İslam Tarihindeki İlk Kadın Korsan: Seyyide Hurra

09.08.2021
İslam Tarihindeki İlk Kadın Korsan: Seyyide Hurra

Seyyide Hurra, 15’inci yüzyıl Fas coğrafyasında yaşam süren, emrindeki gemilerle Batı Akdeniz’de İspanyol ve Portekizlilerle mücadele eden ilk kadın denizcidir.

İslam ve Hristiyan kaynaklarında ismi Seyyide Hurra yahut Sitt el-Hurra olarak geçer. Tarihi tam olarak bilinemese de 1485-1495 yılları arasında Fas’ın Şafşavan (Chefchaouen) şehrinde doğmuştur. Şafşavan, Seyyide Hurra’nın babası Ali bin Musa bin Raşid (bazı kaynaklarda Ali bin Raşid Alami olarak bilinir) tarafından 1471’de kurulmuştur. Ali bin Musa bin Raşid ve ailesi, reconquista yani “yeniden fetih” olarak bilinen, Katoliklerin İber Yarımadası’nın yönetimini tekrardan ele geçirmesiyle sona eren dönemde, Granada’nın düşüş tarihi olan 1492’den evvel Mağrib topraklarına, Oran ve Tunus gibi bölgelere sığınan binlerce Müslüman mülteci ailelerden biridir. Seyyide Hurra’nın annesi de günümüz İspanyası’nın güney kısmında bulunan Cádiz şehrinden Caterina Fernandez adında bir Katoliktir. Daha sonra Müslüman olsa da Zehra Fernandez olarak eski ismini de kullanmıştır.

Seyyide Hurra’ nın Yetiştiği Dönem ve Coğrafya

15’inci yüzyılın sonları, Fas için bir otorite boşluğunun bulunduğu bir dönemdir. Merini Hanedanı’nın gücünü yitirip yönetimi Vattasilere bırakması, aynı süreçte Berberi Kabileleri’ nin isyanları ile bu dönemde, özellikle Akdeniz kıyılarındaki bazı şehirlerin birer şehir-devlet gibi hareket ettikleri görülüyordu. Aynı dönemde Fas, doğuda bulunan Osmanlılar ile İber Yarımadası’ndaki İspanyol ve Portekizlilerin ilerleyişi arasında da kalmıştı. Fas’ın özellikle Akdeniz kıyısındaki şehirleri İspanyol ve Portekizliler tarafından işgal edilmişti. İşte Seyyide Hurra, Vattasi iktidarına rast gelen dönemde mevzu bahis otorite boşluğunda, Fas’ın Akdeniz’e doğru kuzeyinde bulunan bir coğrafyada yetişmiştir. 

Çocukluk ve ilk gençlik yıllarına ait pek fazla bilgi bulunamasa da iyi bir eğitim aldığı, annesinden öğrendiği İspanyolcanın yanında Portekizce de konuşabildiği bilinir (Seyyide al Hurra, 2021). Hocaları arasında meşhur Faslı alim Abdallah al-Ghazwani de vardır.

Korsan Kraliçe’nin Tetvan Hükûmdarı Oluşu

Seyyide Hurra, 1510 senesinde Tetvan (Tetouan) hakimi Muhammed El-Mandari ile evlendi ve bu iki şehir-devlet, yani Şafşavan ve Tetvan, İspanyol-Portekiz saldırılarına karşı olan cephelerini birleştirdiler.

Evlendiğinde 15 yaşından biraz büyük olan Seyyide, şehri yönetme konusunda kocasının işlerine çok yardımcı oldu. Bu süreçte tüm birikimini yönetime yansıttı. Bir süre sonra da de facto vali yardımcısı oldu. El-Mandari, ne zaman şehir dışına bir göreve gitse tüm yetkilerini eşi Seyyide’ye bıraktırdı.

1515’de eşi vefat eden Seyyide, yönetim tecrübesi ve halk tarafından da benimsenmesi sayesinde şehrin yönetimini ele alarak “el-Hurra” yani “hür kadın” unvanını aldı. İspanyol ve Portekizliler, el-Hurra’yı diplomasi arenasında bir rakip olarak görüyorlardı. Bazı tarihçiler, el-Hurra’nın Avrupalılar tarafından bir otorite olarak kabul edilmesindeki etkenin, Endülüslü ailelerde de İspanya’nın hükümdar ailelerinde olduğu gibi, kadınların, ailenin miras kalan gücünü devralmasındaki benzerlik olduğunu söylemişlerdir. Bazılarına göre ise Seyyide’nin vali olarak başarısı Batı Akdeniz’de tartışmasız bir lider olmasından geliyordu. (Seyyide al Hurra, 2021) 

Tetvan, bahsi geçen bölgenin kontrolü için oldukça önemliydi. Şehrin konumunu ve gelişmiş tersanelerini iyi kullanan el-Hurra, kısa zamanda denizcilikte önemli başarılar elde etti. Portekizlilerin Cebelitarık’a hakim olduğu bir dönemde fidye gelirleriyle şehri kısa sürede Fas’ın en zengin kentlerinden biri yaptı.

Seyyide’nin, el-Mandari ile evliliği öncesinden düşünülmüş bir hamleydi. Kendisi Tetvan’ın neredeyse ikinci lideri olarak hizmet ederken, kardeşi İbrahim’in de Fez sultanı Ahmet el Vattasi’ye vezir olmasına aracılık etti. Bölgede özellikle Portekiz ve İspanyol yayılmasına karşı bu akıllıca bir hamleydi. Zira bu sırada Portekizliler yeni deniz yolları keşfedip Kuzey Afrika’da tüccarların ticaretini önemli ölçüde etkilerken, İspanyollar da Mağrip kıyılarında birçok bölgeyi ele geçirme girişiminde bulunuyordu.

Seyyidetu’l Hurra, Oruç Reis ve Barbaros Hayreddin Paşa

Eşinin vefatı ile “Hakimetu’t Tetuan” (Tetvan Hakimi) ve “Seyyidetu’l Hurra” olarak anılmaya başlayan Seyyide, Osmanlı donanmasına bağlı Oruç Reis ve Hayreddin Reis isimli iki Müslüman denizci ile irtibat kurdu. Akdeniz’de özellikle Endülüslü Müslüman mültecilere hizmetleriyle bilinen bu iki isim, bölge Müslümanları için özel bir konuma sahipti. Seyyidetu’l Hurra, Oruç Reis ve Hayreddin Paşa’nın da yardımlarıyla özellikle İspanyol ve Portekizli güçlere zorluklar yaşattı. İspanya sahillerine ve Cebelitarık’a saldırılarında birçok ganimet ve esir aldı. Bazı kaynaklarda Seyyide’nin, Barbaros’a Endülüslü Müslümanlara yardımlarından ötürü hayranlık duyduğundan bahsedilmektedir ve bu ittifak nedeniyle kendisine “Tetvanlı Barbaros” denildiği de belirtilmektedir (Seyyide al Hurra, 2021).

Seyyidetu’l Hurra’nın komuta ettiği gemicilerin büyük bir bölümü, Endülüs’ten göçen Müslümanlardan oluşmaktaydı. Kendisi de bir Endülüs göçmeni olan Seyyidetu’l Hurra, denizdeki saldırılarını gençliğinde ve çocukluğunda Müslümanların yaşadıkları katliamlara karşı İspanyol ve Portekizlilerden intikam almaya adadı. Yaptığı saldırılar, Barbaros Hayreddin Paşa’nın faaliyetleri ile birlikte Akdeniz’i Müslüman denizcilerin hakimiyeti altına almakta önemli rol oynadı.

İkinci Evliliği ve Yöneticilikten Çekilme Dönemi

Seyyide Hurra, 1541’de Vattasi Hanedanı’ndan Fas Sultanı Mûlây Ahmed el-Vattasi ile evlendi. Bu evliliğin tamamen politik mahiyette olduğu düşünülmektedir. Zira evlilik sayesinde, Tetvan hakimi olması dolayısıyla merkezi otoriteye tabi olmayan Seyyide Hurra, “hanım sultan” konumuna yükseldi. Bu evliliğin bir diğer önemi, Fas hanedanlarının asırlardır süregelen geleneklerine aykırı olarak, izdivacın başkent Fes şehri yerine, Seyyide Hurra’nın ısrarı üzerine Tetvan’da gerçekleştirilmiş olmasıdır. Çünkü bu durum o dönem için Vattasiler açısından ciddi bir taviz, Tetvanlılar için ise büyük bir onurdur. Ayrıca bu hadise, Seyyide Hurra’nın Tetvan yönetiminden el çekmeyeceğinin de açık bir ifadesidir (Mernissi, 1990).

Her ne kadar bu evliliğin donanmaya ve saldırılara büyük bir destek arayışı olduğu söylense de Seyyidetu’l Hurra’nın hakimiyeti bu evlilikten sonra etkisini yitirmeye başladı. Vattasilerin artan gücünden rahatsız olan üvey oğlu Mulay Ahmed Hasan el Mandari, Vattasilerin düşmanı olan Saadiler ile işbirliği yaptı. 1542 yılında küçük bir orduyla Tetvan’a giren Mulay Ahmed Hasan el Mandari, annesinin yöneticiliğine son verdi. Bu tarihten sonra, yirmi yılı aşkın süre yaşadığı Şafşavan’a geri çekilen Seyyide, tam tarihi bilinmese de rivayet odur ki 1561 yılındaki vefatına kadar orada yaşadı.

Ölümünü takiben Şafşavan’da bulunan Reysuniye Zaviyesi’ne defnedilen Sayyida al-Hurra, Fas ve İslam Tarihinde ismi fazla anılmasa da “Endülüs’ün intikamını alan kadın” olarak tarihe geçti.

Yazar: Elif Uludağ
Editör: Başak Tufan

Kaynakça:

Görsel Kaynakça:

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

  1. Zehra Gunduz dedi ki:

    Denizci olan bir kahraman kadindan korsan diye bahsetmeniz ne buyuk talihsizlik . (İslam Tarihindeki İlk Kadın Korsan: Seyyide Hurra)