Antik Mısır’ın Keşfi: Napolyon’dan Champollion’a

13.04.2021
Antik Mısır’ın Keşfi: Napolyon’dan Champollion’a

Mısır Seferi

“Askerler! Piramitlerin üstünden 40 asır size bakıyor.”
Napolyon Bonapart

Tarihler 21 Eylül 1792’yi gösterirken günümüzde bir komün olan Figeac yerleşiminde “Liberté, égalité, fraternité!” (özgürlük, eşitlik, kardeşlik!) sloganları eşliğinde 1. Fransız Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Ardından, henüz 6. senesinde olan genç Cumhuriyet, İngiltere’yi fetih planını çoktan hazırlamıştır. Başarılı İtalya seferleriyle halkın takdirini kazanan Napolyon Bonapart’a sunulan bu planı, ünlü komutan gerçek dışı bulmuş ve yerine İngiltere’nin önemli bir sömürgesi olan Hindistan’ı hedef göstermiştir. Bu hedefin ilk aşaması olarak ise Mısır’ın fethedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Fransa hükûmeti ise hem aşırı dikkat çekerek risk oluşturan bu komutanı ana karadan uzaklaştıran hem de düşman olarak görülen İngiltere’ye büyük zarar verebilecek bu seferi onaylamıştır. Bu sürecin ardından Bonapart, 19 Mayıs 1798’te emrindeki 38.000 asker ve 328 parçalık donanmasıyla ana karadan yola çıkmıştır.

François Louis Joseph Watteau- Piramitler Muharebesi

Yalnızca Fransız askerleri değil, aynı zamanda Mısır’ın o zamana kadar gizemini koruyan antik tarihine ışık tutmakla görevlendirilmiş astronomlar, yer ölçümcüler, kimyagerler, doğu bilimcileri gibi farklı alanlardan bilim insanları ve ressamlar da donanmanın yolcularından olmuştur. Seferin başlangıcında Bonapart’ın ordusu yalnızca “29” kayıp vererek karşılığında birkaç saat içerisinde “7 bin” kayıp veren, kalan kısmı ise geri çekilen Osmanlı ordusunu yenmiş ve tüm Mısır’a hâkim olmuştur. Ancak aylardır Akdeniz’de Napolyon’un peşinde olan ünlü İngiliz Amiral Horatio Nelson, Abukir Limanı’nda demirlemiş olan Fransız donanmasını bularak yakmıştır. İmha olan donanmanın gıda ve mühimmat desteğine muhtaç karadaki Fransız orduları zor duruma girmiştir. İngilizlerin denizdeki bu kritik zaferinin üstüne hastalıklar ve Mısır halkının isyanlarıyla da karşı karşıya kalan Fransız ordusu daha fazla direnemeyerek sefere son vermek zorunda kalmıştır. Fransa Cumhuriyeti’nin bu girişimi, askerî bir mağlubiyetin tarihe kaydedilmesine sebep olsa da donanmanın diğer yolcularından olan 175 bilim insanı ve sanatçının tarihe kaydı, kültürel bir zaferin ilanını oluşturacaktır.

Dominique Vivant Denon

“Napolyon Mısır’ı süngülerle ele geçirdi ama bir yılı aşkın süre elinde tutamadıysa, Denon firavunlar ülkesini bizim içim kalemiyle ele geçirdi, onu yeni bir ölümsüzlük için sakladı ve bir atılımda gözümüzün önüne serdi.” (C.W. Ceram, Tanrılar Mezarlar ve Bilginler, s. 66).

Rus Çariçesi 2. Katerina ve Voltaire gibi kişilerle kuvvetli bağlantıları olan Denon, Fransız Devrimi’nden önce bir diplomat ve akademisyendir. Devrim sonrasında, birdenbire tüm mal varlığına el konulmuş ve idam edilmek için arananlar listesinde yoksul bir insan hâline gelmiştir. Ancak Denon’u bu sefil hâlinden eski günlerine getirecek bir yeteneği vardır, ressamlık. Çizim yeteneği sayesinde ünlü devrim ressamlarının tablolarındaki elbise modellerini çıkarmış ve kısa sürede moda sektöründe ilerleme kaydetmiş ayrıca devrimde aktif rol alan kişilerle bağlantılar kurmaya başlamıştır. Denon, elbise tasarımları yaptığı sırada Josephine de Beauharnais ile de tanışmıştır. Beauharnais, birkaç yıl sonra imparator olurken giydirilen tacı hemen ardından kendisine giydiren ve onu imparatoriçe ilan edecek olan Bonapart’ın karısıdır.

Edfu Tapınağı

Denon, bu sayede Bonapart ile de tanışarak Mısır seferine dahil olma şansını elde etmiştir. Mısır’da süregelen savaşlar sırasında sürekli olarak tapınaklar ve hiyeroglifler de olmak üzere gördüğü her şeyin durmadan resmini çizmiştir Denon. Fransızların, ülkelerine kaçırmak istedikleri tüm eserlere 1801’de İngilizler el koyduğunda diğer tüm bilim insanları ve özellikle Denon’un elinde bulunan bu kıymetli resimler, el koyulan eserlerin neredeyse tamamının kopyasını oluşturduğundan ejiptolojiye (mısırbilim) büyük katkı sunmuştur. Yerleşimlerin ve eserlerin titiz ölçümleri, tapınakların ve hiyerogliflerin çizimlerinden oluşan bu kıymetli kayıtlar, 1809’da ejiptolojinin temelini atacak olan eser Mısır’ın Tanıtımı (Description de l’Egypt) yapıtının temelini oluşturmuştur.

Hiyeroglifler ve Champollion

“İlk Mısır soyu hükümdarlığa başladığında bile, hayranlığa değer bir kültürü vardı. Sonuncu, yirmi altıncı sülalenin sönüp kökü kuruduğu zamandan bizim tarih başlangıcımıza dek daha beş yüz yılın geçmesi gerekiyordu.” (C.W. Ceram, Tanrılar Mezarlar ve Bilginler, s. 68).

Rosetta’nın Taşı

Mısır’ın Tanıtımı adlı, bakır oyma resimlerden oluşan 24 ciltlik dev yapıt yayımlandığında, o zamanlar bilinen her şeyden daha eski olan Mısır Uygarlığı’nı okuyucunun önüne sunmuş ve büyük heyecan yaratmıştır. Ancak bu yapıt o zamana kadar en kapsamlı “görüntüleri” okuyucularına sunmuş olsa da bu görüntüler yalnızca anlamsız yapılar, resimler, şekiller veya garip tasvirlerden oluşmuştur. Okuyucular hatta eserin yaratıcıları bile tasvirlerden yalnız tahmine dayalı ve günümüzde yanlış oldukları bilinen anlamlar çıkarmışlardır. Bu noktada 1799’da bir kalenin yapımı sırasında şans eseri keşfedilen; Mısır’daki günlük yaşamda konuşulan “Demotik”, yönetim dilinde kullanılan “Antik Yunanca” ve “hiyeroglif” olmak üzere, halkın farklı sınıflarının anlayabilmesi adına 3 farklı dilde yazılmış bir kararname olan “Rosetta’nın üç dilli taşı” tüm o diğer anlam verilemeyen hiyerogliflerin anahtarı olmuştur.

“Edfu tapınağındaki yazıtları biri kopya etmek istese ve sabahtan akşama dek yazsa, bunu yirmi yılda tamamlayamaz!” (“Tanrılar Mezarlar ve Bilginler”, 2015)

Batı için “uzay” veya Antik Yunan’daki “cisim” ne kadar önemliyse Mısır Uygarlığı için de “yol” o kadar büyük öneme sahip olmuştur. Tüm yaşamın, varlıktan yokluğa doğru bir yol olduğu düşünülmüştür ve dünyadaki en büyük mezar olan Edfu Tapınağı’nda da bu açıkça görülmektedir. Tüm tapınağın iç ve dış duvarları yaşam yolculuğunu betimleyen hiyerogliflerle kaplıdır. Mısır Uygarlığı, diğer antik uygarlıklara kıyasla yazmayı ve tasvir etmeyi en çok seven medeniyetlerden olmuştur. 1820’de Rosetta Taşı’nı çözümleyip, hiyerogliflerin okunulabilmesini sağlayarak Antik Mısır Tarihine önemli katkılarda bulunan Jean François Champollion da günümüze kadar Antik Mısır Uygarlığı hakkında öğrendiğimiz bilgilerin elde edilmesinde büyük rol üstlenmiştir.

Yazar: Ömer Özdal
Editör: Emine Türal

Kaynakça

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Ömer Özdal
Ömer Özdal, 1999 yılında Bursa'da doğmuştur. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü'nde örgün, Felsefe ve Sosyoloji bölümlerinde ise açık öğrenim olarak eğitimini sürdürmektedir. MozartCultures ekibinde yazar olarak görev almaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.