Orta Çağ’da Astroloji

02.01.2022
Orta Çağ’da Astroloji

 

11. yüzyıl başları ila 13. yüzyıl sonlarının çoğu konuda olduğu gibi astroloji konusunda da karanlık bir dönem olduğundan bahsedilir. Hatta  Batı dünyasında astroloji etkisinin neredeyse hiçe indirildiği söylenir. Ancak bu, gerçeklikten uzak bir iddiadır; özellikle astrolojik tıp alanında oldukça ilerleme kaydedilmiştir.

Tıp ve astroloji yüzyıllar boyunca ayrılmaz iki alan olarak ilerlemiştir. Öyle ki 18. yüzyıla kadar doktorlara mesleğe başlamadan önce astroloji ile ilgili bir sınav şartı koyulmuştur. Ayrıca gezegen konumlarının hastalığın teşhis ve tedavisinde kullanımı oldukça sıradan bir uygulama olmuştur (Parker, 2011).

Bu bilgilere iyi bir örnek olarak 14. yüzyılda meydana gelen Black Death (Kara Ölüm) olayı verilebilir. Sadece Avrupa’da bu salgın sebebiyle 25 milyona yakın kişi hayatını kaybederken Kral VI. Philip hemen Paris Üniversitesi Tıp Fakültesine salgının sebebinin araştırılmasını emretmiştir. Bazı astrologlar bu salgın için 18 Mart 1347’deki tam ay tutulmasını suçlarken Tıp Fakültesi 1345 senesinin Mart ayında gerçekleşen Mars, Jüpiter ve Satürn gezegenlerinin kova burcunda kavuşmasının etraftaki havada bulunan ölümcül bozulma ile birlikte ölümlülük, kıtlık ve diğer felaketler işaretlerinin olaydan sorumlu olduğu şeklinde görüş bildirmiştir. Bu teori, astrolojinin ün ve saygınlığını artıran bir teori olmuştur. Satürn kovanın insanların salgınlarla özgürlük alanını kısıtlaması, Mars’ın bu salgınların toplumsal bir şekilde yaşanacağını bildirmesi ve Jüpiter’in salgınları büyüterek kaosu artırma yönü düşünülünce saygınlığı artıracak bir teori olması da muhtemel gelebilir.

Astroloji aynı zamanda o dönemlerde doktorlara hastalıklarla yüzleşme cesareti de vermiştir. Doktorlar hem vebanın hem diğer hastalıkların kendilerine bulaşmasından korkmak yerine hastalara tedavi uygulamıştır.

Tıpta Astroloji

Tıpta en önemli astrolojik simgelerden biri Ay’dır ve Orta Çağ’da Ay’ın uygun konumu hesaplanarak hastanın kanı akıtılmıştır. Kan akıtma, o dönemde mucizevi bir çözüm olarak görülmüştür. Öyle ki hemen her hastalığın şifası için uygulanan bir yöntemdir. Örneğin Ay o gün balık burcundaysa balık burcunun insan vücudunu temsil ettiği yerden (ayak) kan akıtılmıştır. Ay, dolunay durumundayken kanama daha kolay atlatılmış; ancak yeniay durumundayken zaman geçmesi beklenmiştir.

Sarayda Astroloji

Sarayda astrolojinin durumuna bakılırsa I. William’ın 1066 senesinde Taç Giyme Töreni için en uygun tarihin ne olduğunu belirlemesi amacıyla astroloğuna yetki verdiği bilinir. Kral Harold’un ölümü ise bir kuyruklu yıldızın görünmesiyle önceden tahmin edilmiş ve  krala söylenmiştir. Şaibeli olsa da 11. yüzyılda İngiltere’de yaşamış Adelard isimli, astronomi ve simya üzerine kitaplar yazan, Arapça tercümeler yapan âlim, gezegenlerin “ast tabiatın ilkeleri”ni oluşturan “üst ve ilahi hayvanlar” olarak görmüş; yıldızları ve gezegenleri izleyen birinin geçmiş ve gelecek hakkında çok fazla şey öğrenebileceğini düşünmüştür. Bunu tam olarak düşünmeyen insanlardan biri de yine bu çağda kendini gösteren Conchesli William’dır. Kendisi II. Henry’e özel dersler veren bir gezgindir, aynı zamanda astroloji ve astronomi arasındaki ayrımı ilk kez yapan âlimlerden biridir. “Astrologlar, göksel olgulara karşı -kesin olsun olmasın- göründükleri hâllerine göre davranırken astronomlar ise nesnelerle, nasıl görünürlerse görünsünler, oldukları hâlleriyle ilgilenir, demiştir (Parker, 201).

Kilisede Astroloji

Kilise astroloji konusuna katı yaklaşmamıştır ve bu konuda herhangi bir engel çıkarmamıştır. En nihayetinde en büyük rahipler gezegenlerin ve yıldızların bir sebeple Tanrı tarafından yerleştirildiği konusunda hemfikirdir. Örneğin Regensburglu Berthold 1200’lü yıllarda “Tanrı taşlara, bitkilere, sözcüklere güç vermiş olduğu gibi yıldızlara da güç vermiştir” diyerek şüphesi olmadığını göstermiştir..

Toplumda Astroloji

Halk o zamanlar astrolojiden haberdar değildir. Ancak 1186 senesinde İngilizler tüm gezegenlerin terazi burcundaki kavuşumu sebebiyle büyük bir panik yaşamış ve kiliselere akın ederek Tanrı’ya gezegenleri etkisiz kılması ve felaket yollamaması için yalvarmışlardır. Nitekim bir felaket yaşanmamıştır. Bunun dışında Avrupa’daki kraliyet ve soylu aileler arasında sorularını astrologlara danışma gibi yaygın bir alışkanlık vardır. Örneğin bilinen ilk saray astroloğu, 12. yüzyılda yaşayan Michael Scot’dır. Scot için “ikinci bir Apollo” denmiştir ve o, çok saygı görmüştür. Ay’ın, regl dönemi üzerine ve gezegen şekillerinin gebe kalma yöntemleri üzerine araştırmalar yapmıştır. Michael Scot aynı zamanda Kutsal Roma İmparatoru II. Frederick’in astroloğudur.

Scot’tan gibi bir saray astroloğu olan Guido Bonatti ise hemen sonralarda ortaya çıkmıştır. Bologna Üniversitesinde profesörlük ve Avrupa prenslerine astrolojik danışmanlık yapan Bonatti, kariyer sahibi biridir. Kalenin surlarında oturmuş, savaş için yola çıkarken şans getirecek saatler geldiğinde haber vermek amacıyla çan çalmıştır.

Ortaçağ’da astroloji hemen her dönemde olduğu gibi bir şekilde ilgi görmüş ve farklı alanlarda kullanılmıştır.

Yazar: Nisa Kuvvetli
Editör: Emine Türal

Kaynakça

  • Parker, D. & Parker, J. (2011).  Astrology. (1. baskı). Ö.U. Hoşafçı (Çev.). İstanbul: İnkılap.

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Nisa Kuvvetli
Nisa Kuvvetli 2001 yılında Adana'da doğdu. Çukurova Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde okuyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.