nasıl yarattığı veya Jakobenizm gibi radikal siyasetlerin toplumsal temelleri gibi soruların da tekrar tekrar üretildiğini söylemek zor değil. Bu sürecin devamında ortaya çıkacak iki dünya savaşı ve dönem liderleri ise tartışmaların çeşitliliğini arttırıyor. Öte yandan Sovyetler Birliği ile Çin Halk Cumhuriyeti’nin doğuşu ile anti-kolonyalizmin yükselişi sonucunda kurulan Üçüncü Yol İktidarları da sosyal bilimlerdeki yöntem çeşitliliğini destekler. Ayrıca sürecin başından bugüne değişerek gelen kadın hareketi bir yanda, Avrupa ve ABD merkezli yeni-muhafazakarlık, neoliberalizmin dünyaya yayılmasının ardından bugün birçok ülkede hakim olan otoriter rejimlerle bir arada düşünüldüğünde bu yöntemsel yaklaşımların toplumsal, siyasi, coğrafi ve dönemsel etkiler altında değiştiğini ve geliştiğini görmek gerekiyor.

Bunlara ek olarak sosyal bilimler alanında bilginin mutlaklığı her zaman şüpheli bir konudur çünkü bahsi geçen değişimler bilgiyi değişime, derinleşmeye veya farklı etkileşimlere açık hale getirmiştir.

Netice itibariyle Andrew Sayer’in de dediği gibi “Yöntem aynı zamanda pratik bir konudur.” (Sayer, 2019)

Toplumun varlığı ve karakteri ile başlayan bu tartışmamız, şipşak bir cevapla sona ermeyi hak etmiyor. Dolayısıyla, bu giriş, birbirinden farklı altı yaklaşımın ele alındığı ve konuya meraklı okurlar ile sosyal bilimler öğrencilerine, konuları ezberlemeden temelini anlayabileceği bir yaklaşım sunacak altı yazı vaat ediyor. Bu vaat, yaklaşımların öne sürdükleri sorulara yer vererek ve bazı açıklayıcı indirgemelerde bulunarak gerçeklik yakalamaya çalışacak ancak hepsinin sonunda bir yaklaşım seçmek, okuyucuya kalacak.

Kaynakça

Benton, T., & Ian Craib. (2018). Sosyal Bilim Felsefesi. Bursa: Sentez Yayıncılık.

Johnson, T., Dandeker, C., & Ashworth, C. (1984). The Structure of Social Theory. Newyork: Macmillan Education.

Sayer, Adam (2019). Sosyal Bilimde Yöntem. İstanbul: Küre Yayınları

Görsel Kaynakça

https://www.kreatifbiri.com/wp-content/uploads/2018/10/crowd-2045498_1920-1200×675.jpg

https://https://on5yirmi5.com/wp-content/uploads/2019/06/myofcl-38542.jpg

YAZAR BİLGİSİ
Alp Tanlası
Alp Tanlası 1997 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Kadıköy Lisesi'nden mezun olduktan sonra Yeditepe Üniversitesinde Sosyoloji ile Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerini okudu, şuan İstanbul Üniversitesinde Siyaset Bilimi Yüksek Lisans programında. Okuma ve yazmaya ek olarak dövüş sporlarını, araba sürmeyi sever. Siyaseti "sevilmemesi gereken" ama içinde bulunulması gereken bir faaliyet olarak değerlendiriyor. Siyasal Katılım konusunda çalışıyor ve veri bilimi öğrenmek istiyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.