Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik (Ambivalent Sexism) Nedir?

12.05.2021
Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik (Ambivalent Sexism) Nedir?

Cinsiyetçilik Nedir?

Cinsiyetçilik, kişilerin cinsiyetlerinden dolayı daha değersiz olduğu fikrine dayanan bir tür ön yargıdır. Cinsiyetçilik, bir cinsiyetin herhangi bir alanda diğer cinsiyetten daha üstün veya daha yüksek statüye sahip olması üzerine kurulmaktadır. Glick ve Fiske (1996, 2001) tarafından geliştirilen “Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik” (Ambivalent Sexism) kuramı bugüne kadarki etkili cinsiyetçilik teorilerinden biridir. Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik; kadına yönelik geleneksel tutumların sadece olumsuz boyutuyla değerlendirilmesinin yanıltıcı olabileceğini, cinsiyetçiliğin olumsuz tutum ve kalıp yargıların yanında olumlu tutum ve kalıp yargıların da varlığını ifade eden teorik bir çerçevedir. Teori, cinsiyetler arasındaki ilişkilerde, erkek egemenliğinin ve karşılıklı bağımlılığın bir arada var olduğunu, bunun da çelişik duygulu cinsiyetçiliği ortaya çıkardığını öne sürmektedir. Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik, cinsiyetçiliğin iki alt bileşeni olduğunu öne sürer: Düşmanca cinsiyetçilik (hostile sexism) ve korumacı cinsiyetçilik (benevolent sexism).

Düşmanca Cinsiyetçilik (Hostile Sexism) ve Korumacı Cinsiyetçilik (Benevolent Sexism) Nedir?

Düşmanca Cinsiyetçilik: Kadınlar hakkındaki olumsuz değerlendirmeleri ve cinsiyetler hakkındaki kalıp yargıları yansıtmaktadır. Düşmanca cinsiyetçilik; erkeğin yapısal gücünü, kadınların erkeklerden yetersiz ve aşağı olduğu fikrini, geleneksel cinsiyet rollerini ve erkeklerin kadınları cinsel nesneler olarak görmesi ve kadın istismarını haklılaştırmayı içermektedir. Ayrıca, kadınların cinsel arzular ile manipüle ederek erkekleri kontrol etmeye çalıştıkları ve kadınların eşitlikten ziyade avantajlı bir konuma sahip olmayı istedikleri düşüncesi de düşmanca cinsiyetçilikle ilişkilidir. Ekonomik, politik ve sosyal kurumlardaki erkek egemenliği, kadınları aşağı ve yetersiz olarak nitelendirerek düşmanca cinsiyetçiliği desteklemektedir.

Korumacı Cinsiyetçilik: Olumlu görülebilen ancak erkek egemenliğin ve korumacı cinsiyet rollerinin daha nazik bir biçimde haklılaştırılmasını sağlayan bir cinsiyetçilik formdur. Korumacı cinsiyetçiliğin olumlu gözükmesinin sebebi, kadınların eş, anne gibi romantik nesneler olarak görülmesi ve toplumsal nezaket kurallarının bu çerçevede oluşmasıdır. Ayrıca cinsel üremenin erkekler ve kadınları birbirine oldukça bağımlı kılması, erkeklerin kadınları korunmaya ihtiyaç duyan varlık olarak karakterize etmesine sebep olmaktadır (Chen, Fiske ve Lee, 2009). Bu tutum, kadına karşı subjektif olarak şefkat ve korumacılık duygularını içerir. Bu tutuma göre, kadınlar korunmaya muhtaç, desteklenmesi gereken, bağımlı, pasif, kararsız, duygusal, zayıf, kırılgan ve erkekleri tamamlayan bir varlıktır. Korumacı cinsiyetçilik formunda kadınların kendilerini korumak ve onlara bakmak için erkeklere ihtiyaç duyduğu anlayışı söz konusudur.

Korumacı cinsiyetçi tutumlar, olumlu göründüğü için insanlar genellikle bu inançları cinsiyet temelli bir ön yargı biçimi olarak tanımlamamaktadır. Kadınlara kapı açma, önceliği kadınlara verme gibi davranışlar da bu tutumun örnekleri arasında yer almaktadır. Bu örnekte görüldüğü gibi, geleneksel nezaket normlarının korumacı cinsiyetçilik ile karıştırılması mümkündür. Korumacı cinsiyetçilikteki bu ayrımın belirgin olmaması, kadınlar ve erkeklerin fikir birliğine varmalarını güçleştirmektedir. Öyle ki, bu cinsiyetçilik formuna hem erkekler hem kadınlar sahip olabilmektedir. Kapsamlı araştırmalar, kadın ve erkeklerin kadınlar hakkında kararsız cinsiyetçi tutumları desteklemesinin yaygın olduğu fikrini desteklemektedir (Glick ve Fiske, 2011). Oysa, kadın ve erkekler düşmanca cinsiyette olduğu gibi aşırı ve açık cinsiyetçiliğin sınıflandırılmasında daha fazla fikir birliği gösterme eğilimindedir.

Toplumsal Cinsiyet Rollerine Etkileri

Glick ve Fiske (1996, 2001), düşmanca ve korumacı cinsiyetçiliğin geleneksel/toplumsal cinsiyet rollerini meşrulaştırmada ve ataerkil sosyal yapının korunmasında etkili olduğunu iddia etmektedir. Bu meşrulaştırma sürecinde düşmanca cinsiyetçi inançlar kadınları çeşitli alanlarda yetersiz olarak karakterize etmektedir. Her iki cinsiyetçilik biçimi de kadınların daha aşağı olduğu varsayımına sahip olduğu için birbirini tamamlayarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadelenin zayıflamasına sebep olmaktadır. Korumacı ve düşmanca cinsiyetçilik biçimine maruz kalan kadınların kolektif eyleme katılımı üzerinde farklı etkileri de bulunmaktadır. Becker ve Wright (2011, 6) korumacı ve düşmanca cinsiyetçilik biçimlerine maruz kalan kadınların kolektif eyleme katılım üzerindeki etkisini araştırdığı çalışmasında korumacı cinsiyetçiliğin kolektif eylem niyetini olumsuz etkilediğini ancak düşmanca cinsiyetçiliğin kolektif eyleme katılımı olumlu etkilediğini bulmuştur.

Düşmanca Cinsiyetçilik (Hostile Sexism) ve Korumacı Cinsiyetçilik (Benevolent Sexism): Alt Bileşenler

Teorik olarak bakıldığında, cinsiyetçiliğin bu iki formu, her biri düşmanca ve korumacı yorumlara sahip üç alt bileşenle ilişkilidir. Bunlar, ataerkilik (baskıcı ya da korumacı), cinsiyetler arası farklılaştırma (rekabetçi ya da tamamlayıcı) ve heteroseksüelliktir (düşmanca ya da yakın ilişki).

Ataerkilik Bileşeni: Kadınların erkekler tarafından kontrol edilmesi gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. Erkeklerin kadınlardan daha gelişmiş ve fiziksel anlamda daha güçlü olmaları nedeniyle kadınları  korumaları ve geçindirmeleri gerektiği düşüncesini kapsar. Bu düşünce biçimi, erkeklerin otorite sahibi olması ve kadınlar adına karar vermesi için zemin oluşturur.

Cinsiyetler Arası Farklılaştırma Bileşeni: Erkekler ve kadınlar arasındaki biyolojik farklılıklar hakkında var olan kalıp yargılardır. Bu kalıp yargılar, kadınların aile içi ve düşük statülü görevlerde karakterize edilmesine ve cinsiyet rollerine (annelik ve eş olma) bağlı kalınmasına zemin oluşturmaktadır (Glick ve Fiske, 2011). Bu tutum, kadınları dezavantajlı duruma düşürürken erkekler için de olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Katı toplumsal cinsiyet rollerinin etkisiyle var olan cinsiyetçilikte, fırsatlar kısıtlanabilmekte ve cinsiyete dayalı ön yargı teşvik edilebilmektedir.

Heteroseksüellik Bileşeni: Erkeklerin kadınlarla ilgili yakınlık arzuları ile kadınların cinsellik yoluyla erkekler üzerinde güç kazanması korkusu arasındaki gerilimi yansıtmaktadır. Kadınların cinsel cazibelerini erkekler üzerinde güç kazanmak amacıyla manipüle edeceği korkusu düşmanca cinsiyetçiliğe yol açmaktadır. Erkeklerin kadınları sadece cinsel objeler olarak düşünme eğilimi de düşmanca cinsiyetçilik ile ilişkilidir. Korumacı cinsiyetçilikteki heteroseksüellik bileşeni, bir erkeğin ancak duygusal bir partnere sahip olduğunda tam bir erkek olabileceği düşüncesine dayanmaktadır.

Yazar: Canan Önerli
Editör: Dila Taşdelen

Kaynakça

  • Sakallı, N. (2003). Cinsiyetçilik: Kadınlara ve erkeklere ilişkin tutumlar ve çelişik duygulu cinsiyetçilik. (Sexism: Attitudes toward women and men, and ambivalent sexism). Turkish Psychological Articles, 6, 1-20.
  • Chen, Z., Fiske, S. T., & Lee, T. L. (2009). Ambivalent Sexism and Power-Related Gender-role Ideology in Marriage. Sex roles60 (11-12), 765–778. https://doi.org/10.1007/s11199-009-9585-9
  • Glick, P. & Fiske, ST. The ambivalent sexism inventory: differentiating hostile and benevolent sexism. Journal of Personality and Social Psychology. 1996;70:491–492.
  • Glick, P., & Fiske, S. T. (2011). Ambivalent Sexism Revisited. Psychology of Women Quarterly, 35(3), 530–535. Erişim adresi: https://doi.org/10.1177/0361684311414832
  • Becker, J. & Wright, S. (2011). Yet Another Dark Side of Chivalry: Benevolent Sexism Undermines and Hostile Sexism Motivates Collective Action for Social Change. Journal of personality and social psychology, 101, 62-77. DOI: 10.1037/a0022615.
  • Limon, S. Oral Kara, N., Antalyalı, Ö. (2019). YÖNETİM LİTERATÜRÜNDE STEREOTİP (KALIPYARGI) KAVRAMI: ULUSAL VE ULUSLARARASI ALANDAKİ YÖNETİM ARAŞTIRMALARI ÜZERİNE BİR İNCELEME . Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 10(23) , 195-211 . DOI: 10.21076/vizyoner.482558.
  • Gaunt, R. (2013). Ambivalent sexism and the attribution of emotions to men and women. Revue internationale de psychologie sociale, 2(2), 29-54. Erişim adresi: https://www.cairn.info/revue-internationale-de-psychologie-sociale-2013-2-page-29.htm

 

Görsel Kaynakça:

YAZAR BİLGİSİ
Canan Önerli
Canan Önerli 2000 yılında Bursa'da dünyaya geldi. 2018 yılında Bursa Anadolu Lisesi'nden mezun oldu. MEF Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler lisansına ek olarak Psikoloji ile çift anadal yapmakta. İçindeki çocuğu sanatla ve güzellikle büyütmeye çalışan Canan, kendisini bildi bileli kitap okuyor ve resim yapıyor. Tutkulu bir şekilde bağlı olduğu, yaşamına anlam katan alanlarda içerik üretiyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.