Üçgen Aşk Kuramı

19.05.2021
Üçgen Aşk Kuramı

“Birine âşık olmak” herkes için aynı anlamı mı ifade eder? Her ilişkinin dinamiği aynı mıdır? Eğer öyleyse, neden bazı ilişkiler sonsuza kadar sürerken bazıları kısa sürede biter?  Bu tür sorulara yanıt bulmak için öncelikle aşkı ve aşkın ilişkiyi inşa ettiğine inanılan unsurlarını incelemek gereklidir.

Üçgen Aşk Kuramı

Üçgen Aşk Kuramına göre aşkın üç bileşeni vardır; yakınlık, tutku ve bağlılık (Sternberg, 1986). Bu üç bileşen, tıpkı bir üçgenin köşelerinin üçgeni oluşturduğu gibi mükemmel ilişkiyi oluşturmada yardımcı rol oynarlar. İlişkilerin türüne bağlı olarak önemleri değişse de her biri yakın ilişkilerin temel parçalarıdır.

Yakınlık, romantik ilişkilerde kişiler arasındaki samimiyeti, duygusal iletişimi ve anlayışı kapsamaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre, yakınlık bileşeni değer verilen kişinin iyiliğini isteme, hayattaki mutlulukları onunla paylaşma, ihtiyacı olduğunda yanında olma, duygusal destek, onun hayatına saygı duyma ve önemseme özellikleri ile doğru orantılıdır (Sternberg & Grajek, 1984).

Tutku, özellikle romantik ilişkilerin oluşumunda etkili olan dürtüleri, cinselliği ve fiziksel çekiciliği temsil etmektedir. Bunun yanı sıra, insanların diğer ihtiyaçlarından olan öz güven, başarı, fiziksel-duygusal doyum, teslimiyet ve hâkimiyet duyguları da ilişkilerdeki tutkuyu arttıran etkenlerdir (Atak & Taştan, 2012).

Üçüncü bileşen olan bağlılık ise iki aşamalıdır: Kısa vadede o kişiyi sevme kararından; uzun vadede ise ilişkiyi devam ettirme isteğinden emin olmak olarak ifade edilebilir.

Neden Üçgen?

Bu hayalî aşk üçgeninin geometrisi iki faktöre dayalıdır: miktar ve denge. Üçgenin büyüklüğü, sevginin miktarını sembolize etmektedir. Üçgenin şekli ise ilişkideki dengeyi simgeler. Üç bileşen ne kadar eşit dağılırsa, üçgenin şekli de o oranda mükemmele yaklaşmış olur.

 

                                                           

İlişkilerin “ideal” ve “gerçek” olmak üzere iki farklı üçgeni olabilmektedir. Bunlardan ilki, ideal olan, kişilerin yaşamak istedikleri ilişkinin özelliklerini içerir. Hatta bu ideal ilişki kavramı, önceden deneyimledikleri bir ilişkiyi de içerebilir. Bu durum, ilişkinin nasıl olabileceğiyle ilgili bir “kıyaslama”nın başlamasına yol açmaktadır. Diğeri ise gerçek olan, içinde bulunulan ilişkiyi ifade etmektedir. Söz konusu bu iki üçgen arasında ki uyumsuzluk arttıkça ilişkiden alınan verim azalır.

 

Aşkın tanımı ve hissettirdikleri kişiler arasında farklılık gösterebilmektedir. Çünkü insanların aşk deneyimi, tıpkı kendileri gibi “biricik”tir. Tüm bunlara ek olarak, genetik ve çevresel faktörler de etkili olabilmektedir. Ancak aşkı bu şekilde bileşenlerine ayırmak, sevginin unsurlarını ve bu unsurların romantik ilişkilerde nasıl işlediklerini kavramak açısından daha faydalı görülmektedir.

Bu üç bileşen ele alındığında, ilişkinin uzun ömürlü veya kısa ömürlü oluşuna bağlı olarak önemlerinin değiştiği görülmüştür. Örneğin, kısa süreli ve romantizmin ön planda olduğu ilişkiler için tutku büyük rol oynarken bağlılığın rolü daha azdır. Uzun süreli ilişkilerde ise yakınlık ve bağlılık bileşenlerinin etkisinin fazla olduğu gözlemlenmiştir. Az miktarda olsa dahi ilişkinin sürdürülebilirliği açısından bağlılık önemlidir. Ancak tutku için aynı şey geçerli sayılmamaktadır ve tutkunun zamanla azaldığı gözlemlenmiştir.

Anne-baba, kardeş, arkadaş veya sevgiliyle olan yakın ilişkiler hem ilişkilerin türü açısından hem de kişiden kişiye farklı olsalar da hepsinin ortak noktası, “yakınlık” bileşeninin ilişkinin temelini oluşturacak güce sahip olmasıdır (Sternberg & Grajek, 1984). “Tutku” ve “bağlılık” bileşenleri ilişkilerin dinamiğine ve kurulan bağlara göre değişebilir ancak “yakınlık” bileşeni  sevgi dolu her ilişkide ortaktır. Örneğin, romantik bir ilişki içerisinde ya da evli olan bir kişi, başka biriyle tanışıp ona karşı hisler beslediğinde, devam edip etmeme kararında bu üç bileşenin kontrolü vardır. “Tutku” ve “yakınlık” bileşenleri karar mekanizmasını kontrol etmede zorlansa da “bağlılık” bileşeni bu yeni ilişkinin başlamasını engelleyebilir.

Yazar: Ece YURDAKUL
Editör: Ece GÜNEN

Kaynakça:

  • Atak, H. & Taştan, N. (2012). Romantik İlişkiler ve Aşk. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 2012, 4 (4), 520-546. DOI: 10.5455/cap.20120431
  • Sternberg, R. J. (1986). A Triangular Theory of Love. Psychological Review 1986, 93 (2), 119-135. DOI: 10.1037/0033-295X.93.2.119
  • Sternberg, R. J. & Grajek, S. (1984). The Nature of Love. Journal of Personality and Social Psychology, 47 (2), 312–329. DOI: 10.1037/0022-3514.47.2.312

Görsel Kaynakça:

  • Öne çıkan görsel:

https://www.rawpixel.com/image/559584/love-switch?referra

YAZAR BİLGİSİ
Ece Yurdakul
Ece Yurdakul 1998 yılında Ankara’da doğdu. 2016 yılında İçel Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü’nde dördüncü sınıf psikoloji öğrencisi olan Ece Yurdakul, MozartCultures’da psikoloji alanında yazılar yazmakta ve aynı zamanda felsefe ve sosyoloji alanında da çeviriler yapmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.