Cumhuriyet Ankarası’nda Sosyal ve Kültürel Hayat Nasıldı?

21.03.2021
Cumhuriyet Ankarası’nda Sosyal ve Kültürel Hayat Nasıldı?

Modernleşme Projesi

Başkent Ankara, Cumhuriyet’in modernleşme projesinin uygulama alanıdır. Modernleşme projesinin bir yanı doğrudan yeni yaşamsal öğretiler; diğer yanı ise toplumda yaygınlaştırılmaya çalışılan bu yeni yaşamsal öğretiler için kurgulanan yeni mekânlar ile ilişkilidir. Modern ve yeni bir yaşamın hayata geçirileceği yer olarak seçilen Ankara’da, Cumhuriyet sonrası toplumsal yapıyı dönüştürecek çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmiş, bu etkinlikler kentte büyük bir değişim başlatmıştır. Ankara’da başlayan bu değişimi en hızlı benimseyen grup, çoğu İstanbul kökenli memur kitlesidir. Yeni bir yaşam biçiminin öncüsü olan ve “Yeni Ankaralı” olarak adlandırılan bu grup ile kentte yaşayan ve “Eski Ankaralı” olarak adlandırılan grup, Ankara’da kimi zaman birbirleri ile çatışan ikili bir nüfus yapısının ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Eski Ankaralıların davranışını belirleyen ilke, gelenektir. Yeni Ankaralılar ise değişimi anlamaya ve uygulamaya daha açıktır Ankara’da modern ve yeni yaşama dair uygulamalar, özellikle 1950’li yıllara dek büyük önem taşımaktadır. Cumhuriyetin kurumsal ve mekânsal olarak inşa edildiği bu süreçte modernleşmeyi esas alan resmi ideoloji bu etkinliklerin birer araç olarak kurgulanması konusunda -kaçınılmaz biçimde- ısrarcıdır.

Sinema

Ulus, Ankara’nın ilk merkezidir. Yeni Ankaralılar ve Eski Ankaralılar, 1940’lı yıllara dek Ulus’u merkez olarak kullanmış, gündelik uğraşlarını burada sürdürmüş, çeşitli tören ve kutlamalarla Cumhuriyet coşkusunu burada birlikte yaşamışlardır. Ulus, politik ve bürokratik merkez özelliklerinin olmasının yanı sıra süreç içinde açılan sinema, restoran vb. mekânlar ile aynı zamanda modern ve yeni yaşamın merkezi hâline gelmiştir. Ulus’un böylesi modern ve yeni yaşamın bir merkezi hâline gelmesinde Taşhan’ın yanında açılan ve II.Dünya Savaşı yıllarının en lüks sineması olan Yeni Sinema büyük önem taşımaktadır. İki katlı binadaki sinemanın mavi renkte geniş koltukları, locaları ve Atatürk için ayrılmış özel bir locası vardır.

1930’larda Ankara’da bulunan üç sinemadan birisi olan Yeni Sinema’da, o dönemin en ünlü sanatçıları Marlene Dietrich, Robert Taylor, Walter Pidgeoun’un filmleri oynatılmaktadır. Yaşlı bir madamın yer göstermekle sorumlu olduğu, haftada bir film değişen sinemada, ilk geceler Ankara’nın tüm tanınmış simalarını görmek mümkündür. Yeni sinema, tiyatro temsillerine de sahne olmuş, İlkbahar sonlarında İstanbul Şehir Tiyatrosu Darülbedayi büyük sanatçıları, Ankara’ya turneye geldiğinde temsillerini Yeni Sinema’da vermeye başlamıştır.

1900’lerin başında bir-iki küçük konaklama yerinin bulunduğu Ankara’da, giderek bu tür mekânların çoğaldığı görülmektedir. 1928 yılında sayıları on kadar olan oteller sadece konaklama amacıyla değil, Ankara bürokratlarının ve ailelerinin bir araya geldiği, yemek yiyip sohbet ettiği, yabancıların uğradığı, resmi toplantıların yapılıp politik kararların alındığı çok amaçlı mekânlar olarak kullanılmaktadır.

Bu mekânlardan en önemlisi Taşhan’dır. 1930 sonrası Taşhan Palas adıyla 60 yatak kapasiteli bir otel olarak kullanılmaya başlanan Taşhan, o yıllarda Ankara’nın sosyal yaşamında büyük rol oynamıştır.  1928 yılında Atatürk’ün isteği ile bir Rus göçmeni olan Karpiç’e, Taşhan’ın avlusunda bir lokanta açtırılmış ve Ankara ilk kez örtüleri, peçeteleri ve çatal-bıçağı her serviste değişen bir lokantaya sahip olmuştur.

Ankara Palas

Aynı yıl İstasyon Caddesi üzerinde Cumhuriyet yöneticileriyle yabancı ülke temsilcilerinin bir arada bulunmasını sağlayacak bir yer olarak Ankara Palas açılmış; otel bir süre sonra yönetici, bürokrat ve aydınlar için de vazgeçilmez bir mekân hâline gelmiştir.

I. Ankara Palas Orkestrası

Cumhuriyet balolarının vazgeçilmez mekânı olarak Ankara Palas, gerek müdavimleri açısından gerek hizmet üstünlüğü ve mimari yapısı dolayısıyla dönemin en önemli yapılarından biri olmuştur. Yatak sayısı 120 olan otelde her zaman sıcak su vardır ve otelin restoranında Avrupa mutfağının bütün yemeklerini bulmak mümkündür.

II. Ankara Palas’ta Cumhuriyet Bayramı töreni, 1936.

Ulus’un yanı sıra yeni gelişen merkez olarak Kızılay da, 1930 sonrası Ankara’nın modern ve yeni yaşamına ev sahipliği yapmaya başlamıştır. 1939 yılında açılan Ulus Sineması, kentin Yenişehir’de açılan ilk sinemasıdır. Işık sistemi, sıcak ve soğuk hava tesisatı gibi birçok yeniliği barındıran sinemada dönemin en beğenilen yabancı filmlerini izlemek mümkündür. Ulus Sineması’nın açılışı Ankara’da kültürel etkinliklerin Ulus’tan Kızılay’a kayma sürecini de başlatmıştır. 1943 yılında indirimli biletleri nedeniyle özellikle üniversite öğrencileri tarafından tercih edilen Ankara Sineması ve 1949 yılında Ankara’nın en önemli protokol mekânlarından birisi olan Büyük Sinema açılmıştır.

Ünlü film yıldızlarının galalara katıldığı, yerleri kırmızı halı ile kaplı, özel localara sahip 1.600 kişilik Büyük Sinema’da, ayrıca konserler ve toplantılar da yapılmakta, sinemanın üst katında bir madam tarafından işletilen Yeni Büyük Pastane yer almaktadır. Büyük Sinema 1950’li ve 1960’lı yıllarda sahne üstündeki “Halay Çekenler” panosu ve fuayesinin asma kat konsollarını çepeçevre dolaşan yağlı boya dizisi ile Ankara seyircisini, Büyük Sinema Turgut Zaim’in stilize, büyülü dünyasında bir süre de olsa yaşatmıştır.

Gazino

Ankara’nın Cumhuriyet sonrası gelişen modern ve yeni yaşamında, gazinolar da önemli bir yer tutmaktadır. Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk gibi sanatçıların konserlerini izlemenin mümkün olduğu ve 1960’lara dek eğlence için özellikle tercih edilen Gar Gazinosu, bahçesinin güzelliği, çiçeklerin arasındaki masaları, müdavimlerinin kibarlığı ile ünlüdür. Yemekleri Avrupa’da bile eşine zor rastlanabilecek vasıfta olan gazinonun müdürü, her gün bir köşedeki masasında ailesiyle birlikte oturmakta ve servisi kontrol etmektedir. Ankara’nın aydınlarının müdavimi olduğu gazinoya dünyanın her yanından varyete artistlerinin geldiği de bilinmektedir.

 

III. Gar Gazinosu, 1940.

1930’larda radyonun yaygınlaşması da Ankara’da modern ve yeni yaşamı renklendirmiş, radyo giderek en etkin ev içi eğlencesi hâline gelmiştir. Günde sadece birkaç saat yayını olan radyonun programı klasik müzik, ajans ve fasıllardan oluşmaktadır.

IV. Ankara Radyosu’nda çalışma.

Tiyatro

Ankara’nın modern ve yeni yaşamında ilk tiyatro temsilleri, 1924 yılında Şadi Fikret Topluluğu’nun oyunlarını Türk Ocağı’nın ilk binasında sergilemesi ile başlamış, 1926 yılında ise Darülbedayi sanatçıları temsiller vermek üzere Ankara’ya gelmişlerdir. Türk Ocağı binasının 21 Mart 1927 tarihinde yapımına başlanması ile de tiyatronun gelişimi hızlanmıştır. Ankara’nın ilk tiyatro binası olarak en son olanaklarla donatılmış, modern ve şık bir mekân olan Türk Ocağı, 1930 yılında açılışını yabancı bir grupla gerçekleştirmiş, ardından Darülbedayi’nin temsillerine ev sahipliği yapmıştır. Açılış için kadrosunda zamanın en ünlü sinema ve tiyatro oyuncularının yer aldığı “Comedié Française” davet edilmiş; sanatçıların -özellikle Marie Bell’in- kente yapacakları ziyaret, basında oldukça geniş yer bulmuştur. 10 Haziran 1949 tarihinde ise Devlet Tiyatrosu, Opera ve Balesi Kuruluş Kanunu yürürlüğe girmiş ve aynı yıl Ankara Sergievi, Büyük Tiyatro’ya dönüştürülmüştür.

Konservatuvar

Atatürk’ün daha 1921 yılında açılmasından söz ettiği Devlet Konservatuvarı, o zamanki adıyla Musiki Muallim Mektebi ise, Ankara’nın modern ve yeni yaşamında önemli bir kurum olarak 1924 yılında Cebeci’de, eski birkaç Ankara evinde eğitime başlamıştır. Ankara’da toplanan Musiki Kongresi sonrasında, besteci Paul Hindemith, konservatuvar kurulmasına katkı vermek üzere Türkiye’ye gelmiştir. Hindemith’in “Türk Musiki Hayatını Kurmak için Teklifler” başlıklı raporunun ardından 20 Mayıs 1940 tarihinde Devlet Konservatuvarı Kanunu çıkarılarak Müzik ve Temsil Akademisi Devlet Konservatuvarı adını almış, Temsil ve Müzik bölümleri olarak ikiye; temsil bölümü de Tiyatro, Opera ve Bale olarak üçe ayrılmıştır. Konservatuvar öğrencileri, ilk oyunlarını 11 Ocak 1940 tarihinde Cebeci’deki konservatuvar sahnesinde sergilemişlerdir. 1941 yılında Devlet Konservatuvarı gösterimleri Tatbikat Sahnesi adıyla profesyonel bir tiyatro kimliği kazanmış; Tatbikat Sahnesi, iyi bir salona ancak 1947 yılında evkaf için yapılan tiyatro salonunun onarılarak Küçük Tiyatro adıyla kullanıma açılmasıyla sahip olabilmiştir.

Opera ve Bale

Türk Operası’nın kurulması yönünde ilk adım ise 1934 yılında Atatürk’ün talimatıyla “Bay Önder”, “Taş Bebek” ve “Özsoy” oyunlarının operalaştırılması ile atılmıştır. 1947 yılında konservatuvarın o güne dek kurulmamış olan “Bale Bölümü”nün kurulabilmesi için de Dame Viuette de Valais Türkiye’ye davet edilmiş, Valais’in 1948 yılında İstanbul’da açtığı bale okulu ile Türk balesinin temelleri atılmıştır. 1950 yılında bu bale okulu, Ankara’ya taşınarak konservatuvar temsil bölümünün bir dalı hâline gelmiştir.

Ankara, Cumhuriyetin modern ve yeni yaşama ilişkin kabullerinin hayata geçirileceği ve tüm yurda yayılacağı bir model kent olarak kurgulanmıştır. Toplumun iç dinamikleri ile gelişmediği, yukarıdan aşağıya empoze edildiği gerekçesiyle çokça eleştirilen bu durum, süreç içinde evrilmiş ve günümüzde yerini, farklı öğretilerin egemen olduğu yaşamsal ve mekânsal bir dayatmaya bırakmıştır.

Yazar: F. Eren Oluç
Editör: Emine Türal

Kaynakça:

  • Nalbantoğlu, Ü.  (1984). Cumhuriyet Dönemi Ankarasında Orta Sınıf. Tarih İçinde Ankara, Eylül 1981 Seminer Bildirileri. Ankara: Orta Doğu Teknik Üniversitesi.
  • Tanrıkulu, D. (1985). Ankara’da Eğlence Yaşamı 1928-38. Mimarlık Dergisi, 85(2-3), 22-27.
  • Gültekin, N. & Onsekiz, D. (2005). Ankara Kentinde Eğlence Mekânlarının Oluşumu ve Yer Seçimi. G.Ü. Mühendislik Mimarlık Dergisi, 20 (1), 137-144.
  • Bayraktar, N. (2019, Ekim). Başkent Ankara’da Cumhuriyet Sonrası “Modern” Yaşam ve Mekânsal Kurgu, Kontrast Dergi, 37.
  • Canlı, G. (1991). Başkent Ankara ve Tiyatro, 1923-1950. Ankara Dergisi, 1 (2), 67-86.
  • Çağlayangil, İ.S. (1990). Geçmiş Yıllarda Ankara, Başkent Söyleşileri, Ankara: Kent-Koop.
  • Güldemir U. (1990). Son Yüzyıl Ankarasında İlginç Olaylar. Başkent Söyleşileri, Ankara: Kent-Koop.
  • Günver, S. (1990). 2.Dünya Savaşı Yıllarında Ankara’da Diplomasi. Başkent Söyleşileri, Ankara: Kent-Koop.
  • Baydar, L. (1992). Ankara- Atatürk Bulvarı, Ankara Dergisi, 1 (4), 45-56.
  • Ergut, E.A. (2005). Ankara Bankalar Caddesi ve Ötesi. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Bülten, 31,28-29.
  • Yavuztürk, G.M. (2009). Atatürk Bulvarı’nda Yaşam Sanatla Akarken. Cumhuriyet Devrimi’nin Yolu Atatürk Bulvarı, 89-108. Ankara: Koleksiyoncular Derneği.
  • Katoğlu, M. (1991). Ankara ve Turgut Zaim. Ankara Dergisi, 1 (3), 53-107.
  • Poyraz, İ. (2011). Ben Bugüne Alışamadım. Tunç, G. (Der.). Bir Aşk Bir Hayat Bir Şehir, Ankara’nın Mekânları, Zamanları, İnsanları. 16-25, Ankara: Dipnot.
  • Baykaler, İ. (2011). Unutamazdınız O Güzellikleri ve Geceleri, Tunç, G. (Der.). Bir Aşk Bir Hayat Bir Şehir, Ankara’nın Mekânları, Zamanları, İnsanları. 73-82, Ankara: Dipnot.

Görsel Kaynakça:

  1. VEKAM Kütüphanesi ve Arşivi, Envanter No:2596
    II. VEKAM Kütüphanesi ve Arşivi, Envanter No:0092.
    III. VEKAM Kütüphanesi ve Arşivi, Envanter No: 1144.
    IV. VEKAM Kütüphanesi ve Arşivi, Envanter No: 0631.
YAZAR BİLGİSİ
Fatih Eren Oluç
Fatih Eren OLUÇ 26 Ağustos 2000'de Antalya'da doğdu. Antalya Anadolu Lisesi'nden mezun oldu. Şu anda Hacettepe Üniversitesi'nde Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü lisans öğrencisi. Tenis oynamayı, seyahat etmeyi, yemek yapmayı; farklı alanlarla ilgili okumayı, yazmayı seviyor. MozartCultures topluluğunda yazar ve sosyal medya yöneticisi olarak görev alıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.