BİR VİRÜSE RENK DOKUMAK

18.03.2020
BİR VİRÜSE RENK DOKUMAK

Gökyüzü kılavuzumuz olmalı Tıpkı eski zamanlardaki gibi

Nereden geldiğimizi, ait olduğumuz süreçleri, yolculukları, bilimi, tarihi, sanatı ve yeryüzü hikayelerini bilmeden şu anki sen’i tanıman ne kadar mümkün? Adının öyküsü ne mesela, adını duyduğunda hissettiğin şey ne? Hangi istasyonunda inmek isterdin dünyanın, hangi sanatçıyı resim yaparken gizli gizli izlemek isterdin? Bir rakama ait olunur mu düşündün mü hiç ya da bir rengi duymak.. Michelangelo’nun paletinde bir renk olmak… Geçmişten biri: Kim olmak isterdin yahut kimin dizine başını koyup orada kalmak isterdin? Peki en son ne zaman bir ayna karşısında hayatta en az gördüğün şeyi, yani kendi sırtını tanımaya çalıştın, ne zaman eski günlüklerini karıştırıp döndün içine, ne zaman kendinle baş başa kalmaktan haz aldın, sen sohbet ettin mi hiç kendinle?Bir kahve içtiniz mi beraber, okunan dizeler ardından bir nefeste hislendiniz mi yakında?

Önüm

Arkam

Sağım

Solum

S o b e!

Kimsin sen? Tüm bu saydıklarımın toplamı değil mi? Hepimiz aynı kaynaktan su içen bir ağacın kollarında can bulan farklı renkleriz. Geçmişiz biz, şimdiyiz, geleceğiz… 
Para, şöhret, hırs ve dahasıyla doldurduğumuz sıkışık yaşamların bize unutturduğu ne çok şey var. O kadar meşgulüz ki yemek yapmaya vakit bulamıyoruz. Sanal fanusun içinde ev-iş / okul-iş çemberinde sosyal medya bildirimleriyle köşe kapmaca oynuyoruz. Nereye kadar sürebilirdi böyle diye düşünüyorum.Sonu gelmeyen hırslar uğruna insanlar şehit edilirken, kendini savunamayan bir köpek tecavüze uğrarken, bir genç kız babasından hamile kalırken, bir baba oğluna ayakkabı alamadığı için canına kıyarken, kangurular yuvasız, penguenler susuz kalırken… Mevsimler yok olur, insanlar zalimleşirken gözlerimizi bir açtık ki k o r o n a. Fiziki sınırları dünya haritasından silen korona hepimizi aynı noktaya getirdi. Sınıf ve rütbe fark etmeksizin hepimiz 0 noktasında, en çok unuttuğumuz ve insan elinden çıkan şeylerle geri getirilemeyen sağlığımız peşindeyiz. Üstesinden gelmemiz, yine kaynağını en çok unuttuğumuz doğadan. Sağlıklı beslenmek, vitamin değerlerimize dikkat etmek, bağışıklığımızı güçlendirmek, beyaz ışıklı spor salonlarının aynalı duvarlarında selfie yapmaktan vazgeçip doğada yürüyüşler yapmak bunun başında geliyor.Kaybetmekte olduğumuz manevi değerleri bize tanıma fırsatı veriyor aynı zamanda korona. Evde olmak, aileyle olmak, kendine vakit ayırmak, çevrendekilere zaman ayırmak belli bir süre sonra içine dönmeyi getirir. Yoga ve meditasyona başlarken de deneyimlenen bu süreç sorgulamayı ve kendi geçekliklerin üzerine düşünmesi sağlar. Yeni bir göz açar, aslında var olan bir gözü aktive eder, iki kaşının ortasına şöyle bir dokunursan onun varlığını parmaklarının ucunda hissedeceksin. Yoğun, ılık ve güçlü…Hemen hemen her dinde vardır, ellerimizi yaradana açarız. En stresli, korkulu, zor ve üzgün zamanlarımızda sığındığımız bedensel bir reflekstir bu. Tüm duygularımız ve çaresizliğimiz avuçlarımızda, içimizi avucumuza döküp yaradana sesleniriz. Ama bunu yaparken ellerimizi açtığımız gökyüzüne de hiç bakmayız, neden?  Milat öncesi ve sonrasında da bizim bakmaya vakit bulamadığımız ya da tercih etmediğimiz gökyüzü hep bir merak konusu olmuştu. İnsanlar hep merak ettiler, bir yıldızın kaymasını, kanlı ayı hep yorumlamaya çabaladılar, kehanetleri yarattılar. Fiziksel hareketlerinin sebep olduğu enerjilerine çok inandığım iki gezegen için de benzer yorum geçerli: yapılanmayı, yönetimleri temsil eden Satürn ve yıkımı, yeniden yapılanmayı ifade eden Plüton’un Kavuşumu. 33 yılda bir gerçekleşen bu kavuşma gerçekleştiği yıllarda dünya tarihine dönüm noktaları bırakmış. 1917’de Birinci Dünya Savaşı’nın ardından oluşan yeni dünya düzeni, İkinci Dünya Savaşı, AIDS, İkiz Kuleler ve şimdi… Plüton’un neyi yıkacağı, Satürn’ün neyi yapılandıracağını yılın sonlarına doğru göreceğiz.


Bir çiçeğe dokunmayı, su içmeyi, yeşili bol yemeyi, meditasyon yapmayı, soru sormayı, cevapları aramayı, doğada nefes almayı, sevginizi karşılıklı paylaştıklarınızla sohbet etmeyi, güzel müzikler filmler kitapların tadına varmayı, kendinizi çok sevmeyi ve gökyüzüne bakmayı sakın unutmayın.

Sağlıkla kalın!

Kaynakça:
Az Seçilen Yol, Dr. M. Scott Peek // Inner Engineering, Sadhguru // Küresel Reset ve Sıfır Yılı, Kristin Demirci, hthayat.haberturk.com

 

YAZAR BİLGİSİ
Zeyneb Temel
New Media::Psychology::Cultural Studies Sanat tarihini, edebiyatı ve kültürel gezileri çok sever; Bremen'de yaşayan bir yogidir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.