Millî Mücadele Döneminde Ankara

04.01.2021
Millî Mücadele Döneminde Ankara

Millî Mücadele, diğer tabirle Kurtuluş Savaşı, Mustafa Kemal Paşa ismiyle özdeşleşen bir direnişin ve millet olarak var olabilme mücadelesinin adıdır. Büyük devletlerin karşısında yalnız kalan Anadolu halkının, esaret belgesini kabul etmeyişinin ve örneği az görülen bir karşı koyuşun hikayesidir. Avrupalı devletlerin işgalini sona erdirmek için başlatılan bu savaş, “Kuvayımilliye” (Millî Kuvvetler) ile tarih sahnesine çıkmış, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a hareket eden Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde 4 yıl (1919-1922) süren mücadelenin sonunda yeni bir devletin, Cumhuriyet’in temelleri atılmıştır. Çanakkale muharebelerinde “Anafartalar Kahramanı” unvanıyla ünlenen Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki bu hareket, bağımsızlık mücadelesinin öncüsü olmak suretiyle tarihte hak ettiği seçkin yere oturmuştur. İlerleyen yıllarda yeni Türk devletinin başkenti ilan edilecek olan Ankara, Millî Mücadele döneminde önemli rol oynamıştır.

Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’dan ayrılmadan önce Ankara’nın, milli mücadelenin yürütülebileceği en uygun merkez olduğuna Ali Fuat Paşa ile karar vermiştir. Ali Fuat Paşa ile Mustafa Kemal Paşa, 20’nci Kolordu Komutanlığına atanan Ali Fuat Paşa’nın bir an önce kolordusunu Konya’dan Ankara’ya intikal ettirmesini kararlaştırmıştır.

Ali Fuat Cebesoy, olayı şöyle aktarmıştır:
“Paşam, ben ve kolordum daima emrinizdedir dedim. Mavi gözlerinin nasıl bir ışıkla parladığını tarif edemem. Yerinden kalkarak hararetle elimi sıkmıştı. Beraber çalışacağız Fuat dedi.” (Cebesoy, 1953).

Görsel: Ali Fuat Cebesoy

Ankara’daki İlk Gelişmeler

Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçtiği ve Anadolu’da faaliyetlerini sürdürdüğü dönemde Ali Fuat Cebesoy da birliklerin taşınma hazırlığı içine girmiştir. Ancak yeni Sadrazam Damat Ferit Paşa, kızgın ve kırgın Muhittin Paşa’yı 15 Mart 1919’da Ankara’ya vali olarak atamıştır. Bir taraftan sadrazam; nazırlarından Ali Kemal Adil ve Mehmet Beyler, bazı kabine üyeleri ve ülke içinde “insan avı”na çıkan birçok aydını, komutanı, basın mensubunu tutuklatırken diğer taraftan yeni vali de onları taklit etmeye başlamıştır. Böylece Ankara’da bazı kaynaklara göre 90, bazılarına göre 200 kişi tutuklanmıştır. Cavit Paşa isimli biri, Ankara’da Hürriyet ve İtilaf fırkasını ve İngiliz Muhipleri Cemiyetini kurmuş, valinin baskılarıyla devlet memurları buralara üye yapılmaya başlanmıştır. (Şimşir,1988).

Belirtmek gerekir ki Ankaralıların harekete geçmesini sağlayan olayların başında Ankara’yı bir müstemleke şehri olarak telakki edip gelen yabancıların (İngilizler, Fransızlar) tutumuyla, o zaman Ankara’da bulunan ve bunlarla iş birliği içerisinde bir takım menfi faaliyetlere girişen azınlıkların tesiri gelmektedir. Atatürk’le sık sık görüşen ve kolordusunu Ankara’ya nakleden Ali Fuat Paşa da, Ankaralıların teşkilatlanmasında önemli hizmetler vermiştir. Ankara valisi Muhittin Paşa’nın “Sonsuz imkânları olan bu devletlere kafa tutmaya, onlara söz geçirmeye imkân var mı?” sorusuna, Ali Fuat Paşa’nın “Elbette var. Asker, sivil, bütün millet aynı tarihte birleşirse istilacılar yeni bir savaşı göze alamazlar.” cevabını vermesi, Ankaralıların gücüne güç katmıştır. (Süslü, 1994).

 

İlk Ankara Mitingi

Ankaralıların alenen ve toptan harekete geçmelerini sağlayan diğer bir olay ise Mustafa Kemal’in 28 Mayıs 1919’da Havza’dan yayınladığı bir tamimle milleti İzmir’in işgaline karşı mitingler yapmaya davet etmiş olmasıdır. Hemen bir gün sonra genci yaşlısı, öğretmeni din adamı, köylüsü şehirlisi: bütün Ankaralılar, Ankara’da ilk mitinglerini yapmışlardır. Bu durum, Ali Fuat Paşa tarafından “O günkü manzara gözlerimin önüne geldiği zaman mücadele yıllarının en tatlı heyecanlı duyar, vatansever Ankaralıları takdirle anarım.” (Cebesoy,1953). şeklinde dile getirilmiştir.

Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya Gelişi

Atatürk’ün Ankara’ya gelişine kadar gerçekleşen olaylar birbirine eklendikçe mukavemeti artan bir zincirin halkalarını oluşturmuştur. Bu zincirin oluşmasında Atatürk’ün üstün liderliği, komutanlığı, milletine güveni, teşkilatçılığı, ileri görüşü önemli bir rol oynamıştır. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde milli mücadelenin esasları ortaya konmuştur. Amasya Görüşmeleri ile de İstanbul Hükümeti, Anadolu’daki milli mücadeleyi tanımak ve halkla iş birliği yapmak zorunda kalmıştır.

Erzurum Kongresi’nde dokuz kişilik bir Temsil Heyeti seçilmiştir. Heyetin asıl görevi, gerektiğinde kongre adına önlemler almaktır fakat heyet, 23 Temmuz 1919’dan TBMM’nin açıldığı 23 Nisan 1920 tarihine kadar geçen dönemde milli mücadele için gerekli kararları alan ve uygulayan bir hükümet olmuştur.

27 Aralık 1919 tarihinde Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, yüzlerce Ankaralı karşılamıştır. Bu tarihte kentin nüfusunun 20 bin civarı olduğu tahmin edilmektedir ancak çevre köy, kasaba ve şehirlerden gelenlerle karşılayıcıların sayısı 30-40 bini çoktan geçmiştir ve bu coşkulu karşılama, Paşa’yı çok duygulandırmıştır.

Mustafa Kemal, Ali Fuat Paşa’nın “Ankara’yı nasıl buldunuz Paşam?” sorusuna “Cidden fevkalade, tebrik ederim. Ankara hakikaten milli bir merkez haline gelmiş.” demiştir. (Cebesoy,1953).

Temsil Heyeti, TBMM’nin Açılması ve Ankara’nın Başkent İlan Edilmesi

Başkanlığını Mustafa Kemal Paşa’nın yürüttüğü 9 kişilik heyetin merkezi, Ankara olarak belirlenmiştir. Temsil Heyetine merkez olarak Ankara’nın seçilmesinin önemli stratejik sebepleri vardır:
– Ankara’nın 1919 yılı itibariyle İzmir’deki Yunan kuvvetlerine, Güneydoğu Anadolu’daki bazı vilayetleri işgal etmiş İtalyan ve Fransızlara, Samsun civarında Pontus Rum devletini yeniden kurma hayali ile yaşayan Rum çetelerine uzaklığı

-Karadeniz’de İnebolu, Akdeniz’de Antalya limanları ile irtibat imkânı

-Demiryolu ve telgraf şebekesinden yararlanma kolaylığı

-Ali Fuat Cebesoy’un 20’nci Kolordusunun komutanlığının Ankara’da bulunması

-Ankara halkının milli mücadeleye olan bağlılığı

-Ankara’nın o gün için en büyük tehlike olan Yunan ilerlemesini durduracak bir askeri hareketin en iyi sevk ve idare edilebileceği yerde bulunması sebepleriyle Ankara, Temsil Heyetinin merkezi olarak seçilmiştir.

Temsil Heyetinin Ankara’daki çalışmaları, Atatürk’ün Ankara’ya geliş tarihi olan 27 Aralık 1919’dan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış tarihi olan 23 Nisan 1920’ye kadar 118 gün devam etmiştir.

16 Mart 1920 İstanbul’un işgali, bu süreyi adeta ikiye bölen önemli bir olaydır. İlk dönemde Padişah ve Temsil Heyeti şeklinde iki başlı bir yönetim mevcuttur. Bu dönemde milletin ve idarecilerin bir kısmı, millî mücadelenin anlamını henüz kavramamıştır. İkinci dönemde ise düşman işgali altına giren İstanbul idaresi, etkisini kaybetmiş ve Temsil Heyeti giderek güçlenip milletin temsilcisi durumuna gelmiştir. Bu dönemde, Mustafa Kemal Paşa heyetin başkanı olarak memleketi idare etmiş ve gelecek için birçok kararı tek başına almıştır.

Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da Mebusan Meclisinin toplanmasının hiçbir fayda sağlamayacağı gibi, tehlikeli de olacağını önceden haber vermiştir. Bu sebeple Ankara’ya gelmeden önce, Meclisin Ankara’da toplanması için kendi tabiriyle hazırlık ve tertibata başlamıştır. Mebusan Meclisinin İngilizler tarafından basılması, 16 Mart 1920’de resmî dairelerin işgali ve bazı mebusların Malta’ya sürülmesi Paşa’nın haklı olduğunu ispat etmiştir.

İstanbul Hükümeti ve Padişah’ın, Mustafa Kemal’i idama mahkûm etmesi ve şeyhülislamın fetvası üzerine Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Efendi’nin büyük bir yurtseverlik ve cesaretle verdiği, hemen hemen bütün Anadolu’nun din adamları ve müftüleri tarafından imzalanan karşı fetva, Ankara’da meclisin açılışından bir gün önce, 22 Nisan 1920 günü yayımlanmış ve ilk kez Hacı Bayram Veli Cami’de okunmuştur.

Böylece Mustafa Kemal, Ankara’ya gelişinden 4 ay sonra, 23 Nisan 1920’de resmen ve fiilen Türkiye Büyük Millet Meclisini açmıştır.

TBMM’nin açılmasından 3 yıl sonra, Türk Kurtuluş Savaşı’nın simgesi haline gelen Ankara’nın, yeni Türk devletinin başkenti olması için İsmet İnönü ve 14 milletvekili 9 Ekim 1923 tarihinde kanun teklifinde bulunmuştur. 13 Ekim 1923’te Ankara, TBMM kararı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olarak kabul edilmiştir. 20 Nisan 1924’te TBMM tarafından benimsenen anayasanın 2. maddesinde de bu hüküm yer almıştır.

Yazar: F. Eren Oluç
Editör: Emine Türal

Kaynakça (Metin)

  1. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Osmanlı Belgelerinde Millî Mücadele ve Mustafa Kemal Atatürk. No: 88
  2. Özgül, C. (1994). Atatürk’ün Ankara’ya Gelişi. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi. 28, 137-156.
  3. Cebesoy, A.F.(1953). Millî Mücadele Hatıraları. İstanbul,
  4. Şimşir, B. (1988). Ankara… Ankara-Bir Başkentin Doğuşu, İstanbul.
  5. Süslü, A. (1994). Mustafa Kemal’in Anadolu’ya Gelişi ve Ankara’nın Millî Mücadele’deki Yeri. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi. 29, 137-156.
  6. Türsan, N. (1989). Ankara’nın Başkent Oluşu, İstanbul, .36

Kaynakça (Görsel)

Heyet-i Temsiliye, https://tr.wikipedia.org/wiki/Heyet-i_Temsiliye

Heyet-i Temsiliye, https://www.wikiwand.com/tr/Heyet-i_Temsiliye

General Ali Fuat CEBESOY ve Kronstadt İsyanı (1921): Tarihi Bir Dipnot, https://wwturkiye.org/general-ali-fuat-cebesoy-ve-kronstadt-isyani-1921-tarihi-bir-dipnot/

23 Nisan 1920’de Ulusal Egemenlik ilan edildi, http://kanalb.com.tr/haber.php?HaberNo=122467

YAZAR BİLGİSİ
Fatih Eren Oluç
Fatih Eren OLUÇ 26 Ağustos 2000'de Antalya'da doğdu. Antalya Anadolu Lisesi'nden mezun oldu. Şu anda Hacettepe Üniversitesi'nde Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü lisans öğrencisi. Tenis oynamayı, seyahat etmeyi, yemek yapmayı; farklı alanlarla ilgili okumayı, yazmayı seviyor. MozartCultures topluluğunda yazar ve sosyal medya yöneticisi olarak görev alıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.